"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “
“ölüm aylığına hak kazanıldığının tespiti”
” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 18.01.2007 gün ve 2006/94 E.-2007/4 K.sayılı kararın incelenmesinin davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21. Hukuk Dairesinin 28.01.2008 gün ve 2007/4709-1003 sayılı ilamı ile; (...Dava, davacılara 29.02.2004 ölüm tarihini takip eden aybaşı olan 1.03.2004 tarihinden itibaren ölüm aylığı bağlanması gerektiğinin tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece istemin kabulüne karar verilmiştir.
Uyuşmazlık davacının ölüm aylığına hak kazanıp kazanmadığı noktasındadır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 1479 sayılı Yasa'nın 41.maddesinde yer alan " üç tam yıl" ibaresini "beş tam yıl" olarak değiştiren 4.10.2000 tarihinde yürürlüğe giren 619 sayılı Kanun Hükmündeki Kararnamenin 19.maddesi Anayasa Mahkemesinin iptal kararı ile 8.8.2001 tarihinde yürürlükten kaldırılmıştır. 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe giren 24.7.2003 tarihli 4956 sayılı Yasa'nın 21.maddesi ile 1479 sayılı Yasa'nın 41.maddesi 2.kez düzenlenerek ölüm aylığına hak kazanabilmek için "5 tam yıl" sigorta primi ödemek koşulu yeniden metinde yer almış, bu madde 8.8.2001 tarihinden itibaren geçerli olmak üzere 2.8.2003 tarihinde yürürlüğe girmiştir. 4956 sayılı Yasa'nın 57/a maddesinde bu Kanunun yayımı tarihinde yürürlüğe girecek maddeler tek tek sayılmış, 57/b maddesinde ise diğer hükümlerin 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe gireceği belirtilmiştir.
1479 sayılı Yasanın 41.maddesini değiştiren 4956 sayılı Yasa'nın 21.maddesi bu şekilde 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe girmiş ise de; 41.maddenin ilk fıkrasının yürürlüğü ile ilgili 4956 sayılı Yasa'nın 57/b maddesi Anayasa Mahkemesinin 24.6.2004 gün ve 2004/18 Esas, 2004/89 Karar sayılı kararı ile iptal edilmiş, karar 23.11.2004 tarihinde Resmi Gazetede yayımlanmış ve altı ay sonra 24.5.2005 tarihinde yürürlüğe girmişse de Yasa koyucu tarafından bugünekadar 1479 sayılı Yasa'nın 41.maddesinde değişiklik yapan 4956 sayılı Yasa'nın 21.maddesinin hangi tarihte yürürlüğe gireceğine ilişkin bir düzenleme yapılmamıştır.
Davada uyuşmazlık konusu olan husus yürürlük maddesi Anayasa Mahkemesince iptal edilen 4956 sayılı Yasanın 21.maddesinin yürürlükte olup olmadığıdır.
Bir kanunun yürürlüğe girmesi;
1-Kanunların, yayımlandıkları tarihten başlayarak yürürlüğe girebilmeleri için bu konuda açık bir kural olması gerekir. Kanunların sondan bir önceki "yürürlüğe giriş maddesinde kullanılan formül, "bu kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer" biçimindedir.
2-Kanunun yürürlüğe gireceği günü, kanun koyucu kesin bir tarih saptayarak belirtebilir.
3-Resmi Gazete'de yayımlanan kanun metninde, yürürlük tarihi belirtilmemişse, 23 Mayıs 1928 tarih ve 1322 sayılı "Kanunların ve Nizamnamelerin Sureti Neşir ve İlanı ve Meriyet Tarihi Hakkındaki Kanun'a göre (m.3) kanun, yayımlanmayı izleyen günün başlangıcından hesaplanmak üzere, kırbeşinci günün sonunda yürürlüğe girer. Resmi Gazete'nin bir sayısına sığmayan kanunların yayımlanması, Resmi Gazete'nin dört sayısında tamamlanır ve yürürlük tarihinin hesaplanması da dördüncü günü izleyen günden başlar.
Olayımızda 4956 sayılı Yasa'nın 21.maddesinin yürürlüğe giriş tarihini belirleyen 57/b maddesi iptal edildiğine göre bu madde yürürlük maddesi bulunmadığından 1322 sayılı Yasa'nın 3.maddesi gereğince 2.8.2003 yayım tarihini izleyen günün başlangıcından hesaplanmak üzere kırbeşinci günün sonu olan 17.9.2003 tarihinde kendiliğinden yürürlüğe girmiş sayılacaktır.
Somut olayda davacıların murisinin ölüm tarihi olan 29.02.2004 tarihinde primi ödenmiş "5 tam yıl" koşulu yürürlükte bulunduğundan ve murisini 1479 sayılı Yasa kapsamında 18.04.1999-29.02.2004 tarihleri arasında 4 yıl 10 ay 11 gün sigortalılık süresi bulunduğundan, ayrıca davacılar tarafından askerlik borçlanması da yapılmadığından ölüm aylığı bağlama koşulları oluşmamış olup davacılara ölüm aylığı bağlanması mümkün değildir.
Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalı kurumun bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
I-Dava, muris sigortalının ölüm tarihini takip eden aybaşından itibaren ölüm aylığına hak kazanıldığının tespiti istemine ilişkindir.
Yerel Mahkemenin davanın kabulüne dair verdiği karar, Özel Dairece metni yukarıya aynen alınan ilamla bozulmuş, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Direnmeye konu uyuşmazlık, 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinde ölüm aylığına hak kazanma koşulları arasında belirtilen “
“üç tam yıl”
” sigortalılık süresini “
“beş tam yıl”
” olarak düzenleyen hükmün, hangi tarihte yürürlüğe girdiği ve davacılar yönünden hangi düzenlemenin uygulanması gerektiği noktalarında toplanmaktadır.
