Logo

Hukuk Genel Kurulu2012/11-783 E. 2013/553 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalının tescilli markalarının davacının markası ile benzerlik teşkil edip hükümsüzlüğüne karar verilip verilmeyeceği.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemece alınan bilirkişi raporunun Yargıtay denetimine elverişli olmaması ve yetersiz olması, taraf markaları arasında iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığının tespiti için yeni bir bilirkişi raporu alınması gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : İstanbul 4.Fikrî ve Sınaî Haklar Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 22/05/2012

NUMARASI : 2012/12 E-2012/140 K.

Taraflar arasındaki “haksız rekabetin önlenmesi ve marka hükümsüzlüğü” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 4.Fikri ve Sınai Haklar Hukuk Mahkemesi'nce asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen 18.09.2009 gün ve 2007/34 E-2009/165 K.sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 11.Hukuk Dairesi'nin 17.10.2011 gün ve 2010/1162 E- 2011/14057 K. Sayılı ilamı ile;

(...Davacı vekili, müvekkilinin “BİM” işletme adını 1995 tarihinden itibaren ticaret siciline kayıtlı olarak kullandığını, 35,36,37,38,40,41,42 nolu hizmet sınıflarında marka olarak tescil edildiğini, davalının tabelalarında “KALİTELİ İNDİRİM MARKETLERİ-KİM”, “KAZANÇLI İSTANBUL MARKETLERİ-KİM” ibareli 35. sınıfta tescilli markalarının tamamı yerine “KİM” ibaresini kullandığını, müvekkiline ait “BİM” markasının tanınmış olduğunu, davalının müvekkilinin markasına tecavüz ve haksız rekabette bulunduğunu ileri sürerek markaya tecavüz ve haksız rekabetin tespitini, durdurulmasını, manevi tazminata hükmolunmasını; birleşen davada ise davalıya ait markaların hükümsüzlüğünü talep ve dava etmiştir.

Davalı vekili, müvekkilinin pazarlama stratejisinin orijinal ve kendine özgü olduğunu, KİM ibaresinin "Kazançlı İstanbul Marketleri" ve "Kaliteli İstanbul Marketleri" ibarelerinin baş harflerinden oluştuğunu, TPE nezdinde markalarının tescil edildiğini, markalar arasında görsel ve işitsel benzerlik bulunmadığını, karıştırma ihtimalinin olmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.

Mahkemece, toplanan delillere ve benimsenen bilirkişi raporuna dayanılarak, davacı ile davalının marka veya kullandığı işaret arasında görsel, işitsel, kavramsal benzerlik bulunmadığı, her iki markanın asli ve tali unsurlarıyla birlikte bütünü itibarıyla bıraktığı izlenimler bakımından benzerlik ve çağrışım olmadığı, taraf markalarının ait oldukları mal ve/veya hizmetlerin hitap ettiği tüketici kitlesinin eğitim ve toplumsal durumu, markaların tescilli oldukları malın ya da hizmetin değeri ve buna bağlı olarak alıcının bu malı almaya gittiğinde harcadığı zaman kriterleri nazara alındığında orta düzeydeki tüketici tarafından karıştırma ihtimali olmadığı, davalının tescilli markalarının hükümsüz kılınıncaya kadar kullanımının markaya tecavüz ya da haksız rekabet oluşturmayacağı, davalının tescilden farklı biçimde “KİM+şekil” biçimindeki kullanımının dahi davacının “BİM+şekil” markalarından, süpermarket müşterisi bakış açısıyla farklı olduğu, 556 sayılı KHK’nin 9/1-c ve 8/4 maddesinde yazılı sulandırma, aşındırma, haksız yararlanma hallerinin de somut olayda mevcut olmadığı gerekçesiyle asıl davanın ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir.

Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.

1)Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin asıl davaya yönelik bütün temyiz itirazlarının reddine, birleşen dava yönünden aşağıdaki bent dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.

2)Birleşen dava, davalı adına tescilli markaların hükümsüzlüğü talebine ilişkindir. Mahkemece, hükme esas alınan bilirkişi raporuna dayanılarak taraf markalarının bütünü itibariyle ortalama tüketici nezdinde bıraktığı izlenimler bakımından benzer olmadığı ve mağaza formatlarının da farklı olduğu gerekçeleriyle hükümsüzlük talebi reddedilmiştir. Ancak, dava konusu markalardaki “KALİTELİ İNDİRİM MARKETLERİ” ve “KAZANÇLI İSTANBUL MARKETLERİ” ibareleri vasıf, cins, amaç ve coğrafi yer belirtmesi nedeniyle markanın baskın unsurunu oluşturmayıp yardımcı unsur niteliğini taşımaktadır. Davalı markalarındaki asıl unsur “KİM” ibaresidir. Taraf markalarının 35. sınıfta tescilli olduğu anlaşılmaktadır. Bu durumda, söz konusu hizmetlerin ortalama alıcıları olan tüketiciler nezdinde, davalı markalarının asıl unsurunu oluşturan “KİM” ibaresinin, davacı markası “BİM” ibaresi ile 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında aralarında ilişkilendirme ihtimali olup olmadığı hususu değerlendirilmelidir. Hükme esas alınan bilirkişi raporu bu yönden yetersizdir. Davalı markalarındaki “KİM” ibaresi ile davacı markasındaki “BİM” ibaresi yönünden iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususunda mahkemece bilirkişi kurulundan ek rapor alınması veya gerekli görülürse yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelere dayanılarak birleşen davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış, hükmün davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir...)

