Logo

Hukuk Genel Kurulu2011/12-737 E. 2012/55 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Haciz tutanağında borçlu belediye vekilinin "şikayet ve dava haklarımız saklı kalmak koşuluyla bloke edilen paranın alacaklı vekiline verilmesine muvafakat ediyoruz" şeklindeki beyanının haczedilmezlik şikayetinden vazgeçme anlamına gelip gelmediği.

Gerekçe ve Sonuç: Belediye vekilinin beyanının şikayetten açık bir feragat olmadığı, ihtirazi kayıtla paranın alacaklıya verilmesini kabul ettiği, bu nedenle haczedilen hesaptaki paranın niteliğinin 5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 15. maddesindeki haczedilmezlik kriterlerine göre incelenmesi gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Muğla İcra Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 19.07.2011

NUMARASI : 2011/234 E-2011/265 K.

Taraflar arasındaki “Şikayet” kanun yolundan dolayı yapılan yargılama sonunda; Muğla İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin reddine dair verilen 23.07.2010 gün ve 2010/299 E.2010/252 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi/borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesi’nin 18.04.2011 gün ve 2010/26131 Esas ve 2011/6678 Karar sayılı ilamı ile;

("...Borçlu vekilinin, icra mahkemesine başvurusunda, borçlu belediyeye ait Ziraat Bankası Muğla Şubesi'nde bulunan 3575874-501 ve 5003 nolu hesaplar üzerine konulan hacizlerin kaldırılmasına karar verilmesini istediği anlaşılmıştır. Başvuru bu hali ile 5393 Sayılı Belediye Kanunun 15/son maddesine dayalı haczedilmezlik şikayetidir. Anılan madde uyarınca belediyenin kamu hizmetlerinde fiilen kullanılan malları ile belediye tarafından tahsil edilen vergi, resim ve harç gelirleri haczedilemez. Ayrıca, Belediye Gelirleri Kanun ve diğer kanunlarla belediyeye verilen paylar vergi ve resim hükmünde olduğundan haczi mümkün değildir.

Haciz tutanağında borçlu belediye vekilinin; “şikayet ve dava haklarımız saklı kalmak koşuluyla bloke edilen paranın alacaklı vekiline verilmesine muvafakat ediyoruz” şeklindeki beyanı haczedilmezlik şikayetinden vazgeçme anlamına gelmemektedir. Çünkü açıkça vekil şikayet ve dava haklarını saklı tutarak ihtirazi kayıtla paranın alacaklı tarafa verilmesini kabul etmiştir. Şikayetten açık bir feragatı yoktur.

O halde mahkemece, öncelikle banka hesabı ile ilgili kayıtlar ve hesap ekstresi bankadan getirtilmeli, bu hesaba yatan paraların nitelikleri incelenmeli, belediyeden bilgi ve belgeler istenmeli ve gerektiğinde bilirkişi incelemesi yaptırılarak yukarıda açıklanan yasa hükmü gereğince bir sonuca ulaşılmalıdır. Eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir...")

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Şikayetçi/borçlu vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Şikayet, şikayetçi/borçlu Belediye Başkanlığı’na ait Ziraat Bankası Muğla Şubesi'nde bulunan hesapları üzerine konulan hacizlerin kaldırılması istemine ilişkindir.

Yerel Mahkemece, haczedilmezlik şikayetinden feragat edilmiş olduğu gerekçesiyle, haczedilmezlik şikayetinin reddine dair verilen hüküm, şikayetçi/borçlu vekilinin temyizi üzerine Özel Dairece yukarıda açıklanan gerekçeyle bozulmuş, yerel mahkemece önceki kararda ısrar edilmiş, hükmü, şikayetçi/borçlu vekili temyize getirmiştir.

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık, haciz tutanağında borçlu belediye vekilinin; “şikayet ve dava haklarımız saklı kalmak koşuluyla bloke edilen paranın alacaklı vekiline verilmesine muvafakat ediyoruz” şeklindeki beyanının haczedilmezlik şikayetinden vazgeçme anlamına gelip gelmediği noktasında toplanmaktadır.

Hukuk Genel Kurulunca öncelikle, Yerel mahkemece bozma öncesi verilen 23.07.2010 günlü ilk kararın hüküm fıkrasının 2 numaralı bendinde “…Muğla 2.İcra 2010/4396 Esas sayılı dosyaya Ziraat Bankası Muğla Şubesindeki 35758274-5001 ve 5003 sayılı mevduat hesaplarından intikal edecek paranın 9.695,60 TL kısmının mahkememizin 2010/256 Esas sayılı dosyasında verilen ihtiyati tedbir kararı gereğince ödenmemesine, geri kalan bakiyenin ödenebileceğine…” karar verildiği, ancak bozma sonrası verilen direnme kararında bu hükme yer verilmediği dikkate alındığında, direnme kararının usulüne uygun olup olmadığı ön sorun olarak incelenmiş, yapılan görüşmeler sonunda, oybirliği ile ilk hükümde verilen bu kararın tedbir mahiyetinde olduğu, hükümler arasında aykırılık teşkil etmeyeceği, kabul edilerek ön sorunun oybirliğiyle reddi ile, işin esasının görüşülmesine geçilmiştir.

İşin esasına gelince;

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Şikayetçi/borçlu vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine,08.02.2012 gününde, oybirliği ile karar verildi.