Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/634 E. 2022/1933 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hâkimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı tazminat davasında davacının adli yardım talebinin kabul edilip edilmeyeceği uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının, öğretmen olarak çalıştığı ve eşine ait evde oturduğu tespit edilerek, temyiz harç ve giderlerini ödeyebilecek durumda olduğunun anlaşılması nedeniyle adli yardım talebinin reddine ve dosyanın Yargıtay 4. Hukuk Dairesine geri çevrilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

1. Taraflar arasındaki “Tazminat” davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı Adana 11. Asliye Hukuk Mahkemesine sunduğu dava dilekçesinde; Evliya Çelebi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesindeki bir kısım kız öğrencilerin tacizde bulunduğunu iddia ederek şikayetçi oldukları okul müdürünün ağır ceza mahkemesinde yargılanıp beraat ettiğini, kendisinin bahsi geçen kız öğrencilere okul müdürü hakkında şikayetçi olmaları, ses kaydı almaları konusunda baskı yaptığı iddiaları nedeniyle hakkında başlatılan disiplin soruşturması sonucunda İl Milli Eğitim Disiplin Kurulunca 31.05.2018 tarihli ve 2018/73 sayılı kararı ile verilen bir yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına itiraz etmesi üzerine Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 27.09.2018 tarihli kararı ile isnat edilen fiilin işlendiğine dair kesin kanaat oluşmadığı gerekçesiyle itirazın oy birliğiyle kabul edildiğini ve bir alt ceza verilmesine ilişkin de karar alınmadığını, dosyanın Valiliğe sunulması sonrasında yetki gaspı yapılarak Adana Valiliği tarafından 02.11.2018 tarihinde verilen 1/8 oranında aylıktan kesme cezasına itirazda bulunması üzerine İl Milli Eğitim Disiplin Kurulunca 28.11.2018 tarihinde oy çokluğu ile itirazın reddine karar verildiğini, Adana Valiliğinin 02.11.2018 tarihli ve 2018/177 sayılı 1/8 oranında aylıktan kesme cezasına ilişkin işleminin iptali istemiyle açtığı davada pek çok emsal Danıştay kararı sunmasına rağmen yetki unsuru yönünden işlemi iptal etmek yerine esas denetimi yapılarak masumiyet karinesinin ihlâl edildiğini, kararda kullanılan bazı ifadelerin rencide edici olduğunu, açık ve kesin kanun hükmüne aykırı kararlar verildiğini, davanın reddedilmesinde Adana 1. İdare Mahkemesi ve Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi başkan ve üyelerinin kasıtlı davrandıklarını, kararı veren hakimleri Hâkimler ve Savcılar Kuruluna şikayet etmesi sonucunda inceleme başlatıldığını ayrıca Anayasa Mahkemesine bireysel başvuruda bulunduğunu ileri sürerek 40.000TL tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde belirtilen koşulların mevcut olmadığını ayrıca ispata yarayacak yeterli delilin sunulmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Görevsizlik Kararı:

6. Adana 11. Asliye Hukuk Mahkemesinin 18.03.2021 tarihli ve 2021/87 E., 2021/195 K. sayılı kararı ile; hâkim sorumluluğundan kaynaklı tazminat davalarında görevli mahkemenin Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla) olduğu gerekçesiyle dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine, talep hâlinde dosyanın görevli ve yetkili Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesine karar verilmiştir.

7. Davacı dosyanın görevli ve yetkili Yargıtay 4. Hukuk Dairesine gönderilmesini talep etmiştir.

Özel Daire Kararı:

8. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 21.12.2021 tarihli ve 2021/28 E., 2021/133 K. sayılı kararı ile; “..Dava, hakimlerin hukuki sorumluluğuna dayalı olarak maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.

