"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Fikri ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “Türk Patent ve Marka Kurumu (TÜRKPATENT) Yeniden İnceleme ve Değerlendirme Kurulu (YİDK) kararının iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesince verilen asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda asıl dava yönünden bozulmuş, ilk derece mahkemesince Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı asıl davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun’la değişikliği öncesi hâliyle 438. maddesinin ikinci fıkrası gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından asıl davada davacı vekilinin duruşma isteğinin reddine karar verildikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Asıl Davada Davacı İstemi:
4. Asıl davada davacı vekili; müvekkilinin ... ibareli 14, 18, 24 ve 25. sınıf emtiaları içeren, çok sayılı tanınmış markaların sahibi olduğunu, ticaret unvanının ayırıcı unsurunun da “...” ibaresinden oluştuğunu, davalı şirketin kötü niyetli biçimde müvekkili markaları ile iltibas oluşturacak ve bunların tanınmışlığından haksız yarar sağlayabilecek nitelikte 2011/82480 sayılı “...” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun 35/06 sınıfta müvekkilinin tescilli olduğu malların mağazacılık hizmetlerine ilişkin olduğunu, müvekkili tarafından başvuruya yapılan itirazın TÜRKPATENT YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa davalı başvurusu ile müvekkili markalarının karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, ayrıca davalı şirketin kötü niyetli olarak yaptığı başvuru ile müvekkilinin markalarının tanınmışlığından yararlanmak istediğini ileri sürerek TÜRKPATENT YİDK kararının iptaline, tescili hâlinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Asıl Davada Davalılar Cevabı:
5.1. Asıl davada davalı TÜRKPATENT vekili; YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
5.2. Asıl davada davalı ... vekili; müvekkili şirketin ticaret unvanının öteden beri “...” ibareli olduğunu, giyim ürünleri sektöründe ticarî faaliyette bulunduğunu ve müvekkilinin “...” markasının tanınmış bir marka olduğunu, müvekkilinin 15.09.1993/148410, 17.10.1994/156743, 04.05.1994/150433, 09.09.1996/178890 sayılı markalarının hükümsüzlüğüne ilişkin kararların YİDK karar tarihi itibarıyla infaz edilmediğini, yargılama konusu başvuru ve YİDK karar tarihi itibariyle müvekkili markalarının varlığını sürdürdüğünü ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
Birleşen Davada Davacı İstemi:
6. Birleşen davada davacı vekili; müvekkilinin ... ibareli 14, 18, 24 ve 25. sınıf emtiaları içeren, çok sayılı tanınmış markaların sahibi olduğunu, ticaret unvanının ayırıcı unsurunun da “...” ibaresinden oluştuğunu, davalı şirketin kötü niyetli biçimde müvekkili markaları ile iltibas oluşturacak ve bunların tanınmışlığından haksız yarar sağlayabilecek nitelikte 2011/82480 sayılı “...” ibareli marka başvurusunda bulunduğunu, başvurunun 35/06 sınıfta müvekkilinin tescilli olduğu malların mağazacılık hizmetlerine ilişkin olduğunu, müvekkili tarafından başvuruya yapılan itirazın TÜRKPATENT YİDK kararı ile nihai olarak reddedildiğini, oysa davalı başvurusu ile müvekkili markalarının karıştırılma ihtimalinin bulunduğunu, ayrıca davalı şirketin kötü niyetli olarak başvuruda bulunduğunu ve müvekkilinin markalarının tanınmışlığından yararlanmak istediğini ileri sürerek TÜRKPATENT YİDK kararının iptaline, tescili hâlinde markanın hükümsüzlüğüne karar verilmesini talep etmiştir.
