"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Adana 2.Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/09/2006
NUMARASI : 2006/269 E- 356 K.
Taraflar arasındaki “tescil“ davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Adana 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kısmen kabulüne dair verilen 27.10.2004 gün ve 2004/213 E- 1558 K. sayılı kararın incelenmesi davalılardan Maliye Hazinesi ve Orman Genel Müdürlüğü vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 06.04.2006 gün ve 2006/3597-4681 sayılı ilamı ile; (...Davacı, dava dilekçesinde sınırlarını bildirdiği ....Köyü Mahmut Koca mevkiinde bulunan taşınmazın tapuda kayıtlı olmadığını, kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının yararına oluştuğunu iddia ederek Medeni Yasanın 713.maddesi hükmüne göre adına tescilini istemiştir.Mahkemece, dava dilekçesinde yazılı ve fen bilirkişi raporunda gösterilen 2 numaralı 7334 m2 ve 4 numaralı 39.154 m2 yüzölçümündeki taşınmaz hakkındaki davanın kabulü ile davacı adına tapuya tesciline, fen bilirkişi raporundaki 3 numaralı taşınmaz hakkındaki davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı Orman Yönetimi ve Hazine tarafından temyiz edilmiş,Yargıtay 20.Hukuk Dairesinin 2003/5450-7137 E.K.sayılı .bozma kararında özetle: “Alınan bilirkişi kurulu raporunun yeterli olmadığı, üç orman ve bir fen bilirkişi kurulu aracılığıyla yapılacak keşifte, memleket haritası, hava fotoğrafı ve amenajman planı çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiğinin belirlenmesi ve memleket haritasıyla irtibatlı kroki düzenlenmesi” gereğine değinilmiştir. Mahkemece, bozma kararına uyulduktan sonra davanın kısmen kabulüne ve fen bilirkişinin 1.9.2004 tarihli rapor ve krokisinde Y-4 işaretli 39154 m2 ve Y2 işaretli 7334 m2 yüzölçümündeki taşınmazların davacı Y. Y.Y. adına tapuya tesciline karar verilmiş, hüküm davalılar Orman Yönetimi vekili ve Hazine vekili tarafından temyiz edilmekle dairece bozulmuştur. Bu kez, davacı Y..Y.Y. vekili kararın düzeltilmesini istemektedir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, Medeni Yasanın 713.maddesi hükmü uyarınca tapusuz olan taşınmazın tesciline ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde tesbit tarihinden önce orman kadastrosu yapılmadığı, genel arazi kadastrosu işleminin 1952 yılında yapılarak kesinleştiği, kesinleşme tarihi ile davanın açıldığı tarih arasında 20 yıllık süre geçtiği, taşınmazların taşlıklı ve çalılık olması nedeniyle tapulamada tescil harici bırakılarak kadastral paftaya işlendiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece, 3402 sayılı Yasanın 14.maddesi uyarınca kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği yoluyla taşınmaz edinme koşullarının davacı yararına gerçekleştiği gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir. Her ne kadar dairece, “çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu işlemi 1952 yılında yapılarak kesinleşmiş olup, davaya konu taşınmaz orman niteliğinde taşlık, çalılık olması nedeniyle tapulama harici bırakılmış olduğundan, Medeni Yasanın 713.maddesi ve 3402 sayılı Yasanın 14. ve 17.maddeleri hükümlerine göre tapuya tescil edilebilmesi için, orman kadastro işleminin kesinleştiği tarihten dava tarihine kadar 20 yıldan fazla süre ile yasada belirtilen koşullar altında tasarruf edilmesi gerek Yargıtay HGK.nun 24.10.2001 gün, 2001/8-464/751 sayılı kararı ile HGK.12.5.2004 gün 2004/8-242-292 sayılı kararlarında açıklandığı üzere, genel arazi kadastrosu sırasında orman vasfında çalılık olarak tespit dışı bırakılan taşınmazın öncesinin