"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “Tespit ve alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda Kilis 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (... Mahkemesi sıfatıyla) davanın reddine dair kararına yönelik davacı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne ilişkin ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesince verilen karar davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin malûliyetinden dolayı emekli olma isteğinin davalı Kurumca reddi üzerine Kilis 1. Asliye Hukuk (...) Mahkemesinde 2014/317 Esas sayılı davayı açtığını, mahkemece davacının 05.12.2011 tarihinden itibaren malûlen emekli sayılması gerektiğine karar verildiğini, kararın temyiz incelemesinden geçerek kesinleştiğini, bunun üzerine müvekkilinin 07.01.2016 tarihinde verdiği dilekçe ile 05.12.2011 tarihinden itibaren ödenmeyen aylıklarının ve fazladan ödenen primlerin iadesini talep ettiğini ancak davalı Kurumca 2015 yılı Kasım ayındaki talebi nedeniyle takip eden aybaşından itibaren aylık bağlanacağı belirtilerek talebin kabul edilmediğini, Kurum işleminin usul ve yasaya aykırı olduğunu ileri sürerek müvekkilinin 05.12.2011 tarihinden itibaren alması gereken emekli maaşlarının ve bu tarihten kesinleşme tarihine kadar fazladan ödediği primlerin fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davacının mahkeme kararı ile malûl sayılmasına rağmen prim borcunu 25.11.2015 tarihinde ödeyip işini de 30.11.2015 tarihinde terk ettiğinden ve talep tarihi itibariyle şartlar oluşmadığından yasal koşulların oluştuğu 01.12.2015 tarihinden itibaren aylık bağlandığını, Kurum işlemlerinin yerinde olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Kilis 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (... Mahkemesi sıfatıyla) 15.12.2016 tarihli ve 2016/203 E., 2016/608 K. sayılı kararı ile; davacının talep tarihi olan 05.12.2011 tarihi itibariyle malûlen emekli olma koşullarını taşımadığı, bu tarihten malûlen emekli olduğu tarihe kadar ödediği primlerin iadesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. .1. Asliye Hukuk Mahkemesinin (... Mahkemesi sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
8. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 18.01.2018 tarihli ve 2017/981 E., 2018/91 K. sayılı kararı ile; davacının ilk defa sigortalı olarak çalışmaya başladıktan sonra çalışma gücünü en az %60 oranında kaybettiği konusunda uyuşmazlık bulunmadığı, sigortalılık süresinin on yıldan fazla olduğu, 1800 prim gün sayısını da tamamladığı, 05.12.2011 tahsis talep tarihinde prim borcunun bulunmadığı, davacının 23.08.2010, 06.01.2011 ve 11.05.2011 tarihli Kuruma başvurularıyla yazılı istek şartının gerçekleştiği ayrıca 5510 sayılı Kanun’un 26. maddesinin (c) bendi kapsamında aynı Kanun’un 4/b-4 maddesine tâbi sigortalılığa ilişkin olarak işyerini kapatma, devretme durumunun söz konusu ve şart olmadığı dikkate alınmak sureti ile davacının 01.01.2012 tarihi itibarı ile malûllük aylığı almaya hak kazandığı, yersiz ödeme sebebiyle de 01.01.2012-30.11.2015 tarihleri arasında kalan dönemde ödediği primlerin aynı Kanun’un 89/3. maddesi uyarınca yasal faizi ile davacıya iadesi gerektiği gerekçesiyle ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
10. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 02.12.2019 tarihli ve 2018/3130 E., 2019/9328 K. sayılı kararı ile; "...Davanın yasal dayanaklarından olan ve 01.10.2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Yasa'nın 25. ve 26. maddesi gereğince; 4/a ve 4/b’li sigortalılar için “...çalışma gücünün veya ... kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60’ını kaybettiği...” Kurumca yetkilendirilen ... hizmeti sunucularının ... kurullarınca usulüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu Kurumun ... Kurulunca tespit edilenlerin malul sayılacağı belirtilmiştir.
Anılan Kanun’un 26’ncı maddesinde ise; “Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a)25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c)Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması, halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel ... sigortası primi dâhil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur.” hükmü getirilerek, “malullük aylığı” bağlanma şartları düzenlenmiştir. 5510 sayılı Yasanın 27. maddesinin 3. bendi “Malûllük aylığı almakta iken bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların malûllük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir ve bu Kanuna tabi olarak çalıştıkları süre zarfında 80 inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81 inci madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel ... sigortasına ait prim alınır. Bunlardan işten ayrılarak yeniden malûllük aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunan ya da emekliye ayrılan veya sevkedilenlere; kontrol muayenesine tabi tutulmak ve ilk aylığına esas malûllüğünün devam ettiği anlaşılmak kaydıyla, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışıyorsa görevinden ayrıldığı tarihi, diğerlerine ise istek tarihlerini takip eden ödeme döneminden itibaren yeniden malûllük aylığı hesaplanarak bağlanır” hükümlerini amirdir.
