"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 1. İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin reddine dair verilen 31.12.2008 gün ve 2007/524 E., 2008/1913 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi/borçlu vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi'nin 25.2.2010 gün ve 2010/2064 E, 4412 K. sayılı ilamıyla;
(....Tebligat Kanunu'nun 35/son maddesi hükmü gereğince resmi merciler önünde ikrar olunan sözleşmelerdeki adresler ile kamu kurum ve kuruluşlardaki verilen adreslerdeki değişiklikler hakkında da anılan madde hükmü uygulanabilir. Sözü edilen adreslere öncelikle tebligat çıkarılıp tebliğ evrakı tebliğ edilemeden geri döndüğü takdirde Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ işleminin yapılması gerekir. Somut olayda borçluya ödeme emri tebliğe çıkarılıp bila tebliğ dönmeden doğrudan doğruya Tebligat Kanunu'nun 35. maddesine göre tebliğ işlemi yapılması usulsüz olup, ödeme emrine ilişkin usulsüz tebligat şikayeti aynı kanunun 32. maddesine göre kabul edilerek sair itiraz nedenlerinin incelenerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile şikayetin reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir....)
gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN : Şikayetçi/borçlu vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
İstek, şikayete ilişkindir.
Mahkemenin şikayetin reddine ilişkin kararı; Özel Dairece yukarıda belirtilen nedenlerle bozulmuştur.
Mahkemece, önceki gerekçelere ilaveten, bozma ilamından sonraki yargılama sırasında ibraz edilen posta evrakı dikkate alınarak direnme olarak adlandırılan karar verilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşme sırasında, işin esasına girişilmeden önce yargılama sırasında ileri sürülmeyen ancak karar düzeltme aşamasında ibraz edilen belgenin direnme gerekçelerinden biri yapılması karşısında bu hükmün gerçekte yeni bir hüküm niteliğinde olup olmadığı dolayısıyla, temyiz incelemesinin Hukuk Genel Kurulu'nca mı, yoksa Özel Dairece mi yapılması gerektiği hususu, bir ön sorun olarak ele alınmıştır.
İlkin belirtilmelidir ki; 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429.maddesinin 2.ve 3.fıkraları gereğince, direnme kararının varlığından söz edilebilmesi için; açıkça bozma ilamına uyulmamış olması; bozmadan esinlenilerek eylemli uyma anlamına gelecek herhangi bir araştırma yapılmaması ve yeni delil toplanmaması; bozulan ilk kararda yer alan hususlar direnmeye konu edilerek gerekçenin ilk karardaki ana çerçeveden çıkılmadan sadece onu güçlendirmeye yönelik olmak üzere yasal sınırlarda genişletilerek oluşturulması, gerekmektedir.
Şu hale göre, ön sorunun çözümlenmesi için temyize konu kararların açıklanan özellikleri taşıyıp taşımadığının irdelenmesi gerekir.
Bozma üzerine mahkemece, ilk kararda direnildiğinden bahisle aynı hüküm sonucu oluşturulmuş; ne var ki, kararın gerekçesinde ilk kararın temyiz incelemesi sırasında dosya içerisinde yer almayan tebligat evrakı dayanak alınmıştır.
Mahkemenin ilk hükmünde yer almayan, Özel Dairenin denetiminden de geçmeyen, dosyaya ilk defa bozma ilamından sonraki yargılama aşamasında giren bu belgeye dayalı gerekçesinin ilk kararı güçlendirmeye yönelik ve yasal sınırlarda genişletilmiş bir gerekçe olarak kabulüne olanak bulunmamaktadır.
Hal böyle olunca; mahkemece verilen ve direnme kararı olarak adlandırılan temyize konu kararın, usul hukuku anlamında gerçek bir direnme kararı olmadığı; yeni hüküm niteliğinde olduğu her türlü duraksamadan uzaktır.
Kurulan bu yeni hükmün temyizen incelenmesi görevi ise, Hukuk Genel Kurulu'na değil, Özel Daireye aittir.
Bu nedenle, şikayetçi/borçlu vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosya Özel Daireye gönderilmelidir.
SONUÇ : Yukarıda gösterilen nedenlerle şikayetçi/borçlu vekilinin yeni hükme yönelik temyiz itirazlarının incelenmesi için dosyanın 12. HUKUK DAİRESİNE GÖNDERİLMESİNE, 06.07.2011 gününde oybirliği ile karar verildi.