Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/820 E. 2023/1074 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacıya ait taşınmaz üzerindeki intifa hakkı süresinin dolmasına rağmen davalıların taşınmazı boşaltmaması sebebiyle açılan el atmanın önlenmesi davasında, davalı şirketlerin taşınmaz üzerindeki zilyetlikleri ve sorumlulukları olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Davalı şirketlerin, intifa hakkı süresi sona ermesine rağmen yeni bayilik sözleşmeleri yaparak taşınmaz üzerindeki fiili hakimiyetlerini haksız olarak sürdürdükleri ve bu durumun taşınmaz malikinin mülkiyet hakkına müdahale teşkil ettiği gözetilerek, davalılar aleyhine açılan el atmanın önlenmesi davasının kabulü yönündeki direnme kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi

SAYISI : 2021/1728 E., 2022/228 K.

KARAR : Davanın kabulüne

ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin 05.10.2021 tarihli ve

2021/4668 Esas, 2021/1492 Karar sayılı BOZMA kararı

Taraflar arasındaki el atmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın davalılar vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak yeniden esas hakkında hüküm kurulmak suretiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 7. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ile ... A.Ş. vekilleri tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçelerinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; mülkiyeti müvekkiline ait olan ... ili, ... ilçesi, ... Mahallesi, 2376 ada 1 parsel sayılı arsa vasıflı taşınmaz üzerinde intifa hakkı tesisi için dava dışı ... ...'e yetki verildiğini, adı geçen kişi tarafından bu yetkiye dayanılarak taşınmazda 22.05.2007 tarihli işlem ile davalı ...Ş. lehine on beş yıl süreli intifa hakkı tesis edildiğini, davalı ...Ş.'nin de dava konusu taşınmaz üzerinde gaz satışına ilişkin pompalarının bulunduğunu, 20.03.2011 tarihli protokol ile intifa hakkı süresinin 20.03.2016 tarihinde sona ereceği kararlaştırılarak bu hususun 08.12.2011 tarihli işlem ile tapuya şerh edildiğini, müvekkili tarafından davalılara gönderilen ihtarnameler ile 20.03.2016 tarihi itibarıyla taşınmazın boşaltılarak intifa ve ipotek kayıtlarının kaldırılması ihtar edilmiş ise de taşınmazın boşaltılarak teslim edilmediğini, 13.03.2017 tarihli işlem ile de süresi biten intifa hakkının tapu kaydından terkin edildiğini, gerekli ihtarlar tebliğ edilmesine rağmen davalıların akaryakıt istasyonu olarak kullandıkları taşınmaza haksız ve hukuka aykırı müdahalelerinin 20.03.2016 tarihinden beri devam ettiğini ileri sürerek davalılar tarafından gerçekleştirilen müdahalenin men'ine, taşınmaz üzerindeki tecavüzlü yapıların tamamının kal'ine, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere şimdilik aylık 2.000,00 TL ecrimisil bedelinin haksız müdahalenin başladığı 20.03.2016 tarihinden itibaren işleyecek ticari faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ...Ş. vekili cevap dilekçesinde; davacı tarafından 15.09.2005 tarihinde intifa hakkı ve ipotek tesis etmek üzere ... ...'e özel vekâletname verildiğini, anılan vekâletname ile dava konusu taşınmaz üzerinde 22.05.2007 tarihli intifa hakkı, ipotek tesisi işlemleri ile 08.12.2011 tarihli intifa kısaltma işlemlerinin gerçekleştirildiğini, davacının vekili ... ... ile müvekkili arasında intifa hakkının kısaltılması ve anılan taşınmazda ... ... Petrol Ürünleri Kimyevi Gübre Otelcilik ve Otomotiv Ticaret Sanayi Ltd. Şti.'nin bayilik faaliyeti göstermesine ilişkin olarak 20.03.2011 tarihli protokolün tanzim ve imza edildiğini, davacının herhangi bir ihtirazı kaydı ya da hukuka aykırılık iddiasında bulunmadığını, taşınmazda müvekkilin bayisi ... ... Petrol Ürünleri Kimyevi Gübre Otelcilik ve Otomotiv Ticaret Sanayi Ltd. Şti.'nin faaliyet yürüttüğünü belirterek davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ...Ş. vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin diğer davalı ... ... Petrol Ürünleri Kimyevi Gübre Otelcilik ve Otomotiv Ticaret Sanayi Ltd. Şti. ile aralarında otogaz bayilik sözleşmesi bulunduğunu, bu sözleşmeye göre taşınmaz üzerinde akaryakıt ve otogaz bayilik faaliyeti gösteren anılan şirketin söz konusu faaliyetini münhasıran kendi nam ve hesabına gerçekleştirdiğini, müvekkilinin sadece bayisi olan şirkete mal sattığını, anılan gayrimenkul üzerinde müvekkilinin nam ve hesabına herhangi bir faaliyet yürütülmediğini, bayilik sözleşmesi gereği mülkiyeti müvekkiline ait olan lpg pompaları, lpg tankı ve sair otogaz ekipmanlarının bayisi olan şirkete emanet olarak teslim edildiğini, müvekkilinin taşınmaz ve ekipmanlar üzerinde herhangi bir zilyetliği, faaliyeti ve tasarrufunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