Bu yasal düzenlemeler ışığında somut olay incelendiğinde, ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi davacının maluliyet aylığı talebinin 05.12.2011 tarihli olduğu ve 10 yıllık sigortalılık süresinin bulunduğuna dair kabulü yerinde ise de, 05.12.2011 tarihinden sonraki sigortalılığa ilişkin irdeleme yapılmamış olması hatalıdır. Bu nedenle yukarıda değinilen 5510 sayılı Yasanın 27. maddesinin 3. fıkrasındaki; sigortalılık devam ederken malüllük aylığı alınamayacağına dair hüküm de dikkate alınarak, davacıdan 05.12.2011 tarihinden sonraki süreye ilişkin tarım Bağ-Kur sigortalılığının iptal edilmesi isteminin bulunup bulunmadığı sorulmalı, iptal isteminin bulunduğu bildirilirse, sigortalılığın devam edip etmediği konusunda gerekli araştırma yapılmalı, 05.12.2011(takip eden aybaşı olan 01.01.2002) den sonraki süre için ödenen primlerin 01.12.2015 itibarıyla bağlanan aylığın hesabında kullanıldığı dikkate alınarak 01.12.2015 itibarıyla bağlanan aylığın da iptal edilmesi gerektiği gözetilerek sonucuna göre karar verilmelidir.Belirtilen hususlar çerçevesinde değerlendirme yapılarak elde edilecek sonuca göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin istinaf başvurusunun kabulüne ilişkin kararı bozulmalıdır..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 17.06.2020 tarihli ve 2020/134 E., 2020/512 K. sayılı kararı ile; 5510 sayılı Kanun’un 4., 11., 3/19. ve 26. maddelerindeki hükümlere değinildikten sonra; Kanun’un 11. maddesinde tanımlanan işyeri ile 3/19. maddesinde tanımlanan tarımsal faaliyetin yapıldığı yerleri birbiriyle benzeştirme ve ilişkilendirmenin işyeri tanımının içeriğine uymadığı gibi tarımsal faaliyet gösterilen yerlerin kapatılmasının veya devredilmesinin de hayatın olağan akışına uygun olmadığı, kaldı ki tarımsal faaliyette bulunması mümkün bir sigortalıyı sırf malûllük aylığı bağlanması için tarımsal üretimden alıkoymanın ekonomik ve sosyal gereklilikle, sosyal güvenlik ilkesiyle bağdaşmayacağı, bu kapsamda hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan tarımsal faaliyette bulunanlar yönünden malûllük aylığı bağlanması için "işyerini kapatma veya devretme" diye bir durumun söz konusu olmadığı, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 02.10.2019 tarihli ve 2019/3716 E., 2019/5726 K. sayılı ilamı ile onanmasına karar verilen Dairenin 21.03.2019 tarihli ve 2018/1650 E., 2019/459 K. sayılı kararında da aynı görüşün benimsendiği, öte yandan 5510 sayılı Kanun’un 27/3. maddesinin somut olayda uygulanma yeri bulunmadığı gerekçesiyle önceki hükümde direnilmiştir.
Direnme Kararını Temyiz:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; 5510 sayılı Kanun 4/1-b.4 maddesi kapsamında sigortalı olan davacının malûllük aylığı bağlanması için aynı Kanun’un 26. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendindeki “Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra….” hükmüne tabi olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre tarımsal faaliyete dayalı sigortalılık nedeniyle 01.01.2012-30.11.2015 tarihleri arasında prim ödemesi bulunan davacı yönünden malûllük aylığı bağlanma koşullarının oluşup oluşmadığı ve 5510 sayılı Kanun’un 27/3. maddesindeki hüküm de gözetilerek davacıdan 05.12.2011 tarihinden sonraki süreye ilişkin sigortalılığının iptal edilmesi isteminin bulunup bulunmadığı sorularak iptal isteminin bulunduğu bildirilirse sigortalılığın devam edip etmediği konusunda gerekli araştırma yapılıp bu dönemde ödenen primlerin 01.12.2015 tarihinde bağlanan aylığın hesabında dikkate alınması nedeniyle bu aylığın da iptaline karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
14. Öncelikle konuyla ilgili kavramlar ve yasal düzenlemeler üzerinde kısaca durulmasında fayda bulunmaktadır.
