"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 12. Hukuk Dairesi (İlk Derece mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 12. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2012/14846 E. sayılı dosyasında borçlu ... İnş. Müh. Tur. San ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine başlattıkları icra takibinde borçlunun hacizli taşınmazlarının, haciz sıralamasında 1. sırada olan İstanbul 23. İcra Müdürlüğünün 2012/22945 E. sayılı dosyasının alacaklısı ...’na 18.12.2013 tarihinde ihale edildiğini, ...’nun 4, 5, 6, 12, 13 ve 17 nolu bağımsız bölümleri alacağına mahsuben bedel ödemeden, 18 nolu bağımsız bölümü ise ihale bedelinin 77.412,87TL’lik kısmını alacağa mahsuben aldığını, 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 140. maddesi gereğince sıra cetveli yapılması gerektiğini, bedel dağılımı için düzenlenen sıra cetvelinin kesinleşmesi gerektiğini, 03.02.2015 tarihinde sıra cetvelinin düzenlendiğini ve 09.02.2015 tarihinde sıra cetveline itiraz davası açtıklarını, İstanbul 7. Asliye Hukuk Mahkemesinin 28.11.2017 tarihli ve 2015/49 E., 2017/659 K. sayılı kararı ile sıra cetvelinin iptaline karar verildiğini, bu kararın 25.01.2018 tarihinde kesinleştiğini, ihale alıcısı ...’nun icra müdürlüğünden sıra cetveli düzenlenmeden ve kesinleşmeden taşınmazların tescilini talep ettiğini, İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2012/14846 E. sayılı dosyasında icra müdürünün 25.03.2014 tarihli işlemi ile “…ihale neticesind......’nun İzmir 11. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 2014/161 E. sayılı dosyasında memurluk işleminin iptalini talep ettiğini, şikâyetin hasımsız açıldığını ve mahkemece İzmir 5. İcra Müdürlüğünün 2012/14846 E. sayılı dosyasının alacaklısı olmalarına ve doğrudan hukukî menfaatlerini ilgilendirmesine rağmen şikâyet dilekçesini kendilerine tebliğ etmeden, evrak üzerinden karar verildiğini, gerekçeli kararın da tebliğ edilmediğini, İzmir 11. İcra (Hukuk) Mahkemesinin 20.05.2014 tarihli ve 2014/161 E., 2014/255 K. sayılı kararında şikâyetin kabulü ile taşınmazların ihale alıcısı ... adına tescil edilmesine karar verildiğini, ...’nun taşınmazları üçüncü kişilere devrettiğini, İİK’nın 142. maddesi gereğince her alacaklının sıra cetveline itiraz hakkı olduğunu, sıra cetveli kesinleşmeden icra dosyasında bulunan paranın ödenmesinin veya alacağa mahsuben alınan malların alacaklıya tescilinin yapılmasının açıkça kanun hükmüne aykırı olduğunu, henüz kesinleşmeyen sıra cetveline göre 1. sırada alacaklı görünen taşınmazları alacaklı adına tescil eden hâkim ...’un İİK’nın 142. maddesi ve Yargıtay kararlarına açıkça aykırı hüküm tesis ederek müvekkilini maddi ve manevi zarara uğrattığını, taşınmazların mülkiyetinin üçüncü kişilere geçmesi nedeniyle müvekkilinin alacağını tahsil edemeyeceğini ileri sürerek şimdilik 20.000TL maddi tazminat ile 50.000TL manevi tazminatın karar tarihi olan 20.05.2014 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... Hazinesi vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, davacının iddiasını ispata yarayacak delil sunmadığını, ihale bedellerinin alacağa mahsubunun yapıldığı, kalanının nakden ödendiği, taşınmazların hesaplanan harçlarının yatırıldığı, ihalenin feshi ile ilgili sürelerin geçtiği ve ihalenin kesinleştiği anlaşıldığından icra müdürlüğünün tapuya müzekkere yazmasının İİK’nın 135. maddesi hükmü gereği olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 04.03.2020 tarihli ve 2019/2 E., 2020/2 K. sayılı kararı ile;
“… DAVA:
Davacı vekili; Dava dilekçesinde özetle; İstanbul 23. İcra Müdürlüğünün 2012/22945 sayılı dosyası üzerinden borçlu ... İnş. Müh. Tur. San ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine yaptıkları icra takibinde borçlunun taşınmazları üzerindeki haciz sırasında oldukları, İzmir 5.İcra Müdürlüğünün 2012/14846 sayılı dosyasında anılan taşınmazların ihale yoluyla satışının yapıldığı, tescil işlemini teminen tapuya müzekkere yazılması için taşınmazları satın alan kişinin başvurusuna karşı başka alacaklılara da ödenmesi için yapılacak sıra cetvelinin kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği yolunda İzmir 5.