Dosya kapsamından davacının Evliya Çelebi Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi Müdür Yardımcısı olarak görev yaparken bir kısım kız öğrencilerin okul müdürünün kendilerine tacizde bulunduğu iddiasıyla müdür hakkında şikayetçi oldukları, okul müdürünün Ağır Ceza Mahkemesinde yargılanıp beraat ettiği, müşteki kız çocuklarının müdür yardımcısı olan davacının kendilerinden müdür hakkında şikayetçi olmalarını, ses kayıtları almalarını istediğini, bu hususta baskı yaptığını belirttikleri, davacı hakkında disiplin soruşturması başlatıldığı, davacının odasında şikayetçi öğrencilerle görüştüğü, öğrencilerin evlerine gittiği, öğrencileri rahatsız ettiği, öğrencileri yönlendirici davranışlar sergilediği iddiaları subuta erdiğinden bahisle 657 sayılı yasanın 125/D (ı) maddesi uyarınca 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılması teklif edildiği ve İl Milli Eğitim Disiplin Kurulunun 31/05/2018 gün ve 2018/ 73 sayılı kararı ile 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırıldığı, davacının cezaya itirazı üzerine Yüksek Disiplin Kurulunun 05.10.2018 gün ve 2018/589 sayılı kararı ile isnat olunan fiilin doğruluk kazandığı ve verilen cezanın uygun olduğu konusunda yeterli kanıt oluşmadığı gerekçesiyle Vali tarafından verilen 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezasına ilişkin itirazın kabulüne karar verildiği, bunun üzerine Adana Valiliğinin 26.10.2018 gün ve 2018/177 sayılı kararı ile 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırıldığı, itirazının İl Milli Eğitim Disiplin Kurulunun 28/11/2018 gün ve 2018/187 sayılı kararı ile reddedildiği, davacının aylıktan kesme cezasının iptali için dava açtığı, Adana 1. İdare Mahkemesinin 19/06/2019 gün ve 2018/ 1209 E 2019/552 K sayılı ilamı ile “her ne kadar davacının 1 yıl kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin yaptığı itirazı Yüksek Disiplin Kurulunca kabul edilmiş ise de davacı hakkındaki isnadın subuta erdiği anlaşıldığından disiplin amiri olan Adana Valiliği tarafından verilen 1/8 oranındaki aylıktan kesme cezası ile tecziyesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine” karar verildiği, davacının istinaf başvurusu üzerine Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesinin 09.01 2020 gün ve 2019/1165 E 202/16K sayılı ilamı ile davacının üzerine atılı fiili işlediğin anlaşılması ve fiilin dava konusu işlemle hatalı nitelendirilmiş olmasının işlemin iptalini gerektirmediği mahkeme kararının sonucu itibariyle doğru olduğu” şeklindeki gerekçeyle istinaf isteminin reddine kesin olarak karar verildiği anlaşılmaktadır.

İstenen Adana 1.İdare Mahkemesi’nin 2018/1209 esas 2019/552 karar sayılı dosyasının örnekleri getirtilerek incelenmiştir.

6100 sayılı HMK’nun 46 maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK 46. maddesine göre Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı ancak aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:

a)Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

b)Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.

c)Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.

ç)Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.

d)Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.

e)Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.

Somut olayda, sorumluluğa dayanak yapılan olgular disiplin cezasının iptaline ilişkin davada İdare Mahkemesinin pek çok Danıştay kararına rağmen işlemi yetki unsuru yönünden iptal etmek yerine esas denetim yaparak masumiyet karinesini ihlal ettiği, kararda kullanılan bazı ifadelerin rencide edici olduğu, ihbar olunan idare mahkemesi hakimlerin farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin kanun hükmüne aykırı kararlar verdikleri, hakimlerin davanın reddedilmesinde kasıtlı davrandıkları iddialarıdır.

Tazminat istemi, yasa yolları düzenlenmiş bulunan yargısal işlem ve kararlara ilişkindir. Davacının iddiası ve gelişim biçimi itibariyle hukuki süreç işlemiştir. Davacı, HMK 46. maddede sayılan sınırlı hukuki sorumluluk nedenlerinin eldeki davada gerçekleştiğini kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

Öte yandan HMK’nun 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasına hükmedilmesi gerektiğinden, bu konuda dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde bulundurulmuş, 1.000,00-TL disiplin para cezası verilmesinin uygun olacağı değerlendirilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM : Yukarıda gösterilen nedenlerle;

1-HMK'nun 46. maddesindeki şartlar oluşmadığından davanın esastan reddine,

2-HMK'nun 49.maddesine göre takdiren 1.000,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsiline ve hazineye gelir kaydedilmesine,

3-Alınması gereken 59,30-TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 683,26-TL'den mahsubuna, kalan 623,96-TL'nin istek halinde davacıya iadesine,

4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca takdir olunan 6.000,00-TL nisbi avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5-Yargılama giderlerinin davacı üzerinde bırakılmasına…” karar verilmiştir.

