Logo

Hukuk Genel Kurulu2019/722 E. 2022/297 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacı tarafından davalıya gönderilen bağlanma bedelinin iadesi talebine ilişkin davada, davalı satıcının sözleşmeden dönme nedeniyle uğradığını iddia ettiği zararın TBK 236. maddesi kapsamında değerlendirilip değerlendirilemeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı satıcının ileri sürdüğü zararın, alıcının ödeme temerrüdüne ilişkin TBK 236. maddesinde düzenlenen zarar kapsamında değerlendirilemeyeceği ve davalı tarafça üretimden kaynaklanan zarar iddiasının ispatlanamadığı gözetilerek, direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; taraflar arasında ikinci el streç film makinesinin satışı hakkında ön görüşme yapıldığını, davalı şirketin hâlihazırda kullanmakta olduğu 450.000Euro bedelli makinesi olduğunu ve satabileceğini müvekkili şirkete bildirdiğini, müvekkilinin de davalıya o tarihte 50.000Euro karşılığı 137.200TL'yi peşinat olarak havale ettiğini, ancak davalı şirketin makine ile ilgili sözlü olarak beyan ettiği özellikleri ve performansı göstermemesi, kısa aralıklarla arıza yapması ve masraflı olması nedeniyle müvekkili şirketin makineyi almaktan vazgeçtiğini, davalı şirkete gönderilen ihtarname ile ödenen peşinatın iadesinin istenildiğini ancak peşinatın iade edilmediğini ve davalı şirket aleyhine icra takibi başlatıldığını, davalının haksız itirazı ile takibin durduğunu belirterek itirazın iptali ile takip konusu alacağın %20'sinden az olmamak üzere icra inkâr tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili cevap dilekçesinde, tarafların makine satışı konusunda anlaştıklarını, ancak davacı şirketin sözleşmeden haksız cayması nedeniyle müvekkili şirketin zarara uğradığını ve ödenen bedelin zarara mahsup edildiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Adana 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 02.02.2017 tarihli ve 2014/2065 E., 2017/87 K. sayılı kararı ile; davalının davacıya streç film makinesi satmayı ve davacının da 450.000Euro bedeli ödemeyi kabul ettiği, davalının bu anlaşma gereği davacı adına proforma fatura düzenlediği, davacının ise proforma fatura içeriğinde belirtilen 50.000Euro tutarındaki ön ödemeye karşılık davalının banka hesabına 137.200TL’yi gönderdiği, bu şekilde taraflar arasında satış sözleşmesinin kurulduğu, davacı tarafça dava dilekçesinde, satış konusu makinenin arızalı olduğu sebebine dayanılmış ise de, bu iddianın dava tarihinden önceki dönemde ileri sürülmediği, keşif sonucu alınan bilirkişi raporunda makinenin sağlam ve eksiksiz olarak işlevini yapabilecek durumda olduğu yönünde görüş bildirildiği, ayrıca davacı tarafından davalıya gönderilen ihtarnamede "piyasa koşulları ve gerek görülen sebeplerle" peşinat olarak gönderilen bedelin iadesi talep edilmiş ise de, davacının ihtarnamesinde bildirdiği sebebin kendisine satış sözleşmesi kapsamında davalıya ödediği peşinatın iadesi hakkını verecek nitelikte geçerli bir sebep olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. Davacı vekili tarafından mahkeme kararına karşı süresi içinde istinaf kanun yoluna başvurulmuştur.

8. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 22.05.2017 tarihli ve 2017/455 E. 2017/468 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (TBK) hükümlerine göre taşınır alım satımı konusunda geçerli bir sözleşme kurulduğu, davacının sözleşme kapsamında davalıya 137.200TL peşinat ödediği, söz konusu peşinatın TBK’nın 177. maddesi gereğince bağlanma parası olduğu, gönderilen peşinatın TBK’nın 178. maddesinde belirtilen cayma parası olduğu iddia edilmediği gibi bu hususun ispat da edilemediği, TBK’nın 177. maddesinde, aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça, bağlanma parasının esas alacaktan düşüleceğinin belirtildiği, somut olayda satıma konu mal teslim edilmeden davacının sözleşmeden caydığı, uyuşmazlığın sözleşmenin feshi nedeniyle davacı tarafça ödenen bağlanma parasının iadesinin gerekip gerekmediği noktasında olduğu, Yargıtay kararlarında belirtildiği üzere bağlanma parasının sözleşmenin feshi hâlinde iade edilmesi gerektiği, ancak karşı taraf sözleşmenin feshi nedeniyle zarara uğradığını ispat ederse bu zarar miktarı kadar bağlanma parasını iade etmeyebileceği, davalı sözleşmenin feshi nedeniyle zararı olduğundan bağlanma parasını iade etmediğini ileri sürmüş ise de, bu iddiasını ispatlayamadığından ödenen bağlanma parasının iadesi gerekirken ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmesinin yerinde olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulü ile itirazın iptaline, takibin takip talebinde belirtilen şartlarda aynen devamına karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

10. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince 26.09.2018 tarihli ve 2017/4080 E., 2018/4534 K. sayılı kararı ile;

“…Davacı alıcı, davalı satıcıdan alması gereken malı almaktan vazgeçmiş ve peşinat olarak verdiği parasını geri almak için ilamsız takip yapmış, itiraz üzerine de itirazın iptali davası açmıştır.

Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacı tarafından davalıya verilen paranın TBK'nun 178. maddesinde yazılan cayma parası olmayıp 177. maddede yazılı bağlanma parası olduğunu belirterek bu paranın iadesi gerektiğine karar vermiştir. Bölge Adliye Mahkemesinin kararının bu bölümü doğru ise de olayın bütünü bakımından eksik kalmıştır. Zira TBK'nun 236. maddesi gereğince borcunu ifa etmeyen alıcı, satıcının bu yüzden uğradığı zararını gidermekle yükümlüdür. Davalı satıcı da aldığı bağlanma parasını uğradığı zarara mahsup ettiğini belirterek savunma yapmıştır. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davalının bu savunması ve TBK 236. maddesinin değerlendirme dışı tutulması doğru olmamış Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu nedenle bozulması gerekmiştir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılması gereken iş davalının TBK'nun 236. maddesine göre uğradığı zararlarla ilgili delillerini toplayıp davalının zararlarının davacının ödediği bağlanma parasından mahsup ederek geriye bir miktar kalırsa bu miktarın davacıya iadesine ilişkin hüküm kurmaktan ibarettir,…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. Gaziantep Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 27.03.2019 tarihli ve 2019/204 E., 2019/445 K. sayılı kararı ile; TBK’nın 236. maddesinin 1. fıkrası uyarınca borcunu ifa etmeyen alıcının satıcının bu yüzden uğradığı zararları gidermekle yükümlü olduğu, TBK’nın 236. maddesinin 2. fıkrasında, alıcının temerrüdü hâlinde satıcının uğradığı zararın, öğretide somut yöntem olarak adlandırılan hesaplanma tarzına göre belirlenmesinin düzenlendiği, bu hükme göre alıcının temerrüdü hâlinde satıcı, sözleşme konusu taşınır malı, başka bir alıcıya, dürüstlük kurallarına uygun olarak ikame satımı yoluyla satmışsa, ilk alıcının ödemeyi üstlendiği bedele göre yeni alıcıdan elde ettiği satış bedeli farkından doğan zararının alıcı tarafından giderilmesini isteyebileceği, 3. fıkrada ise, alıcının temerrüdü hâlinde satıcının uğradığı zararın, öğretide soyut yöntem olarak adlandırılan hesaplanma tarzı ile belirlenmesinin düzenlendiği, buna göre, satılanın borsaya kayıtlı veya piyasa fiyatı (cari fiyatı) bulunan mallardan olması koşuluyla, ikame satımı yapmak zorunda olmaksızın satıcı, alıcıdan satış bedeli ile malın ödeme günündeki fiyatı arasındaki farktan doğan zararının giderilmesini isteyebileceği, somut olayda davalı satıcının bağlanma parasını iade etmeme nedeni olarak satıma konu makinenin üretimden çekilmesi sonucu “üretim kaybı” zararına uğradığı iddiasına dayandığı, bozma kararında davalı satıcının uğradığı zararın TBK’nın 236. maddesinde düzenlenen hüküm dikkate alınarak belirlenmesi gerektiğine değinilmiş ise de, davalı satıcının talep ettiği zararın TBK’nın 236. maddesinde düzenlenen zarar türü kapsamında değerlendirilemeyeceği, davalı satıcının makineyi bir başka kişiye sattığını iddia etmediği gibi yine borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı göz önüne alınarak soyut yönteme göre belirlenecek zararına mahsuben davacının bağlanma parasını iade etmediği iddiasında da bulunmadığı, yapılan istinaf incelemesinde davalı satıcının uğramış olduğu zararı ispat edemediği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, davacı tarafından davalıya gönderilen bağlanma bedelinin iadesi talebine ilişkin eldeki davada, TBK’nın 236. maddesi uyarınca davalı satıcının uğradığını iddia ettiği zararlar ile ilgili olarak delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

14. Uyuşmazlık konusu itibari ile öncelikle uygulanması gereken yasal düzenleme ve kavramların incelenmesinde fayda vardır.

