Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/568 E. 2022/952 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Tasarrufun iptali davasında, yerel mahkemenin bozma kararına karşı verdiği direnme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, bozma kararına uymak için ek bilirkişi incelemesi yaptırarak ve ilk kararında bulunmayan icra takip dosyasını dikkate alarak yeni bir karar vermesi nedeniyle, verilen kararın direnme değil yeni hüküm niteliğinde olduğu gözetilerek, dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

1. Taraflar arasındaki “tasarrufun iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin karar davacı vekili ve davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı ...’dan olan alacağının tahsili amacıyla İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2012/12708 ve İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2012/20257 E. sayılı dosyaları ile borçlu hakkında icra takipleri başlattığını, takiplerin kesinleştiğini, borçlunun alacağını karşılayacak mal varlığı bulunamadığından takiplerin semeresiz kaldığını, yapılan araştırmada borçlu aleyhine başlatılan 09.07.2012 tarihli ilk takip tarihinden çok kısa bir süre önce alacaklılardan mal kaçırma amacı ile adına kayıtlı olan dava konusu taşınmazı diğer davalı ...’a devrettiğinin anlaşıldığını, yapılan tasarrufun 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun (İİK) 277 vd. maddeleri uyarınca iptale tabi olduğunu ileri sürerek tasarrufun iptali ile takip dosyaları üzerinde cebri icra yetkisi tanınmasına karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde, taşınmaz üzerinde ipotekler olduğunu, taşınmazın rayiç bedel üzerinden satıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

6. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; borçlu Murat'ın yönetim kurulu başkanlığını yaptığı ... Gıda San. ve Dış Tic. A.Ş. ile ticarî ilişki içerisinde bulunan ... Gıda San. ve Tic. A.Ş. ve ... Gıda San. ve Tic. A.Ş. şirketlerinin yönetim kurulu üyesi olduğunu, ... Gıda San. ve Dış Tic. A.Ş.'den alacaklarına karşılık 13.10.2010 ve 26.01.2011 tarihlerinde dava konusu taşınmaz üzerine ipotek tesis edildiğini, taşınmaz satışı için 09.04.2012 tarihli sözleşme imzaladıklarını, sözleşmeye göre taşınmaz üzerindeki ipotek, haciz, SGK prim vs. borç ödemelerinin kendisi tarafından yapıldığını, alacaklının dayandığı senedin yurt dışında yerleşik ... Management AG emrine düzenlendiğini borçlu ... Gıda San. ve Dış Tic. A.Ş. Şirketi ile aralarındaki alışverişin gerçek bir alışveriş olup olmadığının araştırılması gerektiğini, kendi alacaklarının daha önce doğduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

7. İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 03.02.2015 tarihli ve 2013/232 E., 2015/23 K. sayılı kararı ile; ivazlar arası aşırı oransızlık bulunmadığı, İİK’nın 280. maddesine göre davalı üçüncü kişinin ticarî ilişki nedeniyle borçlunun alacaklılara zarar verme kastının ve malî durumunun işlemin diğer tarafınca bilindiği, aynı Kanun’un 279/1-2 maddesine göre yapılan ödemelerin mutad ödeme olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, davalı ... ile davalı ... arasında İstanbul İli, Eyüp İlçesi, Göktürk Köyü, 436 parsel, 2 nolu bağımsız bölüm ile ilgili 11.04.2012 tarihli taşınmaz satışına ilişkin tasarrufun İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2012/20257 E. sayılı takip dosyasındaki alacak ve eklentilerinin ulaştığı miktarla sınırlı olmak üzere iptaline, davalı ... adına olan kaydın düzeltilmesine gerek olmaksızın davacı alacaklıya alacağını tahsil etme hak ve yetkisinin tanınmasına karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

8. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

9. Yargıtay (Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 06.06.2017 tarihli ve 2015/10491 E., 2017/6417 K. sayılı kararı ile;

“…Dava İİK'nun 277 ve devamı maddelerine göre açılmış tasarrufun ipatline ilişkindir.

1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve dava dayanağı her iki takip dosyasından borçlu adresinde yapılan 02.03.2016 tarih ve 22.8.2013 tarihlerinde yapılan hacizlerin İİK'nun 105.madde kapsamında aciz belgesi niteliğinde olduğu gibi dosya kapsamı ile de borçlunun aciz halinin sabit olmasına, alacağın gerçek olmadığına ilişkin iddiaların göre davalı ... vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.

2-Tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Bu nedenle davanın kabulü halinde dava dayanağı takip dosyası veya dosyalarındaki alacak ve eklentileri ile sınırlı olarak haciz ve satış isteme yetkisi verilir.

Somut olayda, davacı İstanbul 8.İcra Müdürlüğünün 2012/12708 sayılı, İstanbul 12.İcra Müdürlüğünün 2012/20257 sayılı takip dosyalarındaki alacağın tahsili için bu davayı açmış ve mahkeme her iki takip dosyası için incelemelerini ve değerlendirmelerini yapmış olmasına rağmen hüküm fıkrasında sadece İstanbul 12.İcra Müdürlüğünün 2012/20257 sayılı takip dosyası yönünden hüküm verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Ne var ki,bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirir nitelikte görülmediğinden ,6100 Sayılı HMK'nin geçiçi 3/2 maddesi delaletiyle 1086 sayılı HUMK'nin 438/7 maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanması gerekmiştir…” gerekçesi ile karar düzeltilerek onanmıştır.

10. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davalı ... vekili süresi içinde karar düzeltme isteminde bulunmuştur.

11. Yargıtay ( Kapatılan) 17. Hukuk Dairesinin 18.04.2018 tarihli ve 2017/4221 E., 2018/4327 K. sayılı kararı ile;

“…Dava İİK. 277. ve devamı maddeleri uyarınca tasarrufun iptali istemine ilişkindir.

Mahkemece yazılı gerekçe ile davanın kabulüne karar verilmiş ise de yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yeterli değildir.

İİK. 277 ve devamı md. uyarınca açılan tasarrufun iptali davasında öngörülen dava şartları yönünden eldeki davada bir eksiklik bulunmamaktadır.

Bu tür davalardaki amaç alacaklının alacağını almak için yaptığı icra takibinin sonuçsuz kalması neticesinde borçlunun borcun doğumundan sonra yaptığı geçerli olan ancak İİK. 278-279-280. md. gösterilen sebeplerle alacaklı yönünden alacağı kadar iptalini sağlamaktadır.

Eldeki dava irdelendiğinde alacaklı ciro ile elde ettiği bonoya dayalı ihtiyati haciz kararı almış ve akabinde icra takibi yapmış ve takip kesinleşmiştir. Bonoların düzenleme tarihleri 03.05.2011-27.01.2011 olup davaya konu taşınmazı ise 11.04.2012 tarihinde borçlu tarafından üçüncü kişi ...'a satılmıştır.

Davaya konu taşınmazın (436 P. 2 nolu bağımsız bölüm) tapu kaydı akit tablosu ve diğer belgeler incelendiğinde taşınmazın birçok mükellefiyetleri olduğu görülmektedir. Bu mükellefiyetlerden olan 13.10.2010 tarihinde düzenlenen belgeye göre; Borçlu Murat adına kayıtlı olup, ... Gıda San. ve Tic. A.Ş.'den alınan 1.600.000,00 Dolar karşılığında Şirket lehine ipotek tesis edildiği üçüncü kişi ...'ında şirket temsilcileri arasında olduğu anlaşılmıştır. Yine 26.01.2011 tarihli resmi senette dava konusu taşınmaz üzerine borçlu Murat'ın Ege ... Gıda San. ve Tic. A.Ş.'den aldığı 800.000,00 TL bedel karşılığında şirket lehine ipotek tesis edildiği ve ipoteğin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabileceği taraflarca kabul edildiği görülmektedir. ... Gıda San. ve Tic. A.Ş'nin ticaret sicil gazetesindeki ... Gıda San. ve Tic. A.Ş. 16.06.2010 tarihli yönetim kurulu üyeleri, Başkan A..., Başkan ..., Üyeler ..., ... ... olduğu yönetim kurulu kararında ipotek tesisi vs. işlemlerde sınırsız yetki verildiği görülmektedir.

Borçlu ... ile üçüncü kişi ... 09.04.2012 tarihli sözleşme ile taşınmazı hangi şartlarda satımının yapılacağını düzenlemişler ve alıcının 2.200.000 U.S.D. karşılığında satın alacağını ve borçlunun bir takım borçlarını alıcı tarafından karşılanacağı kararlaştırılmıştır. Dava konusu taşınmaz, tapuda 3.938.000 TL'ye satıldığı görülmektedir.

İİK. 279 md. hükmüne göre tasarruf borcunu ödemeyen bir borçlu tarafından hacizden veya mal bulunmaması sebebiyle acizden yahut iflasın açılmasından evvelki bir sene içinde yapılmışsa batıldır. Maddenin ikinci bendinde para veya mutad ödeme vasıtalarından gayri bir suretle yapılan ödemelerin iptal edileceği belirtilmiştir. Yerel Mahkeme gerekçesinde İİK. 278. maddesinde sözü edilen bedel farkının bulunmadığının, ancak satış bedeli için borçlunun bir takım borçlarını (ödemeyi üstlendiğini) ortağı olduğu şirketin ipotek alacağına karşılık aldığını, 279/1-2 maddesinde belirtildiği gibi "mutad ödeme vasıtası" dışında bir ödeme olduğunu aynı Yasa'nın 280. maddesindeki hükmüne göre borçlunun durumunu bildiğini tasarrufun iptali sebebi olarak göstermiştir.

