"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Yargıtay 2. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)
1. Taraflar arasındaki “tazminat” davasından dolayı Yargıtay 2. Hukuk Dairesince ilk derece mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda, davanın esastan reddine karar verilmiştir.
2. Karar davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 31.12.2020 tarihli dava dilekçesinde; müvekkili olan ...’in her ikisi de başkaları ile evli olan ... ve ... ’ın gayri resmî ilişkileri sonucunda dünyaya geldiğini, 18.09.1975 tarihinde gerçek babası ... ’in nüfusuna kaydedildiğini, annesinin ise gerçeğe aykırı olarak ...’in resmî nikahlı eşi olan ... olarak gösterildiğini, müvekkilin gerçek anne ve babası olan ... ve ...’ın 11.03.1977 tarihinde birlikte geçirdikleri trafik kazası neticesinde öldüklerini, bu tarihten sonra davacıya öz annesi “... tarafından” ablası olan Yurdagül tarafından bakıldığını, bu tarihlerde yaşı gereği her şeyden habersiz olan müvekkil aleyhine öz babası ...’in resmî nikahlı eşi olan ... tarafından tüm gerçekler bilindiği hâlde, Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 1978/563 E. sayılı dosyası ile “rahmetli eşi ... ile kendi hanesinde kayıtlı olan Murat isimli çocuğun kendi çocukları olmadığını, bu çocuğun babasının ... annesinin ise ... olduğunu” iddia ederek nüfus kaydının düzeltilmesi istemli dava açıldığını, davada yaşı nedeniyle kendisine vasi atanmasına karar verilmesi gerekirken mahkemece bu görevin yerine getirilmediğini, gerekli testler yapılmaksızın sahte tanık beyanları hükme esas alınarak davanın kabul edildiğini, Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.12.1981 tarihli ve 1978/563 E., 1981/1022 K. sayılı kararı ile ... ismi ile ...’ın nüfusuna tescil edildiğini, dolayısıyla gerçekte babası olan ...’in nüfus kaydından çıkartılması sonucunda babasının mirasından yoksun bırakıldığını, bu dosya dayanak yapılarak açılan Kartal 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 14.05.1982 tarihli ve 1978/478 E. ve 1982/445 K. sayılı veraset ilamı uyarınca muris ...’in mirası 16 pay kabul edilerek 7 payın eşi ...’e 9 payın ise çocuğu ...’e verilemesine karar verildiğini, babasının mirasından kendisine isabet eden hakkı alması engellenen müvekkilin gerçeklerden habersiz şekilde, ablasının yanında büyüdüğünü, eniştesinin kendisini istememesi üzerine ablasının yanından ayrıldığını, hayatta kalabilmek için ağır ve zor şartlarda çalıştığını, okul hayatında olması gereken müvekkilinin bunun yerine sokaklarda yaşamak zorunda kaldığını, 2000 yılına gelindiğinde babası tarafından akrabası olan birisinin kendisini bularak tüm gerçekleri anlattığını, bunun üzerine müvekkilinin büyük bir hukuk mücadelesine giriştiğini, tüm yaşadıklarına asıl sebep olan haksız ve hukuka aykırı şekilde küçük bir çocuk olan müvekkilinin yasal haklarının korunmasını sağlamaksızın yargılaması tamamlanan Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.12.1981 tarihli ve 1978/563 E., 1981/1022 K. sayılı dosyasının sebep olduğunu, bu nedenle 11.09.2000 tarihli dilekçe ile yargılamanın yenilenmesini talep ettiğini, dosyanın sonuç itibariyle Yargıtay (Kapatılan) 18. Hukuk Dairesinin beş bozma kararı sonucunda verilen ... Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 25.10.2017 tarihli ve 2016/380 E., 2017/341 K. sayılı kararının Yargıtay 8. Hukuk Dairesinin 11.04.2019 tarihli onama kararı ile kesinleştiğini, kesinleşen hüküm uyarınca gerçek babası ... ile gerçek annesi ... ile soy bağının kurulduğunu, ne var ki aksiliklerinin bununla da kalmayıp bu kez de ilgili Nüfus Müdürlüğünün kesinleşen mahkeme kararını nüfusa işlemediğini, mahkeme ile yazışmalar yaptığını, tam yirmi yıl süren yargılama neticesinde davacı ...’in gerçek kayda uygun nüfus cüzdanını 14.01.2020 yılında elde edebildiğini ileri sürerek Kartal 3.Asliye Hukuk Mahkemesinin 09.12.1981 tarihli ve 1978/563 E., 1981/1022 K. sayılı kararı nedeniyle müvekkili yararına 15.000TL maddi ve 200.000TL manevi tazminat ödenmesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalı ... vekili 05.03.2021 tarihli cevap dilekçesinde; davanın zamanaşımı süresi dolduktan sonra açıldığını, tazminat talebine dayanak yapılan kararın yasal mevzuata uygun olarak verildiğini, herhangi bir kusur ve hata bulunmadığını, hâkimin sorumluluğuna ilişkin sebeplerin mevcut olmadığını ileri sürerek davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Özel Daire Kararı:
6. Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin 07.06.2022 tarihli ve 2021/10 E., 2022/5 K. sayılı karar ile;
“…Davacı vekili, Yargıtay 8. Hukuk Dairesine sunduğu dava dilekçesinde özetle; Kartal 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 1978/563 Esas, 1981/1022 sayılı esas sayılı nüfus kaydının iptali davasında mahkeme hâkiminin verdiği kararla müvekkilinin maddi ve manevi zarara uğramasına sebebiyet verildiğini, müvekkilinin mağdur olduğunu belirterek, müvekkilinin uğramış olduğu zararların tazmini amacı ile dava tarihinden itibaren hesaplanacak faizi ile birlikte 15.000.-TL. maddi, 200.000.-TL. manevi tazminatın tahsiline karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; davanın süresinde açılmadığını zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesini, ...nın 49. maddesi hükmü uyarınca davacının disiplin para cezasına mahkum edilmesini, yargılama giderleri ile vekalet ücretinin davacıya yükletilmesini talep etmiştir.
