"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04.06.2010
NOSU : 2010/186 – 2010/342
Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; Kozan 1. Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 04.06.2010 gün ve 2010/186 E.- 2010/342 K. sayılı kararın onanmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 06.04.2011 gün, 2010/4-650 Esas, 2011/67 Karar sayılı ilamın, karar düzeltme yoluyla incelenmesi davalılar vekilleri tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu'nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren 203 TL. para cezasının karar düzeltme isteyenlerden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine ve peşin harcın mahsubuna, 29.02.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olup, mahkemece şirkete ait tek taşınmazın 3 ortaklı bulunan şirketin ortaklar kurulu kararı olmadan müdür olan davalı Murat'ın verdiği vekaletname ile diğer davalı ortak Nevzat tarafından diğer davalıya satıldığı ve satışın muvazzalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş ise de, mahkemenin ortaklar kurulu kararı ile ilgili gerekçesi yerinde değildir. Zira yukarı da da belirtildiği üzere 3 ortağı bulunan şirketin satışını isteyen 2 ortağının payı %60 nispetindedir. Her ne kadar ortada ıslak imzalı bir ortaklar kurulu kararı mevcut değil ise de; satış için vekalet veren müdür ile satışı gerçekleştiren ortağın payı % 60 olduğundan, artık somut olayda ortaklar kurulu kararı mevcut değildir denemez. Ayrıca 3585 sayılı Yasa ile değişik TTK'nun 388. maddesinde taşınmaz satımı için ağırlaştırılmış nisap öngörülmemiş olduğundan, şayet şirket anasözleşmesinde dava konusu işlem için bir ağırlaştırılmış nisap öngörülmemiş ise, işlemde bu açıdan bir usulsüzlüğün mevcut olmadığı sonucuna varılacaktır. Mahkemece bu husus araştırılmadığı gibi, dosya içeriğinden de bu husus anlaşılamadığından eksik inceleme söz konusudur. Öte yandan, muvazza iddiası bakımından da mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Zira tapuda devir bedelinin düşük gösterilmesi tek başına işlemin muvazzalı olduğu sonucunu doğurmaz. Davalı alıcı tapuda gösterilen tutardan fazla ödeme yapmış ve dinlenen tanıklar da satışın muvazzalı olduğu yolunda bir beyanda bulunmamışlardır. Ayrıca, satın alan kişi satın alınan yerde parasal bir sürü işlem yaptırmıştır. Öte yandan, taşınmaz üzerinde haciz ve ipotek mevcut olduğundan söz edilmektedir. Davalı taraf da bilirkişi raporuna itiraz etmiştir. Savunulduğu üzere taşınmaz üzerinde haciz ve ipotek varsa bunlar satış bedeline tesir edecektir. Mahkemece bu yönde de yeterli araştırma yapılmamış olduğundan, hüküm bu yönüyle de eksik incelemeye dayalıdır. Kaldı ki, şayet taşınmaz düşük bedelle satılmış ise, bu işlemi yapan şirket müdürü hakkında bir sorumluluk davasına konu olabilecektir.
Açıklanan tüm bu nedenlerle davalı M. B.'in karar düzeltme itirazının kabulüyle Hukuk Genel Kurulu'nun temyiz onama ilamının ortadan kaldırılarak yerel mahkeme kararının değişik gerekçe ile bozulması görüşünde olduğundan sayın çoğunluğun kararına karşıyım.