Logo

Hukuk Genel Kurulu2007/12-179 E. 2007/198 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: İcra takibine yapılan itirazın gecikmiş itiraz mı yoksa tebligat usulsüzlüğü şikayeti mi olduğu ve borçlunun şikayette hukuki yararının bulunup bulunmadığı noktasında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Tebligatın usulsüz olması sebebiyle itirazın gecikmiş itiraz olarak değil, Tebligat Kanunu'nun 32. maddesine göre tebligat usulsüzlüğü şikayeti olarak değerlendirilmesi ve borçlunun hacizlerin kaldırılması talebinde hukuki yararının bulunduğu gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararı bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

Taraflar arasındaki "şikayet" davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Kadıköy 3.İcra Hukuk Mahkemesince şikayetin kabulüne dair verilen 15.06.2005 gün ve 2004/1395-2005/849 sayılı kararın incelenmesi davalı (Alacaklı) vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12.Hukuk Dairesinin 06.12.2005 gün ve 2005/20275-24140 sayılı ilamı ile; (…

…Sair temyiz itirazları yerinde değil ise de;

İİK' nun 65.maddesine dayanan gecikmiş itirazda, tebligatın usulüne uygun olarak yapılmış olması, ancak, muhatabın bir engel nedeniyle süresinde itiraz edememiş olması halinde gecikmiş itirazda bulunacak kişinin mazeretini gösterir delillerle birlikte, esasla ilgili itirazlarını ve dayanaklarını, engelin kalktığı günden itibaren üç gün içinde İcra Mahkemesine bildirilmesi gerekir.

Maddeden de anlaşılacağı üzere gecikmiş itirazın ön koşulu usulüne uygun bir tebligatın yapılmış olmasıdır.

Somut olayda borçlu Fatma M....... U......'a (Şükran B.....dan) ödeme emri 7201 sayılı kanunun 21. maddesine göre tebliğ edildiği halde, muhatabın adreste bulunmama nedenleri Tebligat Tüzüğü'nün 28. maddesi uyarınca ilgililerin imzalarını taşıyan tutanakla tespit edilmediğinden sözü edilen tebligat usulsüzdür.(Hukuk Genel Kurulu'nun 18.04.2001 tarih 2001/6-386 esas 2001/389 karar sayılı kararı) Bu durumda uyuşmazlığın İİK.nun 65. maddesinde yer alan gecikmiş itiraz kurallarına göre değil, 7201 Sayılı Kanunun 32.maddesine göre çözümlenmesi gerekir (HGK.nun 5.6.1991 tarih ve 1991/12-258 E. 1991/344K.)

7201 Sayılı Tebligat Kanununun 32.maddesinde, "Tebliğ, usulüne aykırı yapılmış olsa bile, muhatabı tebliğe muttali olmuş ise muteber sayılır. Muhatabın beyan ettiği tarih, tebliğ tarihi addolunur", hükmüne yer verilmiştir. Borçlunun usulsüz tebliği öğrendiği tarih olarak bildirdiği 11.10.2004 tarihinden sonra 13.10.2004 tarihinde Mahkemeye yaptığı başvurusu yasal 7 günlük sürededir.

Borçlu vekilinin Mahkemeye verdiği dilekçede gecikmiş itiraz deyimini kullanması, HUMK' nun 76. maddesi uyarınca hukuki tavsifin hakime ait olması nedeniyle sonuca etkili olmayıp, başvuru bu hali ile 7201 sayılı yasanın 32.maddesine dayalı tebligat usulsüzlüğü şikayetidir. (Hukuk Genel Kurulu'nun 05.06.2001 tarih ve 1991/12-258 esas 1991/344 karar sayılı kararı)

7201 sayılı yasanın, 32. maddesi gereğince muhatabın usulsüz tebliği öğrendiği tarihten itibaren takibin şekline göre icra dairesine itiraz etmemiş olması, tebligatın usulsüzlüğünün tespiti halinde mal beyanında bulunma tarihi ve takip kesinleşmeden haciz konulamayacağı cihetle uygulanan hacizlerin kaldırılacağı sonucunu doğuracağından borçlunun şikayette hukuki yararının bulunması nedeniyle, mercii nezdinde yapılan tebligatın usulsüzlüğüne ilişkin şikayetin incelenmesine engel teşkil etmez. (Hukuk Genel Kurulu'nun 27.06.2001 tarih ve 2001/12-543 esas 2001/560 karar sayılı kararı)

O halde, Mahkemece tebligatın usulsüzlüğüne yönelik şikayetin kabulü ile Tebligat Kanunu'nun 32. maddesi uyarınca borçlunun usulsüz tebligatı öğrendiği tarih olarak bildirdiği ve borçlu vekilince karşı çıkılmayan 31.10.2003(11.10.2004) tarihinin tebliğ tarihi olarak tespitine karar vermek gerekirken, başvurunun İİK.nun 65. maddesinde düzenlenen gecikmiş itiraz olarak nitelenip yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsizdir…

…) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.

TEMYİZ EDEN:Davalı (Alacaklı) vekili

HUKUK GENEL KURULU KARARI

Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:

Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.

Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.

Ne var ki, açıklanan gerekçeyle içeriği itibariyle usul ve yasaya uygun bulunan bozma ilamında yazım hatası bulunmakta olup; "Somut olayda" ibaresi ile başlayan ikinci paragrafında borçlunun "Fatma M....... U......" olarak yazılan isminin "Şükran B.....dan"; "O halde" ibaresi ile başlayan son paragrafında yer alan "31.10.2003" tarihinin de "11.10.2004" olarak düzeltilmesi gerekmiş; bu yazım hatalarının düzeltilmiş şekliyle direnme kararının bozma ilamında yer alan nedenlerle bozulması gerekmiştir.

S O N U Ç : Davalı (Alacaklı) vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında ve yukarıda gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının geri verilmesine 11.04.2007 gününde, oybirliği ile karar verildi.