orman olduğunun kabulü ile daha sonraki tarihte yapılacak orman kadastrosunda tespit harici bırakılmasından dava tarihine kadar yirmi yıllık zilyetlikle kazanma süresinin gerçekleşmediği durumda davanın reddinin gerekeceğinin hükme bağlandığı, davaya konu taşınmazın bulunduğu yerde dava tarihinden önce orman kadastrosu yapılmadığı gözetildiğinde davacı yararına zilyetlikle kazanma koşullarının gerçekleştiğinden söz edilemeyeceğinden davacı gerçek kişilerin davasının tamamen reddine karar verilmesi gerektiği” nedeniyle bozulmuş ise de, mahkemece çekişmeli taşınmazların öncesinin orman niteliğinin ve hukuki durumunun belirlenmesi ve eğiminin doğru olarak hesaplanması için belediyede bulunan halihazır harita ve münhanili haritalar ile varsa topografya haritaları bulundukları yerden getirtilerek bir jeolog aracılığı ile uygulanmadığı gibi, çekişmeli taşınmaza komşu 92, 86 ve 98 sayılı kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanaklarının dayanaklarının getirtilerek uygulanmadığı, komşu 100 sayılı parselin dayanağı Haziran 1944 tarih 715 nolu tevzi tapusunun ait olduğu ve tevzi parseli, .. ad..parselin bulunduğu yer ile ilgili tevzi paftası, belirtme tutanağının bulunduğu yerden getirtilerek uygulanmadığı, gerek tapu hududunun ve gerekse tevzi paftasının çekişmeli taşınmaz yönünü ne olarak nitelendirdiğinin saptanmadığı gözlenmiştir.Eksik inceleme ve araştırmaya dayanılarak hüküm kurulamayacağından, karar düzeltme isteminin kabulü ile dairenin bozma kararı gerekçesinin düzeltilmesi gerekmiştir.
Bu nedenlerle; yörede 1952 yılında yapılarak kesinleşen genel arazi kadastrosuna ilişkin ve çekişmeli taşınmazın içinde yer aldığı kadastro paftasının onaylı örneği ile, Haziran 1944 tarih 715 nolu tevzi tapusunun ait olduğu ve tevzi parseli, .. ada .. tevzi parselinin bulunduğu yer ile ilgili tevzi paftası, belirtme tutanağı, dava konusu yere en yakın.., ..ve ..sayılı kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanakları ve varsa dayanakları ile tutanakları kesinleşmiş ise edinme nedeni ve tarihinin yazılı olduğu tapu kayıtları tapu sicil ve kadastro müdürlüklerinden getirtilerek dosyaya eklenmelidir.
Çekişmeli taşınmazların öncesinin orman niteliğinin ve hukuki durumunun belirlenmesi ve eğiminin doğru olarak hesaplanması için, yöreye ait bulunabilecek en eski memleket haritası, amenajman planı, hava fotoğrafı ile belediyede bulunan halihazır harita ve münhanili haritalar ile varsa topografya haritaları bulundukları yerden getirtilerek bir jeolog, bir orman ve bir harita mühendisinden oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden keşif yapılarak memleket haritası, hava fotoğrafı, amenajman planı,münhanili harita ve topografya haritası çekişmeli taşınmaza ve çevresine uygulanarak haritalardaki konumu saptanıp, taşınmazın eğimi duraksamaya yer vermeyecek biçimde hesaplatılmalı, anılan belgeler, çekişmeli taşınmaz ile birlikte çevre araziye de uygulanmak suretiyle taşınmazın öncesinin bu belgelerde ne şekilde nitelendirildiği belirlenmeli; Haziran 1944 tarih 715 nolu tevzi tapusunun ait olduğu ve tevzi parseli, ..ada ..parselin bulunduğu yer ile ilgili tevzi paftası, belirtme tutanağı uygulanmalı, çekişmeli taşınmaza komşu .., ..ve ..sayılı kadastro parsellerine ait kadastro tespit tutanaklarının dayanakları uygulanmalı; 3116, 4785 ve 5658 sayılı Yasalar karşısındaki durumu saptanmalı; tapu ve zilyetlikle ormandan toprak kazanma olanağı sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45.maddesinin ilgili fıkraları, Anayasa Mahkemesinin 1.6.1988 gün ve 31/13 E.K.;14.3.