"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi (İş Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “Hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) davanın kısmen kabulüne ilişkin kararına yönelik taraf ve fer’î müdahil ... Kurumu vekillerinin istinaf başvurusu üzerine ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesi tarafından verilen davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacı ve fer’î müdahil Kurum vekillerinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararı kaldırılıp düzeltilerek esas hakkında yeniden hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne dair karar davalı ve fer’î müdahil ... Kurumu vekillerinin temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı ve fer’î müdahil ... Kurumu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin ... köyünde 2005 yılı Ocak ayı ilâ 30.03.2014 tarihleri arasında kesintisiz köy bekçisi olarak çalıştığını, sigorta girişinin yapılmadığını, primlerinin de ödenmediğini ileri sürerek 2005 yılı Ocak ayı ilâ 30.03.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitine karar verilmesi talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... (Belediye) vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin eldeki davada taraf sıfatının bulunmadığını, davacının müvekkili Belediyenin çalışanı olmadığını ayrıca hak düşürücü sürenin geçtiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Fer’î müdahil ... Kurumu (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davacının ilk işe girişinin ek 5 tarım sigortası kapsamında 20.01.2012 tarihinde yapıldığını, hak düşürücü sürenin geçtiğini, davanın kamu düzenini ilgilendirdiğini, bu nedenle re’sen araştırma yapılması ve fiili çalışma olgusunun ispatlanması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
7. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş Mahkemesi sıfatıyla) 22.09.2017 tarihli ve 2015/753 E., 2017/676 K. sayılı kararı ile; ... köyünün tüzel kişiliğinin kaldırılarak davalı Belediyeye bağlanması sebebiyle davalı Belediyenin eldeki davada taraf sıfatının bulunduğu, davacının 2005 yılı Ocak ayında işe başladığına dair köy defterinde karar bulunmadığı, tanıkların davacının 2005 yılı Ocak ayında bekçi olarak işe başladığını ancak köyün kanalizasyon arızasının giderilmesi, su deposu pompalarının çalıştırılması ve muhtar tarafından verilen işin yapılması gibi işlerde çalıştığını beyan ettikleri, Köy İhtiyar Heyetinin 30.05.2009 tarihli kararı ile davacının ihtiyaç olduğunda günlük işlerde çalıştırılacağına ilişkin karar alınarak davacının 30.05.2009 tarihinde yevmiyeci olarak işe alındığı, yine Köy İhtiyar Heyetinin 31.12.2011 tarihli kararı ile aynı mahiyetteki işlerde çalışması karşılığında davacıya 9.255TL ödenmesine karar verildiği, sonraki yıllar içinde ödemelerin devam ettiği, davacının çalışmalarının Kuruma eksik bildirildiği anlaşıldığı, 13.07.2017 tarihli bilirkişi raporunun hükme esas alındığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile 01.01.2005-31.12.2005 tarihleri arasında 360 gün, 01.01.2006-31.12.2006 tarihleri arasında 360 gün, 01.01.2007-31.06.2007 tarihleri arasında 180 gün, 01.07.2007-31.12.2007 tarihleri arasında 180 gün, 01.01.2008-31.06.2008 tarihleri arasında 180 gün, 01.07.2008-31.12.2008 tarihleri arasında 180 gün, 01.01.2009-30.05.2009 tarihleri arasında 150 gün, 01.06.2009-30.06.2009 tarihleri arasında 30 gün, 01.07.2009-31.12.2009 tarihleri arasında 180 gün, 01.01.2010-30.06.2010 tarihleri arasında 180 gün, 01.07.2010-31.12.2010 tarihleri arasında 180 gün, 01.01.2011-30.06.2011 tarihleri arasında 180 gün, 01.07.2011-31.12.2011 tarihleri arasında 180 gün, 01.01.2012-30.06.2012 tarihleri arasında 180 gün, 01.07/2012-31.12.2012 tarihleri arasında 180 gün, 01.01.2013-30.06.2013 tarihleri arasında 180 gün, 01.07.2013-31.12.2013 tarihleri arasında 180 gün, 01.01.2014-30.03.2014 tarihleri arasında 90 gün hizmet akdine istinaden asgari ücret ile Kuruma bildirilmeyen çalışması olduğunun tespitine, Kuruma bildirilmeyen bu sürenin sigortalı hizmetinden sayılmasına, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
8. ... Asliye Hukuk Mahkemesinin (İş mahkemesi sıfatıyla) yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf ve fer’î müdahil ... Kurumu vekilleri tarafından istinaf yoluna başvurulmuştur.
9. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 17.07.2018 tarihli ve 2017/2735 E., 2018/1264 K. sayılı kararı ile; tüm dosya kapsamı ve özellikle tanıkların beyanlarına göre davacının ücret karşılığında köyün su ve kanalizasyon işlerinde çalıştığı, şebeke arızası olduğunda veya su patladığında tamir işi yaptığı, her gün içme suyunu ve depoları kontrol ettiği, depoların pompalarını açıp kapattığı, köye ait her türlü işle ilgilendiği, çalışması kesintisiz olduğundan hak düşürücü sürenin geçmediği, öte yandan köy tüzel kişiliğinin sona ermesi nedeniyle davalı Belediyeye husumet yöneltilmesinde isabetsizlik bulunmadığı, bu itibarla ilk derece mahkemesince davacının 01.01.2005-30.03.2014 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle çalıştığının tespitine karar verilmesinin usul ve yasaya uygun olduğu ancak davanın tamamının kabul edilmesine rağmen davacının ve fer’î müdahil Kurumun vekâlet ücretinden sorumlu tutulmasının ve fer'î müdahil Kurum lehine vekâlet ücretine hükmedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğu gerekçesiyle davalı vekilinin istinaf başvurusunun reddine, davacının ve fer'î müdahil Kurum vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılıp düzeltilerek yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
10. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ve fer’î müdahil ... Kurumu vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.
11. Yargıtay (Kapatılan) 21. Hukuk Dairesinin 30.09.2019 tarihli ve 2018/6497 E., 2019/5584 K. sayılı kararı ile; “…Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay'ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Somut olayda; davacının 01.01.2005 - 30.03.2014 tarihleri arasında davalı işyerinde çalışıp çalışmadığına dair yetersiz tanık beyanları ile sonuca gidilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
Yapılacak iş, öncelikle ihtilaflı dönemde davacının ikamet ettiği yerdeki elektrik, su aboneliklerinin bulunup bulunmadığını araştırmak, ayrıca Sosyal Güvenlik Kurumu, zabıta, maliye, meslek odası aracılığı ve muhtarlık marifetiyle işyerine o tarihte komşu olan diğer işyerlerinde uyuşmazlık konusu dönemde çalıştığı tespit edilen kayıtlı komşu işyeri çalışanları; yoksa işyeri sahipleri araştırılıp tespit edilerek davacının ihtilaflı dönemde fiili ve kesintisiz bir çalışmasının olup olmadığı hususunda yöntemince beyanlarını almak, komşu işyeri tanıklarının ihtilaflı dönemlerde çalışıp çalışmadığının denetlenebilmesi için hizmet cetvelleri ile işyeri sahiplerinin vergi kayıtlarını istemek, köyün su ve kanalizasyon işlerin süreklilik arz eden işlerden olup olmadığını belirlemek, mahallinde keşif yaparak davacının bekçi olarak çalıştığını iddia ettiği yerde bekçi çalıştırmaya gerek olup olmadığını değerlendirip ve varsa buraya yakın evlerde ikamet eden kişilerin tanıklığına başvurarak davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği de nazara alınıp gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde kanıtladıktan sonra sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı vekili ve Feri Müdahil Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları Bölge Adliye Mahkemesi kararı bozulmalıdır…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