15. Davanın yasal dayanağını oluşturan 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel ... Sigortası Kanun'un (5510 sayılı Kanun) 4. maddesinde sigortalı sayılanlar düzenlenmiş olup 4. maddeye göre;
"Bu Kanunun kısa ve uzun vadeli sigorta kolları uygulaması bakımından;
a) Hizmet akdi ile bir veya birden fazla işveren tarafından çalıştırılanlar,
b) Köy ve mahalle muhtarları ile hizmet akdine bağlı olmaksızın kendi adına ve hesabına bağımsız çalışanlardan ise;
1) Ticarî kazanç veya serbest meslek kazancı nedeniyle gerçek veya basit usûlde gelir vergisi mükellefi olanlar,
2) Gelir vergisinden muaf olup, esnaf ve sanatkâr siciline kayıtlı olanlar,
3) Anonim şirketlerin yönetim kurulu üyesi olan ortakları, sermayesi paylara bölünmüş komandit şirketlerin komandite ortakları, diğer şirket ve donatma iştiraklerinin ise tüm ortakları,
4) Tarımsal faaliyette bulunanlar,
c) Kamu idarelerinde;
1) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) bendine tabi olmayanlardan, kadro ve pozisyonlarda sürekli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar,
2) Bu maddenin birinci fıkrasının (a) ve (b) bentlerine tabi olmayanlardan, sözleşmeli olarak çalışıp ilgili kanunlarında (a) bendi kapsamına girenler gibi sigortalı olması öngörülmemiş olanlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 86 ncı maddesi uyarınca açıktan vekil atananlar,
sigortalı sayılırlar". 5510 sayılı Kanun'un 4. maddenin devam eden fıkralarında ise maddenin 1. fıkranın (a), (b) ve (c) bentlerinde belirtilen sigortalılara ilişkin hükümlerin ayrıca kimler hakkında uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
16. Öte yandan 5510 sayılı Kanun'un 26 vd maddelerinde düzenlenen malûllük sigortası ölüm ve yaşlılık sigortası gibi uzun vadeli sigorta kolları arasında yer almakta olup malûllük çalışma gücünün sürekli biçimde kısmen veya tamamen kaybedilmesi sonucunu doğuracak şekilde sağlığın bozulması hâli olarak tanımlanabilir. Malûllük hâlinde sigortalıya malûllük aylığı bağlanmakla birlikte bu aylıktan yararlanma da bazı koşulların yerine getirilmesine tabi kılınmıştır. Bu koşullar kişinin malûl olması, belli bir süre sigortalı bulunma, belli bir süre prim ödeme, işten ayrılma ve Kuruma başvurma olarak sıralanabilir.
17. Nitekim 5510 sayılı Kanun'un 26. maddesinde;
"Malûllük sigortasından sigortalılara sağlanan hak, malûllük aylığı bağlanmasıdır.
Sigortalıya malûllük aylığı bağlanabilmesi için sigortalının;
a) 25 inci maddeye göre malûl sayılması,
b) (Değişik: 17/4/2008-5754/14 md.) En az on yıldan beri sigortalı bulunup, toplam olarak 1800 gün veya başka birinin sürekli bakımına muhtaç derecede malûl olan sigortalılar için ise sigortalılık süresi aranmaksızın 1800 gün malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortaları primi bildirilmiş olması,
c) Malûliyeti nedeniyle sigortalı olarak çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması,
halinde malûllük aylığı bağlanır. Ancak, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel ... sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olması zorunludur." şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
18. Bu itibarla 5510 sayılı Kanun'un 25. maddesinin 1. fıkrası uyarınca, sigortalının veya işverenin talebi üzerine Kurumca yetkilendirilen ... hizmeti sunucularının ... kurullarınca usûlüne uygun düzenlenecek raporlar ve dayanağı tıbbî belgelerin incelenmesi sonucu, 4. maddenin 1. fıkrasının (a) ve (b) bentleri kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün veya ... kazası veya meslek hastalığı sonucu meslekte kazanma gücünün en az %60'ını, (c) bendi kapsamındaki sigortalılar için çalışma gücünün en az %60’ını veya vazifelerini yapamayacak şekilde meslekte kazanma gücünü kaybettiği Kurum ... Kurulunca tespit edilen sigortalı, malûl sayılır.