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.6.1989 gün ve 7/25 E.K.sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14.maddesi ile yürürlükten kaldırılmış olduğundan, bu yollarla ormandan yer kazanılamayacağı, öncesi orman olan bir yerin üzerindeki orman bitki örtüsü yok edilmiş olsa dahi, salt orman toprağının orman sayılan yer olduğu düşünülmeli; toprak yapısı, bitki örtüsü ve çevresi incelenmeli; kesinleşmiş orman kadastrosu bulunmadığından, yukarıda değinilen diğer belgeler fen ve uzman orman bilirkişiler eliyle yerine uygulattırılıp; orijinal-renkli (renkli fotokopi) memleket haritasının ölçeği kadastro paftası ölçeğine, yine kadastro paftası ölçeği de memleket haritası ölçeğine çevrildikten sonra, her iki harita komşu ve yakın komşu parselleri de içine alacak şekilde birbiri üzerine aplike edilmek suretiyle, çekişmeli taşınmazın konumunu çevre parsellerle birlikte haritalar üzerinde gösterecekleri yalnız büro incelemesine değil, uygulamaya ve araştırmaya dayalı, bilirkişilerin onayını taşıyan krokili bilimsel verileri bulunan yeterli rapor alınmalı; hukuken ve bilimsel olarak ve Hukuk Genel Kurulunun 15.11.2000 gün ve 2000/20-1663/1694 sayılı kararında açıklandığı gibi eğimi %12’nin üzerinde olan toprak ve orman muhafaza karakteri taşıyan funda veya makiliklerle örtülü yerlerin orman niteliğinde ve 6831 sayılı Yasanın 1/j bendi kapsamı dışında olduğu gözetilmelidir.
Yukarıdaki yöntemle yapılan araştırma sonucunda çekişmeli taşınmazın evveliyatının ve fiili durumunun orman olmadığının, ancak tüm yönlerinin devlet ormanı ile çevrili orman içi açıklık olduğunun saptanması halinde 6831 sayılı Yasanın 17/2.maddesi kapsamındaki yerlerden olduğu düşünülmelidir.
6831 sayılı Yasanın 17.maddesi, orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat yapılmasına, hayvancılık amacı ile ağıl yapılmasına, bu kesimlerin özel mülke dönüşmesine izin vermez.
6831 sayılı Yasa, madde 17/1-2
Devlet ormanları içinde bu ormanların korunması, istihsal ve imarı ile alakalı olarak yapılacak her nevi bina ve tesisler müstesna olmak üzere; her çeşit bina ve ağıl inşası ve hayvanların barınmasına mahsus yerler yapılması ve tarla açılması, işlemesi, ekilmesi ve orman içinde yerleşilmesi yasaktır.
Devlet ormanlarının herhangi bir suretle yanmasından veya açıklıklarından faydalanılarak işgal, açma veya herhangi şekilde olursa olsun kesme, sökme, budama veya boğma yollarıyla elde edilecek yerlerle buralarda yapılacak her türlü yapı ve tesisler, şahıslar adına tapuya tescil olunmaz. Buralara doğrudan doğruya orman idaresince el konulur. Yanan yerlerde husule gelen enkaz hiçbir suretle eşhasa satılamaz. Bunlar resmi daire ve müesseseler ihtiyacına tahsis olunur.
Yasa metninden açıkca anlaşıldığı gibi, hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım, inşaat ve hayvancılık yapmak amacı ile ağıl yapılamaz. Bu tür yerler özel mülk olamaz. Yönetim derhal elkoyma hakkına sahiptir. Orman içi açıklıklardan yararlanabilmek için zorunlu olarak orman kullanılacaktır. Bu kullanım nedeniyle yeni açma, genişletme, yangın oluşması önlenemeyecek ve orman bütünlüğü bozulacaktır.
Ayrıca, bu tür taşınmazların öncesinin orman olma zorunluluğu yoktur. Zira, öncesi orman olan ve ormandan açılan taşınmazlar, 6831 sayılı Yasanın 1.maddesi ve Yargıtay uygulamaları gereği oluşan kesin içtihatlara göre zaten orman sayılmaktadır. 17.maddede tanımı yapılan olgu, öncesi orman iken açılan yerlerle beraber ayrıca hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıkların kazanılamayacağı ilkesini içermektedir ve amacı orman bütünlüğünü korumaktır.
