Logo

Hukuk Genel Kurulu2010/9-402 E. 2010/400 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Direnme kararında, hüküm fıkrasının HUMK'nun 381 ve 388. maddelerine uygun olarak yazılmaması nedeniyle kararın bozulup bozulmayacağı uyuşmazlığı.

Gerekçe ve Sonuç: Direnme kararında hüküm fıkrasının, HUMK'nun 381. ve 388. maddelerine uygun olarak, açık, şüphe ve tereddüde yer vermeyecek şekilde yazılmamış olması ve yalnızca “önceki kararda direnilmesine” şeklinde atıf yapılarak hüküm tesis edilmesi usule aykırı görülerek bozulmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Ankara 14.İş Mahkemesi

TARİHİ : 06.04.2010

NUMARASI : 2010/238 E-2010/294 K.

Taraflar arasındaki "alacak" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 14.İş Mahkemesince davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen 28.12.2007 gün ve 2006/723-2007/1250 sayılı kararın incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 21.01.2010 gün ve 2008/14534-2010/805 sayılı ilamı ile bozularak dosya yerine geri çevrilmekle,yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN : Taraf vekilleri

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu (HUMK)'nun 381.maddesi;

“Mahkeme, hazır olan tarafın iddia ve savunmalarını dinledikten sonra yargılamanın sona erdiğini bildirerek kararını tefhim eder.

Kararın tefhimi, en az 388 inci maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur.

Zorunlu nedenlerle yalnız hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak onbeş gün içinde yazılması gerekir.”

Hükmünü içermekte olup; mahkeme kararlarında nelerin yazılacağı ise atıf yapılan Aynı Kanunun 388.maddesinde belirtilmiştir.

Buna göre, hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait her hangi bir söz tekrar edilmeksizin isteklerin her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların mümkünse sıra numarası altında birer birer açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir.

Aynı kural HUMK.nun 389.maddesinde de tekrarlanmış; HUMK.nun 381.maddesinde ise “Kararın tefhimi en az 388.maddede belirtilen hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçilerek okunması suretiyle olur” hükmüne yer verilmiştir.

Bu biçim yargıda açıklık ve netlik prensibinin gereğidir. Aksi hal, yeni tereddüt ve ihtilaflar yaratır. Hatta giderek denebilir ki, dava içinden davalar doğar ve hükmün hedefine ulaşması engellenir. Kamu düzeni ve barışı oluşturulamaz.

Ayrıca, bozma kararı ile ilk hüküm hayatiyetini yitirdiğinden ona atıf suretiyle hüküm tesisinin yukarıda açıklanan kurallara uygun düşmeyeceği de aşikardır.

Nitekim, Yargıtay'ın yerleşmiş görüşü de bu yöndedir (Hukuk Genel Kurulu'nun 19.6.1991 gün 323/391 sayılı;10.9.1991 gün 281-415 sayılı; 25.9.1991 gün 355-440 sayılı; 05.12.2007 gün ve 2007/3-981/936 sayılı; 23.01.2008 gün ve 2008/14-29/4 sayılı kararları).

Ceza Genel Kurulu'nca da önceleri C.M.U.K.nun benzer hükümleri taşıyan 261 ve 268 maddelerinin, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun yürürlüğe girmesi ile birlikte de bu kanunun 34, 223, 230,231,232 maddelerinin uygulanmasında bozulan kararın geçerliliğini ve yerine getirilme yeteneğini yitirdiğinden "önceki hükümde direnilmesine" denilmekle yetinilerek ve atıf suretiyle hüküm kurulamayacağı kabul edilmiştir (Ceza Genel Kurulu'nun 2.2.1976 gün 1/22-25 sayılı; 12.05.1998 gün ve 1998/6-104-171 sayılı; 05.02.2002 gün ve 2001/1-417-2002/153 sayılı kararları).

Somut olayda da aslolan kısa kararda, hüküm fıkrası açıklanan yönteme uygun biçimde oluşturulmamış; yalnızca "önceki kararda direnilmesine ve davanın kısmen kabul kısmen reddine" denilmekle yetinilmiş; kabul ve reddedilen miktarlar hüküm fıkrasında gösterilmemiştir.

O itibarla mahkemece HUMK.nun 381 ve 388.maddelerinde yer alan açık hüküm gözetilmeksizin yazılı biçimde karar verilmesi doğru değildir.

Direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır.

S O N U Ç : Direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, istek halinde temyiz peşin harcının iadesine, 22.09.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi