"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “Hizmet tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, ... İş Mahkemesince verilen davanın reddine dair karar davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 10. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir. Direnme kararının usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle Hukuk Genel Kurulu tarafından bozulması sonrası mahkemece direnme kararı verilmiştir.
2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla değiştirilmeden önceki 438. maddesinin 2. fıkrası gereğince direnme kararlarının temyiz incelemesinde duruşma yapılamayacağından davacı vekilinin duruşma isteminin reddine oy birliğiyle karar verilip dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalılara ait olan ... Çiftliği isimli işyerinde 01.05.1983-01.01.2013 tarihleri arasında çiftliğin temizliği, bakımı, çiftlik sahiplerine yemek yapma işlerinde çalıştığını ancak sigorta bildiriminin yapılmadığını ileri sürerek müvekkilinin davalı işyerinde 01.05.1983-01.01.2013 tarihleri arasında çalıştığının ve prime esas kazancının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı Sosyal Güvenlik Kurumu (SGK/Kurum) vekili cevap dilekçesinde; davacının tespiti istenilen dönemde sigortalı çalışmasının bulunmadığını, hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle özel bir duyarlılıkla yürütülüp karara bağlanması gerektiğini, fiili çalışma olgusunun ancak kuvvetli delillerle ispat edilebileceğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
6. Davalılar ..., ..., ..., ..., ... vekili cevap dilekçesinde; öncelikle davalı işyeri ile ilgileri bulunmayan davalılar ..., ... ve ...’ün eldeki davada taraf sıfatı bulunmadığından davanın reddi gerektiğini, çiftliğin işlerinin aile fertleri tarafından yerine getirildiğini, davacı ile davalılar arasında iş sözleşmesinin bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı:
7. ... İş Mahkemesinin 17.03.2015 tarihli ve 2013/92 E., 2015/81 K. sayılı kararı ile; davacıya ait sigorta dosyası, yazı cevapları, tanık beyanları, davacının gelir sahibi olması, keşif esnasında edinilen izlenim ve tüm dosya kapsamından davacının davalılara ait işyerinde hizmet akdi ile çalıştığına dair kanaat oluşmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
8. ... İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 10. Hukuk Dairesinin 28.10.2015 tarihli ve 2015/12162 E., 2015/18010 K. sayılı kararı ile; “…01.05.1983 – 01.01.2013 tarihleri arasında davalı işverenlere ait çiftlikte ve çiftlik evinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen sigortalı çalışmalarının tespiti istemine ilişkin davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasa'nın 79/10. ve 5510 sayılı Yasa'nın 86/9. maddeleri olup anayasal haklar arasında yer alan sosyal güvenliğin yaşama geçirilmesindeki etkisi gözetildiğinde, sigortalı konumunda geçen çalışma sürelerinin saptanmasına ilişkin bu tür davalar kamu düzeni ile ilgili olduğundan özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmeleri zorunludur. Bu bağlamda, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, tarafların gösterdiği kanıtlarla yetinilmeyip gerek görüldüğünde kendiliğinden araştırma yapılarak delil toplanabileceği açıktır. Yargılama sırasında resmi belge veya yazılı delil esas ise de; somut bilgilere dayanması ve inandırıcı olmaları koşuluyla tanık beyanları ile de ispatı mümkündür.
İnceleme konusu davada, Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş ise de bu sonuca eksik araştırma ve inceleme ile gidilmiştir.
Davacı tarafça, davacının davalı işverenlere ait çiftlikteki evde kaldığı, burada hem çiftliğin bakımı, temizliği gibi işlerde çalıştığı, hem de çiftlik sahibi ve çalışanlarına yemek yaparak düzenli olarak çalıştığı, davalı işverenlerce de çiftliğin 3 ortaklı bir aile çiftliği olduğu, tüzel kişiliğinin bulunmadığı, davacının ihtiyaç duyuldukça gündelik tarım işlerinde yevmiye karşılığı çalıştırıldığı, davacının ayrıca kendi nam ve hesabına başkalarının mülkünde ortakçılık yaptığı iddia edilmektedir. Bu kapsamda, uyuşmazlık, işverenlerin kim olduğu, davacının davalı işverenlere ait çiftlikteki çalışmalarının davalı işverenlere bağlı şekilde düzenli olup olmadığı, sürekli mi yoksa mevsimlik mi, tam zamanlı mı, kısmi zamanlı mı olduğu noktasında toplanmaktadır.
