"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 18/07/2012
NUMARASI : 2012/190-2012/286
Taraflar arasındaki “üyelikten ihraç kararının iptali ve menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Samsun Asliye Ticaret Mahkemesi'nce üyelikten ihraç kararının iptaline dair verilen 08.12.2011 gün ve E:2011/121, K:2011/466 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23.Hukuk Dairesi'nin 21.03.2012 gün ve 607 - 2202 sayılı ilamı ile;
(... Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatif üyesi olduğunu, kendisine yollanan ihtarlar sonrasında aidat borçlarını ödememesi nedeniyle ihraç edildiğini, bu karara itirazları sonucu genel kurulda ihracın onaylandığını ve fakat ihracın haksız olduğunu ileri sürerek, 22.01.2011 tarihli genel kurul ihraç kararının iptali ile aidat borcunun bulunmadığına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacının borçlu olmadığının tespitine yönelik talebinin harçlandırılmadığını, 1994 ile 2006 yılları arasında aidat ödemesinin bulunmadığını, ihtarnamelerin usulüne uygun olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre, davacıya gönderilen ilk ve ikinci ihtarnamelerdeki borç miktarlarının birbirine uymadığı, alacağın anapara ve faiz ayrımı yapılmadan müphem bırakıldığı, ihtarnamelerin usulüne uygun olmadığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1) Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde değildir.
2) Dava, üyelikten ihraç kararının iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemlerine ilişkindir. Mahkemece, ihraç kararının iptali yönünden davanın kabulüne karar verilmiş, davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir. Hükme dayanak yapılan bilirkişi raporunda davacının davalıya olan borç miktarının tespit edildiği dikkate alınmak suretiyle, Harçlar Kanunu uyarınca menfi tespit davası yönünden eksik harcın tamamlattırılması için davacı tarafa uygun süre verilerek, bu eksiklik giderildikten sonra menfi tespit talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken, yanılgılı gerekçe ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir...)
gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalı ....... Konut Yapı Kooperatifi vekili.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, üyelikten ihraç kararının iptali ve borçlu olmadığının tespiti istemlerine ilişkindir.
Mahkemece, ihraç kararının iptali yönünden davanın kabulüne karar verilmiş; davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin talebi yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiştir.
Davalı kooperatif vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce; ihraç kararının iptali yönünden davanın kabulüne yönelik ileri sürülen temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, davacının borçlu olmadığının tespitine ilişkin talebi yönünden ise olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerektiğine işaretle karar bozulmuştur.
Yerel mahkemece, ihraç kararının iptali isteminden bağımsız ve ayrı bir menfi tespit isteminin bulunmadığı gerekçesiyle önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize davalı kooperatif vekili getirmiştir.
Üyelikten ihraç kararının iptali yönünden davanın kabulüne dair verilen hüküm kesinleşmiş olup, bu husus uyuşmazlık dışıdır.
Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; dava dilekçesinin içerik ve kapsamından ihraç kararının iptali isteminden bağımsız ve ayrı bir talep niteliğinde aidat borcunun bulunmadığına ilişkin bir menfi tespit davasının bulunup bulunmadığı, menfi tespit istemine ilişkin bir davanın da bulunduğu sonucuna varılması halinde, davalı taraftan temyiz harcının maktu mu, yoksa nisbi mi alınması gerektiği, hükmün kapsamı ve temyiz edenin sıfatı dikkate alındığında direnme kararını temyizde hukuki yararının bulunup bulunmadığı;
Sonuç itibariyle; menfi tespit istemine ilişkin ihraç kararından bağımsız ve ayrı bir talep ve dolayısıyla dava olmadığına dair yerel mahkeme direnme kararının yerinde olup olmadığı, noktalarında toplanmaktadır.
Yukarıda yer verilen uyuşmazlık konularının ayrı ayrı incelenip değerlendirilmesinde yarar vardır.
I-Dava dilekçesinin içerik ve kapsamından ihraç kararının iptali isteminden bağımsız ve ayrı bir talep niteliğinde aidat borcunun bulunmadığına ilişkin bir menfi tespit davasının bulunup bulunmadığı yönünden yapılan inceleme bakımından;
Hemen belirtilmelidir ki; davacı, davalıya karşı olan birden fazla talebini aynı davada birleştirebilir. Yani birden fazla davasını aynı dava dilekçesi ile açabilir. Buna “objektif dava birleşmesi veya davaların yığılması” denilmektedir. Bu halde, davada birlikte açılan dava sayısı kadar talep sonucu ve dava konusu bulunmaktadır.
