Logo

Hukuk Genel Kurulu2007/9-813 E. 2007/821 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Davalı işveren tarafından, davacı işçiye ödenmesi gereken ücret alacaklarının miktarı ve ödenip ödenmediği konusunda ihtilaf bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Davacı ile davalı derneğin yetkisiz bir yöneticisi arasında imzalanan iş sözleşmesinin geçerliliği, sözleşme hükümlerinin uygulanıp uygulanmadığı, davacıya ödenmesi gereken sabit ücret ve ek ücretlerin miktarı ile davalının sunduğu ödemeye dair belgenin geçerliliğinin araştırılması gerektiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : Kartal 1.İş Mahkemesi

TARİHİ : 29/05/2007

NUMARASI : 2006/4 E-2007/170 K.

Taraflar arasındaki “itirazın iptali“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kartal 1.İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 11.05.2005 gün ve 2001/383 E- 2005/236 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 9.Hukuk Dairesinin 06.12.2005 gün ve 2005/26100-39354 sayılı ilamı ile; (...1-Davacı işçi davalıya ait tıp merkezinde 1.10.1999 tarihinde işe girmiş ve fizik tedavi uzmanı doktor olarak çalışmıştır. Davacı işçi ile davalı derneğin Pendik Şube müdürü arasında tarihsiz bir iş sözleşmesi imzalanmış ve 1.2.2001-31.12.2001 tarihleri arasında aynı yerde görev yapacağı sözleşmede öngörülmüştür. Anılan sözleşmede aylık ücret 1.500.000.000 TL. olarak belirlenmiş ve bunun dışında bazı ünitelerdeki çalışmaları sebebiyle davacıya muayene ve tedavi gelirleri üzerinden belli bir yüzdenin ödeneceği kararlaştırılmıştır. Davalı işveren anılan iş sözleşmesinin davalı derneği temsile yetkisi olmayan kişi tarafından imzalandığı gerekçesiyle yüzde ödemeye karşı çıkmış ve sözleşmenin geçerli olmadığını savunmuştur. Davacının çalıştığı süre içinde muayene ve tedavi gelirleri üzerinden yüzde usulü ücret ödemesi yapılmamış ise de yazılı sözleşmenin diğer hükümlerinin taraflar arasında yürürlüğe konulup konulmadığının araştırılması gerekir. Gerçekten davacı anılan yazılı iş sözleşmesi öncesinde de çalışmakta olduğuna göre, taraflar arasında yazılı bir iş sözleşmesi yapılmasını gerektiren bir durumun olup olmadığı, işçiye bu sözleşme kapsamında ilave bazı görevler verilip verilmediği, şayet verilmişse davacının bu görevleri fiilen ifa edip etmediği, yazılı iş sözleşmesinin imzalandığı tarih öncesinde aylık sabit ücretin ne miktar olduğu ve anılan sözleşme öncesinde de davacıya yüzde usulü ücret ödemesini yapılıp yapılmadığı hususları açıklığa kavuşturulmalıdır. Yapılacak olan bu araştırma ile davacının dayandığı tarihsiz sözleşmenin işyerinde fiilen uygulanıp uygulanmadığının tespitine gidilmelidir. Bu konuda eksik incelemeyle karar verilmesi hatalı olmuştur.

2-Birleşen dosyalardan 2002/209 Esas sayılı davaya dayanak olan icra takibinde, davacının iş sözleşmesinin feshedildiği 2001 yılı Temmuz ayında çalıştığı süre için sabit ücretin de tahsili talep edilmiştir. Davalı işveren bu konuda ödemeye dair imzasız bir belge sunmuş, mahkemece söz konusu savunma üzerinde durulmamıştır. Davacı işçiye anılan belgeye karşı diyecekleri sorulmalı ve sorucuna sabit ücrete dair bu istekle ilgili bir karar verilmelidir.

3-Kabule göre ise; İcra takibinde borçlu borcun tümüne itiraz etmiştir. Bu itiraz şekline göre faize de itiraz edildiğinin kabulü gerekir. Mahkemece, faiz yönünden icra takibinin kesinleştiğinden söz edilerek hüküm kurulması doğru değildir. Davalı işveren icra takibinden önce temerrüde düşürülmemiştir. Bu nedenle işlemiş faiz isteği yersizdir. Öte yandan yasal faiz yerine, %70 oranındaki reeskont faizi üzerinden hüküm kurulması da hatalı olmuştur...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN: Davalı vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

S O N U Ç : Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429. Maddesi gereğince BOZULMASINA, 07.11.2007 gününde oybirliğiyle karar verildi.