3. Davalı ... ... Petrol Ürünleri Kimyevi Gübre Otelcilik ve Otomotiv Ticaret Sanayi Ltd. Şti. (... ... Ltd. Şti.); usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen davaya cevap vermemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 16.09.2020 tarihli ve 2017/104 Esas, 2020/273 Karar sayılı kararı ile; tapu kaydına göre dava konusu taşınmazın maliki olan davacının taşınmazdaki her türlü haksız müdahalenin men'ini talep etme hakkı bulunduğu, yapılan keşifte davalıların taşınmaza el attığının saptandığı, el atılan kısım bakımından haklı olan davanın kısmen kabulü ile taşınmaza yapılan müdahalenin men'ine, üzerindeki cihazlar ile yapıların kal'ine, 38.321,80 TL ecrimisil bedeli ve 24.275,00 TL kal bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ve faize ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 25.01.2021 tarihli ve 2021/27 Esas, 2021/91 Karar sayılı kararı ile; dava konusu edilmeyen kal bedelinin ıslah yoluyla dava konusu edilmesine yasal olanak bulunmadığı, davacı tarafın kal masraflarının tahsiline yönelik usul kurallarına uygun bir talebi bulunmadığına göre talep dışına çıkılarak bu hususta karar verilmesi doğru olmadığından İlk Derece Mahkemesi kararının kal bedeli yönünden 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 353/1.b.2 maddesi uyarınca kaldırılmasına, taşınmaza yapılan müdahalenin men'i ile üzerindeki cihazların ve yapıların kal'ine, 38.321,80 TL ecrimisil bedelinin davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya verilmesine, davacının fazlaya ve faize ilişkin taleplerinin reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 7. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile;

"...1-Yapılan yargılamaya, toplanan delillere ve tüm dosya içeriğine göre davalı ... vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiş, bu nedenle reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Davalı ...Ş. vekili ve ... A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince;

Toplanan deliller ve dosya içeriğinden; çekişme konusu 2376 ada 1 parsel sayılı taşınmazın 802,43 m2 yüzölçümünde ve arsa vasfında davacı adına kayıtlı iken, 22.05.2007 tarihinde davalı ...Ş. lehine 15 yıllık intifa hakkı tesis edildiği, 20.03.2011 tarihli protokol ile intifa hakkı sürenin 20.03.2016 tarihinde sona erecek şekilde kararlaştırıldığı, ... Petrolcülük A.Ş. ve ... A.Ş. ile davalı ... arasında bayilik sözleşmelerinin yapıldığı, taşınmazın ilgili şirketin fiili kullanımında olduğu ve intifa hakkının da 13.03.2017 tarihinde tapundan terkin edildiği anlaşılmaktadır.

Bilindiği üzere; gerek öğretide ve gerekse yargısal uygulamalarda ifade edildiği üzere, ecrimisil, diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, hak sahibinin, hak sahibi olmayan kötüniyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, ecrimisilin hüküm altına alınabilmesi için, davalının kötüniyetli müdahalesinin duraksamaya yer vermeyecek şekilde ispatı gerekir.

Yine, Türk Medeni Kanunu'nun 683. maddesinde, "Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir. Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir" hükmüne yer verilmiştir.