Davaların yığılmasında (objektif dava birleşmesinde), görünüş itibariyle tek bir dava dilekçesi bulunmasına rağmen, aslında dava dilekçesinde belirtilen talep sayısı kadar birbirinden ayrı bağımsız dava vardır ve yargılamada her bir dava (talep) bağımsız olarak ayrı ayrı işlem görür ve karara bağlanır (Kuru/Arslan/Yılmaz: Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, 22.Baskı, Ankara 2011, Sahife:284, 285).
Somut olaya gelince; davacı vekilinin düzenlediği dava dilekçesinin üst kısmında tarafların bilgilerine yer verildikten sonra konu başlığı altında “İhraç kararının iptali ile aidat borcu olmadığının tespiti talebidir” şeklinde davanın konusunun ne olduğu belirtilmiştir. Bunun yanında yine dava dilekçesinin açıklamalar kısmında ilk iki paragrafta ihraç kararının şekil şartlarına uyulmadığı belirtilerek, iptali istenildikten sonra üçüncü paragrafta ayrı bir talep olarak davalı kooperatife herhangi bir borcun bulunmadığı açıklanmaktadır. Dava dilekçesinin sonuç kısmında ihraç kararının iptali ile davalı kooperatife borcun bulunmadığının tespiti istemlerinin yer aldığı anlaşılmaktadır.
Görüldüğü üzere, dava dilekçesinin içerik ve kapsamından ihraç kararının iptali isteminden bağımsız ve ayrı bir talep niteliğinde aidat borcunun bulunmadığına ilişkin bir menfi tespit davasının bulunduğu sonucuna varılmaktadır.
Öyleyse, yukarıda vurgulandığı üzere, mahkemece, ihraç kararından ayrı ve bağımsız menfi tespit davası hakkında da hüküm kurulması gerekmektedir.
II-Menfi tespit istemine ilişkin ayrıca bir dava olduğu sonucuna varılması halinde, davalı taraftan temyiz harcının maktu mu yoksa nisbi oran üzerinden mi alınması gerektiği yönündeki uyuşmazlığa gelince;
Yukarıda belirtildiği üzere, dava dilekçesinin içerik ve kapsamından ihraç kararının iptali isteminden bağımsız ve ayrı bir talep niteliğinde aidat borcunun bulunmadığına ilişkin bir menfi tespit davasının bulunduğu sonucuna varılmış olmakla birlikte, mahkemece bu konuda olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemesi; dolayısıyla, direnme kararında hüküm altına alınan bir miktar da bulunmadığından, direnme kararını temyizde maktu harcın tahsil edilmesi usul ve yasaya uygundur.
III-Hükmün kapsamı ve temyiz edenin sıfatı dikkate alındığında direnme kararını temyizde hukuki yararının bulunup bulunmadığı konusu yönünden ise;
Hukuk Genel Kurulu'nda yapılan görüşmede davalı kooperatifin direnme kararını temyizde hukuki yararı olmadığı ileri sürülmüş ise de; Kurul çoğunluğunca davalının az yukarıda varılan sonuç uyarınca ayrı talep niteliğinde menfi tespit davasının bulunduğu, bu davada davacının ret edilecek talebi yönünden davalı tarafın vekalet ücreti alacağı doğacağından, direnme kararını temyizde davalı kooperatifin hukuki yararının bulunduğu sonucuna oyçokluğuyla varılarak, önsorunun bulunmadığı kabul edilmiştir.
Yukarıda yapılan açıklamalar göstermektedir ki, ihraç kararının iptali isteminden bağımsız ve ayrı bir talep niteliğinde aidat borcunun bulunmadığına ilişkin bir menfi tespit davasının bulunmadığına dair yerel mahkeme direnme kararı isabetli değildir.
Şu halde, mahkemece yapılacak iş; yargılama sırasında aldırılan bilirkişi raporunda davacının davalı kooperatife olan borç miktarının tespit edildiği dikkate alınmak suretiyle, 492 sayılı Harçlar Kanunu uyarınca menfi tespit davası yönünden eksik harcın tamamlattırılması için davacı tarafa uygun süre verilerek, bu eksiklik giderildikten sonra, menfi tespit talebi ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar vermek olmalıdır.
Sonuç itibariyle; mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, hatalı kabulle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı .....Konut Yapı Kooperatifi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı Kanun'un 440/1.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.