"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “Tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 16. Asliye Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 22.09.2010 gün ve 2009/1 E., 2010/308 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 18. Hukuk Dairesinin 14.04.2011 gün ve 2011/2025-4974 sayılı ilamı ile;
(...Davacı vekili müvekkilinin davalı vakfın emeklilik yardımından yararlanma hakkını kazandığının tespitini istemiş, mahkemece davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı Kenan, davalı İ…Bankası Mensupları Sosyal Yardımlaşma ve Emeklilik Vakfı'na 01.01.1979 tarihinde üye olmuş ve 06.12.2006 tarihinde emeklilik yardımı talebinde bulunmuştur. Dosya içinde bulunan davalı Vakfın yürürlükte bulunan vakıf senedinin 3. ve 31. maddelerinde emekliye ayrılanlara yardımda bulunulacağı, Yardım ve Krediler Yönetmeliğinin 3. maddesinde ise vakıfta üyelik süresi 10 yılı dolanların bu yardımdan yararlanabilecekleri düzenlenmiştir. Davalı vakıf tarafından mahkemeye sunulan 15.05.2007 günlü yazı ve alınan bilirkişi raporunda da davacının emeklilik yardımından hak kazanma şartlarına sahip olduğunun bildirilmesi karşısında davanın kabulü yerine yazılı gerekçeyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Davacı vekili; Müvekkilinin İ… Bankası Mensupları Sosyal Yardımlaşma ve Emeklilik Vakfına 01/01/1979 tarihinden beri üye olduğunu, yükümlülüklerini yerine getirdiğini, 06/12/2006 tarihli dilekçe ile Vakıf Senedinin 31. maddesine göre emeklilik yardımından yararlanmak için başvurduğunu, 20/9/2003 tarihli olağanüstü Genel Kurulunda kabul edilen Yardım ve Krediler Yönetmeliğinin 3.maddesinde emeklilik yardımından vakıftaki üyelik süresi 10 yılı aşanların istekleri halinde veya herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emekli olan üyelerin yararlandırılacağı yönünde hüküm getirildiğini, davalı Vakıf tarafından verilen cevapta, Vakfın 13/05/2006 tarihinde yapılan olağan genel kurulunda vakıf senedinin emeklilik ve malullük yardımı ile ilgili 31.maddesinde de benzer hükümler içeren değişikliklerin yapıldığının ve tescili için Mahkemeye başvurulduğunu ve yargılama sürecinin devam ettiğinin, bu nedenle talebin karşılanmasının mümkün görülmediğinin bildirildiğini, ileri sürerek müvekkilinin davalı Vakıfta emeklilik yardımından yararlanma hakkını kazandığının tespitine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili;Vakıf Yönetim Kurulunun 28/04/2006 tarihli kararı ile Vakıf Senedinin 3 ve 31. maddesinde değişiklik yapılmasına ilişkin genel kurula yaptığı önerinin 13/05/2006 tarihinde yapılan genel kurulda kabul edildiğini, değişikliğin tescili için açılan davanın devam ettiğini, davacının talebinin yerinde olmadığını, müvekkili Vakıfça yapılan işlemlerin yerinde bulunduğunu belirterek, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemenin, davacının henüz yasal emeklilik hakkını kazanamadığından emeklilik yardımından yararlanamayacağı, daha üst norm niteliğindeki Vakıf senedine aykırı olan Vakıf Yardım ve Krediler Yönetmeliği’nin 31. maddelerindeki "...Vakıfdaki üyelik süresi 10 yılı aşanlar emeklilik yardımından yararlandırılır..." hükmünün geçerli olmadığı, davacının yönetmeliğin 3.maddesine dayanmasının yerinde olmadığı gerekçesiyle davanın reddine dair verdiği karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuş; Yerel Mahkeme, aynı gerekçeyle önceki kararında direnmiştir.
Uyuşmazlık; yürürlükte bulunan Vakıf senedine göre davacının, emeklilik yardımına hak kazanıp kazanmadığı noktasında toplanmaktadır.
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, aynı kanunun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 23.01.2013 gününde oybirliği ile karar verildi.