15. Bağlanma parası (pey akçesi), sözleşme yapılırken bir kişinin vermiş olduğu paradır. Bu cayma parası değildir. Sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır. Aksine sözleşme veya yerel adet olmadıkça bu para, alacaktan düşülür (Türk Hukuk Lûgatı, Ankara 2021, s. 119, 120).

16. Türk Borçlar Kanunu’nun “Genel Hükümler” başlıklı birinci kısmının “Borç İlişkilerinde Özel Durumlar” başlıklı dördüncü bölümünün üçüncü ayrımında bağlanma parası, cayma parası ve ceza koşulu (TBK m. 177-182) bir arada düzenlenmiştir. Mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) 156. maddesinde ise, hem pey akçesi (bağlanma parası) hem de cayma parası düzenlenmiştir. Daha önce tek bir maddede düzenlenen bu iki kurum TBK’da iki farklı maddede kaleme alınmıştır. TBK’nın 177. maddesinde bağlanma parasına yer verilirken, 178. maddesinde ise cayma parası açıklanmıştır.

17. Türk Borçlar Kanunu'nun “Bağlanma parası” başlıklı 177. maddesi;

“Sözleşme yapılırken bir kimsenin vermiş olduğu bir miktar para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır.

Aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.” hükmüne ver verilmiştir.

18. Bağlanma parasının (pey akçesi) amacı, hem sözleşmenin yapıldığına delil oluşturmak hem de kısmi ifadır (Akman, Sermet/Burcuoğlu Halûk/Altop Atillâ:,Tekinay Borçlar Hukuku Genel Hükümler, İstanbul 1993, s. 338). Bağlanma parası, sözleşmenin geçerli olması için gerekli bir şekil şartı olmayıp sözleşmenin kurulduğu yönünde ispat aracıdır.

19. Sözleşme yapılır yapılmaz taraflardan birinin diğerine bir miktar para vermesinin ne gibi bir maksada dayandığı açık bir şekilde anlaşılamıyorsa verilenin bağlanma parası (pey akçesi) olduğu karine olarak kabul edilir (Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 339). Verilen paranın cayma parası olduğunu iddia eden taraf bunu ispatlamak durumundadır.

20. Anılan düzenleme, BK’da tam tersine, aksi sözleşmede belirtilmedikçe veya yerel âdet aksini göstermedikçe, bu paranın esas alacaktan düşülmeksizin alacaklıya bırakılacağı düzenlenmişti [(BK m. 156/2), Yavuz, Nihat: Borçlar Hukuku, Ankara 2018, s. 525)]. TBK’da, BK’daki bu düzenlemeden vazgeçilerek bağlanma parasının asıl alacaktan mahsup edileceği belirtilmiştir.

21. Bağlanma parası verilen sözleşme geçersizse veya sonradan ortadan kalkarsa, yerine getirilmiş diğer edimler gibi bağlanma parası olarak verilen para da geri istenebilecektir (Yavuz, s. 525; Akman/Burcuoğlu/Altop, s. 340).

22. Türk Borçlar Kanunu’nun “Alıcının Temerrüdü” başlıklı “Satıcının dönme hakkı” alt başlıklı 235. maddesi,

“Satılanın, ancak satış bedeli ödendikten sonra veya ödenme anında devredilmesi gereken durumlarda alıcı temerrüde düşerse satıcı, herhangi bir işlem gerekmeksizin satıştan dönebilir.

Bu hakkını kullanmak isteyen satıcı, durumu gecikmeksizin alıcıya bildirmek zorundadır.

Satılanın zilyetliği satış bedeli ödenmeden alıcıya devredilmişse, alıcının temerrüdü sebebiyle satıcının dönme hakkını kullanarak satılanı geri alması, bu hakkın sözleşmede açıkça saklı tutulmasına bağlıdır.” şeklinde düzenlenmiştir.

23. Türk Borçlar Kanunu’nun 235/1. maddesi ile, satılanın ancak bedelin ödenmesinden sonra veya ödenmesi anında alıcıya devredilmesi gereken hâllerde, alıcının ödemede temerrüde düşmesi hâlinde, satıcının süre vermeden sözleşmeden dönebileceği kabul edilmektedir. Ancak satıcı bu durumda, dönme hakkını kullandığını alıcı temerrüde düşünce derhâl alıcıya bildirmelidir (TBK m. 235/2). Satılan alıcıya teslim edilmişse, satıcı sözleşmeden dönme hakkını açıkça saklı tutmadığı takdirde, sözleşmeden dönüp malı geri isteyemez (TBK m.235/3).