Somut olayda, taşınmazın maliki davacı tarafından davalı ...Ş. lehine 22.05.2007 tarihinde 15 yıllık intifa hakkı tesis edildiği, intifa hakkı tesis edilen alanın akaryakıt istasyonu olarak kullanıldığı, 20.03.2011 tarihli protokol ile intifa hakkı süresinin 20.03.2016 tarihinde sona ereceğinin belirtildiği, hakkın 13.03.2017 tarihinde tapudan terkin edildiği, davalı ...’nin intifa hakkı tesis edilen alanı akaryakıt istasyonu olarak fiilen işlettiği, diğer davalı şirketler ile de aralarında bayilik sözleşmeleri olduğu, sözleşme gereği bir kısım makina ve teçhizatın mülkiyetinin ... Petrolcülük A.Ş. vekili ve ... A.Ş’ye ait olduğu ancak ilgili şirket tarafından kullanıldığı anlaşılmaktadır.

Davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ve ... A.Ş’nin diğer davalı şirket ile aralarındaki sözleşme gereği aslen tedarikçi oldukları, taşınmazda zilyet olmadıkları ve taşınmazı kullanmadıkları açıktır.

Hal böyle olunca, Mahkemece, davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ve ... A.Ş’ye yönelik davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeplerle kararın bozulması gerekmiştir..." gerekçesiyle karar oy çokluğuyla bozulmuştur.

B. Bölge Adliye Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; uyuşmazlığın çözümü için davalılar arasında imzalanan akaryakıt bayilik sözleşmesinin hukuki niteliğinin irdelenmesinin gerektiği, dağıtım şirketleri ile bayiler arasında imzalanan ve konusu akaryakıt olan sözleşmelerin akaryakıt bayilik sözleşmesi olarak adlandırıldığı, uygulamada bayilik sözleşmesi olarak adlandırılan sözleşmelerin bir kısmının acente, franchising, tek satıcılık gibi dağıtım sözleşmeleri ile aynı anlamda kullanıldığı, bu sebeple bir sözleşmenin bayilik sözleşmesi olarak nitelendirilebilmesi için öncelikle bu sözleşmenin unsurlarını içerip içermediğinin irdelenmesinin gerektiği, bayinin çerçeve anlaşma uyarınca belirli bir süre zarfında, sürekli olarak kendi adına ve kendi hesabına satış yaptığı, aynı zamanda dağıtıcının satış organizasyonuna dâhil olduğu ve satım konusu akaryakıtın sürümünü artırıcı faaliyetlerde bulunduğu sözleşmeye akaryakıt bayilik sözleşmesi denildiği, akaryakıt bayilik sözleşmesi konusu olan ürünün niteliği, önemi ve değeri gibi sebeplerden dolayı alelade bayilik sözleşmelerinden farklı olarak karmaşık bir yapı taşıdığı, çünkü bu sözleşmenin bayilik sözleşmesi haricinde intifa, kira, ariyet, lisans, teknik bilgi paylaşımı gibi sözleşmeleri de muhtevasında barındırdığı, bu sebeple akaryakıt bayilik sözleşmesinin birleşik sözleşme olarak kabul edildiği, ayrıca ivazlı, rızaî ve tam iki tarafa borç yükleyen bir sözleşme olduğu, akaryakıt bayisi ile dağıtıcı arasındaki ilişkiyi salt tedarikçilik ilişkisi olarak sınırlamamak gerektiği, akaryakıt bayisinin, dağıtıcının kimlik ve markası ile oldukça sıkı bir şekilde bütünleştiği, bu bütünleşme sonucunda bayilik sözleşmesi çerçevesinde akaryakıt istasyonu işletenler ile dağıtım şirketinin kendi mülkiyetinde istasyonları ayırt etmenin mümkün olmadığı, müşteri tercihlerinde dağıtıcının ürün kalitesi ve markası önemli rol oynadığı için dışarıdan bakıldığında akaryakıt istasyonlarının sahiplerinin dağıtım şirketleri olduğu gibi bir izlenim oluştuğu ve bayinin bağımsız tacir niteliğinin tam olarak anlaşılamadığı, bu yüzden akaryakıt istasyonlarına dağıtıcı tarafından kurumsal kimlik giydirmeleri yapıldığı, kurumsal kimlik giydirmeleri kapsamına dağıtıcı şirkete ilişkin söz konusu şirketi diğerlerinden ayırt edici özelliği olan marka, ilân, reklam, yazı, logo, amblem, resim gibi göze hitap eden araçlar ve işaretler ile bu işaretlerin teşhirinin yapıldığı demirbaş, pano, ekipman ve diğer malzemelerin girdiği, kurumsal kimlik uygulamaları dışında ve dolum adası olarak tanımlanan kısımda kullanılan akaryakıt pompaları, jeneratörler, hava-su saatleri, kompresörler, dalgıçlar, otomasyon sistemleri dağıtım şirketi tarafından bayiye sağlandığı gibi özel teknik bilgilere ihtiyaç duyulan bu makinelere ilişkin kullanım kılavuzları ve bakım özelliklerini içeren belgelerin de bayiye teslim edildiği, dağıtım şirketlerinin tüm malzemeleri bayiye teslim ederken genelde ayrı bir kullanma ödüncü sözleşmesi (ariyet) yaptıkları veya akaryakıt bayilik sözleşmesinin buna ilişkin bir madde ile düzenlendiği, bu sözleşmede ariyet olarak verilen malzeme ve donanımların sayıldığı, açıklanan nedenlerle davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ve ... A.Ş.'nin diğer davalı şirket ile aralarında salt tedarikçilik ilişkisi olmadığı, dava konusu taşınmazda yıkımı istenen taşınmaz ve tesisatların mülkiyetinin davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ve ... A.Ş.'ye ait olduğu, adı geçen şirketlerin kimlik ve markası ile dava konusu taşınmazda faaliyet göstererek ekonomik kazanç elde ettiği dikkate alındığında davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ve ... A.Ş. yönünden de davanın kabulü gerektiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen direnme kararına karşı süresi içinde davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ile ... A.Ş. vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

