Logo

Hukuk Genel Kurulu2022/856 E. 2023/363 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davacının hafta tatili günlerinde çalışıp çalışmadığı ve buna bağlı olarak hafta tatili ücretine hak kazanıp kazanmadığı hususunda yaşanan uyuşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tanıklarının beyanları, davacının yaptığı işin niteliği, işyerinin özellikleri ve davalı tarafça aksi yönde yeterli delil sunulamaması gözetilerek davacının hafta tatili günlerinde çalıştığının ispatlandığı kabul edilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :İş Mahkemesi

SAYISI : 2021/269 E., 2021/532 K.

KARAR : Davanın kısmen kabulüne

Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda İlk Derece Mahkemesince davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Kararın taraf vekilleri tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurularının esastan reddine karar verilmiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararı taraf vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, İlk Derece Mahkemesi tarafından Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

Direnme kararı davacı vekilince temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan gündem ve dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı vekili dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı işverene ait işyerinde 11.08.2001- 02.11.2015 tarihleri arasında garson ve rehber olarak çalıştığını, aylık ücretinin net 5.000,00 TL olduğunu, bir öğün yemeğin de davalı işveren tarafından karşılandığını, 01.07.2002 tarihine kadar davalı işveren tarafından sigortasız çalıştırıldığını, iş sözleşmesinin işveren tarafından haksız ve bildirimsiz olarak feshedildiğini, işyerinde sürekli olarak haftanın 7 günü 09.00-02.00 saatleri arasında tüm ulusal bayram ve genel tatil günleri dâhil çalışan müvekkiline fazla çalışma, ulusal bayram ve genel tatil ile hafta tatili ücretlerinin ödenmediğini, yıllık ücretli izinlerini kullanmadığını ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin, fazla çalışma, hafta tatili, ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

II. CEVAP

Davalı vekili cevap dilekçesinde; alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının izinsiz ve özürsüz devamsızlık yapması sebebiyle iş sözleşmesinin 18.11.2015 tarihli ihtarname ile haklı nedene dayanılarak feshedildiğini, çalışma süresinin 16.02.2009-30.10.2015 tarihleri arasında olduğunu, kendi isteği ile işten ayrılmış olmasına rağmen davacıya 20.11.2015 tarihli ibraname ile 33.233,44 TL elden ödeme yapıldığını, davacının garson olarak asgari ücret ile çalıştığını, diğer iddiaların da yerinde olmadığını belirterek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 17.01.2019 tarihli ve 2015/881 Esas, 2019/2 Karar sayılı kararı ile davacının davalı şirkette 01.07.2002-02.11.2015 tarihleri arasında en son şef garson olarak emsal ücret araştırması ve davacının ... 32. İş Mahkemesinin 2016/461 Esas sayılı dosyasında tanık sıfatıyla vermiş olduğu beyanı dikkate alınarak aylık 3.250,00 TL ücretle çalıştığı, kıdem ve ihbar tazminatları ile yıllık izin ücretine hak kazandığı, tanık anlatımları ve davacının başka mahkemede tanık olarak verdiği beyanı dikkate alındığında haftada toplam 18 saat fazla çalışma yaptığı, cirodan pay aldığından fazla çalışma ücretinin sadece %50 zamlı kısmının hüküm altına alınması gerektiği, dini bayramların birinci günü hariç tüm ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalıştığı, davacının başka mahkemede haftanın 6 günü çalıştığı yönündeki beyanı ve tanıkların çelişkili beyanları gözetildiğinde hafta tatilinde çalıştığının ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

A. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri istinaf başvurusunda bulunmuştur.

B. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 17.02.2021 tarihli ve 2019/828 Esas, 2021/217 Karar sayılı kararı ile davacının 01.07.2002 tarihinden itibaren davalı işveren nezdinde çalışmaya başladığına yönelik iddialarının ispatlanamadığı, son aylık ücreti bakımından dosya kapsamı itibariyle yapılan tespitin yerinde olduğu, 20.11.2015 tarihli ibranamenin makbuz olarak nitelendirilmesinin mümkün bulunmadığı, davacının yıllık ücretli izin alacağının hesaplanıp hüküm altına alınmasının isabetli görüldüğü, çalışma sürelerine ilişkin işyeri uygulamasının tespiti bakımından davacının bir başka dosyada yaptığı tanıklık sırasında verdiği beyanları ile gerek davacı tanıkları gerekse davalı tanıklarının anlatımları, davalı işyerinin alkollü restoran olarak işletilmesi, bulunduğu lokasyon itibariyle yapılan işin niteliği, iş hacmi dikkate alındığında hükme esas alınan bilirkişi raporunda yapılan tespitlerin oluşa ve dosya kapsamına uygun bulunduğu, davacının hafta tatili yapmadan çalışıp çalışmadığına yönelik çelişkili tanık anlatımları karşısında iddianın ispatlanamadığı, %30 oranında karineye dayalı makul indirim uygulanmasının hakkın özünü ortadan kaldıracak nitelikte bulunmadığı, davacı taleplerinin reddedilen kısımları itibariyle davalı yararına takdir edilen vekalet ücreti miktarının yerinde olduğu gerekçesiyle taraf vekillerinin istinaf başvurularının ayrı ayrı esastan reddine karar verilmiştir.

V. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile “…1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalı vekilinin tüm, davacı vekilinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2-Davacı dava dilekçesinde hafta tatillerinde çalıştığını ancak ücretinin ödenmediğini iddia etmiş, Mahkemece davacının hafta tatili ücret alacağı haftada altı gün çalıştığı kabul edilerek reddedilmiştir. Davacı hafta tatillerinde çalıştığını ispat amacıyla iki tanık dinletmiş, ikisi de davacının haftanın yedi günü çalıştığını açıklamıştır. Davacı da iş akdinin feshinden sonra tanık olarak beyanda bulunduğu ve Mahkemece iş bu yargılama esnasında hükme esas aldığı ... 3. İş Mahkemesi'nin 2016/166 esas sayılı dosyasında haftada yedi gün çalıştığını açıklamış olup Mahkemece hükme esas alınan davacının tanık olarak beyanı ve iş bu yargılama esnasında dinlenen davacı tanık beyanları dikkate alındığında davacının hafta tatillerinde çalıştığı anlaşılmakla davacının hafta tatili ücret alacağının kabulü gerekirken reddine karar verilmesi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir….” gerekçesiyle karar bozulmuştur.

B. İlk Derece Mahkemesince Verilen Direnme Kararı

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; önceki gerekçeye ilaveten 14.12.2021 tarihli duruşmada dinlenen tanıklardan Suat Ayyıldız’ın davacıyla aynı işyerinde çalışmamış olması sebebiyle davacının hafta tatillerinde çalıştığı konusunda net bir bilgiye sahip olmayacağı, diğer ...'ın ise ... 3. İş Mahkemesinin 2016/166 Esas sayılı dosyasında tanık olarak dinlenirken haftanın 6 günü çalıştıklarını, bazen pazar günü bazen de hafta içi tatil yaptıklarını beyan etmiş olması, bu tanığın da davalı şirkete karşı açtığı davasının bulunması, buna karşılık davalı tanıklarının haftanın 1 günü izin kullanıldığını beyan etmeleri karşısında hafta tatili çalışma iddiasının ispatlanamadığı belirtilerek önceki kararda direnilmiştir.

VI. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Direnme kararına karşı süresi içinde davacı vekilince temyiz isteminde bulunulmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı vekili, müvekkilinin hafta tatilinde çalıştığına yönelik iddiasının tanık beyanları ile ispatlandığını, davalı tanıklarının beyanlarına itibar edilemeyeceğini ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.

C. Uyuşmazlık

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; tanık beyanları, davacının tanık olarak dinlendiği ... 5. İş Mahkemesinin 2015/583 Esas (yeni ... 32. İş Mahkemesinin 2016/461 Esas) sayılı dosyasındaki beyanı, ...’ın ise ... 3. İş Mahkemesinin 2016/166 Esas sayılı dosyasında tanık olarak verdiği beyanı ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacının hafta tatillerinde çalıştığını ispat edip etmediği, buradan varılacak sonuca göre davacının hafta tatili ücreti alacağına hak kazanıp kazanamayacağı noktasında toplanmaktadır.

D. Gerekçe

1. İlgili Hukuk

1. 4857 sayılı İş Kanunu'nun (4857 sayılı Kanun) "Hafta tatili ücreti" başlıklı 46 ncı maddesinin birinci fıkrası şöyledir:

"Bu Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmidört saat dinlenme (hafta tatili) verilir."

2. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun (4721 sayılı Kanun) 6 ncı maddesi şöyledir:

"Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür."

3. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 190 ıncı maddesi şöyledir:

“(1) İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukukî sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.

(2) Kanuni bir karineye dayanan taraf, sadece karinenin temelini oluşturan vakıaya ilişkin ispat yükü altındadır. Kanunda öngörülen istisnalar dışında, karşı taraf, kanuni karinenin aksini ispat edebilir.”

2. Değerlendirme

1. İş Kanunu’nun hafta tatili ücretini düzenleyen 46 ncı maddesinde, Kanun kapsamına giren işyerlerinde, işçilere tatil gününden önce 63 üncü maddeye göre belirlenen iş günlerinde çalışmış olmaları koşulu ile yedi günlük bir zaman dilimi içinde kesintisiz en az yirmi dört saat dinlenme (hafta tatili) verileceği düzenlenmiş olup aynı maddenin ikinci fıkrasında çalışılmayan hafta tatili günü için işveren tarafından bir iş karşılığı olmaksızın o günün ücretinin tam olarak ödeneceği ifade edilmiştir.

2. Gerek mülga 1475 sayılı İş Kanunu gerekse hâlen yürürlükte bulunan 4857 sayılı Kanun'da hafta tatili ücret alacağının ispatı ile ilgili olarak özel bir hüküm bulunmamaktadır. Bu nedenle sözü edilen alacakların ispatı genel hükümlere tabidir.

3. Dolayısıyla hafta tatili günlerinde çalıştığını iddia eden işçi, kural olarak, bu iddiasını ispat etmek zorundadır. Çalışma olgusunun ispatı hâlinde karşılığı ücretlerin ödendiğini işverenin ispat etmek zorundadır.

4. Fiili bir olgu söz konusu olduğundan kural olarak işçi, hafta tatilinde çalıştığını her türlü delille ispat edebilir. İspat konusunda en önemli deliller yazılı belgelerdir. İşyeri kayıtları, özellikle işyerine giriş çıkışı gösteren belgeler, işyeri iç yazışmaları delil niteliğindedir. Ancak iddianın bu tür belgelerle kanıtlanamaması durumunda tarafların dinletmiş oldukları tanık beyanları ile sonuca gidilmesi gerekir. Bunun dışında herkesçe bilinen genel bazı vakıalar da bu noktada göz önüne alınabilir. İşçinin fiilen yaptığı işin niteliği ve yoğunluğuna göre de hafta tatilinde çalışma olup olmadığı araştırılmalıdır.

5. Davacı işçi tarafından tanık deliline dayanılması hâlinde gerek mülga 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 254 üncü gerekse 6100 sayılı Kanun'un 255 inci maddesi uyarınca aksine ciddi ve inandırıcı delil ve olaylar bulunmadıkça asıl olan tanıkların gerçeği söyledikleri gözetilerek değerlendirme yapılmasıdır.

6. Akrabalık veya diğer bir yakınlık başlı başına tanık beyanını değerden düşürücü bir sebep sayılamaz ise de aynı işveren aleyhine dava açan kişiler davacı ... olarak dinlenmiş ise bu işçilerin tanıklıklarına kural olarak itibar edilmemesi, birbirlerine tanıklık eden kişilerin beyanlarına ihtiyatla yaklaşılması ve bu tanıkların beyanlarının diğer yan delillerle birlikte değerlendirilerek sonuca gidilmesi gerekir.

7. Somut olaya gelince; davacı vekili müvekkilinin çalıştığı süre boyunca haftanın 7 günü çalıştığını ileri sürerken, davalı vekili restorant ve eğlence yerlerinde çalışanların haftada bir gün izin kullandıklarının herkes tarafından bilindiğini aksi durumun hayatın olağan akışına da aykırı olduğunu belirterek davacının haftada 1 gün izin kullandığını savunmuştur.

