"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “el atmanın önlenmesi ve yıkım ” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Manavgat Asliye 2.Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 09.10.2008 gün ve 2007/469 E., 2008/576 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 1.Hukuk Dairesi’nin 22.02.2010 gün ve 2010/867-1889 sayılı ilamı ile;
(...Dava, çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir.
Mahkemece, teknik bilirkişi rapor ve krokisinde (A) ve (B) ile gösterilen yerlere elatmanın önlenmesine ve taşkın inşaatın yıkımına karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillere göre, davacının 372 parsel sayılı taşınmazda paydaş davalının ise komşu 376 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğu, davacının davalı tarafından yapılan muhtesatın taşınmazına taşkın olduğunu ileri sürerek, eldeki davayı açtığı görülmektedir.
Ne varki, davacı temyizinde mahkemece yıkımına karar verilen bilirkişi raporunda (B) harfi ile gösterilen yerdeki jeneratör binasının kendisine ait olduğunu bildirmiş; davalı da aynı yönde beyanda bulunmuştur.
Öte yandan, teknik bilirkişi (kontrol mühendisi) 376 sayılı parsel üzerindeki terzi dükkanının 372 sayılı parsele 13,14 m2 jeneratör binasının ise 13,39 m2 tecavüzlü olduğunu belirtmiş, ancak krokisinde taşkın olan bu kısmı göstermemiştir. İnşaat mühendisi ise, 376 sayılı parsel üzerinde bulunan kısımlar ile 372 sayılı parsel üzerinde bulunan dükkanların arasının duvarla çevrildiğini ve üzerinin kapatıldığını; bu bölümlerin (A) ve (B) harfleriyle gösterildiğini açıklamıştır.
O halde, mahkemece üç kişiden müteşekkil bilirkişi heyetiyle yeniden mahallinde uygulama yapılması, davalının tecavüzünün nereye isabet ettiğinin ne şekilde oluştuğunun duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ile yetinilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Tarafların temyiz itirazları bu nedenle yerindedir...)
gerekçesi ile oybirliği ile bozulmasına karar verilerek dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Dava, çaplı taşınmaza el atmanın önlenmesi ve yıkım istemine ilişkin olup,davalı yan savunma yoluyla TMK 725.md.uyarınca temliken tescil isteğinde bulunmuştur.
Davacı vekili, dava dilekçesinde davacının 372 parsel sayılı taşınmazın paydaşlarından olduğunu, davalının ise 376 parsel sayılı taşınmazın maliki olduğunu, davalının kendisine ait dükkanla, davacıya ait parsel üzerindeki dükkanın üzerini ve arkasını kapatarak taşınmazına tecavüz ettiğini ileri sürerek, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteğinde bulunmuştur.
Mahkemece, alınan fen bilirkişisi raporu ve krokisi doğrultusunda; “A harfi ile gösterilen 372 nolu parselin 13,14 metrekarelik kısmı ile B harfi ile gösterilen 13,39 metrekarelik kısmına davalı tarafça yapılan tecavüzün men’ine, A harfi ile gösterilen kısımda kalan terzi dükkanı ile B harfi ile gösterilen kısımda kalan jeneratörün ve binanın kal' ine, davalı tarafın tescil talebinin reddine,” karar verilmiştir.
Hükmün taraf vekillerince temyizi üzerine, Özel Dairece yukarıda başlık bölümünde metni aynen alınan gerekçelerle bozulmuştur.Yerel Mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnme kararını davalı vekili temyiz etmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan deliller değerlendirildiğinde; 372 parsel sayılı taşınmazda davacının iştirakli olarak payının bulunduğu, taşınmaz üzerinde bulunan jeneratörün davacıya ait olduğu sabittir.Mahkemece hüküm fıkrasında jeneratörün kal’ine karar verilmişse de, taraflar arasında jeneratörün davacı yana ait olduğu konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır.
Yerel Mahkemece çekişmeli taşınmazda, tecavüzün belirlenmesi amacıyla fen ve inşaat bilirkişisi aracılığı ile keşif yapılmış, inşaatçı bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, dava konusu taşınmazın değeri belirlenerek, metrekaresinin 9000 YTL olduğu; fen bilirkişisi tarafından düzenlenen rapor ve ekindeki krokide de, davalıya ait 376 nolu parselin, davacı taşınmazına tecavüzlü kısımları belirlenmiştir. Buna göre; (A) ile gösterilen 13,14 m2' lik kısmın terzi dükkanı olarak; (B) ile gösterilen 13,39 m2' lik kısmın da jeneratörün bulunduğu yapı ile davacı taşınmazına taşkın olduğu saptanmıştır. Ne var ki, fen bilirkişisince ölçümün şerit metre ile yapıldığı görülmüştür.
Uyuşmazlık, jeneratörün bulunduğu yapının hangi parselde kaldığı,kimin tarafından inşa edildiği ve tecavüzlü kısımların belirlenmesinde ölçümün hassas aletle yapılmayıp, şerit metre ile yapılmış olması nedeniyle gerçek durumun yansıtılıp yansıtılmadığı noktasındadır.
Davacı jeneratörünün bulunduğu yapının davalı tarafından inşa edildiğini, binayı kendisinin yapmadığını iddia etmekte; davalı yan ise, yargılama sırasında ve cevap dilekçelerinde, jeneratörün bulunduğu binanın davacı tarafından yapıldığını savunmaktadır.
O halde mahkemece, bozma ilamında değinildiği gibi, 3 kişilik uzman bilirkişi kurulu aracılığı ile çekişmeli taşınmazda keşif yapılarak hassas aletlerle ölçüm yapılması, dava konusu edilen alanların, hangi parsel içinde kaldıkları, alanlarının ne olduğunun tespiti ile gerektiğinde taraf tanıkları da dinlenilmek suretiyle tecavüze konu yapıların kimin tarafından yapıldığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanarak, sonucuna göre karar verilmesi gerekir.
O halde, Özel Daire bozma ilamında ve yukarıda belirtilen gerekçelerle, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen bozma ilamına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda belirtilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı kanunun 440.maddesi uyarınca hükmün tebliği tarihinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.