Birleşen Davada Davalılar Cevabı:
7.1. Birleşen davada davalı TÜRKPATENT vekili; YİDK kararının usul ve yasaya uygun olduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
7.2. Asıl davada davalı ... Elektronik Sanayi ve Tic. A.Ş. vekili; davacı başvurusunun konusu olan işaret ile müvekkili başvurusunun konusu olan işaretin belirli düzeyde benzer olmasına rağmen kapsamlarının farklı olduğunu, davacının markalarının 35/06 sınıf hizmetleri içermediğini, müvekkilinin önceki markalarının kapsamında da 35/06 sınıf hizmetlerin bulunduğunu ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
8. Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 09.09.2015 tarihli ve 2014/233 E., 2015/280 K. sayılı kararı ile; her iki marka tescil başvurusundaki işaretlerin “...” esas ve ayırt edici unsurlu oldukları, görsel, sesçil ve anlamsal olarak ortalama tüketicileri iltibasa düşürebilecek derecede benzer oldukları, ... “...” ibareli, 14, 18, 24 ve 25. sınıf emtiaları içeren markaların sahibi olduğu ve bu unvanla giyim ürünleri ve aksesuarları ürünlerinin üretim ve satışıyla ilgili olarak İngiltere merkezli olarak uzun zamandan bu yana ticarî faaliyette bulunduğu, Türkiye'de ise markalarını kullanmadığı, bu sebeple markalarının kullanmama sebebiyle hükümsüz kılındığı, ancak bu kararların asıl ve birleşen davaların açılmasından sonra infaz edildiği, YİDK kararlarının ve buna bağlı tescillerin kararların tesis edildiği andaki hukukî durum nazara alınarak hukuka uygun olup olmadığının araştırılması gerektiği, davacının markalarını kullanmasa da koruma için gayretinin bulunduğu, ayrıca 14, 18, 24 ve 25. sınıf emtiaların üretim ve ticaretinde “...” tanıtım işaretlerini kullanım önceliğinin hâlen ... isimli şirkette olduğu, ... Elektronik San. ve Tic. A.Ş.'nin ise öteden beri elektronik ürünlerin ticaretinde bulunduğu, unvanına ... ibaresinin eklenmesinin davacı marka tescillerinden sonra olduğu, önceki markalarının kapsamında yargılama konusu olan 14, 18, 24 ve 25. sınıf ürünlerin bulunmadığı, "koruyucu giysiler, koruma ve can kurtarma amaçlı donanımlar; gözlükler, güneş gözlükleri, lensler ve bunların kutuları, kılıfları, parçaları ve aksesuarları" ürünlerinin ... 'nin önceki markalarında da bulunmadığı, esasen ... Elektronik San. ve Tic. A.Ş.'nin bu ürünlerin 35/06 sınıf hizmet markası olarak tesciline hakkı bulunduğunun deracattan geçerek kesinleşen yargı kararlarıyla sabit olduğu gerekçesiyle asıl davanın reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, YİDK kararının 35/06 sınıftaki bazı mal ve hizmetler yönünden iptaline, aynı ürünler yönünden davalı markasının hükümsüzlüğü ile sicilden terkinine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
9. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararı, süresi içinde taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
10. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 18.04.2017 tarihli ve 2015/14728 E., 2017/2225 K. sayılı kararı ile; “…1-) Taraf vekillerinin birleşen dosyaya yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, taraf vekillerinin birleşen dosyaya yönelik tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
2-) Davacı vekilinin asıl davada verilen hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; davacı, "..." ibareli markalarına dayanarak davalı şirketin "..." ibareli 25. sınıf emtiaları kapsayan marka başvurusuna itiraz ettiğini, TPE YİDK'nca itirazın nihai olarak reddine gerekçe gösterilen davalı şirket adına tescilli markaların kullanmama nedeniyle hükümsüz kılındığını, hükümsüz kılınan bu markalara dayalı hakların son bulduğunu ileri sürerek YİDK kararının iptalini ve davalı adına tescil edilen 2011/75798 başvuru sayılı markanın hükümsüzlüğünü talep etmiş, mahkemece, işaretlerin "..." esas ve ayırt edici unsurlu oldukları, ortalama tüketicileri iltibasa düşürebilecek derecede benzer bulundukları kabul edildikten sonra, davalı markalarının hükümsüzlüğüne ilişkin ilamların YİDK kararının verilmesinden sonra infaz edildiği, YİDK kararlarının tesis edildiği andaki hukuki durum nazara alınarak yerinde olup olmadığının araştırılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Ancak, 556 sayılı KHK'nın 35'inci maddesinde "Enstitünün, itiraz sahibinden yönetmelikte öngörülen sürede yerine getirilmek üzere ek belge, kanıt ve gerekçe isteyebileceği, bu süre içerisinde istenilen ek belge, kanıt ve gerekçelerin sunulmaması halinde itirazın yapılmamış sayılmasına karar verileceği" düzenlenmiştir.
Asıl davada iptali istenen TPE YİDK'nun 2014-M-5280 sayılı kararında "muteriz tarafından başvuru sahibi adına olan 150433, 156743, 178890 sayılı markaların kullanılmama nedeniyle hükümsüzlüğüne ilişkin mahkeme kararlarının itiraz ekinde sunulduğu, ancak bu kararların kesinleştiğine ilişkin bir belgenin ibraz edilmediği, 148410 sayılı markanın hükümsüzlüğüne ilişkin bir kararın sunulmadığı, bu markaların kapsamında bulunan mallar ile aynı veya aynı tür malların başvuru kapsamında da yer aldığı" gerekçesiyle itirazın reddine karar verildiği anlaşılmaktadır. Muterizin, başvuru sahibinin anılan markalarının kullanılmama nedeniyle hükümsüz kılındığı ve buna ilişkin mahkeme kararları bulunduğuna dair itirazlarına rağmen Enstitüce 556 sayılı KHK'nın 35'inci maddesi uyarınca itiraz edenden ek belge, kanıt ve gerekçelerin sunulması istenmeksizin verilen karar yerinde olmayıp iptali gerekir.