8. Tarafların iddia ve savunma kapsamında bildirdikleri tanıklar mahkemece dinlenmiş olup davacının aynı işyeri çalışanı olan tanığı ..., davacının çalışma süresi boyunca hem garsonluk hem de rehberlik yaptığını, kapıda durup müşterileri karşıladığı gibi iş yoğunluğunda garson olarak çalıştığını, ayrıca haftanın 7 günü çalıştıklarını beyan etmiş, diğer ... ise davacı ile aynı işyerinde çalışmamakla birlikte davacının çalıştığı işyeri ile aynı nitelikte olan bir restorantta garson olarak çalıştığını, komşu işyeri çalışanı olduğunu ve davacının haftada 7 gün çalıştığını, kendisinin de davacı gibi hafta tatili yapmadığını belirtmiştir.

9. Öte yandan davalı tanıklarından ... komşu işyerinde aşçı olarak çalıştığını, davacının şef garson olduğunu belirtmiş ve davalı işyerinin de bulunduğu Kumkapı bölgesindeki restorantların genel çalışma şekillerine yönelik açıklamalar yaparak haftada bir gün izinleri bulunduğunu söylemiştir. Diğer davalı ... ... ise aşçı yardımcısı olduğunu ve çalışmasının devam ettiğini belirtmekle birlikte işyerinde hafta tatili çalışması olup olmadığına ilişkin bir beyanda bulunmamıştır.

10. Bu durumda işyeri çalışanı olmayan ...'ın da davacı ile benzer işi yaptığından davacının çalışma şeklini bilmesi olağandır. Öte yandan aynı işyeri çalışanı ...'ın da beyanları bu tanık ile aynı yönde olup ikisi de davacının haftanın 7 günü çalıştığını belirtmişlerdir. Buna karşılık davalı tanıklarından hafta tatiline ilişkin beyanı bulunan ancak işyeri çalışanı olmayan tanığın ise aşçı olarak çalışması ve davacı ile yaptığı işin farklılık göstermesi sebebiyle çalışma şekillerinin farklı olması mümkün olduğu gibi somut olaya ilişkin bilgi vermemiş, genel açıklamalarda bulunmuştur. Bu itibarla davalı tanıklarının beyanlarının hükme esas alınması mümkün değildir.

11. Öte yandan hem garson hem rehber olarak Kumkapı bölgesinde çalışan davacının çalıştığı işyerinin, yaptığı işin özelliği ve aynı zamanda süreklilik arzettiği de dikkate alındığında davacının haftanın 7 günü çalıştığının kabulü gerekmektedir.

12. Bununla birlikte davalı vekilinin ... 5. İş Mahkemesinin 2015/583 Esas (yeni ... 32. İş Mahkemesinin 2016/461 Esas) sayılı davasında davacının tanık olarak dinlendiği duruşma tutanağını dosyaya sunmuş olup incelenmesinde İlk Derece Mahkemesinin kararın kabulünün aksine davacının haftanın 6 günü çalıştıkları yönünde bir beyanının bulunmadığı ve bu dosyadaki iddialarını destekler mahiyette haftanın 7 günü çalıştıklarını belirttiği görülmüştür.

13. Açıklanan bu maddi ve hukuki olgular birlikte değerlendirildiğinde; davalı tarafından davacı tarafın iddiasının aksi yönde delil sunulmaması, davacı tarafın iddiası ve tanıklarının beyanları ile yapılan işin ve işyerinin özelliği dikkate alındığında davacının haftanın 7 günü çalıştığını ispat ettiği anlaşılmaktadır. Davacının hafta tatili ücreti alacağı talebinin kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesi hatalıdır.

14. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken önceki hükümde direnilmesi doğru olmamıştır.

15. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

16. Öte yandan bozma kararında davacının tanık olarak dinlendiği dosyanın ... 5. İş Mahkemesinin 2015/583 Esas (yeni ... 32. İş Mahkemesinin 2016/461 Esas) sayılı dosya olmasına rağmen ... 3. İş Mahkemesinin 2016/166 Esas sayılı dosyası olduğunun yazılması maddi hata olarak değerlendirilmiş ve esasa etkili görülmeyerek işaret edilmekle yetinilmiştir.

VII. KARAR

Açıklanan sebeple;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Kanun'un 371 inci maddesi gereğince BOZULMASINA,

İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,

Dosyanın 6100 sayılı Kanun'un 373 üncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca İlk Derece Mahkemesine, kararın bir örneğinin Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine,26.04.2023 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.