"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
SAYISI : 2023/114 E., 2023/325 K.
ÖZEL DAİRE KARARI : Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 21.04.2014 tarihli ve
2014/3797 Esas, 2014/8702 Karar sayılı BOZMA kararı
1. Taraflar arasındaki işçilik alacağı davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İzmir 8. İş Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunun usule ilişkin bozma kararından sonra Mahkemece verilen direnme kararı davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği düşünüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi
5. Davacı vekili dava dilekçesinde; davalı ... Bakanlığına bağlı işyerinde alt işveren işçisi olarak çalışan müvekkilinin yemek ve servis yardımlarından faydalandığını ancak bu ayni yardımların karşılığı ücretin bilinmediğini, iş sözleşmesinin haklı neden olmaksızın feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatlarının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı
6. Davalı ... (Bakanlık) vekili cevap dilekçesinde; müvekkilinin davada taraf sıfatının ve sorumluluğunun bulunmadığını, dava konusu taleplerin zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararı
7. İzmir 8. İş Mahkemesinin 11.04.2013 tarihli ve 2012/218 Esas, 2013/196 Karar sayılı kararı ile; davalı Bakanlığın asıl işveren sıfatıyla davacının işçilik alacaklarından sorumlu olduğu, feshin tazminat ödemeyi gerektirmeyecek koşullarda gerçekleştiğinin davalı işveren tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı
8. İzmir 8. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay (Kapatılan) 22. Hukuk Dairesinin 21.04.2014 tarihli ve 2014/3797 Esas, 2014/8702 Karar sayılı kararı ile "...Yukarıda yapılan açıklamalar ışığında eldeki davaya konu somut olayın özellikleri dikkate alınarak belirsiz alacak davası yönünden yapılan değerlendirmede;
Davanın belirsiz alacak davası olarak açıldığı şüphesizdir. Uyuşmazlık konusu kıdem ve ihbar tazminatı alacağı bakımından, talep içeriğinden açıkça anlaşıldığı üzere, davacı çalışma süresini, en son ödenen ücreti, alması gerektiğini iddia ettiği aylık ücret miktarını belirleyebilmektedir. Tazminat hesaplamasına esas alınacak aylık ücrete ek para veya parayla ölçülebilen sosyal menfaatleri de belirleyebilecek durumdadır. Bu halde kıdem ve ihbar tazminatı alacakları, belirsiz alacak değildir. Dava konusu edilen alacakların gerçekte belirli alacak olmaları ve belirsiz alacak davasına konu edilemeyecekleri anlaşılmakla, hukuki yarar yokluğundan davanın reddi gerekirken yazılı şekilde esasa girilerek karar verilmesi hatalı olup, bozmayı gerektirmiştir..." gerekçesiyle karar bozulmuştur.
Direnme Kararı
10. İzmir 8. İş Mahkemesinin 02.10.2014 tarihli ve 2014/574 Esas, 2014/467 Karar sayılı kararı ile; somut olayda çalışma süresi ile alınan ücret ve sosyal yardımlar yönünden taraflar arasında ihtilaf olduğu, davacı işçiye bu durumda belirli alacak davası açması yönünde zorlama yapmanın hak kaybı yahut bir kısım taleplerin reddi sonucunu doğuracağı, alacak miktarlarının bilirkişi incelemesinden sonra belirlenebilir hâle geldiği, Hukuk Genel Kurulunun 17.10.2012 tarihli ve 2012/9-838 Esas, 2012/715 Karar sayılı kararında da aynı sonuca varıldığı ve bu hususun yerleşik içtihat hâline geldiği gerekçesiyle direnme kararı verilmiştir.
11. İzmir 8. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen bu kararına karşı süresi içinde davalı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 10.11.2020 tarihli ve 2015/(22)9-2356 Esas, 2020/864 Karar sayılı kararı ile; davacı dava açarken nispi peşin harç yatırmayıp sadece maktu harç yatırdığından Harçlar Kanunu’nun 32. maddesi gereğince herhangi bir işlem yapılmasının mümkün olmayacağı, mahkemece harç eksikliğinin tamamlattırılması ve daha sonra işin esasının incelenmesi gerektiği gerekçesiyle direnme kararı oy çokluğuyla usulden bozulmuştur.
