Logo

Hukuk Genel Kurulu2020/616 E. 2022/556 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı açılan tazminat davasında, HMK m. 46'da sayılan sorumluluk hallerinin oluşup oluşmadığı ve davanın belirsiz alacak davası olarak açılıp açılamayacağı hususları.

Gerekçe ve Sonuç: HMK'nın 46. maddesinde sayılan hâkimlerin hukuki sorumluluğuna yol açacak durumların somut olayda gerçekleşmediği ve belirsiz alacak davası olarak açılmasının mümkün olmadığı gözetilerek, davanın esastan reddine dair yerel mahkeme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki “Tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; Sakarya ili Karasu ilçesi Hürriyet Mahallesinde maden ocağı kırma ve eleme tesisi kurulmak üzere Sakarya Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğünün 26.07.2013 tarihli ve 2013/51 sayılı kararı ile çevresel etki değerlendirilmesine gerek olmadığına karar verildiğini, Hürriyet Mahallesi Muhtarlığı adına muhtar ... tarafından kararın iptali istemli Sakarya Valiliği (Valilik) aleyhine dava açıldığını ve davaya davalı yanında müdahil olduklarını, Sakarya 2. İdare Mahkemesinin 21.03.2018 tarihli ve 2017/986 E., 2018/221 K. sayılı kararı ile dava konusu işlemin iptaline karar verildiğini, bu kararı davalı Valilik ile birlikte temyiz etmeleri üzerine Danıştay 14. Dairesinin 14.11.2018 tarihli ve 2018/2319 E., 2018/6655 K. sayılı kararı ile tüzel kişiliği bulunmayan mahalle muhtarlıklarının davada taraf olma ehliyetinin ve mahalle adına dava açma yetkisinin bulunmaması nedeniyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karar düzelteme yolu kapalı olmak üzere bozma kararı verildiğini, 16.01.2019 tarihinde de karar düzeltme isteminin incelenmeksizin reddedildiğini, ihbar olunanların, dava ehliyeti bulunmayan davacının hak düşürücü süre içerisinde davasını açmadığını dikkate almayarak idari işlemin üzerinden 4 yıl geçtikten sonra davanın esasına girerek karar verdiklerini, hukuka aykırı iptal kararı ile HMK'nın 46/1-c maddesine aykırı davrandıklarını, iptal kararı yüzünden harç, Hazine payı gibi 986.345,60TL zarara uğradığını ileri sürerek belirsiz alacak davası niteliğinde açıldığı belirtilen 1.000TL maddi ve 10.000TL manevi tazminatın en yüksek banka ticarî faizi ile davalıdan tahsilini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, sunulan delillerin ispata yeterli olmadığını, HMK’nın 46. maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Özel Daire Kararı:

6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 30.06.2020 tarihli ve 2019/41 E., 2020/17 K. sayılı kararı ile; “..Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Sakarya 2. İdare Mahkemesi'nin dosya örnekleri getirtilerek incelenmiştir.

6100 sayılı HMK’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK'nun 46. maddesine göre Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a)Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b)Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c)Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç)Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d)Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.

Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgular, ihbar olunanların başlangıçta dava açma ehliyeti ve hak düşürücü süreyi dikkate almadan karar vermeleri ve idari işlemin tesisinden çok uzun süre sonra karar verilmesi iddialarıdır.

Tazminat istemi, yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Davacının iddiası ve gelişim biçimi itibariyle, hukuki süreç işlemiş, yasa yolları da tüketilmiştir. Davacı, HMK 46.maddede sayılan sınırlı hukuki sorumluluk nedenlerinin eldeki davada gerçekleştiğini kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

Öte yandan HMK’nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasına hükmedilmesi gerektiğinden, bu konuda dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde bulundurulmuş, 1.000,00-TL disiplin para cezasının verilmesinin uygun olacağı değerlendirilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gösterilen nedenlerle;

1-HMK'nun 46. maddesindeki şartlar oluşmadığından davanın esastan reddine,

2-HMK'nun 49. maddesine göre takdiren 1.000,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydedilmesine,

3-Alınması gereken 54,40-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 187,85-TL'den mahsubuna, kalan 133,10-TL'nin davacıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydedilmesine,

4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 4.950,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına…” karar verilmiştir.

Kararın Temyizi:

7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. GEREKÇE

8. Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

9. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde; “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.

10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat davası açma şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

11. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında davacı vekilinin davayı belirsiz alacak davası olarak açtığı, bu tür davaların belirsiz alacak davası olarak açılması mümkün olmadığından, davanın hukukî yarar yokluğundan dolayı reddi gerekirken esastan reddine karar verilmesinin hatalı olduğu, bu nedenle Özel Daire kararının bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de Kurul çoğunluğu tarafından bu görüş benimsenmemiştir.

12. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

III. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 14.04.2022 tarihinde oy çokluğu ile kesin olarak karar verildi.