İcra Müdürlüğünün işlemine karşı yapılan şikayet sonucu İzmir 11.İcra Hukuk Mahkemesince 2014/161 E. - 2014/255 K.sayılı kararı ile şikayetin kabulüne dosya üzerinden karar verildiğini, kendilerinin bu dosyada ilgili olmalarına rağmen taraf olarak gösterilmediğini, bu nedenle alacaklarını tahsil edemediklerini iddia etmiş ve bu hatalı karar sebebiyle müvekkilinin uğramış olduğu zarar olan 20.000,00-TL. maddi ve 50.000,00-TL manevi tazminatın 20.05.2014 karar tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte hazineden tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde özetle; HMK'nun 46. maddesinde belirtilen koşulların oluşmadığını, delillerin değerlendirilerek, soyut kanun hükümlerinin somut olaya uygulanması sonucu, hak ve nesafet kuralları gözetilerek vicdani kanaat doğrultusunda karar verildiğini, belirtilen nedenlerle davanın reddine ve davacı aleyhine disiplin para cezasına hükmedilmesini istemiştir.
İhbar olunan Hakim ... cevap dilekçesinde özetle; lehine adli yardım kararı verilmesini, tüm delil ve belgelerin örneğinin fiziki olarak tarafına gönderilmesini, cezaevi savunma hazırlama odasından faydalanabilme ve süre verilmesi yönünde karar ihdas edilmesini ve kendisine re'sen avukat tayin edilmesini içeren ön talepli bir dilekçe sunmuştur.
DELİLLER:
İzmir 11.İcra Hukuk Mahkemesinin 2014/161 E. sayılı dosyası,
İstanbul 7.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2015/49 E.sayılı dosyası,
İzmir 5.İcra Müdürlüğünün 2012/14846 E.sayılı takip dosyası,
İstanbul 23.İcra Müdürlüğünün 2012/22945 E.sayılı takip dosyası,
İLGİLİ KANUN MADDELERİ:
A-...nun 46. maddesi :
(1) Hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
(a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
(b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
(c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
(ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
(d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
(e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.
(2)Tazminat davasının açılması, hakime karşı bir ceza soruşturmasının yapılması yahut mahkûmiyet şartına bağlanamaz.
(3)Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hakime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.
B- ...nun 49. maddesi :
Dava esastan reddedilirse davacı, beşyüz Türk Lirasından beşbin Türk Lirasına kadar disiplin para cezasına mahkûm edilir.
DELİLLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ VE HUKUKİ NİTELENDİRME:
Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesi uyarınca hakimin kararından dolayı Hazine aleyhine açılan tazminat istemine ilişkindir.
1086 sayılı Kanun'u, ek ve değişiklikleri ile birlikte tümüyle yürürlükten kaldıran 12.01.2011 tarih ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu, 01 Ekim 2011 tarihinde yürürlüğe girmiş ve anılan Kanun'da; “Hâkimin Hukuki Sorumluluğu” başlığı altında yapılan düzenlemeyle (Kanunun 46 - 49. maddelerinde); sorumluluk sebeplerine, yargılamada görevli merciye, dava dilekçesine dair özel yöntem ve davanın reddi halinde verilecek cezaya dair özel hükümler getirilmiş, kısaca hâkimlerin hukukî sorumluluğuna ilişkin yeni bir sistem hayata geçirilmiştir. Buna göre, hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği, kişisel kusura, haksız fiile veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa hâkim aleyhine tazminat davası açılamayacağı kuralı benimsenmiştir.
GÖREV: Görevli yargı merciine ilişkin olarak HMK’nun 47. maddesinde; “Devlet aleyhine açılan tazminat davası, ilk derece ve bölge adliye mahkemesi hâkimlerinin fiil ve kararlarından dolayı, Yargıtay ilgili hukuk dairesinde;…açılır ve ilk derece mahkemesi sıfatıyla görülür” hükmüne yer verilmiştir. Bu maddeye göre, karar temyiz edilse idi, temyiz incelemesi Yargıtay’ın hangi Hukuk Dairesinde yapılacak idiyse, dava o Hukuk Dairesinde açılacaktır. Somut olayda, tazminat davasına konu olan şikayet, ihalenin feshi istemine ilişkin olup, İcra Hukuk Mahkemesi hakimi tarafından bu konuda verilen kararın temyiz mercii Dairemiz olduğundan, ilk derece mahkemesi sıfatıyla davaya bakmaya da Dairemiz görevli ve yetkili bulunmaktadır.