Davacı, ayrıca "..." ibareli markalarının tanınmışlığına dayanarak 556 sayılı KHK'nın 8/4 üncü maddesi uyarınca davalı adına başvurusu yapılan markanın hükümsüzlüğünü istemiştir. Bu itibarla mahkemece, dava konusu YİDK kararının iptali ile 556 sayılı KHK'nın 8/4'üncü maddesi uyarınca değerlendirme yapılıp sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, kararın asıl davanın davacısı yararına bozulmasını gerektirmiştir…” gerekçesiyle birleşen davanın onanmasına, asıl davanın ise bozulmasına karar verilmiştir.
Direnme Kararı:
11. Ankara 2. Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesinin 18.11.2020 tarihli ve 2020/296 E., 2020/362 K. sayılı kararı ile; YİDK’in idari süreçte başvuranın önceki markalarını kullanılıp kullanılmadığını araştırmak yetkisinin olmadığı, YİDK kararının 10.04.2014 tarihli olduğu, söz konusu markalar için kesinleşmeye ilişkin veri girişinin ise daha sonra olduğu, davacı tarafından sadece 156743, 178890, 145433 sayılı markalarla ilgili hükümsüzlük kararlarının itiraz ile birlikte sunulduğu, ancak 148410 sayılı marka için hükümsüzlük ile ilgili kararın YİDK kararından önce sunulmadığı, dolayısıyla sadece 148410 sayılı marka yalnız başına değerlendirilse bile YİDK kararının yerinde olduğu, öte yandan davacının tanınmışlığının en fazla elektrik/elektronik sektöründe sektörel bazda bir tanınmışlığının bulunduğu varsayılsa bile davaya konu hükümsüzlüğü istenen markanın tescile konu emtialarının 25. sınıf emtialara ilişkin olduğu, davalının ise 25. sınıf emtialara ilişkin sektörel tanınmışlığının bulunduğu, dolayısıyla davacının tanınmışlığından bahisle 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi gereğince davalı başvurusunun hükümsüzlüğünün ve YİDK kararının iptalinin talep edilemeyeceği gerekçesiyle asıl dava yönünden direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
12. Direnme kararı süresi içinde asıl davada davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
13. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; asıl davada davalının önceki markalarının kullanmama nedeniyle hükümsüz kılınmasına ilişkin kesinleşmemiş mahkeme kararlarının başvuruya itiraz dilekçesi ile birlikte YİDK’e sunulması karşısında YİDK’in 556 sayılı KHK'nın 35. maddesi gereğince itiraz edenden hükümsüzlük kararlarına ilişkin ek belge, kanıt ve gerekçelerin sunulması istenmeksizin karar verilmesinin yerinde olup olmadığı, ayrıca davacının “...” ibareli markalarının elektrik/elektronik sektöründe tanınmış olmasının sonuca etkisinin bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
14. Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak değerlendirilmiştir.
IV. GEREKÇE
15. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
16. Mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez. Başka bir deyişle mahkemece direnme kararı verilse dahi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar, direnme kararı olmayıp yeni hüküm olarak kabul edilir.
17. Somut olayda Özel Dairece, muterizin, başvuru sahibinin anılan markalarının kullanılmama nedeniyle hükümsüz kılındığı ve buna ilişkin mahkeme kararları bulunduğuna dair itirazlarına rağmen 556 sayılı KHK'nın 35'inci maddesi uyarınca itiraz edenden ek belge, kanıt ve gerekçelerin sunulması istenmeksizin verilen kararın yerinde olmadığı, ayrıca 556 sayılı KHK'nın 8/4 maddesi gereğince davacının tanınmışlık iddiasının değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle karar bozulmuştur. Bunun üzerine mahkemece; davacı tarafından sadece 156743, 178890, 145433 sayılı markalarla ilgili hükümsüzlük kararlarının itiraz ile birlikte sunulduğu, ancak 148410 sayılı marka için hükümsüzlük ile ilgili kararın YİDK kararından önce sunulmadığı, dolayısıyla sadece 148410 sayılı marka yalnız başına değerlendirilse bile YİDK kararının yerinde olduğu, öte yandan davacının en fazla elektrik/elektronik sektöründe sektörel bazda bir tanınmışlığının bulunduğu varsayılsa bile davaya konu hükümsüzlüğü istenen markanın tescile konu emtialarının 25. sınıf emtialara ilişkin olduğu, davalının ise 25. sınıf emtialara ilişkin sektörel tanınmışlığının bulunduğu, dolayısıyla davacının tanınmışlığından bahisle 556 sayılı KHK’nın 8/4 maddesi gereğince davalı başvurusunun hükümsüzlüğünün ve YİDK kararının iptalinin talep edilemeyeceği gerekçesiyle asıl dava yönünden direnme kararı verilmiştir.
18. Görüldüğü üzere mahkemece, ilk kararında yer almayan bir husus değerlendirilip, bozma kararı kapsamında irdeleme yapılarak bozmanın gereği eylemli olarak yerine getirilmek suretiyle yeni bir karar verilmiştir. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni hüküm bulunmaktadır.
19. Hâl böyle olunca; mahkemece verilen bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Asıl davada davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliği ile karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise mahkemesince doğrudan YARGITAY 11. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 440. maddesi gereğince kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 27.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.