"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Didim(Yenihisar) Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 27/02/2008
NUMARASI : 2007/556-2008/100
Taraflar arasındaki "borçlu olmadığının tespiti-ipoteğin kaldırılması" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Didim Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabülüne dair verilen 13.7.2005 gün ve 529-343 sayılı kararın incelenmesi davalı N.A.Ö.vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 10.4.2007 gün ve 1955-3963 sayılı ilamı ile, (...Dava, İcra İflas Kanununun 72.maddesine dayalı menfi tespit, tazminat tahsili ve ipoteğin terkini istemiyle açılmıştır.
Mahkemece dava kabul edilmiş hükmü davalılardan N.A. Ö. temyiz etmiştir.
İpotek kişisel bir alacağın teminat altına alınması amacını güden ve bir taşınmaz değerinden alacaklının alacağını elde etmesini sağlayan sınırlı ayni haktır. İpotek tesisi için rehin edilecek taşınmaz maliki ile alacaklı arasındaki anlaşmanın (rehin sözleşmesinin) Türk Medeni Kanunun 856.maddesi uyarınca tapu siciline tescil edilmesi gerekir. İpotek tesisinin nedenini de ipotek akit tablosunda yazılanlar belirler.
Somut olayda, 3.5.2001 günlü akit tablosunda ipoteğin davacının, davalı N. Ö.’den aldığı borca karşılık kurulduğu yazılıdır. Kısaca, ipotek akit tablosunun konusu karz ilişkisinden ibarettir. Davada ise davacı, ipoteğin 9 ve 10 numaralı bağımsız bölümlerin satış bedelinden kalan 18 milyar lirayı teminat altına almak amacıyla kurulduğunu ileri sürerek ipotek akit tablosunun aksini savunmuş, akit tablosundaki ipoteğin kurulma nedenini dava dilekçesinde talil etmiştir.
Hal böyle olunca, resmi senette yazılanın aksini savunan davacının ipoteğin 9 ve 10 numaralı bağımsız bölümlerin satışından kalan borcu teminat için kurulduğunu ispat etmesi gerekir. HUMK.nun 295.maddesi hükmünce resmi senetde yazılı olanları hilafı ispat oluncaya kadar kati delil teşkil eder ve aksinin aynı güçteki yazılı delille kanıtlanması gerekir.Diğer taraftan, davacının delil olarak sunduğu senetlerin lehtarı davalı N.Ö. değil T. Ö.’dir. Senet lehtarına yapılan ödemelerde davalı N. A. Ö’i bağlamaz. Mahkemece anlatılanlar gözetilerek davanın reddi yerine ispat külfetinin tayinde yanılgıya düşülerek istemin hüküm altına alınması doğru olmamış kararın bozulması gerekmiştir...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılar vekili
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
SONUÇ:Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine, 24.9.2008 gününde oyçokluğu ile karar verildi.
KARŞI OY
Dava, ipotekten kaynaklanan menfi tesbit istemine ilişkin olup, dava konusu ipotek karz ipoteği şeklinde düzenlenmiştir. Karz ipoteği bir ödünç para karşılığı düzenlenen ipotektir. Oysa davada davacı ipoteğin bir karz ipoteği olmayıp, satım bedelinin bakiyesi için düzenlenen teminat ipoteği olduğunu ileri sürmüş, davalı N. A.Ö.’de poliste verdiği 13.04.2005 tarihli ifadesinde ipoteğin davacı tarafça iddia edildiği şekilde bakiye satım bedeli için düzenlendiğini beyan etmiştir. Mahkeme dışı bu ikrar davalı A. yönünden bağlayıcı olduğundan ve esasen de davacıya taşınmaz satan davalı N. A. Ö.’in arsasını sattığı davacıya ayrıca ödünç para vermesi iddiası hayatın olağan koşulları ile bağdaşmadığından Yüksek Özel Dairenin davacının ipoteğin teminat ipoteği olduğu yolundaki gerekçesine itibar olunamaz. Ancak, Yüksek Özel Dairece belirtildiği üzere davacı bakiye satım bedelini ödediğini kanıtlayamamıştır. Bu itibarla, yerel mahkeme kararının sadece bu gerekçe ile bozulması gerektiği görüşünde olduğundan sayın çoğunluk kararına karşıyım.