1. Davalı ...Ş. vekili; bayilik sözleşmesinde de belirtildiği üzere davalı ... ... Ltd. Şti.'nin söz konusu faaliyeti münhasıran kendi nam ve hesabına gerçekleştirdiğini, müvekkilinin konumunun bayisi olan diğer davalıya mal satan (akaryakıt vs.) firma olduğunu, davalı ... ... Ltd. Şti. tarafından müdahale edilen taşınmazdaki ticari faaliyet neticesinde müvekkil şirketin tedarikçi olarak dolaylı bir şekilde ekonomik kazanç elde etmesinin dava konusu taşınmaza müvekkilinin de haksız olarak müdahale ettiği sonucunu doğurmayacağını, petrol istasyonunun müvekkilinin isim ve markaları altında faaliyet göstermesinin anılan istasyonda müvekkilinin fiilen kendi nam ve hesabına faaliyet gösterdiğine delalet etmediği gibi aksine bu durumun yasal bir zorunluluktan kaynaklandığını, zira bayilerin anlaşma yaptıkları dağıtıcının tescilli markası ve amblemini istasyonda görülebilecek bir yere koyma yükümlülüklerinin bulunduğunu, bayilik sözleşmesi ve sözleşme ekindeki ariyet sözleşmesi kapsamında davalı ... ... Ltd. Şti.'nin akaryakıt satışı faaliyetinde bulunması için müvekkilinin bahsi geçen malzemeleri (pompa vs.) diğer davalı şirkete ariyet olarak teslim ettiğini ve malzemelerin zilyedinin davalı ... ... Ltd. Şti. olduğunu, emaneten kullanılan akaryakıt ekipmanlarının mülkiyetinin müvekkiline ait olmasının müvekkilini haksız zilyet yapmaya yeterli olmadığını ve davanın müvekkili yönünden reddi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

2. Davalı ...Ş. vekili; dava konusu taşınmazda yıkımı istenen taşınmazların mülkiyetinin müvekkiline ait olmadığını, mülkiyeti ... A.Ş.'ye ait olup da emaneten diğer davalı ... ... Ltd. Şti.'nin zilyetliğine teslim edilen menkul niteliğindeki tesisatlar üzerinde herhangi bir tasarruf yetkisinin bulunmadığını, imzalanan bayilik sözleşmesi gereği davalı ... ... Ltd. Şti.'nin davacıya ait taşınmaz üzerinde kendi nam ve hesabına faaliyet gösterdiğini, müvekkili şirket nam ve hesabına herhangi bir ticari faaliyetin yürütülmediğini, akaryakıt ve otogaz istasyonunun müvekkilinin isim ve markaları altında faaliyet göstermesinin hiçbir şekilde istasyonda müvekkilinin kendi nam ve hesabına faaliyet gösterdiğine delalet etmediği gibi bu durumun yasal bir zorunluluktan kaynaklandığını, zira lpg piyasasını düzenleyen 5307 sayılı Kanun'un 7 nci maddesinin 2 nci fıkrasının 5 inci bendi gereğince otogaz bayilerinin anlaşma yaptıkları dağıtıcının tescilli markası ve amblemini istasyonda görülebilecek bir yere koyma yükümlülüklerinin bulunduğunu, müvekkilinin davalı ... ... Ltd. Şti.'nin yürüttüğü ticari faaliyet nedeniyle ona mal satarak ekonomik kazanç elde etmesinin de ticari hayatın olağan bir sonucu olduğunu ve taşınmaza haksız müdahale olarak kabul edilemeyeceğini, müdahalenin men'i ve ecrimisil taleplerinin öncelikle zilyet ve nihayette haksız zilyede yöneltilmesi gerektiğini, bu nedenle müvekkilinin

