Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/1025 E. 2022/436 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı şirkete kayyum atanması nedeniyle 675 sayılı KHK’nın 16/3. maddesinin uygulanabilirliği ve bölge adliye mahkemesinin direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Bölge adliye mahkemesinin, Özel Daire bozma kararına karşı verdiği karar, bozma kararında belirtilen hususları dikkate almayıp ilk kararından farklı gerekçe ve sonuca ulaştığı için yeni hüküm niteliğinde olduğu değerlendirilerek, dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi

1. Taraflar arasındaki “itirazın iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi tarafından ilk derece mahkemesi kararına yönelik davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine ilişkin olarak verilen karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, bölge adliye mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili; müvekkili ile davalı arasında imzalanan ticarî nitelikli kredi sözleşmeleri gereğince davalıya kredi kullandırıldığını, kredilerin geri ödenmesinde temerrüde düşülmesi üzerine davalının kredi hesabının kat edildiğini, toplam 3.854.841,38TL borcun ödenmemesi üzerine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 2.204.337TL üzerinden davalı aleyhine taşınır rehnin paraya çevrilmesi yolu ile icra takibi başlatıldığını, davalının icra takibine haksız itiraz ettiğini ileri sürerek davalının icra takibine vaki itirazının iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili; müvekkiline usulüne uygun borç bildirimi yapılmadığını, sözleşme ve borcun dayanağını kabul etmediklerini ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Antalya 2. Asliye Ticaret Mahkemesinin 04.07.2018 tarihli ve 2017/242 E., 2018/472 K. sayılı kararı ile; taraflar arasında imzalanan kredi sözleşmeleri nedeniyle davalının davacıya toplam 3.845.512,68TL borçlu olduğu gerekçesiyle davanın kabulü ile itirazın kısmen iptaline, takibin 2.204.337TL asıl alacak üzerinden ve takipten itibaren yıllık %40 oranında temerrüt faizi ve faizin % 5'i oranında BSMV uygulanmak suretiyle devamına, asıl alacağın %20’si oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:

7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili tarafından istinaf başvurusunda bulunulmuştur.

8. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 07.05.2019 tarihli ve 2018/1840 E., 2019/971 K. sayılı kararı ile; ilk derece mahkemesince istinaf başvuru harcı ve istinaf karar harcının yatırılmasına ilişkin muhtıranın davalı tarafa usulüne uygun tebliğ edilmesine rağmen verilen sürede harcın ikmal edilmediği, davalı vekili tarafından Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu (TMSF) tarafından kayyum atanan şirketlerin harçtan muaf olduğunun istinaf sebebi olarak ileri sürüldüğü, 690 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin (KHK) 73. maddesinde kayyım atanan şirketlerin açtıkları davalarda harçtan muaf olduğunun hüküm altına alındığı, oysa eldeki davanın davalı aleyhine açıldığı için davalının harçtan muaf olmadığı gerekçesiyle davalı vekilinin ilk derece mahkemesi kararına ilişkin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 352/1-ç maddesi gereğince usulden reddine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

9. Bölge adliye mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

10. Yargıtay (Kapatılan) 19. Hukuk Dairesinin 08.07.2019 tarihli ve 2019/2199 E., 2019/4173 K. sayılı kararı ile; “…675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 16. maddesi; “(1) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce açılan davalar ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen davalarda mahkemelerce, 15/8/2016 tarihli ve 670 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Alınması Gereken Tedbirler Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca dava şartı yokluğu nedeniyle red kararı verilir. Bu kararlar duruşma günü beklenmeksizin dosya üzerinden kesin olarak verilir ve davacılara resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı yargılama giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

(2) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler aleyhine 17/8/2016 tarihinden önce başlatılan icra ve iflas takipleri ile bu kapsamda Hazine ile Vakıflar Genel Müdürlüğüne husumet yöneltilen takipler hakkında icra müdürlüklerince, 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi uyarınca düşme kararı verilir. Bu kararlar dosya üzerinden kesin olarak verilir ve takip alacaklısına resen tebliğ edilir. Tarafların yaptığı takip giderleri kendi üzerlerinde bırakılır.

