Logo

Hukuk Genel Kurulu2008/19-800 E. 2009/56 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İcra takibine itiraz eden borçlulara ödeme emri tebliğ edilmediği halde, alacaklının itirazın iptali davası açıp açamayacağı.

Gerekçe ve Sonuç: Borçluların, ödeme emri tebliğ edilmemiş olsa dahi, ihtiyati haciz yoluyla icra takibinden haberdar olup itiraz etmeleri nedeniyle alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı bulunduğu gözetilerek, yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana Asliye 1.Ticaret Mahkemesince davanın reddine dair verilen 27.12.2006 gün ve 2002/964-2006/422 sayılı kararın incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19. Hukuk Dairesinin 21.06.2007 gün ve 2007/4727-6515 sayılı ilamı ile,

(“

“...Davacı vekili, müvekkili bankanın dava dışı şirkete davalıların müşterek borçlu, müteselsil kefil ve garantör sıfatıyla imzaladıkları döviz kredi sözleşmesine istinaden kredi kullandırdığını, borcun ödenmediğini, girişilen icra takibine takibe haricen haberdar olduklarını belirterek borca itiraz ettiklerini ileri sürerek itirazın iptaline, takibin devamına, % 40 tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.

Davalılar vekili, davanın reddi gerektiğini savunmuştur.

Mahkemece, davalılar aleyhine girişilen icra takibinde borçlulara ödeme emrinin tebliğ edilmediği, davalıların usulüne uygun ödeme emri tebligatı olmadan itirazda bulundukları ve iş bu davanın açıldığı, bu durumda geçerli bir itirazda bulunmadığı gibi henüz dava açma zamanı gelmediğinden dava açılmasında hukuki yarar da bulunmadığından usul yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

Borçlu davalılara aleyhlerindeki icra takibi sebebiyle gönderilen ödeme emirleri bila tebliğ geri dönmüş ise de, davalılar ihtiyati haciz sırasında aleyhlerine girişilen icra takibini öğrenip takibe itiraz ettiklerine göre alacaklının itirazın iptali davası açmakta hukuki yararı vardır.

Mahkemece, bu yön gözetilip işin esasına girilmesi gerekirken yanılgılı gerekçelerle yazılı şekilde hüküm kurulmasında isabet görülmemiştir...”

”) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davacı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle direnme kararında dayanılan Hukuk Genel Kurulu’nun 08.12.1993 gün ve 1993/12-578 esas, 1993/797 karar sayılı ilamının kambiyo senetlerine mahsus yolla yapılan bir icra takibine ilişkin olmasına ve eldeki dava yönünden emsal karar niteliği taşımamasına göre, Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire Bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.02.2009 gününde oybirliğiyle karar verildi.