"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı ve vekâlet ücreti yönünden davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı dava dilekçesinde; 1993 yılı Kasım ayında ... isimli şahsa ait ... San. Tic. Ltd. Şti. ile anlaşarak gerçek değeri 1.5 milyon Dolar civarında olan 40 tır, 130.000kg ham ipeğin resmi ihracatını yaparak Mersin’e getirdiğini, bu malın 20.000kg’nın çalındığını ve bulunamadığını, ...’in 200.000 Dolar nakit parasını alarak kendisini dolandırdığını, emniyetin malın bir kısmını bulup teslim ettiğini, 29 Mart 1994 tarihinde Tan Gıda A.Ş., Bektan Tarım Ltd. Şti. ve onların sahipleri transit komisyoncular Bekir Tan ve Turan Tan kardeşlerle üçüncü kişilere ödeme ve temlik yetkisi olmayan sadece transit ihracat yaptıktan sonra alacakları 5.500 Dolar resmi komisyon karşılığında transit işlemleri gerçekleştirme yetkisi olan 1 kg-2.35 Dolar üzerinden devir sözleşmesi temlik yaparak vekâlet verdiğini, akreditif çözüldüğünde 5.500 Dolar komisyonculara ve 258.500 Dolar mal bedeli olarak kendisine ödeneceğini, komisyoncular ile birlikte Akbank şubesine giderek resmi belgeleri imzaladığını, Hong Kong da alıcı bulduğunu, alıcının mal bedelini akreditif ile Akbank Mersin şubesine gönderdiğini, komisyoncuların bu bedele hileli temlikler koyduğunu, daha sonra ikna edilerek havaleden muvafakatname alındığını, alacaklarının iade edilmeyerek dolandırıldığını, suç duyurusunda bulunmasına rağmen Mersin Cumhuriyet Başsavcılığının hareketsiz kaldığını, sanıkları serbest bıraktığını, 13 Mayıs 1994 tarihli Cumhurbaşkanlığı resmi yazısının gereğinin yapılmadığını, 16 Mayıs 1994 tarihinde noterden havaleden muvafakatnameyi iptal ettirerek Akbank A.Ş.’ye havaleden rücû yaptığını, evrakı bankaya ibraz ve tebliğ ettiğini, 10-16 Mayıs 1994 tarihinde defalarca yaptığı ihbar ve ihtarlara hareketsiz kalınıp hiçbir önlem alınmayarak Akbank A.Ş.’nin haksız ve hukuksuz talimatıyla komisyoncular ve sahte temlik yapan şahısların kendisini dolandırdığını, bu olaylara ilişkin Mersin Cumhuriyet Başsavcılığında, Asliye Ticaret Mahkemesinde ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesinde açtığı ceza, alacak ve munzam zarar tazminatlarına ilişkin davaların eksik sonuçlandığını, kanuna ve kurala dayanmadan reddedildiğini, Adalet Bakanlığının yazılı emriyle Yargıtay 6. Ceza Dairesinin 12.05.1997 tarih, 1997/4924 E. sayılı bozma ilamı verilmesine rağmen Mersin Cumhuriyet Başsavcılığı dava açmayarak, suçluları cezalandırmadığı gibi kararı da tebliğ etmediğini, bozma kararını gizlediklerini, Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi ve Yargıtay 19. Hukuk Dairesince alacak davasındaki bilirkişi raporu hatalı olmasına rağmen göz ardı edildiğini, vaktinde sundukları ıslah dilekçesi dikkate alınmaksızın işlem yapıldığını, ilk olarak dava dışı şirket yönünden davanın kabulüne, banka yönünden reddine karar verildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin kararı davalı banka aleyhine bozduğunu, karar düzeltme istemlerinin reddedildiğini, bozmadan sonra verilen kararın onandığını, bu süreçte Yargıtay 19.Hukuk Dairesi başkan ve üyelerinin hukuka aykırı karar vererek yanlı davrandıklarını, bankayı koruduklarını, kanun