Yargıtay Daireleri arasında yapılan iş bölümü değişikliği nedeniyle Yargıtay 8. Hukuk Dairesince dava dosyası Dairemize devredilmiştir.
Kartal 1. Sulh Hukuk Mahkemesinin 1978/478 Esas, 1982/445 karar sayılı karar örneği, .../Anadolu 14. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2016/380 Esas sayılı dosya fotokopileri ile Ankara 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2015/23 Esas (Tereke) sayılı dosyası getirtilmiş, dosyada bulunan diğer tüm deliller birlikte incelenmiştir.
Yapılan yargılama ve toplanan delillerden, HMK. md. 46’da belirtildiği şekilde; İhbar edilen hâkim tarafından kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verildiğinin, sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verildiğinin, farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verildiğinin, duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verildiğinin, duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verildiğinin, hakkın yerine getirilmesinden kaçınıldığının kanıtlanmadığı anlaşılmıştır.
Bu nedenle, tüm dosya kapsamı dikkate alındığında, 6100 sayılı HMK’nın 46. maddesinin koşulları oluşmadığından davanın esastan reddine, 6100 sayılı HMK’nın 49 maddesi gereğince esastan reddedilen dava nedeniyle davacının takdiren 1.100,00.- TL. disiplin para cezası ile cezalandırılmasına karar vermek gerekmiş ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;
1-...nun 46.md.sinde belirtilen sorumluluk sebepleri bulunmadığından davanın REDDİNE,
2-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
3-Dava esastan reddedildiğinden ...nun 49.md.si gereğince davacının takdiren 1.100,00.-TL. disiplin para cezasına mahkum edilmesine,
4-Alınması gerekli 83,50.- TL. başvuru harcının peşin alınan 3.671,66.- TL. harçtan mahsubu ile fazla alınan 3.588,16.- TL. harcın hüküm kesinleştiğinde istek halinde davacıya iadesine,
5-Davalı ... vekil ile temsil edildiğinden karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 10.maddesinin 3 numaralı bendi gereğince 7.425,00. -TL. vekalet ücretinin davacıdan alınıp davalı hazineye verilmesine,…” gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Kararın Temyizi:
7. Özel Dairenin yukarıda belirtilen kararına karşı davacı vekili tarafından süresi içinde temyiz isteminde bulunulmuştur.
II. GEREKÇE
8. Dava, HMK’nın 46. maddesine dayalı tazminat istemine ilişkindir.
9. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 46. maddesinde sorumluluk nedenleri sınırlı olarak sayılmıştır. HMK’nın 46. maddesinde “(1) Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:
a) Kayırma veya taraf tutma yahut taraflardan birine olan kin veya düşmanlık sebebiyle hukuka aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
b) Sağlanan veya vaat edilen bir menfaat sebebiyle kanuna aykırı bir hüküm veya karar verilmiş olması.
c) Farklı bir anlam yüklenemeyecek kadar açık ve kesin bir kanun hükmüne aykırı karar veya hüküm verilmiş olması.
ç) Duruşma tutanağında mevcut olmayan bir sebebe dayanılarak hüküm verilmiş olması.
d) Duruşma tutanakları ile hüküm veya kararların değiştirilmiş yahut tahrif edilmiş veya söylenmeyen bir sözün hüküm ya da karara etkili olacak şekilde söylenmiş gibi gösterilmiş ve buna dayanılarak hüküm verilmiş olması.
e) Hakkın yerine getirilmesinden kaçınılmış olması.” düzenlemesi bulunmaktadır.
10. Somut olayda HMK'nın 46. maddesinde sınırlı sayıda belirtilen sorumluluk sebeplerinden hiçbiri bulunmadığından ve hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı tazminat davası açma şartları oluşmadığından Özel Dairece davanın reddine karar verilmesi yerindedir.
11. Hâl böyle olunca, yapılan açıklamalara, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bilgi ve belgelere, daire kararında açıklanan gerektirici nedenlere, delillerin değerlendirilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, usul ve yasaya uygun olduğu tespit edilen Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın onanması gerekir.
III. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile Yargıtay 2. Hukuk Dairesinin ilk derece mahkemesi sıfatıyla verdiği kararın ONANMASINA,
Harç peşin alındığından harç alınmasına yer olmadığına, 27.12.2022 tarihinde oy birliği ile kesin olarak karar verildi.