"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesi
1. Taraflar arasındaki “maddi tazminat” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesince verilen karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 4. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalının müvekkilinin eski damadı olduğunu, müvekkiline ait evde bir süre birlikte yaşadıklarını, evde bulunan altın ve dövizlere davalı tarafça haksız bir şekilde el konulduğunu ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla altınlar için 5.000TL, dövizler için de 5.000TL olmak üzere toplam 10.000TL maddi tazmiatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiş; 14.03.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 56.687TL’ye yükseltmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı usulüne uygun tebligata rağmen cevap dilekçesi vermemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Kumluca 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06.04.2017 tarihli ve 2014/253 E., 2017/164 K. sayılı kararı ile; dava konusu olayla ilgili olarak Kumluca Cumhuriyet Başsavcılığınca kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği, dosya kapsamında dinlenen tanık beyanlarına göre de davacının davasını ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Bölge Adliye Mahkemesi Kararı:
7. İlk derece mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
8. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 25.09.2017 tarihli ve 2017/747 E., 2017/787 K. sayılı kararı ile; tanık anlatımlarına göre, davacının dava dilekçesinde belirttiği miktardaki altın ve dövizinin davalının uhdesinde kaldığı, davalının altın ve dövizleri davacıya iade etmediği, davacının davasını ispat ettiğinin kabulü gerekirken ilk derece mahkemesince yanılgılı değerlendirme ile davanın reddedildiği, diğer yandan bilirkişi raporu ile de dava konusu ziynet eşyalarının dava tarihi itibariyle değerinin tespit edildiği, raporun taraflara tebliğ edildiği hâlde davalının rapora karşı herhangi bir beyan veya itirazda bulunmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına, 10.000TL tazminatın 29.08.2014 tarihinden; 46.687TL tazminatın ise 14.03.2017 (ıslah) tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
10. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 22.01.2020 tarihli ve 2018/473 E., 2020/209 K. sayılı kararı ile;
“…Dava, haksız fiil nedeni ile tazminat istemine ilişkindir. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiştir. Davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine bölge adliye mahkemesince dava konusu eylemin haksız fiil olduğu, davacının iddiasını tanık dahil her türlü delille ispat edebileceği, tanıkların hem boşanma davası sırasındaki anlatımlarında hem de eldeki dosyadaki anlatımlarında davalının, davacıya ait takıların kendisinde olduğunu kabul ettiğini, iade edeceğini söylediğini belirttiklerini, davacıya ait altınların ve dövizlerin davalı uhdesinde kaldığını ifade ettiklerini yine tanık Necati'nin davalı ...'un altın ve dövizlerin kendisinde olduğunu kabul ettiğini, ancak vermeyeceğini söylediğini, sonuç olarak tanık anlatımlarından davacının dava dilekçesinde belirttiği miktardaki altın ve dövizinin davalı uhdesinde kaldığının anlaşıldığı gerekçesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun m.353/1-b, 2. maddesi gereğince davanın esastan kabulüne karar verilmiştir.