Kararın Temyizi:

9. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmiştir.

II. ÖN SORUN

10. Davacının Özel Daire kararını adli yardım talepli olarak temyiz etmesi karşısında adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı, adli yardım talebinin yerinde olmadığına karar verilmesi hâlinde temyiz harç ve giderlerinin tamamlattırılması için dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmış ve değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE

11. Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere, yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukukî yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez, Hakan/Özekes, Muhammet/Akkan, Mine/Taş Korkmaz, Hülya: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, ... 2017, s. 2410-2411).

12. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334/1. maddesi “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.

13. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukukî yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.

14. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından malî yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin malî durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu, yani kendisi ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak, her olay kendi koşullarına göre tespit edilecektir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2417-2419).

15. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmaması için taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu özenle incelenmelidir.

16. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus HMK’nın 336/2. maddesinde “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.

17. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhâl reddedilmelidir.

18. Talepte bulunanın malî gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır; bu yönüyle malî yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir.

19. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında, talepte bulunanın kendisi ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki açıkça dayanaktan yoksun olmama koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay, adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir (Pekcanıtez/Özekes/Akkan/Taş Korkmaz, s. 2427).

20. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacının dava dilekçesi ile Adana 1. İdare Mahkemesi ve Konya Bölge İdare Mahkemesi 3. İdari Dava Dairesi tarafından verilen kararlar nedeniyle maddi zarara uğradığını ileri sürerek 40.000TL maddi tazminat talebinde bulunduğu, Özel Dairece 21.12.2021 tarihli karar ile davanın esastan reddine karar verildikten sonra davacının 26.12.2021 tarihli adli yardım talepli dilekçesiyle öğretmen olarak görev yaptığını, hakkında uygulanacak olan 1/8 oranındaki aylık kesme cezası nedeniyle ücretinden her ay 500TL kesinti yapılacağını, eşine ait evde oturduklarını beyan ettiği ve dilekçe ekinde bordro bilgileri, %40 oranında malul olduğuna dair engellilik tespit ve derecelendirme tutanağı ile sağlık kurulu raporu, bir kısım hesap özeti, davacının borçlu olduğu belirtilen Adana 4. İcra Dairesinin 2019/6476 E. sayılı dosya bilgisini sunduğu ancak takip konusu miktarın ne kadar olduğunun bildirilmediği, Hukuk Genel Kuruluna hitaben temyiz dilekçesinde de adli yardım talebinde bulunduğu anlaşılmıştır.

21. Davacının sunduğu bilgi ve belgelerin incelenmesinde, davacının öğretmen olarak çalıştığından aylık ücret aldığı ve eşine ait evde oturduğu anlaşıldığından Özel Dairenin davanın esastan reddine dair kararına ilişkin kanun yoluna başvururken yatırması gereken temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçları ile temyiz gider avansını kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olduğunu ispatlayamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

22. Hâl böyle olunca, davacının adli yardım talebi HMK’nın 334/1. maddesinde belirtilen koşulları sağlamadığından adli yardım talebinin reddine karar vermek gerekmiştir.

23. Bu itibarla davacı tarafından süresinde temyiz isteminde bulunulduğu ancak temyiz yoluna başvurma ve maktu temyiz karar harçlarının yatırılmadığı anlaşıldığından davacıya temyiz başvurma harcı ve maktu temyiz karar harcını ikmal etmesi için muhtıra çıkarılarak bir haftalık kesin süre verilmeli, kesin süre içinde harç yatırıldığı takdirde dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmeli, süresi içinde harç yatırılmadığı takdirde HMK’nın 366. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344. maddesi gereğince davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmelidir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

1-Davacının adli yardım talebinin REDDİNE,

2-Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE, 28.12.2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.