Logo

Hukuk Genel Kurulu2013/6-1908 E. 2013/1641 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Trampa yoluyla hisse devrinde önalım hakkının kullanılıp kullanılamayacağı ve yapılan işlemin muvazaalı olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Tapuda trampa şeklinde yapılan temlikin satış olduğu iddiasının ispatlanamaması, trampa yoluyla edinilen hisseye önalım hakkı kullanılamayacağı ve davada taraf sıfatı kalmayan kişinin aleyhine hüküm kurulamayacağı gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara 2.Asliye Hukuk Mahkemesi

NUMARASI:2012/287 E.-2012/360 K

TARİHİ:03.07.2012

Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; Ankara 2.Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 03.07.2012 gün ve 2012/287 E.-2012/360 K. sayılı kararın Direnme Uygun Daireye kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 03.04.2013 gün ve 2012/6-858 Esas- 2013/427 Karar sayılı ilamın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu'nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1.maddeleri gereğince takdiren 218,00 TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca 50,45 TL karar düzeltme harcı peşin alındığından başkaca harç alınmasına mahal olmadığına, 04.12.2013 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Uyuşmazlık, sonradan hissedar olan Birdane Kanadıkırık'tan trampa yoluyla hisse devir alan A. Y..'a karşı önalım hakkının kullanılıp kullanılamayacağına yöneliktir.

Davacı tapuda trampa şeklinde yapılan temlikin aslında satış olduğunu iddia ederek muvazaa iddiasında bulunmuş,

Bilirkişi raporunda dava konusu kadastro parselinin takas tarihi 28.07.2006'daki değerinin 51.875.-TL olduğu, buna karşılık takas konusu Karakusunlar 27521 ada 1 nolu imar parselinin takas tarihi 28.07.2006'daki değerinin 17400.-TL olduğu belirtilmiştir.

Tapuda trampa şeklinde yapılan temlikin aslında satış olduğu iddia edilerek muvazaa iddiasında bulunulmuştur. Trampaya konu edilen taşınmazlar arasındaki değer farkı tapuda trampa olarak yapılan temlikin aslında satış olduğunu göstermeye yeterli değildir. Bir tek mesaha farkı söz konusu paylar arasında gerçekten bir eşitsizlik bulunduğunun kabulüne imkan vermez. Trampaya konu paylar her zaman aynı değerde olmayabilir, eşitliği sağlamak için birisine bedel ilave olunabilir.

Tapuda yapılan trampa işleminin satış olduğu hususundaki iddia, işlemin tarafı olmayan davacı tarafından ileri sürülen üçüncü şahıs muvazaası niteliğinde olup, her türlü delille kanıtlanabilecektir.

Dinlenen davacı tanıkları tapu kaydının aksini kanıtlar güçte değildir.

Oysa davalı tanıklarının beyanları işlemin tamamen trampa olduğu yönündedir. Davacının kendi tanıklarının beyanları ise, trampaya ilişkin olmayıp, bir kısım paydaşların paylarını satmaları için emlakçılar tarafından rahatsız edildiklerine ilişkindir.

Mahkeme ilk kararında, davalı A. Y..'ın taşınmaza paydaş olarak girmek ve sonuçta ortaklığın giderilmesi davası açarak tamamına malik olabilmek için B. K..'la muvazaalı satış ve trampa işlemi yaparak, işbirliği halinde önalım hakkının kullanılmasını önlemeye yönelik tasarrufta bulundukları gerekçesine dayanmıştır. Ancak gerekçesini hangi somut delillere dayandırdığını açıklamamıştır.

Bu şekilde taşınmazda paydaş haline gelen davalı A. Y..'ın taşınmazda başka paylar alması, paydaşa yapılan pay satışı niteliğindedir. Söz konusu paylara yönelik önalım hakkı kullanılamaz. Bu durumda mahkemece davalı A.Y..hakkındaki davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması da doğru değildir.

Mahkemece satıcılar malik olmaktan çıktığından B. K.. ve Ç.. P.. hakkındaki davanın husumet yönünden reddi kararı verilmiştir. Bu nedenle direnme kararında muvazaalı işlemin tarafı olan B. K.. yer almamıştır. Davada taraf sıfatı kalmayan kişinin davalı ile eylem ve işbirliği içinde muvazaalı işlemi gerçekleştirdiği benimsenerek bu kişinin aleyhine olacak şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olduğundan karar düzeltme isteminin kabulü gerekir.