19. Şu hâlde 5510 sayılı Kanun'un 25. maddesi gereğince Kurumca yetkilendirilen ... hizmeti sunucularının ... kurullarınca düzenlenen raporlar ve dayanığı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu çalışma gücünün %60'ını kaybettiği Kurum ... Kurulu tarafından belirlenen sigortalı malûl sayıldığından 5510 sayılı Kanun'un 26. maddesindeki sigortalılık süresi ve prim gün sayısı şartlarının da bulunması durumunda kendisine malûllük aylığı bağlanması mümkün hâle gelmektedir. Ancak bu şartların yerine getirilmesi yeterli olmayıp 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (b) bendine göre sigortalı sayılanların kendi sigortalılığı nedeniyle genel ... sigortası primi dahil, prim ve prime ilişkin her türlü borçlarının ödenmiş olmasının yanı sıra tüm sigortalılar yönünden geçerli olmak üzere ayrıca çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra Kurumdan yazılı istekte bulunması gerekmektedir. Sözü edilen maddede "sigortalı" ifadesi kullanılmış, 4. maddenin (a), (b) ve (c) bentleri kapsamında sigortalı olanlar ayrı ayrı sayılmamış, tarımsal faaliyet nedeniyle Kanun'un 4/1-b-4. madde gereğince sigortalı olanlar yönünden ayrık bir hükme yer verilmemiştir. Bu itibarla 5510 sayılı Kanun'un 26. maddesinin 2. fıkrasının (c) bendindeki "çalıştığı işten ayrıldıktan veya işyerini kapattıktan veya devrettikten sonra" koşulunun bu sigortalılar için de geçerli olduğunu kabul etmek zorunluluğu ortaya çıkmaktadır.
20. Yeri gelmişken belirtilmelidir ki 5510 sayılı Kanun'un "Malûllük aylığının hesaplanması, başlangıcı, kesilmesi ve yeniden bağlanması" kenar başlıklı 27. maddesinin 3. fıkrasında; "Malûllük aylığı almakta iken bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların malûllük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir ve bu Kanuna tabi olarak çalıştıkları süre zarfında 80 inci maddeye göre belirlenen prime esas kazançları üzerinden 81 inci madde gereğince kısa ve uzun vadeli sigorta kolları ile genel ... sigortasına ait prim alınır. Bunlardan işten ayrılarak yeniden malûllük aylığı bağlanması için yazılı istekte bulunan ya da emekliye ayrılan veya sevkedilenlere; kontrol muayenesine tabi tutulmak ve ilk aylığına esas malûllüğünün devam ettiği anlaşılmak kaydıyla, 4 üncü maddenin birinci fıkrasının (c) bendi kapsamında çalışıyorsa görevinden ayrıldığı tarihi, diğerlerine ise istek tarihlerini takip eden ödeme döneminden itibaren yeniden malûllük aylığı hesaplanarak bağlanır." şeklinde düzenleme bulunmaktadır.
21. Malûllük aylığı çalışma veya meslekte kazanma gücünü önemli ölçüde yitirenlere verildiği için aylığın sigortalının gelir kaybını karşıladığı varsayılır. Kanun koyucu bunun için malûllük aylığı almakta olan bir kimsenin çalışarak ikinci gelir elde etmesini engellemek istemiştir. Bunun için de malûllük aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların malûllük aylıklarının çalışmaya başladıkları tarihi izleyen ödeme dönemi başından başlayarak kesilmesini hükme bağlamıştır. Burada sözü edilen ve malûllük aylığının kesilmesine neden olan çalışma gerek 5510 sayılı Kanun'a gerekse yabancı bir ülke mevzuatına tabi olarak çalışmadır. Bu hükümden amaçlanan şey, bir yandan Kurumdan aylık alanları çalışma piyasası dışında tutup diğer kişilere ... olanağı sağlamak, diğer yandan da aylık almakta iken çalışmaya başlayarak yeniden kazanç elde eden kimseye Kurumca yardım yapılmasını önleyerek Kurumun mal varlığını korumaktır (Tuncay, A.Can/Ekmekçi Ömer: Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, 15. Baskı, ... 2012, s,. 374).