12. ... Bölge Adliye Mahkemesi 10. Hukuk Dairesinin 04.03.2020 tarihli ve 2020/17 E., 2020/419 K. sayılı kararı ile; davacının çalıştığını iddia ettiği yerin köy olması nedeniyle köyde berberlik yapan tanık ile köyde ikamet eden tanıkların ve köy karar defterinde belirtilen köy muhtarının ve köy ihtiyar heyetinin bir kısmının dinlenildiği, bu tanıkların beyanlarının ve köy karar defterinde belirtilen ödemelerin davacının iddiasını doğruladığı, davacının çalıştığı yerin köy olması nedeniyle bozma kararında belirtilen araştırmanın dosya kapsamına uygun bulunmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararı süresi içinde davalı ve fer’î müdahil ... Kurumu vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının 2005 yılı Ocak ayı ilâ 30.03.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitini talep ettiği eldeki davada mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
15. 1 Ekim 2008 tarihinde yürürlüğe giren 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu’nun (5510 sayılı Kanun) geçici 7. maddesinin 1. fıkrasında; “Bu Kanunun yürürlük tarihine kadar 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı, 02/09/1971 tarihli ve 1479 sayılı, 17/10/1983 tarihli ve 2925 sayılı, bu Kanunla mülga 17/10/1983 tarihli ve 2926 sayılı, 08/06/1949 tarihli ve 5434 sayılı Kanunlar ile 17/07/1964 tarihli ve 506 sayılı Kanun’un Geçici 20'inci maddesine göre sandıklara tabi sigortalılık başlangıçları ile hizmet süreleri, fiili hizmet süresi zammı, itibari hizmet süreleri, borçlandırılan ve ihya edilen süreler ve sigortalılık süreleri tabi oldukları Kanun hükümlerine göre değerlendirilirler” yönünde düzenleme bulunmaktadır.
16. Bu durumda 01.10.2008 tarihinden önceki döneme ilişkin uyuşmazlıklarda 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu (506 sayılı Kanun); bu tarihten sonraki dönem bakımından ise 5510 sayılı Kanun hükümlerinin uygulanması gerekecektir.
17. Mülga 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 79. maddesinin 10. fıkrasında "Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar çalıştıklarını, hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse, bunların mahkeme kararında belirtilen aylık kazanç toplamları ile prim ödeme gün sayıları nazara alınır.” hükmü bulunmaktadır. 5510 sayılı Kanun'un 86/9. maddesindeki düzenleme de aynı doğrultudadır.
18. Öte yandan 5510 sayılı Kanun'un geçici 7. maddesi uyarınca uygulama yeri bulan 506 sayılı Kanun'un 2. ve 6. maddelerinde öngörülen koşulların oluşmasıyla birlikte çalıştırılanlar, kendiliğinden sigortalı sayılırlar. Ancak, bu kimselerin ayrıca aynı Kanun’un 3. maddesinde sayılan istisnalara girmemesi gerekir. Çalıştırılanların, başka hiçbir işleme gerek kalmaksızın sigortalı niteliğini kazanmaları 506 sayılı Kanun'un 6. maddesinin 1. fıkrasında yer alan açık hüküm gereğidir (5510 sayılı Kanun 4 ve 92. maddeleri).
19. Ne var ki 506 sayılı Kanun'un 2. ve 6. maddelerindeki hükümler birlikte değerlendirildiğinde sigortalılığı oluşumu için fiilî çalışma olgusunun varlığı zorunludur. Fiili ve gerçek bir çalışmanın varlığı tespit edilmediği sürece sigortalılıktan söz edilemez.