(3) 20/7/2016 tarihli ve 2016/9064 sayılı Bakanlar Kurulu Kararıyla ülke genelinde ilan edilen olağanüstü hal kapsamında yürürlüğe konulan kanun hükmünde kararnameler gereğince kapatılan kurum, kuruluş, özel radyo ve televizyonlar, gazete, dergi, yayınevi ve dağıtım kanalları ile bunların sahibi gerçek veya tüzel kişiler veya kapatılma ya da resen terkin üzerine Maliye Bakanlığı ile Vakıflar Genel Müdürlüğü aleyhine 17/8/2016 tarihi dahil bu tarihten sonra açılan davalar ile icra ve iflas takipleri hakkında 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesi gereğince dava veya takip şartının bulunmaması nedeniyle davanın reddine veya takibin düşmesine karar verilir.

(4) Birinci ve ikinci fıkralar uyarınca verilen kararlarda davacı veya alacaklının 670 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin 5 inci maddesinde belirtilen usule uygun olarak ilgili idari makama, tebliğ tarihinden itibaren otuz günlük hak düşürücü süre içinde başvurabileceği belirtilir. İdari başvuru üzerine idari merci tarafından verilecek karar aleyhine idari yargıda dava açılabilir. İdari yargının verdiği karar kesin olup, uyuşmazlık adli yargıda hiçbir şekilde dava konusu yapılamaz,” hükmünü içermektedir.

Dava dosyasının incelenmesinde, eldeki davanın 14.04.2017 tarihinde açıldığı anlaşılmıştır. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesi tarafından TMSF’ye devredilen şirketlerin kanun yoluna başvuru harçlarından da muaf olduğu gözetilerek yukarıya metni alınan 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 16. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca ilk derece mahkemesince verilen hükmün kaldırılıp, davanın 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 16. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçelerle davalı vekilinin istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, bu husus bozmayı gerektirmiştir …” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

11. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 11. Hukuk Dairesinin 10.12.2019 tarihli ve 2019/1718 E., 2019/2338 K. sayılı kararı ile; davalı şirketin KHK kapsamında kapatılan şirketlerden olmadığı, tüzel kişiliği ve faaliyetinin devam ettiği, bu itibarla 675 sayılı KHK’nın 16/3 maddesinin uygulanma imkânının bulunmadığı, dolayısıyla bu hususta önceki kararda direnilmesine karar verildiği, öte yandan davalı vekilinin esasa yönelik istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı şirkete 678 sayılı KHK'nın 37/1 maddesi gereğince TMSF'nin kayyum olarak atanmış olması karşısında 675 sayılı KHK’nın 16/3 maddesinin uygulanma imkânının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

14. Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

15. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.

16. Mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Başka bir deyişle mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar, direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilir.

17. Somut olayda ise bölge adliye mahkemesince verilen ilk kararda istinaf başvurusunun usulden reddine karar verilmiş; bu karar Özel Dairece; “ilk derece mahkemesince verilen hükmün kaldırılıp, davanın 675 sayılı Kanun Hükmünde Kararname’nin 16. maddesinin üçüncü fıkrası gereğince dava şartı yokluğundan usulden reddine karar verilmesi gerektiği” gerekçesiyle bozulmuştur. Bozma sonrası bölge adliye mahkemesince bu sefer ilk karardan tamamen farklı olarak; “davalı vekilinin esasa yönelik istinaf sebeplerinin yerinde görülmediği” gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun HMK'nın 353/1-b-2 maddesi gereğince esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.

18. Görüldüğü üzere mahkemece, ilk karardan tamamen farklı değerlendirmelerin yer aldığı bir gerekçeyle direnme kararı verilmiştir. Bu durumda usulüne uygun verilmiş bir direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden, mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar yeni hüküm niteliğindedir.

19. Hâl böyle olunca; mahkemece verilen bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 30.03.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.