Logo

Hukuk Genel Kurulu2011/18-195 E. 2011/86 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Kamulaştırma bedelinin tespiti davasında, direnme kararının hüküm fıkrasında bozma kararına hangi noktalarda uyulduğu, hangi noktalarda direnildiğinin açıkça belirtilmemesi nedeniyle usul yönünden hatalı olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mahkemenin, direnme kararının hüküm fıkrasında, Yargıtay’ın bozma kararındaki noktalardan hangilerine uyduğunu, hangilerine direnildiğini açıkça belirtmemesi, HUMK’nun 388, 389 ve 381. maddelerine aykırı olduğundan direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "kamulaştırma bedelinin tespiti ve tescil" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İzmir Asliye 8.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 26.06.2009 gün ve 2008/83-2009/276 sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 18.Hukuk Dairesinin 03.05.2010 gün ve 2009/11708-2010/6677 sayılı ilamı ile;

"... Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.

Ancak;

1-Dava konusu taşınmazın imar parseli, emsal taşınmazın ise kadastro parseli olduğu anlaşıldığından dava konusu taşınmazın somut emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan değerine düzenlemeye karşılık bir ilave yapılması doğru ise de, yapılacak ilavenin dava konusu taşınmazın imar düzenlemesi görürken uğradığı zayiat oranı olan %30'a tekabül edecek miktarda yapılması gerekir.

Buna göre; hükme esas bilirkişi kurulu raporunda dava konusu taşınmazın emsalle karşılaştırılması sonucu bulunan 1.262.68 TL/m²

² bedeline %30'a tekabül eden 378.80 TL ilave yapıldığında m²

² bedelinin 1.641.48 TL olarak tespit edilmesi gerekirken yanlış hesap yöntemi ile daha yüksek m²

² bedeli tespit edilmiş olması,

2-Davaya konu taşınmazın tapu kaydında bulunan ışık hakkı şerhinin değerine etkisinin incelenmemiş olması,

3-Davaya konu taşınmazın tapu kaydında mevcut olan ipotek şerhlerinin tespit edilen kamulaştırma bedeline yansıtılmaması,

Doğru görülmemiştir.

Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir..."

gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDENLER : Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 388.maddesinde belirtilmiştir. Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.

Aynı kural HUMK.nun 389.maddesinde de tekrarlanmış; HUMK.nun 381.maddesinde ise "Kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur" hükmüne yer verilmiştir.

Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.

Diğer taraftan, mahkemece verilen kısa karar ile gerekçeli kararın uyum içinde olması açıklanan bu yasal düzenlemelerin amir hükmüdür.

Somut olaya gelince:

Mahkemece davanın kabulüne ve "dava konusu taşınmazda davalılara ait paya ilişkin kamulaştırma bedelinin 160.282,91 TL olarak tespitine…

…" ilişkin ilk kararın Özel Dairece bozulmasından sonra yapılan yargılamanın 26.10.2010 günlü celsesinde verilen ara kararı ile "Bozma ilamının birinci bendine karşı direnilmesine; ikinci ve üçüncü bentlerine ise uyulmasına" karar verilmiş; 13.12.2010 günlü karar celsesinde ise kısa kararda direnme ya da uymaya ilişkin açıklama yapılmadan karar verilerek hüküm kurulmuş; gerekçeli kararda kısa kararda belirtilmediği halde 1.nolu bozma nedenine direnildiğinden bahisle hüküm oluşturulmuştur.

Şu hale göre; daha önce ara kararı ile önceki kararda kısmen direnildiğine göre kısa kararda da bozmanın hangi bölümüne direnildiği, hangi bölümüne uyulduğunun tereddüde mahal vermeyecek şekilde açıklanması gerekir. Aksi hal yukarıda açıklanan yasal düzenlemelere aykırılık teşkil eder.

O itibarla mahkemece HUMK.nun açıklanan hükümleri gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir. Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

S O N U Ç :Direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince usulden BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 06.04.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.