Ancak tesis edilen ipoteğin sonucu bu taşınmazın ipotek alacaklısı şirketin yönetim kurulu üyesine satılması ve ipotek alacaklısı tarafından herzaman ipoteğin paraya çevrilmesinin istenebileceği karşısında mutad ödeme olmadığının ve bu nedenle borçlunun ızrar kastını bilebilecek kişilerden olduğunun, kabulü yerinde değildir. Ancak bilirkişiler taşınmazın değeri 4.276.000,00 TL olarak belirlemiştir. Tapu kaydına göre satış bedeli 3.938.000,00 TL olduğu anlaşılmaktadır. Yukarıda açıklandığı gibi davalı borçlu ile üçüncü kişi arasında taşınmazın satışı ile ilgili bir sözleşme düzenlenmiş, sözleşme içeriğine göre taşınmaz bedeli olarak bir takım ödemelerin üçüncü kişi tarafından yapılacağı kararlaştırılmış ve ödemelerle ilgili belgeler sunulmuştur.

Mahkemece aksi yönde bir bedel farkı olmadığı gerekçeye yazılmışsa da bedel farkı artı yöndede (değerinden fazla ödeme) olabilir. ...K kararlarına göre mahkeme resen iptal sebeplerinin bulunup bulunmadığını incelemelidir.

O halde davalı borçlunun taşınmazında lehine ipotek tesis edilen şirketin ve davalı borçlunun şirketinin ticari defterleri bilirkişi marifetiyle incelenerek ipoteğin tesisine neden olan ticari ilişkinin ne olduğu, defterlerde kayıtlı olup olmadığı belirlendikten sonra taşınmazın değeri tapudaki ödeme, sözleşme gereği ödeme, ödeme belgeleri, tapu üzerindeki mükellefiyetler davalıların dayandığı 09.04.2012 tarihli sözleşme birlikte değerlendirilerek taşınmazın değerinden fazla bir bedelle satın almanın gerçekleşip gerçekleşmediği, değerinden fazla ödeme varsa fahiş fark kabul edilip edilemeyeceği değerlendirilerek sonucuna göre karar verilmelidir. Eksik inceleme ile karar verilemez. Bu nedenlerle zuhulen düzeltilerek onanan yerel mahkeme kararının araştırmaya yönelik bozulması gerekmiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

12. İstanbul 21. Asliye Hukuk Mahkemesinin 11.03.2021 tarihli ve 2018/237 E., 2021/99 K. sayılı kararı ile; ipotek alacağı miktarı olan 2.400.000TL yönünden inceleme yapmak üzere bozmaya uyulmasına, fazlaya ilişkin kısım için önceki kararda ısrar edilmesi ile; taşınmaz için üstlenilen borç miktarının 6.282.828,25TL olduğu, tapuda gösterilen satış bedeli ile arasında fahiş fark olduğu taşınmaz üzerindeki ipotekler hâlen mevcut olduğundan taraflar arasındaki satış işleminde 4.276.000TL değer tespit edilen taşınmaz bedelinin 530.027TL ipotek alacağına karşılık taşınmazın ipotek alacaklısı tarafından alınmasının mutad ödeme olarak kabul edilemeyeceği yapılan tasarruf işleminin İİK’nın 279 ve 280. maddeleri gereğince iptali gerektiği gerekçesi ile davanın kabulüne, davalı ... ile davalı ... arasında İstanbul İli, Eyüp İlçesi, Göktürk Köyü, 436 parsel, 2 nolu bağımsız bölüm ile ilgili 11.04.2012 tarihli taşınmaz satışına ilişkin olarak İstanbul 12. İcra Müdürlüğünün 2012/20257 ve İstanbul 8. İcra Müdürlüğünün 2012/12708 E. sayılı dosyalarındaki alacak ve eklentileri ulaştığı miktar ile sınırlı olmak üzere tasarrufun iptaline karar verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

13. Direnme kararı süresi içinde davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

14. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.

III. ÖN SORUN

15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında öncelikle; temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

IV. GEREKÇE

16. Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanun’un 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi).

17. Başka bir deyişle mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirmesi veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması hâlinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

18. Somut olayda ise; ipotek alacağı miktarı olan 2.400.000TL yönünden inceleme yapmak üzere bozmaya uyulmasına, fazlaya ilişkin kısım için önceki kararda ısrar edilmesine yönünde ara karar kurularak, bozma kararı sonrası alınan bilirkişi raporu ve inceleme gereğince hüküm kurulmuş, kısmen uyma kararı verildiği belirtilerek direnme konusu hakkında da inceleme yapılmış ve bozma kararları doğrultusunda ilk kararda yer almayan icra takip dosyasına ikinci kararda yer verilerek karar verilmiştir.

19. Bu itibarla, mahkemece bozma ilamında belirtilen hususların değerlendirilerek yerine getirilmesi hâli, bozma kararına eylemli olarak uyma niteliğinde olup, direnme kararının varlığından söz edilemeyeceğinden yerel mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu karar yeni hüküm niteliğindedir.

20. Hâl böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir. Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

V. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı ... vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

Ancak karar düzeltme yolunun açık olması sebebiyle öncelikle mahkemesince Hukuk Genel Kurulu kararının taraflara tebliğ edilerek, karar düzeltme yoluna başvurulması hâlinde dosyanın Hukuk Genel Kuruluna, başvurulmaması hâlinde ise doğrudan YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun Geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.06.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.