yararına bozma talebinin Bakan yardımcısı tarafından hukuka aykırı olarak reddedildiğini belirterek 295.000 Dolar transit ticari yabancı sermaye alacağının 03.07.1998 tarihinden itibaren Merkez Bankası yasal faizleriyle birlikte tazminini talep etmiş, daha sonra sunduğu ıslah dilekçesi ile de 295.000 Dolar transit yabancı sermaye alacağının 03.07.1998 tarihinden itibaren uygulanacak yasal reeskont faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesinde belirtilen koşulların mevcut olmadığını, HMK’nın 48. maddesine göre dayanılan sorumluluk nedenlerine ilişkin delillerin açıkça belirtilmediği gibi sorumluluğu ispata yarayacak yeterli delilin sunulmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 10.12.2019 tarihli ve 2018/54 E., 2019/93 K. sayılı kararı ile;
“….DAVA : Davacı dava dilekçesinde özetle; 1993 yılında 130 ton ham ipeği yurtdışından Mersin Limanı’na getirdiğini, ticaretin akredite yoluyla yapıldığını, bankadaki alacaklarında temlikler olduğunu, muvafakatname verildiğini ancak bu işlemler sırasında dolandırıldığını, alacağını alamadığını, Mersin C.Başsavcılığı’na nitelikli dolandırıcılık, sahte evrak düzenleme, resmi makamları aldatma, emniyeti suistimal suçlarından şikayetçi olduğunu, çoğunlukla takipsizlik kararı verildiğini, sadece emniyeti suistimal suçundan açılmış bir dava olduğunu, Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi’ne dava dışı şirket ile Akbank aleyhine alacak istemli dava açtığını, ilk olarak dava dışı şirket yönünden davanın kabulüne, banka yönünden reddine karar verildiğini, Yargıtay 19. Hukuk Dairesi’nin kararı davalı banka aleyhine bozduğunu, karar düzeltme istemlerinin reddedildiğini, bozmadan sonra verilen kararın onandığını, bu süreçte Yargıtay 19.Hukuk Dairesi başkan ve üyelerinin hukuka aykırı karar vererek yanlı davrandıklarını, bankayı koruduklarını, kanun yararına bozma talebinin Bakan yardımcısı tarafından hukuka aykırı olarak reddedildiğini beyan ederek kur değişikliği nedeniyle oluşan ve karşılanmayan maddi zararının tazminini istemiştir.
CEVAP : Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğunu, sunulan delillerin ispata yeterli olmadığını ve HMK’nun 46. maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.
GEREKÇE : Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak maddi tazminat istemine ilişkindir.
Ceza Mahkemesi hakimleri ve Cumhuriyet Savcıları hakkında Dairemizce tefrik kararı verilerek ayrı bir esasa kaydı yapılmıştır.
Mersin Asliye Ticaret Mahkemesi ve Mersin 1. İdare Mahkemesi’nin dosya örnekleri getirtilerek incelenmiştir.
6100 sayılı HMK’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK'nun 46. maddesine göre Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a)Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b)Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c)Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç)Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d)Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgular, taraflı kararlar verildiği, banka ile aralarında görülen davada bankanın korunduğu, tüm zararının karşılanmadığı, kanun yararına bozma talebinin hukuka aykırı olarak reddedildiği iddialarıdır.