Davacı, kızının önceki eşi davalı yanında kaldığını ve kendisine ait altın, ziynet ve dövizin davalı uhdesinde kaldığını iddia ederek bedelinin tazmini talebinde bulunmuştur; ancak iddia edilen bu hususları mevcut delillere göre ispat edememiştir. Her ne kadar eldeki davada tanık dahil her türlü delille ispat mümkün ise de dinlenen bir kısım tanıkların davacı ile yakınlığı ve beyanlarının duyuma dayalı olması da gözetildiğinde iddia edilen hususun sübut bulmadığı anlaşılmaktadır. Açıklanan nedenlerle, bölge adliye mahkemesi kararının bozulması gerekmiştir…” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
11. Antalya Bölge Adliye Mahkemesi 4. Hukuk Dairesinin 06.10.2020 tarihli ve 2020/941 E., 2020/1057 K. sayılı kararı ile; önceki karar gerekçesi genişletilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının, davacıya ait altın ve dövizlere haksız bir şekilde el koyduğu iddiasıyla açılan eldeki tazminat davasında davacının iddiasını kanıtlayıp kanıtlayamadığı, buradan varılacak sonuca göre davalının tazminatla sorumlu tutulmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasına geçilmeden önce davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz isteminin kesinlik sınırının altında kalıp kalmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz isteminin miktar yönünden reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
15. 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş Görev ve Yetkileri Hakkında Kanun’un geçici 2. maddesinin 1. fıkrasında, “…Bölge adliye mahkemelerinin kuruluşları, yargı çevreleri ve tüm yurtta göreve başlayacakları tarih, Resmî Gazetede ilân edilir” düzenlemesine yer verilmiş ve 07.11.2015 tarihli ve 29525 sayılı Resmî Gazete’de ilan edilerek bölge adliye mahkemeleri 20.07.2016 tarihi itibariyle fiilî olarak göreve başlamış ve böylece istinaf yargılaması hukuk sistemimize dâhil olmuştur.
16. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 341. maddesinde istinaf yoluna başvurulabilen kararlar; 361 ve 362. maddelerinde ise temyiz edilebilen ve temyiz edilemeyen kararlar hüküm altına alınmıştır. HMK’nın 362. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca, “Miktar veya değeri kırkbin Türk Lirasını (bu tutar dahil) geçmeyen davalara ilişkin kararlar” hakkında temyiz yoluna başvurulmaz.
17. Öte yandan hemen belirtilmelidir ki; kesinlik sınırı kamu düzeninden olup bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı; karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki “karar” teriminin, bölge adliye mahkemesinin Özel Daire bozma kararına karşı verdiği direnme kararını da kapsayacağında duraksama bulunmamaktadır.
18. 6763 sayılı Kanun’un 44. maddesiyle HMK'ya eklenen “Parasal sınırların artırılması” başlıklı Ek 1. madde ile aynı Kanun'un 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı her takvim yılı başından geçerli olmak üzere, o yıl için 04.01.1961 tarihli ve 213 sayılı Vergi Usul Kanunu’nun mükerrer 298. maddesi hükümleri uyarınca Maliye Bakanlığınca her yıl tespit ve ilan edilen yeniden değerleme oranında artırılması suretiyle belirlenmektedir. Anılan Ek 1. maddenin 2. fıkrasına göre, “... 341 inci, 362 nci ve 369 uncu maddelerdeki parasal sınırların uygulanmasında hükmün verildiği tarihteki miktar esas alınır”.
19. Bu açıklamalara göre direnme kararının verildiği 06.10.2020 tarihinde HMK’nın 362/1-(a) maddesinde öngörülen kesinlik sınırı 72.070TL’dir.
20. Davacı vekilinin dava dilekçesinde; haksız fiil nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla kaybolan altınlar için 5.000TL, dövizler içinde 5.000TL olmak üzere toplam 10.000TL maddi tazminat talep ettiği, 14.03.2017 tarihli ıslah dilekçesiyle dava değerini 56.687TL’ye yükselttiği, ilk derece mahkemesince davanın reddine karar verildiği, davacı vekilinin istinaf başvurusu üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile ilk derece mahkemesi kararının kaldırılarak 10.000TL tazminatın 29.08.2014 tarihinden; 46.687TL tazminatın ise 14.03.2017 ıslah tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verildiği, davalı vekilinin temyiz istemi üzerine Özel Dairece istemin tümden reddi gerektiği gerekçesiyle kararın bozulduğu, Bölge Adliye Mahkemesince direnme kararı verilerek toplam 56.687TL’nin hüküm altına alındığı, direnme kararının verildiği 06.10.2020 tarihinde geçerli temyiz edilebilirlik sınırının 72.070TL olduğu dikkate alındığında anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi imkânı miktar itibariyle bulunmamaktadır.
21. Hâl böyle olunca davalı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan REDDİNE,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
Dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 08.06.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.
...