haksız zilyet olduğunun ispat edilmesi gerektiğini, bayilik sözleşmesi gereği mülkiyeti müvekkiline ait olan ve yapılan keşifte istasyonda tespit edilen lpg pompaları, lpg tankı ve sair otogaz ekipmanların bayilik sözleşmesi gereğince diğer davalıya emanet olarak teslim edilen menkul mallar olup anılan malzemelerin zilyetliğinin hukuken davalı ... ... Ltd. Şti.'de bulunduğunu, bu ekipmanların müvekkiline ait olmasının müvekkilini haksız zilyet yapmaya yeterli olmadığını ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; mülkiyeti davacıya ait taşınmaz üzerinde davalı ...Ş. lehine intifa hakkı tesis edildiği, davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ve ... A.Ş. ile diğer davalı ... ... Ltd. Şti. arasında bayilik sözleşmelerinin yapıldığı ve dava konusu taşınmazın ... ... Ltd. Şti. tarafından akaryakıt istasyonu olarak fiilen kullanılarak bir kısım makine ve teçhizatın mülkiyetinin ... Petrolcülük A.Ş. ile ... A.Ş.'ye ait olduğu, intifa hakkı süresinin ise 20.03.2016 tarihinde sona ermesine rağmen taşınmazın boşaltılıp teslim edilmediği eldeki davada, davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ve ... A.Ş.'nin diğer davalı ... ... Ltd. Şti. ile aralarındaki sözleşme gereği aslen tedarikçi oldukları, taşınmazda zilyet olmadıkları ve taşınmazı kullanmadıkları gerekçesi ile bu davalılar yönünden açılan davanın pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmesinin gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1. 22709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın (Anayasa) 35 inci maddesi.

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 683 üncü, 794 üncü ve 796 ncı maddeleri.

2. Değerlendirme

1. Uyuşmazlığın çözümü için öncelikle konuya ilişkin yasal düzenleme ile hukuki kavram ve kurumların ortaya konulmasında yarar vardır.

2. Mevzuatta tanımı yapılmayan mülkiyet hakkı, toplum yararı ile sınırlı, sahibine gerek yetki ve gerekse ödevler yükleyen kamu ve özel hukuk karakterli, kendine özgü bir haktır.

3. Anayasa'nın 35 inci maddesinde;

"Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir.

Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir.

Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz" düzenlemesine yer verilmiştir.

4. Mülkiyet hakkı gerek Anayasa ve kanunlarla iç hukuk yönünden gerekse Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi (AİHS) ve ek protokolleri ile uluslararası hukuk yönünden kabul edilmiş temel haklardandır. Kişiye bir eşya üzerinde en geniş yetkileri sağlayan aynî hak, mülkiyet hakkıdır. Aynî haklar, eşya üzerinde doğrudan hâkimiyet sağlayan ve bu nedenle herkese karşı ileri sürülebilen mutlak haklardır. 4721 sayılı Kanun'un 683 üncü maddesinin birinci fıkrasına göre bir eşyanın maliki, hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde o eşya üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahip kılınmıştır.

5. Hak sahibinin fiili hâkimiyetine konu şeyden dilediği gibi yararlanmasına engel olan ya da yararlanmasını güçleştiren durumlar hukukumuzda el atma ya da müdahale olarak nitelendirilmiştir. Nitekim bunların bertaraf edilmesine yönelik davalar da "el atmanın önlenmesi" ya da "müdahalenin men’i" olarak isimlendirilmiştir.