SÜRE : Dava yasal süre içerisinde açılmıştır.
İHBAR :6100 sayılı Kanunun 48. maddesinin 2. fıkrasında yer alan; “Mahkeme, açılan tazminat davasını, ilgili hâkime resen ihbar eder” emredici hükmü gereği, dava, kararı veren Hâkim ...’a resen ihbar edilmiştir.
HARÇ VE GİDER AVANSI: HMK’nun 120. maddesinin 1. fıkrasında; “Davacı, yargılama harçları ile her yıl Adalet Bakanlığınca çıkarılacak gider avansı tarifesinde belirlenecek olan tutarı, dava açarken mahkeme veznesine yatırmak zorundadır” hükmüne yer verilmiş olup, davacı, HMK’nun 120. maddesinin 1. fıkrası uyarınca; dava açarken gerekli harç ve gider avansını yatırmıştır.
ÖN İNCELEME: Davacının ...nun 120. maddesi gereğince yatırması gereken gider avansını yatırdığı, davanın Hakim ...’a re’sen ihbar edildiği, tensip tutanağının davacı vekiline, dava dilekçesi ve ekleri ile tensip tutanağının, davalı ile ihbar olunana tebliğ edildiği, davalı vekilinin cevap dilekçesi sunduğu, cevap dilekçesinin, davacı vekiline ve ihbar olunana tebliğ edildiği, davacının cevaba cevap dilekçesi sunduğu, ihbar olunanın cevap dilekçesi sunduğu, bu dilekçenin davacı ... davalıya tebliğ edildiği, ...nun 137 v.d. maddeleri uyarınca ön inceleme aşamasının tamamlanmış olduğu görüldüğünden ve taraflar sulh olma durumunun söz konusu olmadığını beyan ettiklerinden ve dolayısıyla tarafların sulh olmayacakları anlaşıldığından, Hukuk Muhakemeleri Kanunu Yönetmeliği'nin 41. maddesinin 2. fıkrası gereğince tahkikata geçilmiştir.
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46/1. maddesinde; Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabileceği vurgulandıktan sonra, dava sebepleri;
Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması,
Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması,
Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması,
Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması,
Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması,
Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması,
şeklinde tahdidi olarak gösterilmiştir.
HMK’nun 46 ve mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 573 ve devamı maddelerine göre, hâkimin, bir soruşturma, kovuşturma veya davayla ilgili olarak yaptığı işlem, yürüttüğü faaliyet ve kararları nedeniyle ancak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilecek olup, kişisel kusura, haksız fiile veya diğer sorumluluk sebeplerine dayanılarak da olsa, hâkim aleyhine tazminat davası açılamayacağı her türlü kuşku ve duraksamadan uzaktır.
T.C. Anayasasının 138/1-2. maddesi gereğince; “Hâkimler görevlerinde bağımsızdırlar. Anayasaya, kanuna ve hukuka uygun olarak vicdani kanaatlerine göre hüküm verirler. Hiçbir organ, makam, merci veya kişi, yargı yetkisinin kullanılmasında mahkemelere ve hâkimlere emir ve talimat veremez; genelge gönderemez; tavsiye ve telkinde bulunamaz.” Hâkimlerin Anayasa güvencesi altına alınan bağımsızlığı, ilke olarak yargı fonksiyonunun ifa edilmesi dolayısıyladır. Yargı yetkisinin özellikleri, hâkimlerin kişisel sorumluluğunda, özel bir sorumluluk düzeninin uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Zira yargı görevinin bağımsızlık ve tarafsızlık içinde aksatılmadan yerine getirilmesi esastır. Gerçekten, hâkimlerin diğer devlet memurlarının tâbi bulundukları sorumluluk esaslarına bağlanmaları, yaptıkları her işlemin, aleyhlerine bir tazminat davasına yol açabileceğini düşünmelerine ve bunun sonucu olarak tereddüt içinde kalmalarına yol açabilir.