Yasa koyucu ayrı bir kavram oluşturmuş ve hangi nedenle olursa olsun orman içi açıklıklarda tarım ve inşaat ile özel mülke dönüşme yolunu kapamıştır. Bu itibarla, dava konusu taşınmazın memleket haritasında açık alanda gözükmesi bu olguyu değiştirmez. Etrafı ormanla çevrili olan taşınmazlar özel mülke dönüşüp, tarım ve inşaata açıldığında orman bütünlüğünün bozulacağı tartışmasızdır. Dairemizin bu yoldaki kararları Yargıtay Hukuk Genel Kurulunca benimsenen ve yerleşik kararlar halini almıştır. (Y.HGK.nun 10.12.1997 gün ve 1997/20-830/1034, 10.12.1997 gün ve 1997/20-808/1039, 22.10.2003 gün ve 2003/20-665/614 sayılı ve yine orman kadastrosunun kesinleştiği tarihten sonra 20 yıldan fazla süre geçse dahi orman içi açıklık konumunda olan taşınmazların zilyedlik yoluyla kazanılamayacağı konusundaki 11.10.2004 gün ve 2004/7-531-582 sayılı kararları.)
Tapu ve zilyetlik yoluyla kişi ve kurumların ormandan toprak kazanmasını sağlayan 3402 sayılı Yasanın 45.maddesinin ilgili fıkraları da Anayasa Mahkemesinin 1.6.1988 gün ve 31/13 E.K.; 14.3.1989 gün ve 35/13 E.K. ve 13.6.1989 gün ve 7/25 E.K.sayılı kararları ile iptal edilmiş ve kalan fıkraları da 3.3.2005 gününde yürürlüğe giren 5304 sayılı Yasanın 14.maddesi ile yürürlükten kaldırılmıştır.
Ayrıca; bu tür yerler yasa gereği orman sayıldığı için, orman içi açıklık ve boşlukların zilyetlik yolu ile kazanılmasına yasal olanak yoktur.Dolayısıyla bu yollarla ormandan toprak kazanımından söz edilemeyeceğinden ,orman içi açıklık olduğu saptanan taşınmazın özel mülke konu olamayacağı gözetilmelidir.
Orman araştırması sonucunda davaya konu taşınmazın orman sayılmayan yerlerden olduğu saptandığı takdirde, bu kez zilyetlik yolu ile kazanma koşullarının araştırılması gerekir.Bu cümleden olarak, yapılacak keşifte tarım uzman bilirkişi olarak ziraat mühendisine inceleme yaptırılıp, zilyetlikle kazanılabilecek kültür arazisi olup olmadığı belirlenip, bu yolda rapor alınmalı; komşu parsellerin tutanak ve dayanakları getirtilip uygulanmalı; bu taşınmazı sınır olarak nasıl nitelendirdikleri araştırılmalı;varsa, zilyetlik tanıkları taşınmaz başında dinlenmeli;zilyetliğin ne zaman başladığı kaç yıl ne şekilde devam ettiği sorulup, kesin tarih ve olgulara dayalı, açık yanıtlar alınıp; gerçek kişiler yararına zilyetlikle kazanma koşullarının oluşup oluşmadığı belirlenmeli; 3402 sayılı Yasanın 14.maddesi uyarınca, davacılar yanında murisler yönünden de tapu sicil ve kadastro müdürlükleri ile mahkeme yazı işleri müdürlüğünden araştırma yapılıp, sulu ve susuz olarak kazanılmış toprak miktarı belirlenip, yasanın getirdiği sınırlamanın aşılıp aşılmadığı saptanarak, toplanacak tüm kanıtlar birlikte değerlendirilip, ulaşacak sonuca göre bir hüküm kurulmalıdır.
Açıklanan hususlar gözetilmeksizin, eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporuna dayanılarak yazılı biçimde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırıdır...) gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.
TEMYİZ EDEN: Davalılardan Maliye Hazinesi ve Orman Genel Müdürlüğü vekilleri
HUKUK GENEL KURULU KARARI
Hukuk Genel Kurulunca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:
Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere göre,Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken,önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
S O N U Ç : Maliye Hazinesi ve Orman Genel Müdürlüğü vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile,direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı H.U.M.K.nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının Orman İdaresine iadesine, 22.11.2006 gününde oybirliğiyle karar verildi.