Logo

Hukuk Genel Kurulu2021/638 E. 2022/480 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hâkimlerin, davacının daha önceki bir davasındaki kararları nedeniyle HMK m. 46’ya göre Devlet aleyhine tazminat davası açılıp açılamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Hâkimlerin yargılama faaliyetlerinden kaynaklanan tazminat sorumluluğunun HMK m. 46’da sınırlı olarak sayılan hallerle sınırlı olduğu, davada bu hallerin hiçbirinin gerçekleşmediğinin kanıtlanamadığı gözetilerek mahkemenin davayı reddeden kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin, boşandığı eşinin abisi olan ... ile ortak aile şirketlerinin olduğunu, bu kişiyle birlikte toplam üç parselin 1/4’er hissesini satın aldıklarını ve ev hanımı olması nedeniyle ...’nu bu taşınmazlardaki hisselerinin şirket işlerinde gerektiğinde alınan kredilere teminat gösterilmesi veya rayiç bedelin ödenmesi karşılığında satışı için 2008 yılında vekil tayin ettiğini, ...’nun bu vekâletnameyi kötüye kullanarak hisseleri aynı taşınmazda hissedar olan öz kızı Seda Sagun’a değerinin çok altında bir bedel karşılığı satış suretiyle devrettiğini, bedelini de ödemediğini, vekâlet görevinin kötüye kullanılmasına dayalı alacak davası açıldığını, Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesinin 14.01.2015 tarihli ve 2013/487 E., 2015/8 K. sayılı kararıyla davalılardan ...’nun vekâlet görevini kötüye kullandığı gerekçesiyle bu davalı yönünden davanın kabulüne, kızı olan diğer davalı Seda Sagun yönünden ise kendisine uygun şartlarda taşınmazı satın almasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, bilerek davacının zararına hareket ettiğinin kabul edilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, davalılar arasındaki baba-kız ilişkisi belirtilerek devralan Seda Sagun’un da kötü niyetli olup tazminattan sorumlu tutulması gerektiği gerekçesiyle kararı temyiz ettiklerini, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin 07.11.2016 tarihli ve 2015/29190 E., 2016/20499 K. sayılı kararıyla mahkeme kararının oy çokluğuyla onandığını, onama kararına muhalif kalan üyelerin kendi itirazlarında olduğu gibi devralan hakkında da davanın kabulüne karar verilmesi gerektiğini belirttikleri, karar düzeltme talebinin de hiçbir gerekçe gösterilmeden reddedildiğini, davalılardan ... yönünden icra takibi başlattıklarını, ancak kızı Seda Sagun’un yakın arkadaşı Rukiye isimli kişinin de muvazaalı icra takibi yaptığını öğrendiklerini, bu nedenle sıra cetveline itiraz davası açtıklarını, lehlerine karar verildiğini, davalılardan ...’nun ölümünden sonra diğer davalı kızı Seda Sagun ile birlikte tüm mirasçılarının terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın reddi kararı aldıklarını, Yargıtay (Kapatılan) 13. Hukuk Dairesinin hukuka aykırı ve gerekçesiz kararları nedeniyle müvekkilinin zarara uğradığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 100.000TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğunu, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesinde belirtilen şartların oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Özel Daire Kararı:

6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 23.02.2021 tarihli ve 2020/15 E., 2021/18 K. sayılı kararı ile;

