"İçtihat Metni"
Taraflar arasındaki “
“iptal ve tespit“
“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; K... 2. İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 01.06.2007 gün ve 2006/998 E. 2007/369 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, 21. Yargıtay Hukuk Dairesinin 28.04.2008 gün ve 2007/13759 E. 2008/6643 sayılı ilamı ile, (...Davacı, işveren Ferhat Bozdemir'e ait işyerinde 17.11.1981-30.11.1981 tarihleri arasında hizmet akdine dayalı olarak geçen ve Kurum'a kayıt ve tescil edilmeyen çalışmalarının tesbitini istemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hizmet tesbiti davaları sonuçta, tesbiti istenilen süreye ilişkin sigorta primlerinin tahsili istemini de içerdiğine göre, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun 80. maddesinin açık hükmü de dikkate alındığında, bu yolda yapılacak işlemin sonradan işverenin hak alanını da ilgilendireceği açıktır. Bu durumda, bu tür davalarda işverenin de taraf bulunması doğal ve hatta zorunludur. Yargıtay'ın yerleşik uygulaması da bu doğrultudadır. Nitekim, Hukuk Genel Kurulu'nun 04.10.2000 gün ve E. 2000/21-1241, K.2000/1236 sayılı kararı da aynı esasları içermektedir.
Somut olayda, çalışıldığı iddia olunan işyerinin 28065.41 sicil no ile dava dışı olan F.. B..'e ait olduğu tartışmasızdır. Bu durumda, adı geçen işveren'e husumet yöneltilmesinin gerektiği açıktır. Oysa, temyize konu davada, işveren'e husumet yöneltilmemiştir.
Hal böyle olunca, davacının çalıştığını iddia ettiği işyeri sahibinin usulüne uygun yöntemince davaya dahil ettirilmesi için davacıya süre verilmesine, davaya dahil edilen işverenin davaya karşı diyecekleri ve delilleri sorulup varsa delilleri toplanılmak ve bu konuda yeterli ve gerekli araştırma yapılarak, uyuşmazlık hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayarak sağlıklı bir biçimde çözümlenip, tüm deliller hep birlikte değerlendirilip takdir edilerek, varılacak sonuç uyarınca bir karar verilmek gerekirken, mahkemece, belirtilen eksiklik giderilmeden yargılamanın yalnızca davalı Kurumun huzuruyla sürdürülüp sonuçlandırılması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır....) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.12.2008 gününde oyçokluğu karar verildi.