"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “tespit (işe iade)” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesince davacı vekilinin istinaf talebinin esastan reddine karar verilmiş, kararın davacı vekilince temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiş, bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda Ankara 19. İş Mahkemesince verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 27.10.2020 tarihli ve 2020/6443 E., 2020/13664 K. sayılı kararı ile bozulmuş, ilk derece mahkemesince Özel Daire bozma kararına direnilmiştir.
2. Direnme kararı davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
3. Genel Kurul incelemesine tabi işlerin duruşmalı olarak yapılmasını öngören ayrık ve açık bir düzenleme bulunmadığından davacı vekilinin duruşma isteğinin reddine karar verilip, Hukuk Genel Kurulunca dosya üzerinde yapılan inceleme sonunda gereği görüşüldü:
4. Dava, feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade istemine ilişkindir.
5. İlk derece mahkemesince davanın reddine karar verilmiş, davacı vekilinin istinaf yoluna başvurması nedeniyle Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesi tarafından davacı hakkında ceza davası açılmasının işverenin çalışanına karşı güven ilişkisini önemli düzeyde zedeleyecek bir husus olmakla en azından geçerli fesih sebebinin mevcut olduğu, feshin 4857 sayılı İş Kanunu'nun 25. maddesinde düzenlenen haklı fesih sebebi oluşturup oluşturmayacağının ise ceza yargılaması sonucuna göre kıdem ve ihbar tazminatları istemine ilişkin yargılamada tespit edilebileceğinden mevcut olgulara göre davanın reddine karar verilmesinin isabetli olduğu gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf talebi esastan reddedilmiştir.
6. Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 6. Hukuk Dairesinin sözü edilen kararının davacı vekili tarafından temyizi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince; Türk Kızılay Derneği personel yönetmeliği, personel bilgi güvenliği politikası ve davalı işyerinde benzer iç işleyiş ile ilgili yönetmelik vb. belgelerin getirtilerek dosya arasında bulunan tarafların beyanları, 04.12.2015 tarihli müfettiş raporu, savcılık dosyaları da incelenmek sureti ile üç kişilik bilişim uzmanından oluşan bilirkişi heyetinden, gerekirse yerinde inceleme de yapılarak davacı hakkında müfettiş raporuna konu olan dönemlerden önceki dönemler de gözetilerek davacı tarafından yapılan eylemin rutin olup olmadığı, davacının görev tanımı içerisinde kalıp kalmadığı, yapılan eylemlerin bilgi güvenliğini ihlâl edecek eylem niteliğinde olup olmadığı hususlarında gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak dosya içeriği de gözetilmek suretiyle feshin haklı veya geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı konusunda değerlendirme yapılarak sonuca gidilmesi gerektiği gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, ilk derece mahkemesi kararının bozulmasına ve dosyanın kararı veren ilk derece mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
7. Ankara 19. İş Mahkemesince bozma kararına uyularak yapılan yargılama sonunda, davacı işçinin iş sözleşmesinin geçerli nedenle feshedildiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, bu kararın da davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince davacının sanık olarak yargılandığı Ankara Batı 10. Asliye Ceza Mahkemesinin 2017/280 E., 2019/542 K. sayılı kararının istinaf aşamasında olup kesinleşmediği, bu hâlde mahkemece ilgili ceza dosyası bekletici mesele yapılarak sonucu doğrultusunda ve Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin bozma kararında belirtilen hususlar da göz önüne alınarak karar verilmesi gerektiği belirtilerek karar bozulmuş, dosyanın gönderildiği ilk derece mahkemesi tarafından direnme kararı verilmiştir.
8. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 20. maddesinin 3. fıkrası; “Dava seri muhakeme usulüne göre iki ay içinde sonuçlandırılır. Mahkemece verilen kararın temyizi halinde, Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir.” şeklinde iken, 25.10.2017 tarihinde yürürlüğe giren 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 11. maddesi ile değiştirilmiştir.
9. 4857 sayılı İş Kanunu’nun 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 11. maddesi ile değişik 20/3. maddesi ise; “Dava ivedilikle sonuçlandırılır. Mahkemece verilen karar hakkında istinaf yoluna başvurulması hâlinde, bölge adliye mahkemesi ivedilikle ve kesin olarak karar verir.” şeklinde olup, 7036 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 38. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendi uyarınca yeni düzenleme 01.01.2018 tarihinden itibaren açılan işe iade davalarında uygulanmaktadır.
10. Yapılan bu açıklamalara göre, eldeki davanın 30.11.2015 tarihinde açıldığı dikkate alındığında, somut uyuşmazlıkta 4857 sayılı İş Kanunu’nun değişiklikten önceki 20/3. maddesi dikkate alınmalıdır. Buna göre feshin geçersizliğinin tespiti ve işe iade istemiyle açılacak bir davanın basit yargılama usulüne göre kısa süre içerisinde sonuçlandırılması düşüncesi, işçinin emek gelirinden olanaklar ölçüsünde çok kısa bir süre yoksun kalması ilkesinden kaynaklanmış ve bu nedenle de Yargıtay Özel Dairesince verilecek kararın kesin olması amaçlanmıştır.
11. Benzer nitelikteki düzenlemelere 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’nun 5, 15, 24, 34, 41 ve 53. maddelerinde de yer verilirken iş hukukuna yön veren temel ilke ve düşüncelerden hareket edildiği, Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 13.03.1985 tarihli ve 1984/9–834 E., 1985/201 K. sayılı kararında da benzer bir konunun ele alındığı görülmüş ve 2822 sayılı Toplu İş Sözleşmesi, Grev ve Lokavt Kanunu’nun 15. maddesinde yer verilen “Yargıtay’ca... kesin karara bağlanır” hükmü ile kanun koyucunun, burada bozma kararına karşı direnme yolunu kapatmayı amaçladığının vurgulandığına işaret edilmiştir.
12. Açıklanan nedenlerle, “kesin karar verme” ifadesinden, Yargıtay Özel Daire kararının kesin olduğunun amaçlandığı, bu bakımdan Özel Daire bozma kararının direnmeye konu edilemeyeceğini kabul etmek gerekir. Kanun koyucu burada açıkça, “Yargıtay bir ay içinde kesin olarak karar verir” demek suretiyle, bozma kararına karşı direnme yolunu kapatmış bulunmaktadır.
13. Nitekim aynı ilke Hukuk Genel Kurulunun 09.12.2015 tarihli ve 2015/22-920 E., 2015/2898 K.; 27.06.2018 tarihli ve 2018/22-61 E., 2018/1250 K.; 19.12.2019 tarihli ve 2019/22-655 E., 2019/1392 K. sayılı kararlarında da benimsenmiştir.
14. Bu itibarla ilk derece mahkemesince Özel Daire bozma kararının kesin olduğu ve direnme yolunun kapalı bulunduğu gözetilerek Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
15. Hâl böyle olunca direnme kararının yukarıda açıklanan bu değişik gerekçe ve nedenlerle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı ve davalı vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda açıklanan değişik gerekçe ve nedenlerden dolayı HMK’nın 371. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 373/1. maddesi gereğince dosyanın ilk derece mahkemesine gönderilmesine, 23.12.2021 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.