Logo

Hukuk Genel Kurulu2025/111 E. 2025/208 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Hakim aleyhine açılan tazminat davasının temyiz incelemesinde davacının adli yardım talebinin kabul edilip edilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Davacının gelir durumu, borçları ve sosyal durumu dikkate alındığında, temyiz harç ve giderlerini ödemesinin kendisini ve ailesini ciddi ekonomik zorluğa sokmayacağı değerlendirilerek adli yardım talebi reddedilmiş ve temyiz harcının yatırılması için süre verilmek üzere dosya Özel Daireye geri çevrilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Yargıtay 4. Hukuk Dairesi (İlk Derece Mahkemesi Sıfatıyla)

SAYISI : 2023/50 E., 2024/31 K.

1. Taraflar arasındaki tazminat davasından dolayı Yargıtay 4. Hukuk Dairesince İlk Derece Mahkemesi sıfatıyla yapılan yargılama sonunda davanın esastan reddine karar verilmiştir.

2. Karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi

4. Davacı dava dilekçesinde; Adana 1. İdare Mahkemesinin 2022/470 Esas, 2022/552 Karar sayılı yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine ilişkin gerekçeli kararında yargılamanın yenilenmesine konu Mahkemenin 2018/1209 Esas sayılı dosyasının kararında iftira suçu ile ilgili başlatılan Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2020/71182 sayılı soruşturmasının gerekçe olarak alınmadığı, savcılık soruşturmasına konu olay ile davacı hakkında başlatılan disiplin soruşturmasının konusunun farklı olduğunun belirtildiğini, Adana Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesince de istinaf başvurusunun reddine karar verildiğini, ancak kendisi hakkında öğretmen... tarafından 12. sınıf öğrencilerine cinsel tacize maruz kaldıkları yönünde şikâyetçi olmaları için baskı yaptığına ve iftira suçunu işlediğine ilişkin yapılan şikâyet üzerine başlatılan soruşturmada kovuşturma yapılmasına yer olmadığına karar verildiğini, Adana 5. Sulh Ceza Hâkimliğinin 2022/1478 Değişik İş sayılı kararının da aynı yönde olduğunu, yine Adana Cumhuriyet Başsavcılığının 2018/4164 sayılı soruşturmasında da kovuşturma yapılmasına yer olmadığı yönünde karar tesis edildiğini, bu kararlar dikkate alınmayarak yargılamanın yenilenmesi talebinin kasıtlı olarak reddedildiğini, zira yargılamanın yenilenmesine konu dosyada “Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturmada ifadesine başvurulan öğrencilerin ifadeleri ile sabit olduğu görülmektedir.’ denildiğini, bu hâli ile maddi olay aynı olmakla yargılamanın yenilenmesi talebinin reddine karar veren hâkimlerin 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (6100 sayılı Kanun) 46. maddesinin (ç), (d) ve (e) bentlerini ihlâl ettiğini ileri sürerek 90.000,00 TL maddi ve manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiş; 06.06.2023 havale tarihli cevaba cevap dilekçesi ile 19.08.2023 ve 10.10.2023 havale tarihli dilekçelerinde 90.000,00 TL tazminatın 70.000,00 TL’sinin manevi ve 20.000,00 TL’sinin maddi tazminat olduğunu belirtmiştir.

Davalı Cevabı

5. Davalı ... vekili cevap dilekçesinde; zamanaşımı süresinin dolduğunu, 6100 sayılı Kanun'un 46. maddesindeki sorumluluk koşullarının oluşmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Özel Daire Kararı