12. İzmir 8. İş Mahkemesinin 02.06.2021 tarihli ve 2021/55 Esas, 2021/114 Karar sayılı kararı ile; harç eksikliği tamamlatıldıktan sonra Özel Dairenin bozma kararına uyularak davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmiştir.
13. İzmir 8. İş Mahkemesinin yukarıda belirtilen bu kararına süresi içinde davacı vekilinin temyiz isteminde bulunması üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin 26.01.2023 tarihli ve 2023/1527 Esas, 2023/1446 Karar sayılı kararı ile direnme kararı verildikten sonra söz konusu karar esas yönünden bozulmadan başka bir karar verilmesinin mümkün olmadığı, Hukuk Genel Kurulunca direnme kararının esastan incelenmediği gözetilerek direnmeye uygun karar verilmesi gerekirken direnmeden dönülerek bozma kararı doğrultusunda hüküm kurulmasının usuli kazanılmış hakkın ihlâline yol açtığı gerekçesiyle karar usulden bozulmuştur.
14. İzmir 8. İş Mahkemesinin 16.10.2023 tarihli ve 2023/114 Esas, 2023/325 Karar sayılı kararı ile; Yargıtay 9. Hukuk Dairesinin usulden bozma kararına uyularak önceki direnme gerekçesi tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi
15. Direnme kararı süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
16. Direnme yolu ile Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; somut olayda kıdem ve ihbar tazminatı alacaklarının belirsiz alacak olup olmadığı, burada varılacak sonuca göre davacının belirsiz alacak davası olarak eldeki davayı açmakta hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında toplanmaktadır.
III. ÖN SORUN
17. Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında işin esasının incelenmesinden önce, mahkemece verilen ilk kararın davalı vekili tarafından temyizi üzerine Özel Daire tarafından kıdem ve ihbar tazminatlarının belirsiz alacak davasına konu olamayacağı gerekçesiyle bozulduğu, hüküm altına alınan miktarın brüt 1.340,00 TL kıdem tazminatı ve brüt 1.564,50 TL ihbar tazminatı olmak üzere toplam 2.904,50 TL olduğu gözetildiğinde, direnme kararının verildiği 16.10.2023 tarihi itibarıyla 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 427. maddesi uyarınca 12.950,00 TL olan temyiz kesinlik sınırı altında kalıp kalmadığı; buradan varılacak sonuca göre davalı vekilinin temyiz isteminin miktardan reddinin gerekip gerekmediği hususu ön sorun olarak tartışılmıştır.
IV. GEREKÇE
18. 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu (6100 sayılı Kanun) 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe girmiş, anılan Kanun’un 450. maddesiyle de 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (1086 sayılı Kanun) ek ve değişiklikleriyle birlikte tümüyle yürürlükten kaldırılmıştır. Bununla birlikte yasa koyucu uygulamada birtakım sorunların ortaya çıkmasını engellemek için 6100 sayılı Kanun'da geçiş hükümlerini ayrıca düzenlemiştir.
19. Bu bağlamda 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi;
“(1) Bölge adliye mahkemelerinin, 26/9/2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2 nci maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur.
(2) Bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilen kararlar hakkında, kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanunun 26/09/2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 454 üncü madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunur (Ek cümle: 1/7/2016-6723/34 md.). Bu kararlara ilişkin dosyalar bölge adliye mahkemelerine gönderilemez.
(3) Bu Kanunda bölge adliye mahkemelerine görev verilen hallerde bu mahkemelerin göreve başlama tarihine kadar 1086 sayılı Kanunun bu Kanuna aykırı olmayan hükümleri uygulanır.” hükmünü içermekle birlikte, 28.07.2020 tarihli ve 31199 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7251 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un 47. maddesi ile geçici 3. maddenin ikinci fıkrasındaki “454” ibaresi “444” şeklinde değiştirilerek yeniden düzenlenmiştir.
