"İçtihat Metni"
İtirazname : 2010/229943
Yargıtay Dairesi : 9. Ceza Dairesi
Mahkemesi : YALOVA 1. Asliye Ceza
Günü : 02.04.2010
Sayısı : 33-182
Kamu malına zarar verme suçundan sanık M. E..'ün 5237 sayılı TCK’nun 152/1-a ve 53. maddeleri uyarınca bir yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hak yoksunluğuna ilişkin, Yalova 1. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 02.04.2010 gün ve 33-182 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 9. Ceza Dairesince 04.06.2012 gün ve 17775 – 7202 sayı ile;
“...Sanığın, caminin imam odasının camını kırıp ve kapısına zarar vermekten ibaret eylemlerinin TCK'nın 153. maddesinde düzenlenen ibadethanelere zarar verme suçunu oluşturduğu, hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
Özel Dairece yapılan vasıflandırmaya ilişkin herhangi bir itirazı bulunmayan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 12.08.2012 gün ve 229943 sayı ile; bozma sonrasında yerel mahkemenin Dairenin kararına itibar edip, yeniden kuracağı hükümde suç tanımını ve sevk maddesini doğru şekilde göstermekten başka yapacağı bir işlem bulunmadığından hükmün eleştirilerek onanması gerektiği görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.
5271 sayılı CMK'nun 308. maddesi uyarınca dosyanın gönderildiği Yargıtay 9. Ceza Dairesince 06.11.2012 gün ve 8293-12092 sayı ile, itiraz nedenlerinin yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
TÜRK MİLLETİ ADINA
CEZA GENEL KURULU KARARI
Suçun sübutuna ilişkin bir uyuşmazlık ve bu kabulde dosya içeriği itibarıyla da herhangi bir isabetsizlik bulunmayan somut olayda, Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; eylemin ibadethanelere zarar verme suçunu oluşturduğunun anlaşılması halinde, mala zarar verme suçundan kurulan hükmün bozulmasına mı, eleştirerek onanmasına mı karar verilmesi gerektiğinin belirlenmesine ilişkindir.
İncelenen dosya içeriğinden; suç tarihinde sanığın Çiftlikköy ilçesinde bulunan Hacı Mehmet Bakay Camisinde bulunan imam odasının camı ve kapısını kırdığı anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK'nun “Mala zarar vermenin nitelikli halleri” başlıklı 152. maddesinin 1. fıkrasında, mala zarar verme suçunun “(a) Kamu kurum ve kuruluşlarına ait kamu hizmetine tahsis edilmiş veya kamunun yararlanmasına ayrılmış yer, bina, tesis veya diğer eşya hakkında” işlenmesi halinde fail hakkında bir yıldan altı yıla kadar hapis cezasına hükmolunacağı düzenlenmiştir.
Aynı kanunun “İbadethanelere ve mezarlıklara zarar verme” başlıklı 153. maddesinin 1. fıkrasında ise; “İbadethanelere, bunların eklentilerine, buralardaki eşyaya, mezarlara, bunların üzerindeki yapılara, mezarlıklardaki tesislere, mezarlıkların korunmasına yönelik olarak yapılan yapıları yıkmak, bozmak veya kırmak suretiyle zarar veren kişi, bir yıldan dört yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır” hükmüne yer verilmiştir.
Yerleşmiş yargısal uygulamalara göre temyiz incelemesi sırasında Yargıtay’ca suç niteliğinde yanılgıya düşüldüğü saptandığında hükmün bozulmasına karar verileceği kabul edilmektedir. Aksinin kabulü hukuk kuralları ile yasal düzenlemelerin ülke genelinde farklı uygulanmasına yol açar ki, bu durum eşitlik, adalet ve hakkaniyet ilkelerine aykırılık oluşturacaktır. Zira aynı eylem nedeniyle farklı mahkemelerde yargılanan sanıklardan, suçunun hukuki niteliği doğru olarak belirlenen sanığın mahkûmiyeti ile zamanaşımı, süreli veya süresiz olarak bir kamu görevini üstlenmekten yoksun bırakılma, seçme ve seçilme hakkının kaybı gibi hak yoksunluklarının yanında, muhtemel bir genel veya özellikle de özel af karşısında değişik sonuçlarla karşılaşmasına rağmen, suç vasfı hatalı olarak belirlenen sanığın, açıklanan sonuçlarla karşılaşmaması söz konusu olabilir ki, bu durum eşitlik ilkesi ile hak ve adalet duygusuna da uygun değildir. O halde, suç vasfının saptanmasında hataya düşüldüğünün belirlenmesi halinde hükmün bozulmasına karar verilmelidir.
Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;
Sanığın, camiin imam odasının kapısı ve camına zarar verme şeklinde gerçekleştirdiği eylem nedeniyle kamu malına zarar verme suçundan TCK'nun 152/1-a maddesi uyarınca bir yıl hapis cezası ile cezalandırılmasına ilişkin yerel mahkeme hükmünün, Özel Dairece, eylemin aynı kanunun 153. maddesinde düzenlenen ibadethanelere zarar verme suçuna uyduğunun kabulü ile suç vasfının saptanmasında hataya düşüldüğünden bahisle bozulmasına karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
Kaldı ki, bir ila dört yıl arasında hapis cezasını gerektiren ibadethanelere zarar verme suçunda, bir ilâ altı yıl arasında hapis cezasını gerektiren kamu malına zarar verme suçuna göre daha lehe yaptırımlar öngörüldüğünden, sanığın hukuki durumunun yeniden tayin ve takdir edilmesi de gerekmektedir.
Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
SONUÇ :
Açıklanan nedenlerle;
1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının REDDİNE,
2-Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 30.04.2013 günü yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.