Logo

Hukuk Genel Kurulu2011/19-704 E. 2012/11 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Ticari defter kayıtlarına dayanılarak açılan mal bedelinden kaynaklı bakiye alacak davasında, davacı tacirin defter kayıtlarının kesin delil niteliğinin bulunup bulunmadığı ve bu kayıtlara itibar edilip edilemeyeceği hususunda yaşanan hukuki anlaşmazlık.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tacirin defterlerinin usulüne uygun tutulduğu ve kesin delil niteliği taşıdığı kabul edilmekle birlikte, bu kayıtlara dayanak teşkil eden belgelerin de sunulması gerektiği, aksi halde defter kayıtlarının tek başına yeterli delil sayılamayacağı gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ: İstanbul 11.Asliye Ticaret Mahkemesi

TARİH:30.11.2010

NUMARASI:2010/318 E/2010/649 K

Taraflar arasındaki davadan dolayı, bozma üzerine direnme yoluyla; İstanbul Asliye 11.Ticaret Mahkemesinden verilen 30.11.2010 gün ve 2010/318 E., 2010/649 K. sayılı kararın bozulmasını kapsayan ve Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'ndan çıkan 13.07.2011 gün 2011/19-426 Esas 2011/516 Karar sayılı ilamın, karar düzeltilmesi yoluyla incelenmesi davacı vekili tarafından verilen dilekçe ile istenilmiş olmakla; Hukuk Genel Kurulu'nca dilekçe, düzeltilmesi istenen ilam ve dosyadaki ilgili bütün kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Temyiz ilamında yer alan açıklamalara göre, 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440.maddesinde sayılan sebeplerden hiçbirisine uygun olmayan karar düzeltme isteğinin REDDİNE, aynı Kanunun 442/3. ve 4421 sayılı Kanunun 4/b-1 maddeleri gereğince takdiren (203) TL para cezasının karar düzeltme isteyenden alınarak hazineye gelir kaydedilmesine; peşin harcın mahsubuna, 18.01.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY YAZISI

Dava, mal bedelinden bakiye kalan alacağın tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali davası olup, mahkemece, ticari defterlere delil olarak dayanıldığı, davacının defterlerinin usulüne uygun olarak tutulmuş olduğu, kesin delil vasfının bulunduğu, buna mukabil davalı defterlerinin usulüne uygun olmadığı, davacının tamamlayıcı yemini de icra ettiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.

Yüksek Özel Daire'nin bozma kararı üzerine verilen direnme kararını inceleyen Yüce Hukuk Genel Kurulu'da yerel mahkeme gibi davacı tarafın defterlerinin kesin delil vasfını haiz olup davacının kendi defterlerine göre davalıdan alacaklı olduğu kabul edilmiş, ancak defterdeki kayıtlara dayanak yapılan belgelerinde kayıtları doğrulaması gerektiği belirtilerek kesin delil vasfı olduğu kabul edilen davacı defterindeki alacak kaydına neticeten itibar edilmemiştir.

Ticaret Kanunu'nda ticari defterlerin ispat kuvveti “kat'i delil” kenar başlığını taşıyan 82 vd. maddelerinde düzenlenmiş olup ticari defterlerin kat'i delil olarak kabul edilebilmesi için davanın her iki yanının da tacir olması, ihtilafın her iki tarafın ticari işletmesi ile ilgili olması ve ihtilaf konusunun her iki tarafın defterine geçirilecek bir iş olması gerekir. Böyle bir durumda kanuna ve usulüne uygun tutulmuş olan ve birbirini doğrulayan defter kayıtları sahibi lehine delil olur (TK 85/1) Defterlerin kanuna ve usulüne uygun olarak tutulduğunun kabul edilebilmesi için gerekli şartlar ise işletmenin genişlik ve niteliğinin gerektirdiği defterlerin tutulması, (TK 66/1) defterlerin Türkçe tutulması (TK 66) defterlerin özenle tutulması (TK 86, VUK 217, 218) tastike bağlı defterlerin tastik ettirilmiş olması, defterlerin birbirini doğrulaması (TK 82/son, 85/1,86), tastike ilişkin bilgilerin ve tutulan defterlerin ticaret sicil memuruna bildirilmesi, defterlerin kanunda gösterilen (TK 70,71,72) bilgileri kapsamasıdır.

Somut uyuşmazlıkta bütün bu şartların gerçekleşmiş olması nedeniyle davacı defterlerinin kesin delil vasfına haiz olduğu Sayın Çoğunluk tarafından kabul edilmekle birlikte defterdeki kayıtlara dayanak yapılan belgelerinde kayıtları doğrulaması gerektiği belirtilerek davacının kesin delil vasfına haiz olan defterlerindeki alacak kaydına itibar edilmemiştir. Oysa, ticari defterlerin sahibi lehine kanıt olabilmesi için defter kayıtlarının dayanağını teşkil eden belgelerin ibrazına gerek yoktur. Belgelerinde ibrazı aranmış olsaydı, ticari defter tutulmasının ve defterlerle ispat usulunun hiçbir önemi kalmamış olurdu. Kaldı ki defter kayıtlarının dayanağını teşkil eden belgelerin ibrazı zorunluluğunun aranmamış olması iddiasını defterleriyle ispatlamak isteyen tacirin hasmını da zor durumda bırakmaz. Zira tacir olması gereken bu kişi de (TTK 82/1) karşı tarafın defter kayıtlarını kendi defterleri, elindeki belge ve geçerli diğer kanıtlarla çürütmek imkanına sahiptir (TK 85) (Prof.Sabih Arkan Ticari İşletme Hukuku Onuncu Baskı sh. 347–348–Poroy–Yasaman Ticari İşletme Hukuku Onuncu Baskı sh. 208) Bu nedenle, defterlerdeki kayda dayanak yapılan belgelerinde kayıtları doğrulaması gerektiği gerekçesiyle davacının defterlerindeki alacak kaydına itibar edilmemesi yönünde oluşan çoğunluk görüşüne katılmıyor, karara muhalif kalıyorum.