1479 sayılı Bağ-Kur Kanununun ölüm aylığı şartlarını düzenleyen 41. maddesinde “
“üç tam yıl”
” sigortalılık koşulu; 04.10.2000 tarihli 619 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile “
“beş tam yıl”
” olarak değiştirilmiş, anılan Kararname Anayasa Mahkemesinin 26.10.2000 tarihli kararı ile iptal edilmiş, iptal hükmü 8.8.2001 tarihinde yürürlüğe girdikten sonra; 24.7.2003 kabul tarihli 4956 sayılı Kanun, 02.08.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Anılan Kanunun 21. maddesi ile 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinin birinci fıkrasının (a) ve (d) bentlerinde yazılı olan “
“üç tam yıl”
” ibareleri “
“beş tam yıl”
” olarak değiştirilmiş olup, Kanunun yürürlüğüne ilişkin 57. maddesinin (b) bendinde “
“yasanın diğer hükümlerinin 8.8.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceği”
” açıkça hükme bağlanmıştır. 1479 sayılı Kanunun 41. maddesini değiştiren 21. maddesi 08.08.2001 tarihinden itibaren yürürlüğe girecek maddeler içinde yer almaktadır.
Ne var ki, Anayasa Mahkemesinin 24.06.2004 gün ve 2004/18-89 sayılı kararı ile ölüm aylığına hak kazanma şartını 08.08.2001 tarihinden geçerli olmak üzere “
“beş tam yıl”
” olarak düzenleyen 4956 sayılı Kanunun yürürlük tarihine ilişkin 57. maddesinin (b) bendinin, 1479 sayılı Kanunun 41. maddesinin birinci fıkrasının, 4956 sayılı Kanunun 21. maddesi ile değiştirilen (a) bendi yönünden Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiş, iptal kararı Resmi Gazetede yayımlandığı 23.11.2004 tarihinden başlayarak altı ay sonra 23.05.2005 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
İptal kararının yürürlüğe girmesinden sonra Kanun koyucu tarafından son olarak 02.07.2005 tarih ve 5389 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun 4. maddesi ile 4956 sayılı Kanunun yürürlüğe ilişkin 57. maddesinin (a) bendine “
“1479 sayılı Kanunun 7. maddesinin, ikinci fıkrası, 19”
” ibaresinden sonra gelmek üzere “
“21”
”, ibaresi eklenmiş ve aynı Kanunun yürürlüğe dair 5. maddesinde, anılan 4. maddenin 02.08.2003 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe gireceğini düzenlenmiştir..
Kural olarak kanunlar, yürürlüğe girdikleri andan itibaren hukuksal sonuçlarını doğurmaya başlar ve yürürlükte oldukları dönemdeki uyuşmazlıklara ve görülmekte olan davalara uygulanır. Ne var ki, kanunların yürürlük tarihinden önceki olaylara da uygulanacağı yönünde açık hüküm bulunması veya öğreti ile Yargıtay uygulamasında kabul edilmiş olan istsnalardan birinin varlığı halinde henüz kesinleşmemiş uyuşmazlıklara da yeni kanun uygulanmalıdır.
Öte yandan; Sosyal güvenlik, Sosyal Hukuk Devleti kavramının temel unsurlarındandır. Sosyal güvenliğin varlık amacı; tehlikeye ve yoksulluğa düşen birey için asgari bir güvence sağlamaktır. Direnmeye konu uyuşmazlığın yasal dayanağını oluşturan düzenlemeler; sosyal güvenlik mevzuatı içinde yer aldıklarından, uyuşmazlığın çözümünde sosyal güvenlik hukukunun ilkeleri de gözetilmelidir. Sosyal güvenlik alanında oluşturulacak tüm kuralların, özde, sosyal hukuk devleti anlayışına uygun olması zorunludur.
Sosyal güvenliğin tanımlanan niteliği dikkate alındığında, “
“beş tam yıl”
” sigortalılık koşulu yönünden; 4956 sayılı Kanunun 21. maddesi ile 1479 sayılı Kanunun 41. maddesindeki “
“üç tam yıl”
” ibareleri “
“beş tam yıl”
” olarak değiştirilmiş ve yürürlüğe ilişkin 57. maddesi ile bu hükmün 08.08.2001 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girdiği ve ayrıca 5389 sayılı Kanunun 4. maddesi ile 4956 sayılı Kanunun 57. maddesinin (a) bendine “
“21”
” ibaresinin eklenmesi ile “
“beş tam yıl”
” düzenlemesinin, 5389 sayılı Kanunun 4. maddesi ile 02.08.2003 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girdiği açıktır.
Somut olayda, davacıların murisinin 29.02.2004 olan ölüm tarihi itibariyle; ölüm aylığı bağlanabilmesi için “
“beş tam yıl”
” sigortalılık süresi şartı yürürlüktedir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Yerel Mahkemece, davacılar yönünden olayda “
“beş tam yıl”
” sigortalılık süresi şartının gerçekleşmediğinden davanın reddine karar verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçelerle önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
II-Karar başlığında davacılardan M.. Çelik’in adının yazılmaması mahkemesince düzeltilebilir maddi hata niteliğinde bulunmakla esasa müessir görülmeyen bu husus ayrıca bozmaya konu edilmemiş, hataya işaret olunmakla yetinilmiştir.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA, 24.12.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.