6. Malik, mülkiyet hakkının sağladığı yetkileri hukuk düzeninin çizdiği sınırlar içinde dilediği gibi kullanabilir. Eşya üzerindeki egemenliğin üçüncü kişilere karşı korunması için malike verilen bu yetkilerin yaptırımı olan davalar 4721 sayılı Kanun'un 683 üncü maddesinde belirlenmiştir.

7. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 683 üncü maddesinin ikinci fıkrası;

"Malik, malını haksız olarak elinde bulunduran kimseye karşı istihkak davası açabileceği gibi, her türlü haksız elatmanın önlenmesini de dava edebilir" hükmünü içermektedir.

8. Mülkiyet hakkının sağladığı yetkilerin malik tarafından gereği gibi kullanılmasını önleyen ve üçüncü kişilerden gelen etkilere karşı korunma aracı olarak haksız el atmanın önlenmesi, taşkınlığın giderilmesi, durdurulması için el atmanın önlenmesi davası hakkı tanınmıştır. Burada önemle vurgulanmalıdır ki, Kanun hükmünde "haksız el atmadan" söz edilmiş olması karşısında, bütün bu davranışların haksız olması, davalının bir hakka dayanmaması gerekli ve yeterlidir.

9. Türk Hukuk Lûgatında, el atmanın önlenmesi davası; "Bir malın sahibi olan kimse haksız yere malına elatan kişiye karşı her türlü haksızlığın ya da elatmanın önlenmesini isteyebilir, davacı olabilir" şeklinde açıklanmıştır (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 335).

10. El atmanın önlenmesi davasının açılabilmesi için taşınır veya taşınmaz üzerindeki aynî hakka el atmanın mevcut veya gelecekte doğacak olması ve davacının el atmaya katlanma yükümlülüğünün bulunmaması gereklidir. El atmanın önlenmesi davasında ispat yükü davacıdadır (4721 sayılı Kanun'un 6 ncı maddesi, 6100 sayılı Kanun'un 190 ıncı maddesi). Bu anlamda davacı, aynî hakkını ve davalının aynî hakka el attığını ispatla yükümlüdür. Davalı da aynî hakka el atmadığını veya el atmakla birlikte el atmasının haksız olmadığını (davacının el atmaya katlanmakla yükümlü olduğunu) ispatla yükümlüdür.

11. Söz konusu el atma ya da müdahale, taşınmazın haksız işgali şeklinde vuku bulabilir. Bir malın zilyetliğinin tamamen ele geçirilerek malın elde tutulması ve söz konusu malın ele geçirilmesinin hukuka uygun bir nedene dayanmaması durumunda haksız işgalden söz etmek mümkündür. Bu bağlamda işgalin haksız olmasının sebebi söz konusu fiili durumun hukuka uygun bir nedene dayanmaması ve hak sahibinin rızasının olmamasıdır.

12. Hak sahibinin fiili hâkimiyetinde bulunan taşınmazını çeşitli şekillerde işgal eden ve taşınmazdan yararlanmasına engel olan kimseler "fuzuli şagil" olarak isimlendirilmekte ve hak sahiplerince fuzuli şagillere yönelik haksız işgalin önlenmesi davaları ikâme edilebilmektedir. Bu dava haksız el atmaya son veren bir dava olmakla birlikte el atmadan kaynaklanan bir zarar var ise malik oluşan zararın giderilmesini isteyebileceği gibi söz konusu el atmanın önlenmesi taleplerinin yanında varsa fuzuli şagil tarafından inşa edilmiş yapıların yıkımı ve ecrimisil tazminatı gibi taleplerin de ileri sürülmesi mümkündür.

13. Haksız işgale doğrudan sebebiyet vermeyip haksız işgalde bulunan kişiyi teşvik eden kişilere karşı da bu davanın açılabileceği kabul edilmektedir (Fikret Eren, Mülkiyet Hukuku, Ankara, 4. Baskı, 2016, s. 48). Yargıtay kararlarında da, haksız el atmanın doğrudan mülkiyet hakkına el atma şeklinde olabileceği gibi bir vasıta veya başka bir kişi kullanmak suretiyle de

gerçekleşebileceği kabul edilmektedir.

14. Ecrimisil diğer bir deyişle haksız işgal tazminatı, zilyet olmayan malikin, malik olmayan kötü niyetli zilyetten isteyebileceği bir tazminat olup, 08.03.1950 tarihli ve 1950/22 Esas, 1950/4 Karar sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararında; fuzuli işgalin tarafların karşılıklı birbirine uygun iradeleri ile kurduğu kira sözleşmesine benzetilemeyeceği, niteliği itibarı ile haksız bir eylem sayılması gerektiği, haksız işgal nedeniyle oluşan zararın tazmin edilmesi gerekeceği vurgulanmıştır.