Tabiidir ki; adaletin gerçekleşmesi, hâkim hakkında sorumsuzluk müessesesinin kabulünü gerektirmez. Ancak, hâkimin hukuki sorumluluk halleri benimsenirken, yargısal faaliyetten ibaret olan esas görevinin aksatılmamasına büyük özen gösterilmesi zorunludur. Gelişigüzel bir sorumluluk sisteminin benimsenmesi, hâkimin bağımsızlığını ve tarafsızlığını tehlikeye düşürebilir.
Hâkimlerin verdikleri kararlarından dolayı ilke olarak sorumlu tutulamayacakları esas olmakla beraber, Hukuk Muhakemeleri Kanunu, hâkimin bağımsızlığı kadar tarafsızlığını da güvence altına almak amacıyla, onun hukuki sorumluluğunu sınırlı olarak kabul etmiş ve aynı zamanda sorumluluğun tespitini özel bir usule tâbi tutmuştur.
Hâkimin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine tazminat davası açılabilmesi için; HMK’nun 46. maddesinde tahdidi olarak yazılı bulunan sebeplerin bir ya da bir kaçının gerçekleşmesi, hâkimin görevini yaparken davacıya karşı düşmanlığı veya karşı tarafla dostluğu nedeniyle, davacı aleyhine, kasıtla veya ağır ihmalle kanuna açıkça aykırı karar vermiş olması, kasten, adalete ve yasalara aykırı karar verdiğinin, tevil ve tefsire ihtiyaç göstermeyecek derecede açık ve kesin olması, davacının karardan dolayı zarar görmesi ve hâkimin davranışı ile zarar arasında illiyet bağının olması ve bu hususların davacı tarafından kanıtlanması gerekir.
Somut olayın incelenmesinde;
İstanbul 23.İcra Müdürlüğünün 2012/22945 sayılı dosyası üzerinden borçlu ... İnş. Müh. Tur. San ve Tic. Ltd. Şti. aleyhine yapılan icra takibi nedeniyle sıra cetveli yapıldığı, İzmir 5.İcra Müdürlüğünün 2012/14846 sayılı dosyada 7 adet taşınmazın ihale yoluyla satışının yapıldığı, tescil işlemini teminen tapuya müzekkere yazılması için taşınmazları satın alan kişinin başvurusuna karşı başka alacaklılara da ödenmesi için yapılacak sıra cetvelinin kesinleşmesinin beklenmesi gerektiği yolunda İzmir 5.İcra Müdürlüğünün işlemine karşı yapılan şikayet sonucu İzmir 11.İcra Hukuk Mahkemesince 2014/161 E. - 2014/255 K.sayılı kararı ile şikayetin kabulü ile; ihale olunan taşınmazların, ihale kesinleştiğinden ihaleyi alan adına tesciline karar verilmiştir.
Hâkimin bağımsızlığı ve tarafsızlığı ile bunların gerçekleştirilmesine yönelik teminatlar hâkimlerin keyfî davranabilecekleri, istedikleri şekilde karar verebilecekleri ve bu kararlardan da sorumlu olmayacakları anlamına gelmemekle birlikte, somut olayda, HMK’nun 46. maddesinde sayılan sebeplerin mevcut olmadığı sonuç ve vicdani kanaatına varıldığından, işbu davanın reddine ve ...nun 49. maddesi hükmü uyarınca davacının 700-TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM: Yukarıda açıklanan nedenlere, kararın dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, dosyadaki kanıtlara ve heyetin takdirine göre;
1-HMK'nun 46.maddesi uyarınca açılan davanın REDDİNE,
2-HMK’nun 49.maddesi uyarınca davacının takdiren 700-TL disiplin para cezası ile cezalandırılmasına,
3-492 Sayılı Harçlar Kanunu gereğince; alınması gereken 83,50 TL başvurma harcı yerine 68,20 TL alındığından, eksik kalan 15,30 TL harç ile alınması gereken 113,30 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1,195,40 TL harçtan mahsubu ile artan 1066,80 TL harcın karar kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
4-Davacı tarafça yapılan yargılama giderlerinin kendisi üzerinde bırakılmasına,
5-HMK’nun 333. maddesi gereği, hükmün kesinleşmesinden sonra, davacı tarafından yatırılan gider avansından kullanılmayan kısım kalması halinde davacıya iadesine,
6-Davalı kendisini vekille temsil ettirdiğinden, karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre davalı yararına hesaplanan 4.950-TL vekâlet ücretinin davacıdan alınarak davalı ... Hazinesine verilmesine, …” karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. GEREKÇE
8. Dava, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun (HMK) 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, Daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Aşağıda dökümü yazılı (1.114,70TL) harcın temyiz edene iadesine, 14.04.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.