6. Yargıtay 4. Hukuk Dairesinin 26.03.2024 tarihli ve 2023/50 Esas, 2024/31 Karar sayılı kararı ile; "...Hakimlerin verdikleri kararlardan dolayı ilke olarak sorumlu tutulmayacakları esas olmakla birlikte, hakimin bağımsızlığı kadar tarafsızlığını da teminat altına almak amacıyla hukuki sorumluluğunun tespiti özel bir usule tabi tutulmuştur. Kanunun öngördüğü sorumluluk sebepleri sınırlı sayılmıştır (numerus clausus) ve bunların varlığının kabul edilebilmesi için hakimlerin genel olarak kasıtlı veya ağır kusurlu tutum ve davranışlarının varlığı gerekmektedir. Hakimin sorumluluğu nedeniyle dava açılabilmesi için kanunda sayılan sebeplerin varlığı gerekmekte olup, kanunda sayılmayan sebeplerden dolayı tazminat davası açılamaz. Bu tür davalarda davacı, hakimin yargılama faaliyetinin 6100 sayılı HMK'nın 46.maddesinde sayılan sebeplerden birisine girdiğini, yani hakim tarafından hukuka aykırı (haksız) yargısal işlem/eylem yapıldığını, hakimin ağır kusuru veya kastı olduğunu, bundan dolayı zarar gördüğünü ve hakimin davranışıyla zarar arasındaki illiyet (nedensellik) bağının varlığını ispatla yükümlüdür. Hakimlerin yargılama faaliyetinden dolayı Devlet aleyhine açılan eldeki tazminat davasında davacı tarafından davaya dayanak yapılan iddialar özetle; hakkında iftira suçundan verilen KYOK kararının ve bu karara yapılan itirazın reddine ilişkin Sulh Ceza Hakimliği kararının ve yine disiplin cezasının iptaline yönelik Yüksek Disiplin Kurulu kararının dikkate alınmadığı, hakkın yerine getirilmesinden kaçınıldığı iddialarıdır. 6100 sayılı HMK'nın 46.maddesinde sayılan sebeplere bakıldığında bu sebeplerin tamamının nitelikleri gereği hukuka aykırılık taşıdığı ve hakimin ağır kusuruna (hatta kastına) dayalı olduğu (örneğin; taraf tutma, duruşma tutanağında yazılı olmayan sebeple karar verme, menfaat karşılığı karar verme, kanuna açık aykırılık, adalet dağıtmaktan kaçınma, duruşma tutanağını tahrif vs.) görülmektedir.

Hakimin takdir yetkisi kapsamında kalan delillerin değerlendirilmesi ve hukuk kurallarının yorumlanmasına ilişkin hususlar tazminata konu edilemez. Çünkü HMK'nın 46.maddesindeki koşullar hakimin takdir yetkisinin ötesinde kasıt veya kasta yakın ağır kusur hallerinde başka türlü yorumlanması mümkün olmayan hukuk kurallarının yanlış uygulanması söz konusu olduğunda oluşabilecektir. Somut olayda HMK'nın 46. maddesindeki koşullardan hiçbirisi gerçekleşmemiştir. Davacı, HMK'nın 46.maddede sayılan sınırlı hukuki sorumluluk nedenlerinin eldeki davada gerçekleştiğini kanıtlayamamıştır. Hal böyle olunca davanın reddine karar vermek gerekmiştir.

Öte yandan HMK’nın 49. maddesi uyarınca, davanın esastan reddi halinde disiplin para cezasına hükmedilmesi gerektiğinden, bu konuda dava konusu olayın gelişim biçimi ve dosyaya yansıyan olgular göz önünde bulundurulmuş, 500,00-TL disiplin para cezasının verilmesinin uygun olacağı değerlendirilerek aşağıdaki hüküm kurulmuştur.

HÜKÜM: Gerekçesi yukarıda açıklandığı üzere;

1-...nun 46. maddesindeki koşullar oluşmadığından davanın esastan reddine,

2-...nun 49.maddesine göre takdiren 500,00-TL disiplin para cezasının davacıdan tahsili ile hazineye gelir kaydedilmesine,

3-Alınması gereken 427,60 TL maktu karar ve ilam harcının peşin alınan 1.536,97 TL'den mahsubuna, kalan 1.109,37 TL'nin istek halinde davacıya iadesine,

4-Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Ücret Tarifesi uyarınca reddedilen maddi tazminat davası yönünden 32.000,00 TL; reddedilen manevi tazminat yönünden 20.000,00 TL olmak üzere toplam 52.000,00 TL avukatlık ücretinin davacıdan alınarak davalıya verilmesine,

5-Davanın adli yardımlı açılmış olması nedeniyle HMK'nın 335/1. maddesi uyarınca yargılama giderlerinden geçici koruma sağladığından hazineden karşılanan 18 adet tebligat gideri olan 1.044,00 TL'nin davacıdan alınarak hazineye gelir kaydedilmesine,..." karar verilmiştir.

Kararın Temyizi:

7. Özel Daire kararı süresi içinde davacı tarafından adli yardım talepli olarak temyiz edilmiştir.