22. Somut olayda 01.01.1985-31.12.1985 ve 25.10.1988-14.09.2005 tarihleri arasında 1479 sayılı Kanun kapsamında, 01.12.2005 tarihinden itibaren 2926 sayılı Kanun'a tabi sigortalılığı bulunan davacının 23.08.2010, 06.01.2011 ve 05.12.2011 tarihlerinde Kuruma başvurarak kendisine malûllük aylığı bağlanmasını talep ettiği, çalışma gücünü %60 oranında kaybetmediği gerekçesiyle isteminin reddi üzerine Kilis 1. Asliye Hukuk (...) Mahkemesinde 13.07.2011 tarihinde açtığı davada Mahkemece 21.05.2015 tarihli ve 2014/317 E., 2015/188 K. sayılı karar ile davacının kronik böbrek yetmezliği ve hipertansiyon rahatsızlıkları nedeni ile çalışma gücünü %60 oranında kaybettiği belirtilerek 05.12.2011 tarihi itibariyle malûl sayılması gerektiğinin tespitine karar verildiği, kararın temyiz incelemesinden geçerek 05.10.2015 tarihinde kesinleştiği, davacı vekilinin 07.01.2016 tarihli dilekçesi ile 05.12.2011 tarihi itibariyle aylığının hesaplanarak ödenmesini talep ettiği, Kurumun 18.01.2016 tarihli cevabi yazısı ile mahkeme kararı ile 05.12.2011 tarihinden itibaren malûl sayılmasına rağmen 644,40TL prim borcunu 25.11.2015 tarihinde ödediği, tarımsal faaliyete dayalı sigortalılığını 30.11.2015 tarihi itibariyle sona erdirdiği, bu itibarla 5510 sayılı Kanun'un 26/2-c maddesindeki hüküm gereği 01.12.2015 tarihinden itibaren aylık bağlandığının bildirildiği, hizmet cetvelinden davacının 05.12.2011 tarihinden sonraki dönemde 01.01.2012-30.11.2015 tarihleri arasında tarımsal faaliyete dayalı sigortalılığının devam ettiği ve primlerini de ... olduğunun görüldüğü, 30.11.2015 tarihinde ise sigortalı işten ayrılış bildirgesi vererek sigortalılığını sonlandırdığı, Bölge Adliye Mahkemesince yazılan müzekkere verilen 22.12.2017 tarihli cevabi yazıda davacının 31.12.2011 tarihi itibariyle Kuruma borcu bulunmadığının belirtildiği anlaşılmıştır.
23. Şu hâlde yukarıda değinilen yasal düzenlemeler ve yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının malûliyet aylığı bağlanmasına ilişkin talep tarihinin 05.12.2011 olduğu ve 10 yıllık sigortalılık süresinin bulunduğu konusunda Özel Daire ile Bölge Adliye Mahkemesi arasında ihtilaf bulunmamakta ise de 5510 sayılı Kanun'un 27/3. maddesindeki "Malûllük aylığı almakta iken bu Kanuna göre veya yabancı bir ülke mevzuatı kapsamında çalışmaya başlayanların malûllük aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihi takip eden ödeme dönemi başında kesilir... " yönündeki hüküm kapsamında davacının 05.12.2011 tarihinden sonra devam eden ve primi ödenen tarımsal faaliyete dayalı sigortalılığı konusunda Bölge Adliye Mahkemesinde irdeleme ve değerlendirme yapılmadığı anlaşılmış olmakla 5510 sayılı Kanun'un 27/3. maddesindeki hüküm dikkate alınarak davacıdan 05.12.2011 tarihinden sonraki süreye ilişkin tarımsal faaliyete dayalı sigortalılığının iptal edilmesi isteminin bulunup bulunmadığı sorulmalı, iptal istemi bulunduğunun bildirilmesi durumunda sigortalılığın devam edip etmediği konusunda gerekli araştırma yapılarak 05.12.2011 tarihini takip eden 01.01.2012 tarihinden sonraki süre için ödenen primlerin 01.12.2015 tarihinde bağlanan aylığın hesabında kullanıldığı gözetilerek bu aylığın da iptal edilmesi gerektiği hususu göz önünde bulundurulmak suretiyle sonucuna göre karar verilmelidir.
24. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi usul ve yasaya uygun değildir.
25. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
26. Öte yandan bozma kararında “…05.12.2011 (takip eden aybaşı olan 01.01.2002 den sonraki süre için ödenen primlerin” ifadesindeki “01.01.2002” tarihinin "01.01.2012" olması gerekirken belirtildiği şekilde yazılması maddi hata olarak değerlendirilmiş ve esasa etkili görülmeyerek işaret edilmekle yetinilmiştir.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 371. maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Dosyanın aynı Kanun'un 373/2. maddesi uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 20.10.2022 tarihinde oy birliği ile ve kesin olarak karar verildi.