Logo

Hukuk Genel Kurulu2009/15-358 E. 2009/422 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Yazılı sözleşme bulunmayan yol yapım işine ilişkin alacak davasında, davalı tarafça akdi ilişki bulunmadığının ileri sürülmesi üzerine, davanın reddine ilişkin yerel mahkeme kararının Yargıtay'ca bozulmasına rağmen yerel mahkemenin direnmesi üzerine, davanın akıbeti.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı tarafından sunulan fatura, orman işletmesine ait tutanak ve yazılar ile davalının savunmaları birlikte değerlendirildiğinde, davacı tarafından yol yapım işinin gerçekleştirildiğinin kabulü gerektiği, bu nedenle yolun davalı yararına olup olmadığının ve bedelinin Borçlar Kanunu hükümleri çerçevesinde tespiti için keşif yapılması gerektiği gözetilerek direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Tire Sulh Hukuk Mahkemesi

TARİHİ : 25/02/2009

NUMARASI : 2009/71-2009/148

Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tire Sulh Hukuk Mahkemesince davanın reddine dair verilen 21.11.2007 gün ve 2007/542 E.-1025 K. sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 15.Hukuk Dairesinin 19.12.2008 gün ve 2008/3812 E.-7468 K. sayılı ilamı ile;(...Dava, eser sözleşmesine dayalı alacak istemine ilişkindir. Davalı, akdî ilişki bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.

Mahkemece akdî ilişki bulunmadığından bahisle davanın reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.

Taraflar arasında yol yapımı konusunda yazılı bir sözleşme yoktur. Davacı işin yapıldığına dair faturanın tebliğ edildiği halde, itiraza uğramadığını, ayrıca idaresinde mevcut kayıtlarda yolun yapıldığının sabit olduğunu, köy karar defterlerinin de incelenmesi gerektiğinden bahisle iddiasını kanıtlamak istemiştir. Her ne kadar fatura tebliği akdî ilişkinin varlığını kanıtlamaya yeterli değil ise de, dosyaya giren Orman İşletmesine ilişkin tutanak ve yazı içeriklerinde ağaçlandırma sahasına ulaşımı sağlayan 600 metre uzunluğunda servis yolunun yapıldığı belirtilmektedir. Davalı, bu yolun başkasına yaptırıldığını savunmadığı gibi buna ilişkin belge de ibraz etmiş değildir. Bu durumda mevcut belgelere göre yolun davacı tarafından yapıldığı kabul edilmelidir. O halde yapılması gereken iş, Borçlar Kanunu’nun 410 ve devamı maddeleri uyarınca yolun davalı yararına olup olmadığı mahallinde keşif yapılarak incelenmeli, davalı yararına yapıldığı ve kullanıldığı saptandığı takdirde yapıldığı tarihteki piyasa fiyatlarıyla tutarı hesaplanıp hüküm altına alınmalıdır.

Kabule göre de dava, husumet yokluğundan reddedildiğinden maktu vekâlet ücreti yerine nisbi vekâlet ücretine hükmedilmesi de doğru olmamıştır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda; mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı HUMK.un 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 07.10.2009 gününde, oybirliği ile karar verildi.