II. ÖN SORUN

8. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında öncelikle davacının adli yardım talebinin Özel Dairece reddedildiği, temyiz başvurusu yönünden de adli yardım talebinde bulunulduğu gözetildiğinde, temyiz başvurusu yönünden yapılan adli yardım talebinin yerinde olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre temyiz harç ve giderlerinin yatırılması için 6100 sayılı Kanun'nun 344. maddesine göre işlem yapılmak üzere dosyanın Özel Daireye geri çevrilmesinin gerekip gerekmediği ön sorun olarak tartışılıp değerlendirilmiştir.

III. GEREKÇE

9. Sosyal hukuk devletinin bir gereği olarak kabul edilmiş olan adli yardım, ekonomik bakımdan yetersiz olan kimselere yargı organları önünde haklarını arayabilmeleri veya savunma yapabilmeleri için parasal kolaylıklar sağlanması anlamına gelir. Bu anlamdaki kolaylıklar yargılama giderlerinden muafiyet ve ücretsiz hukuki yardım sağlanması yoluyla gerçekleştirilebilir (Pekcanıtez, Hakan/Özekes, Muhammet/Akkan, Mine/Taş Korkmaz, Hülya: Pekcanıtez Usul Medeni Usul Hukuku, Cilt III, İstanbul 2017, s. 2410-2411).

10 Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun “Adli yardımdan yararlanacak kişiler” başlıklı 334. maddesinin 1. fıkrası, “Kendisi ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin, gereken yargılama veya takip giderlerini kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksun olan kimseler, iddia ve savunmalarında, geçici hukuki korunma taleplerinde ve icra takibinde, taleplerinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması kaydıyla adli yardımdan yararlanabilirler.” hükmünü içermektedir.

11. Adli yardımdan yararlanmanın ilk koşulu ödeme gücünden yoksunluktur. Hukuki yollara müracaatta ve süreç boyunca gerekli olacak giderleri, kendisinin ve ailesinin geçimini önemli ölçüde zor duruma düşürmeksizin kısmen veya tamamen ödeme gücünden yoksunluk, aslında nakit ya da nakde dönüştürülebilecek kaynak yetersizliğini ifade etmektedir.

12. Talepte bulunan kişinin adli yardımdan yararlanabilme bakımından malî yetersizlik içinde olup olmadığı, kişinin malî durumu, bu çerçevede geliri, mal varlığı, borçları ve sosyal durumu yani kendisinin ve ailesinin yaşam düzeyi ve ihtiyaçları da göz önüne alınarak her olay kendi koşullarına göre tespit edilecektir (Pekcanıtez vd s. 2417-2419).

13. Adli yardımdan yararlanabilmenin ikinci koşulu ise asıl davadaki taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmamasıdır. Haksız yargılama ve takiplerin çoğalıp mahkemelerin ve icra organlarının gereksiz yere uğraştırılmaması ve adli yardım kurumunun kötüye kullanılmaması için taleplerin açıkça dayanaktan yoksun olmaması koşulu özenle incelenmelidir.

14. Adli yardım talebinde bulunan kişi iddiasının ve adli yardım talebinin dayanağı olan delilleri göstermeli ve mahkemeye sunmalıdır. Bu husus 6100 sayılı Kanun'un 336. maddesinin 2. fıkrasında, “Talepte bulunan kişi, iddiasının özeti ile birlikte, iddiasını dayandıracağı delilleri ve yargılama giderlerini karşılayabilecek durumda olmadığını gösteren mali durumuna ilişkin belgeleri mahkemeye sunmak zorundadır.” şeklinde düzenlenmiştir.

15. Adli yardım talep eden kişi, elinde bulundurduğu veya o sırada bilinen delilleri sunmamışsa mahkemece başka bir inceleme yapılmaksızın dosya üzerinden adli yardım talebi derhal reddedilmelidir.

16. Öte yandan talepte bulunanın malî gücüyle ilgili ispat konusunda hâkim tam bir kanaate sahip olmalıdır, bu yönüyle malî yetersizlik koşulunun ispatı için tam ispat ölçüsünün geçerli olduğunun kabulü gerekir (Yargıtay Hukuk Genel Kurulu, 12.04.2023 tarihli ve 2023/4-126 Esas, 2023/317 Karar sayılı kararı).

17. Kanun yoluna başvuru aşamasında ise temyize müracaat için gerekli olan giderleri karşılamak zorunda kalındığında talepte bulunanın kendisinin ve ailesinin geçiminin ciddi ölçüde zor duruma düşüp düşmeyeceği araştırılır. Temyiz aşamasındaki açıkça dayanaktan yoksun olmama koşulu ise temyiz talebinin açıkça dayanaktan yoksun olmaması şeklinde anlaşılmalıdır. Yargıtay adli yardım talebini bu aşamada reddederse temyiz incelemesine geçilmez, dosya ilgili mahkemeye çevrilerek bu mahkemece temyiz harcının yatırılması için talepte bulunana süre verilir (Pekcanıtez vd s. 2427).

18. Somut olayda davacının, ilk derece mahkemesi sıfatıyla Yargıtay 4. Hukuk Dairesine adli yardım talepli dava açtığı, dava dilekçesinde Adana 1. İdare Mahkemesi ile Adana Bölge İdare Mahkemesi 1. İdari Dava Dairesinin hukuka aykırı ve kasıtlı red kararları nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek maddi ve manevi tazminat talep ettiği, Özel Dairece davanın esastan reddine karar verildiği, kararı adli yardım talepli temyiz eden davacının 24.10.2024 tarihli dilekçesinde 2024 yılı Ekim ayı itibarıyla aylık toplam gelirinin 50.440,24 TL, kredi kartı borçları ve çocuklarının öğrenim kurs ücretleri toplamının 80.489,90 TL olduğunu, temyiz harcını kendisini ve ailesini ekonomik açıdan zor duruma düşürmeden ödemesinin mümkün olmadığını belirttiği, dilekçesine personel bordro bilgileri, kredi kartı borç ekstreleri, site aidatı ve anaokulu kulüp ücreti yatırdığına ilişkin banka dekontları ile Adana 2. İcra Müdürlüğünün 2023/243259 Esas sayılı icra dosyasındaki borç durumunu gösterir UYAP çıktısını sunduğu, icra borcunun toplam 51.877,89 TL olduğu, ayrıca Özel Dairece yaptırılan kolluk araştırmasında evli ve iki çocuklu olduğu, %60 engelli raporunun bulunduğu ve kayınbabasına ait evde oturduğu yönünde tespitler yapıldığı görülmüştür.

19. Şu hâlde temyiz başvurusu açısından temyiz dilekçesi ekinde sunulan belgeler kapsamında adli yardım talebi değerlendirildiğinde, yatırılması gereken temyiz harç ve giderlerinin yüklü bir miktar olmadığı da dikkate alındığında Kanun'da öngörülen koşulların oluşmadığı anlaşılmakla adli yardım talebinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.

20. Hâl böyle olunca temyiz dilekçesinin süresinde temyiz defterine kaydedildiği ancak davacı tarafından temyiz harç ve giderlerinin yatırılmadığı anlaşıldığından;

a) 6100 sayılı Kanun'un 366. maddesi yollamasıyla uygulanması gereken aynı Kanun'un 344. maddesi uyarınca;

i) Temyiz harç ve giderlerinin bir haftalık kesin süre içerisinde yatırılması, aksi hâlde temyiz başvurusundan vazgeçmiş sayılacağı hususunun davacıya yazılı olarak bildirilmesi,

ii) Verilen kesin süre içinde temyiz harç ve giderleri yatırılmadığı takdirde temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilerek davacıya tebliğ edilmesi,

b) Verilen kesin süre içinde;

i) Temyiz harçlarının tamamlanması hâlinde,

ii)Temyiz harçlarının tamamlanmaması sebebiyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair verilen kararın, tebliğ tarihinden itibaren bir hafta içinde temyiz edilmesi durumunda ise temyiz harç ve giderleri de yatırıldıktan sonra, dosya temyiz incelemesi yapılmak üzere Hukuk Genel Kuruluna gönderilmelidir.

IV. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

1. Davacının adli yardım talebinin REDDİNE,

2. Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 366. maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 344. maddesi gereğince işlem yapılmak üzere dosyanın YARGITAY 4. HUKUK DAİRESİNE GERİ ÇEVRİLMESİNE,

26.03.2025 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.