Tazminat istemi, yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Davacının iddiası ve gelişim biçimi itibariyle, hukuki süreç işlemiş, yasa yolları da tüketilmiştir. Davacı, HMK 46.maddede sayılan sınırlı hukuki sorumluluk nedenlerinin eldeki davada gerçekleştiğini kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
Öte yandan HMK’nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasına hükmedilmesi gerektiğinden, bu konuda dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde bulundurulmuş, 1.000,00-TL disiplin para cezası verilmesinin uygun olacağı değerlendirilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM : Yukarıda gösterilen nedenlerle;
1-HMK'nun 46. maddesindeki şartlar oluşmadığından davanın esastan reddine,
2-HMK'nun 49. maddesine göre takdiren 1.000,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydedilmesine,
3-Alınması gereken 44,40-TL maktu karar ve ilam harcının davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,
4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 4.125,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,
5-HMK'nun 335/1. maddesi uyarınca adli yardım yargılama giderlerinden geçici koruma sağlayıp, HMK'nun 339/1. maddesi uyarınca davada haksız çıkan tarafa yükletilmesi gerektiğinden hazineden karşılanan 95 adet tebligat (95x14,00=1.330,00 TL) ve 3 adet zarf (3x5,00=15,00 TL) gideri olan toplam 1.345,00-TL'nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine…” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı ve davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
A. Davacı temyizi yönünden:
8. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmış olup anılan maddede; “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK’nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
B. Davalı temyizi yönünden:
12. Vekil ile takip edilen davalarda kanun gereği aleyhine hüküm verilen taraftan alınarak kısmen veya tamamen lehine hüküm verilen tarafa mahkemece verilecek vekâlet ücreti HMK’nın 323. maddesi kapsamında yargılama giderleri arasında sayılmıştır.
13. 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun (1136 sayılı Kanun/Avukatlık Kanunu) 164. maddesinde avukatlık ücretinin, avukatın hukukî yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade ettiği belirtilmiştir.
14. Mahkemece hükmedilmesi gereken vekâlet ücretinin miktarı konusunda da hem Avukatlık Kanunu’nda hem de Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinde hüküm bulunmaktadır.
15. Avukatlık Kanunu 168. maddesinin son fıkrasında; “Avukatlık ücretinin takdirinde, hukukî yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan tarife esas alınır” düzenlemesi bulunmaktadır.
16. Bu düzenlemeye paralel olarak Özel Dairenin karar tarihi itibariyle yürürlükte olan 02.01.2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan 2019 yılı Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin (AAÜT) “Uygulanacak Tarife” başlıklı 21. maddesinde de “Avukatlık ücretinin takdirinde, hukuki yardımın tamamlandığı veya dava sonunda hüküm verildiği tarihte yürürlükte olan Tarife esas alınır” düzenlemesine yer verilmiştir.
17. Aynı Tarifenin “Tarifelerin üçüncü kısmına göre ücret” başlıklı 13. maddesi; “(1) Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde gösterilen hukuki yardımların konusu para veya para ile değerlendirilebiliyor ise avukatlık ücreti, davanın görüldüğü mahkeme için Tarifenin ikinci kısmında belirtilen maktu ücretlerin altında kalmamak kaydıyla (7 nci maddenin ikinci fıkrası, 9 uncu maddenin birinci fıkrasının son cümlesi ile 10 uncu maddenin üçüncü fıkrası ile 12 nci maddenin birinci fıkrası, 16 ncı maddenin ikinci fıkrası hükümleri saklı kalmak kaydıyla) Tarifenin üçüncü kısmına göre belirlenir.
(2) Ancak, hükmedilen ücret kabul veya reddedilen miktarı geçemez” şeklinde düzenlenmiş ancak bu hüküm 07.12.2019 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan değişikliğe uğramıştır.
18. Değişiklik ile ilgili maddeye “(3) Maddi tazminat istemli davanın kısmen reddi durumunda, karşı taraf vekili yararına Tarifenin üçüncü kısmına göre hükmedilecek ücret, davacı vekili lehine belirlenen ücreti geçemez.
(4) Maddi tazminat istemli davaların tamamının reddi durumunda avukatlık ücreti, Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümüne göre hükmolunur” düzenlemesini içerir iki fıkra daha eklenmiştir.
19. Özel Dairenin karar tarihi 10.12.2019 olmakla vekâlet ücretine ilişkin değişikliğin somut uyuşmazlıkta uygulanması gerekmektedir. Bu nedenlerle Özel Daire tarafından davacının davasının tümden reddine karar verilmesi ile davalı lehine maktu vekâlet ücretine hükmedilmesinde hukuka aykırı bir yön bulunmamaktadır.
20. Hâl böyle olunca yapılan açıklamalara göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacının ve davalı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA, 12.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.