20. Gelinen bu noktada fiilî çalışmanın varlığının hangi kanıt ve olgularla belirleneceği konusu üzerinde durulmalıdır.
21. Sosyal güvenlik hukukunun hem kamu hukuku hem de özel hukuk alanında kalan özellikleri dikkate alındığında özellikle hizmet tespiti davalarında kendiliğinden araştırma ilkesinin ağır bastığı görülür. Gerçekten de hizmet tespiti davaları, taraflarca hazırlama ilkesi kapsamı dışında olup kendiliğinden araştırma ilkesi uygulanmakta olup bu tür davalarda ispat yükü bir tarafa yükletilemez.
22. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabileceğinden bu davalarda işyerinde tutulması gerekli dosyalar ile Kurumdaki belge ve kanıtlardan yararlanılmalı, ücret bordroları getirtilmeli, müfettiş raporları olup olmadığı araştırılmalı, mümkün oldukça tespiti istenen dönemde işyerinin yönetici ve görevlileri, işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde, tarafları veya işyerini bilen veya bilebilecek durumda olanlar kolluk aracılığıyla araştırılarak saptanmalı, sigortalının hangi işte hangi süre ile çalıştığı, çalışmanın konusu, sürekli, kesintili, mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında beyanları alınarak tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli, beyanları diğer yan delillerle desteklenmelidir.
23. Bu amaçla tanıkların hizmet tespiti istenen tarihte işyeri veya komşu işyeri sigortalısı ya da işvereni olup olmadıkları araştırılmalı, davalı Kurumdan, bu kişilerin belirtilen tarihte sigortalılık bildirimlerinin hangi işyerinden yapılmış olduğu da sorularak elde edilen bilgilerin beyanlarında belirttikleri olgularla örtüşüp örtüşmediği de irdelenmeli, işyerinin kapsamı ve kapasitesi ile niteliği bu beyanlar çerçevesinde kontrol edilmelidir.
24. Diğer taraftan bu davalarda işverenin çalışma olgusunu kabulü ya da reddinin tek başına hukukî bir sonuç doğurmayacağı da göz önünde tutulmalıdır.
25. Nitekim Hukuk Genel Kurulunun 07.10.2020 tarihli ve 2018/21-1021 E., 2020/743 K.; 09.12.2020 tarihli ve 2017/10-2070 E., 2020/1020 K.; 16.12.2020 tarihli ve 2017/21-2336 E., 2020/1044 K. ile 27.05.2021 tarihli ve 2017/(21)10-2130 E., 2021/640 K. sayılı kararlarında da aynı ilkeler benimsenmiştir.
26. Somut olayda ... köyünde 2005 yılı Ocak ayı ilâ 30.03.2014 tarihleri arasında kesintisiz köy bekçisi olarak çalıştığını iddia eden 14.03.1958 doğum tarihli davacının rahatsızlığı nedeniyle askerlik hizmetinden muaf tutulması, 04.03.2016 tarihinden itibaren engelli aylığı alması, muhtar ve azalarının imzası bulunan köy karar defterine göre 2009 ilâ 2013 yılları arasındaki dönemde içme suyunun bakımı, kanalizasyon borularının tamiri gibi işlerde çalışması nedeniyle davacıya düzenli ödeme yapılması, muhtar, aza ve köyde berber olan kamu tanıklarının uyuşmazlık konusu dönemde davacının bekçilik yapmadığı ancak kanalizasyon ve alt yapının kontrolü ve tamiri işlerinde çalıştığına dair beyanda bulunmaları, davalı tanıklarının uyuşmazlık konusu dönemde davacının ücret karşılığında kesintisiz çalıştığını beyan etmeleri ve dosya kapsamındaki diğer tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde davacının 01.01.2005-30.03.2014 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak asgari ücretle çalıştığı sonucuna ulaşılmıştır.
27. Hâl böyle olunca Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda açıklanan hususlara değinen direnme kararı yerindedir.
28. O hâlde direnme kararı onanmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı ... ve fer’î müdahil ... Kurumu vekillerinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına,
Dosyanın 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/2. maddesi uyarınca kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine 19.10.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.