20. Yukarıdaki düzenlemelerden, bölge adliye mahkemelerinin göreve başlama tarihinden önce verilmiş olan kararlar hakkında kesinleşinceye kadar 1086 sayılı Kanun'un 26.09.2004 tarihli ve 5236 sayılı Kanun ile yapılan değişiklikten önceki 427 ilâ 444. madde hükümlerinin uygulanmasına devam olunacağı açıkça anlaşılmaktadır.
21. Öte yandan 21.07.2004 tarihli ve 25529 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak öngördüğü istisnalar dışındaki hükümleri yayım tarihinde yürürlüğe giren 14.07.2004 tarihli ve 5219 sayılı Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, yürürlük tarihinden sonra mahkemelerce verilen hükümler yönünden 1086 sayılı Kanun'un 427. maddesindeki temyiz (kesinlik) sınırını bir milyar TL ve karar düzeltme yoluna gidilebilmesi için 440/III-1. maddesinde öngörülen parasal sınırı da altı milyar TL olarak değiştirmiştir. 5219 ve 5236 sayılı Kanunlara göre katsayı artışı uygulanarak bu sınırlar arttırılmıştır.
22. Somut olayda, direnme kararının verildiği 16.10.2023 tarihinde bu miktar 12.950,00 TL’dir.
23. Hemen belirtilmelidir ki, 16.07.1981 tarihli ve 2494 sayılı Kanun’un geçici maddesi ile temyiz ve karar düzeltme sınırlarına ilişkin değişikliklerin, Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra verilecek nihai kararlara yönelik temyiz ve karar düzeltme istemleri hakkında uygulanacağı belirtilmiş, dolayısıyla dava hangi tarihte açılmış olursa olsun temyiz ve karar düzeltme sınırlarının saptanmasında hakkında bu yollara başvurulan hükmün verildiği tarihteki yasal durumun esas alınacağı kabul edilmiştir.
24. Bir mahkeme kararının temyiz edilip edilemeyeceği belirlenirken, temyiz hakkının doğduğu (kararın verildiği) tarihteki hukuksal durum esas alınmalı, karar tarihinde yürürlükte bulunan kanun hükmü temyiz sınırı yönünden hangi düzenlemeyi içeriyor ise ona bağlı kalınmalıdır. Buradaki karar teriminin, mahkemenin, direnme kararını da kapsayacağı konusunda duraksama bulunmamaktadır.
25. Eldeki davada temyize konu alacak miktarının ne olduğunun açıklanmasında yarar bulunmakta olup davacı, kıdem ve ihbar tazminatlarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
26. Mahkemece davanın kısmen kabulüne dair verilen karar Özel Daire tarafından kıdem ve ihbar tazminatlarının belirsiz alacak davasına konu olamayacağından bu alacaklar yönünden davanın hukuki yarar yokluğundan reddine karar verilmesi gerektiğinden bahisle bozulmuş, Mahkemece direnme kararı verilmiştir.
27. Bu durumda direnme kararını temyiz eden davalı aleyhine hükmedilen ve uyuşmazlık konusu olan miktar brüt 1.340,00 TL kıdem tazminatı ve brüt 1.564,50 TL ihbar tazminatı olmak üzere toplam 2.904,50 TL olmakla bu miktarın açık biçimde direnme kararının verildiği 16.10.2023 tarihi itibarıyla 6100 sayılı Kanun'un geçici 3. maddesi gereğince uygulanması gereken 1086 sayılı Kanun'un 427. maddesi uyarınca geçerli olan 12.950,00 TL tutarındaki temyiz edilebilirlik sınırının altında olması nedeniyle anılan karara karşı temyiz yoluna gidilmesi miktar itibarıyla mümkün değildir.
28. Şu hâlde davalı vekilinin direnme kararına yönelik temyiz başvurusunun miktardan reddine karar verilmelidir.
V. KARAR
Açıklanan sebeplerle;
Davalı vekilinin temyiz başvurusunun miktardan REDDİNE,
19.02.2025 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.