15. Gelinen aşamada üzerinde durulması gereken bir başka konu da "intifa hakkı" kavramıdır.

16. Türk Medeni Kanunu'nun 794 üncü maddesindeki tanıma göre intifa hakkı taşınırlar, taşınmazlar hatta haklar veya bir malvarlığı üzerinde tesisi mümkün olan ve hak sahibine konusu olan şeyden tam yararlanma hakkı veren bir irtifak türüdür.

17. Türk Hukuk Lûgatında da "intifa hakkı" belirli bir kişiye başkasına ait bir malvarlığı değeri üzerinde en geniş yararlanma olanağı sağlayan hak şeklinde ifade edilmiştir (Türk Hukuk Lûgatı, Türk Hukuk Kurumu, Cilt I, Ankara 2021, s. 586).

18. İntifa hakkı; bir süreyle sınırlı olarak kurulmuşsa sürenin dolması veya bu süreden önce intifa hakkı sahibinin hakkından vazgeçmesi, intifa hakkı sahibinin ölümü veya tüzel kişi ise tüzel kişiliğin sona ermesi, konusu olan şeyin bütünüyle harap olması sebebiyle artık ondan yararlanma olanağının kalmaması durumlarında sona erer. Ayrıca, intifa hakkının danışıklı kurulduğu iddiası veya iradeyi sakatlayan nedenlerin varlığı da ileri sürülerek terkin isteğinde bulunulabilir.

19. Türk Medeni Kanunu'nun 796 ncı maddesinin ikinci fıkrasında sürenin sona ermesi üzerine malikin intifa hakkının terkinini talep edebileceği hükme bağlanmıştır.

20. Somut uyuşmazlık özelinde tarafları dağıtıcı ile bayi olan akaryakıt bayilik sözleşmesinden de bahsedilmesinde yarar bulunmaktadır.

21. Dağıtım şirketleri ile bayiler arasında yapılan ve konusu akaryakıt olan sözleşmeler "akaryakıt bayilik sözleşmesi" olarak adlandırılır. Akaryakıt bayilik sözleşmesi uyarınca bayi, belirli bir süre içerisinde, sürekli bir biçimde, dağıtıcıdan akaryakıt tedarik eder ve bu akaryakıtı kendi adına ve hesabına satar. Aynı zamanda bayi, dağıtıcının dağıtım organizasyonuna dâhil olur ve satım konusu akaryakıtın sürümünü artırıcı faaliyetlerde bulunur (Agâh Kürşat Karauz, Akaryakıt Bayilik Sözleşmesi, Ankara, 2015, s. 92).

22. Bayi ile dağıtıcı, Anayasa'nın 48 inci ve 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun (6098 sayılı Kanun) 26 ncı maddelerine dayanarak sözleşme özgürlüğü ilkesi çerçevesinde akaryakıt bayilik sözleşmesinin muhtevasını belirleyebilirler.

23. Akaryakıt bayilik sözleşmesi süresince dağıtıcı, sözleşmenin karşı tarafı olan bayiye akaryakıt ikmal etmek, sadakatli davranmak ve bayiyi desteklemekle yükümlü iken, bayi de

sözleşme konusu ürünleri satın alma, sadakat ve sürümü artırma yükümlülüğü altındadır.

24. Akaryakıt bayisi, dağıtıcının kimlik ve markası ile oldukça sıkı bir şekilde bütünleşmiştir. Bu bütünleşme sonucunda bayilik sözleşmesi çerçevesinde akaryakıt istasyonu işletenler ile dağıtım şirketinin kendi mülkiyetinde istasyonları ayırt etmek mümkün değildir. Müşteri tercihlerinde dağıtıcının ürün kalitesi ve markası önemli rol oynadığı için dışarıdan bakıldığında akaryakıt istasyonlarının sahiplerinin dağıtım şirketleri olduğu gibi bir izlenim oluşmakta ve bayinin bağımsız tacir niteliği tam olarak anlaşılamamaktadır. Bu yüzden akaryakıt istasyonlarının dağıtıcı tarafından kurumsal kimlik giydirmeleri yapılmalıdır. Kurumsal kimlik giydirmeleri kapsamına dağıtıcı şirkete ilişkin, söz konusu şirketi diğerlerinden ayırt edici özelliği olan marka, ilân, reklâm, yazı, logo, amblem, resim gibi göze hitap eden araçlar, işaretler ile bu işaretlerin teşhirinin yapıldığı demirbaş, pano, ekipman ve diğer malzemeler girmektedir.

25. Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının maliki olduğu dava konusu 2376 ada 1 parsel sayılı 802,43 m² yüzölçümündeki arsa vasıflı taşınmaz üzerinde 22.05.2007 tarihinde davalı ...Ş. lehine on beş yıl süreli intifa hakkı tesis edildiği ancak intifa hakkı süresinin beş yıl süreli yeni bayilik sözleşmesi ile uyumlu hale getirilmesi ve yeni bayilik sözleşmesinin başlangıç tarihinden itibaren beş yıl geçerli olacak şekilde ilgili tapu sicilinde kısaltılması hususunda 20.03.2011 tarihli protokol düzenlendiği anlaşılmaktadır.

26. Davalı ... ... Ltd. Şti. intifa hakkı tesis edilen bu alanı akaryakıt istasyonu olarak işletmekle birlikte sözleşme gereği bir kısım makine ve teçhizatın mülkiyeti davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ile ... A.Ş.'ye aittir.

27. Davacı tarafından her bir davalıya ayrı ayrı gönderilen 04.12.2015 tarihli ihtarnameler ile taşınmaz üzerinde bayiliği bulunan ... ... Ltd. Şti.'nin bu yer üzerindeki tüm ayni ve şahsi haklarının bayilik sözleşmesi sonu olan 20.03.2016 tarihi itibarıyla sona ereceği ve bu istasyonu bizzat işleteceğinden bahisle 20.03.2016 tarihi itibarıyla işyerini boşaltmaları hususunda ihtarda bulunulmuş ise de aynı taşınmaz üzerinde davalı ... ... Ltd. Şti. ile davalı ...Ş. arasında 21.09.2016 tarihinde; davalı ...Ş. ile de 20.03.2017 tarihinde yeni bayilik sözleşmeleri imzalanmıştır.

28. Davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ile ... A.Ş. vekilleri dava konusu taşınmaz üzerinde müvekkillerinin herhangi bir zilyetliği, faaliyeti ve tasarrufunun bulunmadığını, taşınmazın davalı ... ... Ltd. Şti.'nin zilyetliğinde olduğundan eldeki davada sorumluluğun bu şirkete ait olduğunu savunmuşlar ise de intifa hakkı sona ermesine rağmen davalıların yeni bayilik sözleşmeleri yapmak suretiyle dava konusu taşınmaz üzerindeki hâkimiyetlerini devam ettirdikleri anlaşılmaktadır.

29. Taşınmaz maliki olan davacının da imzasının yer aldığı 20.03.2011 tarihli protokole göre dava konusu taşınmazın akaryakıt istasyonu olarak işletileceği hususunda taraflar mutabık kalmışlarsa da intifa hakkı süresinin 20.03.2016 tarihinde sona erdiği ve 13.03.2017 tarihinde tapu sicilinden terkin edildiği açıktır. Bu bağlamda davalıların 20.03.2016 tarihinden sonra yeni bayilik sözleşmeleri yapmak suretiyle dava konusu taşınmaz üzerinde hem kendilerinin hem de bayileri olan şirketin hâkimiyetlerini devam ettirmelerinin haklı ve geçerli bir nedene dayandığından söz edilemez.

30. Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; intifa hakkı tesis edilen alanı akaryakıt istasyonu olarak fiilen işleten davalı ... ... Ltd. Şti. olup diğer davalı şirketlerin taşınmazda zilyet olmadıkları ve taşınmazı kullanmadıkları gerekçesi ile verilen Özel Daire bozma kararının isabetli olduğu, direnme kararının aynı gerekçelerle bozulması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

31. Hâl böyle olunca; Bölge Adliye Mahkemesince verilen direnme kararı usul ve yasaya uygun olup yerindedir.

32. Ne var ki, Özel Dairece davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ile ... A.Ş. vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Direnme uygun olup davalılar ... Petrolcülük A.Ş. ile ... A.Ş. vekillerinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın YARGITAY 7. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE,

08.11.2023 tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğuyla ve kesin olarak karar verildi.