Somut olayda öncelikle, yapılan işler sırasında çalışanların kimlerden emir ve talimat aldıkları ve dolayısıyla işin yapıldığı yerde işverenlerin kim olduğu belirlenmeli, davalı gösterilenler dışında da bir işveren tespit edilirse, bu kişiler de yöntemince davaya dahil edilerek göstereceği deliller toplanmalı, işin görüldüğü çiftliğin büyüklüğü, yapılan tarımın niteliği, davacıya ekip biçmesi için arazi verilip verilmediği, veriliyorsa davacının sadece bu arazilerle mi yoksa işverenlere ait tüm arazilerle mi ilgilendiği, arazi veriliyorsa bunun yaptığı işin karşılığı olarak mı yoksa ortaklık anlaşması kapsamında mı verildiği, çiftlikte kaç işçinin çalışmasına ihtiyaç duyulduğu, çiftlikteki işleri davacı dışında kimin ne şekilde yaptığı, devamlı surette bir çalışana ihtiyaç olup olmadığı, davacının yemek, temizlik, misafir ağırlama gibi işlerde çalıştırılıp çalıştırılmadığı, çalıştırılmıyorsa bu işleri kimin yaptığı, davacının mesaisinin ne kadarını bu işlere ayırdığı, davacının bazı tanık beyanlarında iddia edilen şekilde eşinin ölümünden sonraki dönemde bu işlerde çalıştırılıp çalıştırılmadığı, dosyada mevcut adi yazılı belgelerde yer alan ücretlerin ortakçılık ilişkisine dayalı olarak mı yoksa hizmet ilişkisi nedeniyle mi ödendiği hususları ile çalışmanın gerçekliği, süresi, devamlılığı, kesintiye uğrayıp uğramadığı hususları açıklığa kavuşturulmalıdır.
Bu bakımdan Mahkemece, çiftliğin tarımsal faaliyet yapılan kısmında da mahallinde keşif yapılarak davacının çalıştığını iddia ettiği davalı işverenlere ait arazilerinin büyüklüğü, niteliği ve yapılan tarımın çeşidi araştırılmalı, bu işlerin kaç kişi ile hangi zamanlarda yapılacağı ve yukarıda ayrıntılı olarak bahsedilen hususlarda konusunda uzman bilirkişilerden rapor alınmalı, davacının çalışmalarını bilebilecek kişiler kolluk ve muhtarlık marifetiyle tespit edilerek görgü ve bilgilerine başvurulmalı, belirdiği taktirde tanık beyanları arasındaki çelişkiler giderilmeli, davacının davalı işverenlere ait çiftlikteki çalışmalarının sürekli mi yoksa mevsimlik mi ve bu işler için tam zamanlı mı yoksa kısmi zamanlı bir çalışmanın gerektiği hususu tartışılmalı, davacının gündelik işlerde yevmiye karşılığında dahi olsa sigortalı olarak çalıştırılması gerektiği değerlendirilmeli, davacı ve davalı tarafın iddiaları netliğe kavuşturulmalı ve sonucuna göre bir karar verilmelidir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin eksik araştırma ve incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir...” gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı :
10. ... İş Mahkemesinin 18.02.2016 tarihli ve 2015/394 E., 2016/58 K. sayılı kararı ile; tanık beyanları ile davacının oğlu ...’ın ortakçılık esasına göre davalılarla anlaşarak kendisine arazi verilmek suretiyle kendi adına ekip biçmesinin sağlandığı hususu dikkate alındığında dava dışı ... ile birlikte ikamet eden davacının sigortalı gösterilmesini gerektirecek bir hizmet akdinin bulunmadığının açık olduğu, bozma kararında açıklığa kavuşturulması istenen arazi miktarı ve hangi dönemlerde mahsul kaldırıldığı hususlarının keşif ve diğer belgelerle ortaya konulduğu, taraf tanıklarının beyanları ve tüm dosya kapsamından davacının ev hizmetlerinde çalıştığına dair delil olmadığı gibi çiftlikteki çalışmaların yevmiye esasına dayalı olduğu, davacının çalışma şeklinin zaman ve bağımlılık unsuru içermediği, taraflar arasında ortakçılık şeklinde bir anlaşma bulunduğu, bozma kararında değinilen kısmi çalışmadan söz edebilmek için düzenli olarak aynı işlerin denetlenebilir şekilde yapılması, ücretin de düzenli şekilde ödenmesi gerektiği, davacının 28 yıldır ailesi ile birlikte davalılara ait olmayan ve çiftlik sınırları içerisinde bulunmayan bir evde ikamet ettiği, taraflar arasında çalışma şartlarına ilişkin uyuşmazlık bulunmadığı, davacının çalışma şartlarına rıza göstererek çalışmaya devam ettiği, iddialarında samimi olmadığı, çalışmanın hizmet akdine dayalı olmadığı gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
11. ... İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararı davacı vekilinin temyizi üzerine Hukuk Genel Kurulunun 07.03.2019 tarihli ve 2016/10-1907 E., 2019/272 K. sayılı kararı ile; mahkeme tarafından "davanın reddine dair verilen önceki kararda direnilmesi" denilmek suretiyle verilen direnme kararının usulüne uygun olmadığı belirtilerek usulün aradığı nitelikleri haiz direnme kararı oluşturulmak üzere sair temyiz itirazları incelenmeksizin karar bozulmuştur.