gerekçesiyle bozularak, dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı BİM Birleşik Mağazalar A.Ş. vekili.

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Asıl dava, haksız rekabetin önlenmesi; birleşen dava ise, markanın hükümsüzlüğü istemine ilişkindir.

Mahkemece, asıl ve birleşen davanın reddine dair verilen karar davacı vekilinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce haksız rekabetin önlenmesine yönelik asıl davada ileri sürülen temyiz itirazlarının reddine karar verilmiş, marka hükümsüzlüğüne ilişkin birleşen davada verilen karar ise yukarıda yazılı nedenlerle bozulmuş; yerel mahkemece, marka hükümsüzlüğüne ilişkin birleşen dava yönünden önceki kararda direnilmiştir. Hükmü temyize davacı vekili getirmiştir.

Asıl davada haksız rekabet iddiasının reddine dair verilen hüküm kesinleşmiş olup, uyuşmazlık dışıdır.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalının tescilli markalarının hükümsüzlüğüne ilişkin birleşen davada aldırılan bilirkişi raporunun yetersiz olup olmadığı; buradan varılacak sonuca göre, mahkemece bilirkişi kurulundan ek rapor alınması veya gerekli görülürse yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekip gerekmediği, noktasında toplanmaktadır.

1086 sayılı (mülga) Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK.)'nun 275.maddesi; “Mahkeme, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişinin oy ve görüşünün alınmasına karar verir. Hakimlik mesleğinin gerektirdiği genel ve hukuki bilgi ile çözümlenmesi mümkün olan konularda bilirkişi dinlenemez.” hükmünü içermektedir.

01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 'Bilirkişiye başvurulmasını gerektiren hâller' başlığı altında düzenlenen 266/(1) maddesi de az yukarıda belirtilen 1086 sayılı HUMK'nun 275.maddesine paralel bir düzenlemeyi içermektedir.

Görüldüğü üzere, genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkesin bilmesi gereken konularla hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konular dışında kalan ve çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren hallerde bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Zira, vurgulanan bu ilke hem öğretide hem de Yargıtay uygulamasında benimsenip, kökleşmiştir (Kuru/Arslan/Yılmaz:Medeni Usul Hukuku, 16.Bası, Ankara 2005, Sahife:502 vd.; Pekcanıtez/Atalay/Özekes: Medeni Usul Hukuku, 12.Bası, Ankara 2011, Sahife:517 vd.; Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 09.03.2008 gün ve E:2008/11-262, K:2008/260; 28.03.2007 gün ve E:2007/11-154, K:2007/168; 07.03.2007 gün ve E:2007/11-94, 2007/113; 14.05.2008 gün ve E:2008/11-392, K:2008/377; 27.06.2012 gün ve E:2012/7-293, K:2012/418 sayılı ilamları).

Somut olaya gelince; davalı markalarının asıl unsurunu oluşturan “KİM” ibaresinin, davacı markası “BİM” ibaresi ile 556 sayılı KHK’nin 8/1-b maddesi anlamında aralarında ilişkilendirme ihtimali olup olmadığı hususunun değerlendirilmesi gerekmektedir

Hükme esas alınan 27.04.2009 tarihli bilirkişi raporu bu yönden Yargıtay denetimine elverişli olmaktan uzak olduğu gibi aynı zamanda yetersizdir.

Öyleyse, mahkemece, yetersiz bilirkişi incelemesi esas alınarak, yerinde olmayan gerekçelere dayanılarak birleşen davanın reddine karar verilmesi doğru değildir.

Şu halde, mahkemece yapılacak iş; davalı markalarındaki “KİM” ibaresi ile davacı markasındaki “BİM” ibaresi yönünden iltibas tehlikesi bulunup bulunmadığı hususunda mahkemece bilirkişi kurulundan ek rapor alınması veya gerekli görülürse yeni bir bilirkişi kurulundan rapor alınarak, varılacak sonuca göre bir karar verilmelidir.

Hal böyle olunca; mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, eksik araştırma ve hatalı kabulle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davacı BİM Birleşik Mağazalar A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma ilamında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 1086 sayılı HUMK'nun 440/1.maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.04.2013 gününde oyçokluğuyla karar verildi.