Logo

Hukuk Genel Kurulu2011/12-746 E. 2012/126 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yabancı uyruklu alacaklının, icra takibinde teminat yatırıp yatırmaması gerektiği ve üçüncü kişinin şikayet hakkı bulunup bulunmadığı hususunda yerel mahkemenin direnme kararı vermesi üzerine uyuşmazlık çıkmıştır.

Gerekçe ve Sonuç: Yerel mahkemenin, Özel Daire'nin bozma ilamına rağmen, bozma kararından sonra dosyaya sunulan yeni bir delile dayanarak ve ilk kararında değerlendirilmeyen yeni bir gerekçe ile hüküm kurması usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı niteliğinde olmadığından, dosyanın Özel Daire'ye gönderilmesine karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 05/10/2010

NUMARASI : 2010/959-2010/1296

Taraflar arasındaki “şikayet” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; Bakırköy 1. İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin reddine dair verilen 13.11.2009 gün ve 1563 E., 1466 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçiler vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesinin 07.06.2010 gün ve 2549 E., 14121 K. sayılı ilamı ile,

(...Şikayetçiler T.. Tekstil ..A.Ş ile T.. İlaç Kozmetik…Ltd. Şti. vekili, borçlu olmadıkları halde ödeme emrinin müvekkillerine gönderildiğini, sehven, yetkili olmayan elemanlarının tebligatı aldığını ve sonrasında müvekkillerinin işyerinde haciz yapıldığını iddia ederek, tebligat ve tebligat sonrası tüm işlemlerin iptalini istemiş, mahkemece 3.cü kişinin tebligata ve hacze şikayet hakkı bulunmadığı gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.

5718 Sayılı Milletlerarası Özel Hukuk Ve Usul Hukuku Hakkında Kanunun 48. maddesine göre; “Türk mahkemesinde dava açan, davaya katılan veya icra takibinde bulunan yabancı gerçek ve tüzel kişiler, yargılama ve takip giderleriyle karşı tarafın zarar ve ziyanını karşılamak üzere mahkemenin belirleyeceği teminatı göstermek zorundadır. Mahkeme, dava açanı, davaya katılanı veya icra takibi yapanı karşılıklılık esasına göre teminattan muaf tutar.” Yasada öngörülen (mahkeme) teriminin icra takipleri için (icra dairesi olarak) anlaşılması gereklidir.

Somut olayda icra takibini yapan alacaklı A.B.D. vatandaşı olduğuna göre öncelikle mahkemece anılan konuda karşılıklılık esası olup olmadığı araştırılarak, karşılıklılık esası yok ise alacaklının teminat yatırması gerektiğine karar verilmesi gerekirken bu yönde araştırma yapılmadan hüküm tesisi isabetsizdir. İcra müdürlüğünce de alacaklıya, toplam alacağın %20 si oranında teminat yatırması için 8.10.2009 tarihinde 10 günlük süre verilmiş ise de, teminat yatırıldığına ilişkin makbuz görülememiştir.

Ayrıca şikayetçilerin borçlu olmayıp 3.cü kişi oldukları 14.9.2009 tarihli örnek 7 ödeme emrinden anlaşılmaktadır. Şikayetçilerin yetkilisi tarafından 14.10.2009 tarihli haciz tutanağında da aynı hususlar ileri sürülmüştür. Mahkemece, icra müdürlüğünün yaptığı tebligat ve haciz işlemlerinin usulüne uygun olup olmadığının denetlenip, gerçek borçlu adresinde tebligat ve haciz işleminin yapılıp yapılmadığının belirlenmesinden sonra oluşacak sonuca göre karar vermek gerekirken yazılı şekilde şikayetin reddine karar verilmesi isabetsizdir.)

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Şikayetçiler vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

İstek, memur işlemini şikayete ilişkindir.

Mahkemenin şikayetin reddi yönündeki kararı;Özel Dairece yukarıda başlık bölümüne aynen alınan nedenlerle bozulmuştur.

Yerel Mahkemece, Özel Daire bozma ilamında işaret edilen davalının teminat göstermesi gerektiği konusunda, bozmadan sonra dosya arasına alınan “davalının teminat göstermekten muaf olduğuna ilişkin” mahkeme kararına dayanılmak suretiyle direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir.

Hükmü temyize şikayetçiler vekili getirmiştir.

Hukuk Genel Kurulundaki görüşme sırasında, işin esasının incelenmesinden önce, temyize konu kararın gerçekte yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı; dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu'nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, ön sorun olarak değerlendirilmiştir.

Bilindiği üzere; direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için, mahkeme bozmadan esinlenerek yeni herhangi bir delil toplamadan önceki deliller çerçevesinde karar vermeli; gerekçesini önceki kararına göre genişletebilirse de değiştirmemelidir (6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 429. maddesi).

Eş söyleyişle; mahkemenin yeni bir delile dayanarak veya bozmadan esinlenerek gerekçesini değiştirerek veya daha önce üzerinde durmadığı bir hususu bozmada işaret olunan şekilde değerlendirerek karar vermiş olması halinde, direnme kararının varlığından söz edilemez.

Somut olayda ise; mahkemece, bozma öncesi yargılamada dosya içine getirilmeyen ve ilk kararda da değerlendirilmeyen, davalının teminat göstermekten muaf olduğuna ilişkin mahkeme kararı bozmadan esinlenilerek dosya içine alınıp, temyize konu kararın gerekçesinde de açıkça bunlara dayanılmıştır.

Mahkemenin direnme olarak adlandırdığı temyize konu kararın usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; bozmadan esinlenilerek yeni delil celbi ile ilk kararda tartışılıp, değerlendirilmemiş yeni gerekçeye dayalı, yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.

Hal böyle olunca; kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi, Hukuk Genel Kurulu’na değil, Özel Daireye aittir.

Bu nedenle, yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.

S O N U Ç: Yukarıda açıklanan nedenlerle şikayetçiler vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 07.03.2012 gününde oybirliği ile karar verildi.