“…DAVA : Davacı vekili dava dilekçesinde özetle; boşandığı eşinin abisi olan ... isimli kişi ile balık işiyle uğraşan ortak aile şirketlerinin olduğunu, bu kişiyle birlikte toplam 3 parselin 1/4’er hissesini satın aldıklarını ve ev hanımı olması nedeniyle bu taşınmazlardaki hisselerinin şirket işlerinde gerektiğinde alınan kredilere teminat gösterilmek veya rayiç bedelin ödenmesi karşılığında satışı için 2008 yılında vekil tayin ettiğini, ...’nun bu vekaletnameyi kötüye kullanarak hisseleri aynı taşınmazda hissedar olan öz kızı Seda Sagun’a değerinin çok altında bir bedel karşılığı satış suretiyle devrettiğini, bedelini de ödemediğini, vekalet görevinin kötüye kullanılmasına dayalı baba-kız hakkında alacak davası açtığını, Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 14/01/2015 gün ve 2013/487 E - 2015/8 K sayılı ilamıyla davalılardan ...’nun vekalet görevini kötüye kullandığı benimsenerek bu davalı yönünden davanın kabulüne, kızı olan diğer davalı Seda Sagun yönünden ise kendisine uygun şartlarda taşınmazı satın almasının hayatın olağan akışına uygun olduğu, bilerek davacının zararına hareket ettiğinin kabul edilemeyeceği şeklindeki gerekçe ile davanın reddine karar verildiğini, davalılar arasındaki baba-kız ilişkisi belirtilerek devralan Seda Sagun’un da kötü niyetli olup tazminattan sorumlu tutulması gerekçesiyle kararı temyiz ettiklerini, Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin 07/11/2016 günlü ilamıyla kararın oyçokluğuyla onandığını, muhalif üyelerin kendi itirazları gibi davalı devrala n hakkında da davanın kabulüne karar verilmesi gerektiği gerekçesiyle karara muhalif kaldıklarını, karar düzeltme isteminde bulunduklarını, ancak ihbar olunanların HUMK’nun 440/2 maddesine açıkça aykırı olarak itirazlarını reddederken gerekçe gösterme zorunda olmalarına rağmen hiçbir gerekçe belirtmeyerek itirazlarının cevapsız bırakıldığını, davalılardan ... yönünden icra takibi başlattıklarını, ancak kızı Seda Sagun’un yakın arkadaşı Rukiye isimli kişinin de muvazaalı icra takibi yaptığını öğrendiklerini, bu nedenle sıra cetveline itiraz davası açtıklarını, lehlerine karar verildiğini davalılardan ...’nun ölümünden sonra diğer davalı kızı Seda Sagun ile birlikte tüm mirasçılarının terekenin borca batık olması nedeniyle mirasın reddi kararı aldıklarını ve özetle Yargıtay 13. Hukuk Dairesinin hukuka aykırı ve gerekçesiz kararları nedeniyle zarara uğradığını beyan ederek maddi zararının tazminini istemiştir.

CEVAP: Davalı vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğu, HMK’nun 46. maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.

Yargılama aşamasında ihbar olunan sıfatı kaldırılan ...; dosya kapsamı, ileri sürülen deliller, somut olayın özellikleri birlikte değerlendirilerek çoğunluk ve muhalefet görüşleri de bu doğrultuda ortaya konularak kararlar verildiğini, usul, esas ve yasal dayanaktan yoksun olan davanın reddine karar verilmesini istemiştir.

GEREKÇE: Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak maddi tazminat istemine ilişkindir.

Samsun 4. Asliye Hukuk Mahkemesi'nin 2013/487 E - 2015/8 K sayılı dosyasının onaylı örnekleri getirtilerek incelenmiştir.

6100 sayılı HMK’nun 46 maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK 46. maddesine göre Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a)Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b)Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c)Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç)Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d)Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e)Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.

Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgular, ihbar olunanlar tarafından yargılama aşamasındaki itirazlarının hukuka aykırı, gerekçesiz olarak reddedildiği ve bu nedenle zarara uğradığı iddialarıdır.

Tazminat istemi, yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Davacının iddiası ve gelişim biçimi itibariyle, hukuki süreç işlemiştir. Davacı, HMK 46. maddede sayılan sınırlı hukuki sorumluluk nedenlerinin eldeki davada gerçekleştiğini kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

Öte yandan HMK’nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasına hükmedilmesi gerektiğinden, bu konuda dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde bulundurulmuş, 1.000,00-TL disiplin para cezasının verilmesinin uygun olacağı değerlendirilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Yukarıda gösterilen nedenlerle;

1-HMK'nun 46. maddesindeki şartlar oluşmadığından davanın esastan reddine,

2-HMK'nun 49.maddesine göre takdiren 1.000,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydedilmesine,

3-Alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.707,75-TL'den mahsubuna, kalan 1.648,45-TL'nin istek halinde davacıya iadesine,

4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 5.940,00-TL maktu avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına,…” karar verilmiştir.

Kararın Temyizi:

7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. GEREKÇE

8. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.

9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.

10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.

11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.

III. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,

Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 07.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.