12. ... İş Mahkemesinin 13.07.2021 tarihli ve 2019/97 E., 2021/170 K. sayılı kararı ile; Hukuk Genel Kurulu bozma kararına uyulmasına karar verilerek Özel Daire bozma ilamı doğrultusunda deliller toplanıp tanıklar dinlenildikten sonra keşif yapılmış ve bilirkişi raporu dosya arasına alınması sonrası davacının 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (5510 sayılı Kanun) kapsamında sigortalılığının bulunmadığı, dava konusu dönemde davacıya ücret ödendiğine dair yazılı delil ibraz edilmediği, davacının davalılara ait çiftlik ve çiftlik evinde dava konusu dönemde çalışma şeklinin, niteliğinin, ücretin, kesintisiz çalışma olup olmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulamadığı, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine dayalı bir çalışma olmadığının kabulü gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
13. Direnme kararını süresi içinde davacı vekili duruşmalı olarak temyiz etmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
14. Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda davacının davalılara ait işyerinde hizmet akdine dayalı olarak çalışıp çalışmadığına yönelik mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hüküm vermeye yeterli olup olmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
15. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında direnme adı altında verilen kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulunca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
16. Direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için mahkeme bozmadan esinlenerek herhangi yeni bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir.
17. Mahkemenin yeni bilgi, belge ve delile dayanarak veya bozmadan esinlenip gerekçesini değiştirerek ya da daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek dolayısıyla da ilk kararının gerekçesinde dayandığı hukukî olguyu değiştirerek karar vermiş olması hâlinde direnme kararının varlığından söz edilemez.
18. İstikrar kazanmış Yargıtay içtihatlarına göre; mahkemece direnme kararı verilse dâhi bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak, bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme veya toplanan yeni delillere dayanmak, önceki kararda yer almayan ve Özel Daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak suretiyle verilen karar, direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm olarak kabul edilmektedir.
19. Somut olayda, mahkemenin davanın reddine dair tesis ettiği ilk kararın Özel Dairece araştırmaya yönelik bozulması üzerine verilen direnme kararının Hukuk Genel Kurulu tarafından usulden bozulmasından sonra mahkemece Özel Daire bozma kararı doğrultusunda dinlenen tanık beyanlarına, dosya arasına alınan ... İş Mahkemesinin 2019/95 E. sayılı dosyasında bulunan Orman ve Su İşleri Bakanlığına, dava dışı ... Ltd. Şti’ye, ... Kooperatifine ve Ticaret Sicil Müdürlüğüne yazılan yazı cevaplarına, bozma kararında belirtildiği şekilde keşif yapıldıktan sonra alınan bilirkişi raporuna gerekçeli kararda yer verilmek suretiyle davacının 5510 sayılı Kanun kapsamında sigortalılığının bulunmadığı, dava konusu dönemde davacıya ücret ödendiğine dair yazılı delil ibraz edilmediği, davacının davalılara ait çiftlik ve çiftlik evinde dava konusu dönemde çalışma şeklinin, niteliğinin, ücretin kesintisiz çalışma olup olmadığının tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulamadığı, taraflar arasındaki ilişkinin hizmet akdine dayalı bir çalışma olmadığının kabulü gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
20. Görüldüğü üzere mahkemece bozma kararından sonra bozma kararında belirtilen araştırma, inceleme ve toplanan yeni deliller kapsamında yapılan değerlendirme sonrasında yeni bir karar verilmiştir.
21. Bu durumda ortada Hukuk Genel Kurulu tarafından incelenmesi gereken direnme kararı değil, bozmaya eylemli uyma sonucu yapılan araştırma çerçevesinde toplanan yeni deliller değerlendirilmek suretiyle verilen yeni hüküm bulunmaktadır.
22. Hâl böyle olunca, verilen bu yeni hükmü temyizen inceleme görevi Hukuk Genel Kuruluna değil, Özel Daireye aittir.
23. Bu nedenle yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
V. SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 10. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,
Karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 22.09.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.