24. Türk Borçlar Kanunu’nun “Alıcının Temerrüdü” başlıklı “Zararın hesaplanma ve giderimi” alt başlıklı 236. maddesi ise,

“Borcunu ifa etmeyen alıcı, satıcının bu yüzden uğradığı zararı gidermekle yükümlüdür.

Satıcı, satış bedelini ödemede temerrüde düşmüş olan alıcıdan, bu bedel ile satılanın başkasına dürüstlük kurallarına uygun olarak satışından elde ettiği bedel arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir.

Satılan, borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı bulunan mallardan ise satıcı, böyle bir satışa gerek kalmaksızın alıcıdan, satış bedeli ile malın belirlenmiş ödeme günündeki fiyatı arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir.” hükmünü haizdir.

25. Anılan maddede, alıcının temerrüde düşmesi hâlinde satıcının zararını hesaplamak için soyut ve somut yöntemler kabul edilmiştir. Somut zararın hesaplanmasında satıcı, bedeli ödemede direnime düşen alıcıdan, bu bedel ile satılanın başkasına dürüstlük kurallarına uygun olarak satışından elde ettiği bedel arasındaki farka göre hesaplanacak zararın giderilmesini isteyebilir (TBK m.236/2).

26. Eğer satılan şey borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı bulunan mallardan ise, bunu eylemli olarak başkasına satmaya dahi gerek yoktur. Bu takdirde satıcı satılanın satış bedeli ile malın belirlenmiş ödeme günündeki fiyatı arasındaki farkı alıcıdan giderim (tazminat) olarak isteyebilir; bu da satıcının soyut zararını oluşturur. İkame satımını daha elverişli şartlarla yapmak olanaklı olsa bile alıcı borsada kayıtlı veya piyasa fiyatı olan mallar için soyut metoda başvurma hakkına sahiptir (Yavuz, s. 688, 689).

27. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; taraflar arasında ikinci el streç film makinesinin satışı hakkında sözlü olarak satış akdi ilişkisi kurulduğu, davacı alıcının davalı satıcıya 50.000Euro karşılığı 137.200TL’yi havale ettiği, ancak sonrasında davacı, davalıya gönderdiği 18.03.2014 tarihli ihtarname ile, piyasa koşulları ve gerek görülen sebeplerle makinenin alımından vazgeçtiğini belirtilerek sözleşmeden dönmek suretiyle davalıya ödediği bedelin iadesini talep ettiği, davalı tarafından gönderilen cevabî ihtarnamede de, söz konusu makinenin teslim alınmak üzere çalışmasının durdurulduğu ve üretimden çekildiği, bu nedenle üretimden kaynaklanan zararın oluştuğu belirtilerek ödenen bedelin iade edilmeyeceğinin ihtar edildiği anlaşılmaktadır.

28. Taraflar arasındaki satış sözleşmesi kapsamında, davacı tarafından davalıya gönderilen paranın TBK’nın 177. maddesinde düzenlenen bağlanma parası olduğu anlaşılmaktadır. Zira bu husus Bölge Adliye Mahkemesi ile Özel Daire arasında uyuşmazlık konusu da değildir. TBK’nın 177/1. maddesi uyarınca, sözleşme yapılırken alıcının verdiği para, cayma parası olarak değil sözleşmenin yapıldığına kanıt olarak verilmiş sayılır ve aksine sözleşme veya yerel âdet olmadıkça, bağlanma parası esas alacaktan düşülür.

29. Davalı satıcı, bağlanma parasını iade etmeme nedenini üretim kaybı nedeniyle zarar olarak belirtilmiştir. TBK’nın 236. maddesinde düzenlenen zararın hesaplanma yöntemleri, alıcının ödeme temerrüde düşmesi hâlinde satıcının isteyebileceği zararın hesaplanmasına yönelik olup, somut olayda alıcının sözleşmeden döndüğü dikkate alındığında, davalı satıcının üretim kaybına ilişkin zarar iddiası, TBK’nın 236. maddesinde düzenlenen zarar türü kapsamında değerlendirilemeyeceği gibi davalı satıcı, üretim kaybı nedeniyle zararı bulunduğu yönündeki iddiasını da ispatlayamamıştır.

30. Hâl böyle olunca, sözleşmenin feshi nedeniyle davacının ödediği bağlanma parasının iade edilmesi gerektiği yönündeki bölge adliye mahkemesince verilen direnme kararı yerindedir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle,

Davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Aşağıda dökümü yazılı (7.028TL) harcın temyiz edenden alınmasına, 10.03.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.