Logo

1. Ceza Dairesi2025/307 E. 2025/2466 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Sanığın eyleminin tasarlayarak öldürme suçunu oluşturup oluşturmadığı, canavarca hisle öldürme suçunun unsurlarının gerçekleşip gerçekleşmediği ve haksız tahrik hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağı hususlarında uyuşmazlık bulunmaktadır.

Gerekçe ve Sonuç: Sanığın maktulü öldürme eyleminde, planlama ve sükûnet unsurlarıyla birlikte hareket ettiği, eylemin ağırlığı ile eyleme iten neden arasında aşırı ölçüsüzlük bulunduğu ve sanığın eyleminin toplumun ortak bilinci ve vicdanı tarafından onaylanmayacağı gözetilerek, sanığın tasarlayarak ve canavarca hisle öldürme suçundan cezalandırılması gerektiği, haksız tahrik hükümlerinin uygulanamayacağı gerekçesiyle Yargıtay 1. Ceza Dairesinin bozma kararı onanmıştır.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ :Ceza Dairesi

SAYISI : 2022/3745 E., 2023/711 K.

SUÇ : Nitelikli öldürme

HÜKÜM : Mahkumiyet

İTİRAZNAME GÖRÜŞÜ : Temyiz başvurularının esastan reddi ile hükmün onanması

İTİRAZA KONU KARAR : Bozma

İTİRAZ EDEN : Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 08.01.2025 tarihli ve 2023/4953 Esas, 2025/146 Karar sayılı kararına karşı Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.01.2025 tarihli ve KD-1 - 2023/51491 sayılı itirazı üzerine yapılan inceleme neticesinde;

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun (5271 sayılı Kanun) 308/1. maddesinde belirtilen kanunî süresinde yapılan aleyhe itiraz başvurusu üzerine dava dosyası, aynı Kanun’un 308/2. maddesi gereği Dairemize gönderilmekle, gereği düşünüldü:

I. İTİRAZ SEBEPLERİ

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itiraz başvurusu, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun (5237 sayılı Kanun) 82/1-a-b maddeleri uyarınca cezalandırılmasına ve sanık hakkında kurulan hükümde 5237 sayılı Kanun'un 29. maddesi kapsamında yer alan haksız tahrik hükmünün uygulanmaması gerektiğinden bahisle bozma ilamının kaldırılmasına ve katılanlar ... ve ... vekili ile katılan ... vekilinin temyiz istemlerinin kabulü ile hükmün bu nedenle bozulmasına karar verilmesi talebine ilişkindir.

II. GEREKÇE

Sanık ... hakkında Bölge Adliye Mahkemesince verilen mahkumiyet kararına yönelik katılanlar ... ve ... vekili ile katılan ... vekili, sanık ... müdafiinin temyiz istemleri üzerine Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 08.01.2025 tarihli ve 2023/4953 Esas, 2025/146 Karar sayılı kararı ile özetle; atılı suçta tasarlamanın unsurlarının bulunmadığı, 5237 sayılı Kanun'un 82/1-b maddesinde "canavarca hisle" ve "eziyet çektirerek öldürme" biçiminde iki farklı nitelikli halden sanığın eyleminin sadece eziyet çektirerek kasten öldürme suçunu oluşturduğu ve 5237 sayılı Kanun'un 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik hükümlerinin uygulama şartlarının oluştuğu gözetilerek sanık hakkında verilen cezada asgari oranda haksız tahrik uygulanması gerektiği gözetilmemesi, nedenleriyle Dairemizin bozma yönündeki kararlarında bir isabetsizlik görülmemiş olduğundan, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının, 27.01.2025 tarihli ve KD-1 - 2023/51491 sayılı itirazının yerinde olmadığı sonucuna varılmıştır.

III. KARAR

1. Gerekçe bölümünde belirtilen nedenle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı İTİRAZININ oy çokluğuyla REDDİNE,

2. 5271 sayılı Kanun’un 308/3. maddesi uyarınca Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 08.01.2025 tarihli ve 2023/4953 Esas, 2025/146 Karar sayılı bozma kararı ile ilgili itirazı incelemek üzere dava dosyasının, Yargıtay Ceza Genel Kuruluna gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE,

26.03.2025 tarihinde karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Sanık ... hakkında, yerel mahkeme olan Muğla 3. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı ile maktul ...’i, “Tasarlayarak İnsan Öldürme” suçundan, TCK 82/1-a, 29/1. maddeleri gereğince, 23 yıl hapis cezasına karar verilmiştir.

Kararın istinafı üzerine, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince duruşma açılarak yapılan inceleme sonucunda, sanık hakkında maktulü “Tasarlayarak ve Canavarca Hisle veya Eziyet Çektirerek Kasten Öldürme” suçundan, TCK'nın 82/1-a-b maddesi gereğince ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Kararın temyizi üzerine, sayın çoğunluk olayda tasarlama suçu olmadığını, olayın eziyet çektirerek kasten öldürme suçu olduğunu, haksız tahrik uygulanması gerektiğini belirterek “Bozma kararı” vermiştir.

Bölge Adliye Mahkemesi kararının doğru olduğunu düşündüğümüzden, kararın onanması gerekirken bozulmasına karar veren sayın çoğunluğun görüşüne, aşağıda belirtilen gerekçelerle muhalifiz.

1- TCK'nın 82/1-a maddesinde düzenlenen Tasarlama suçu yönünden yapılan değerlendirme:

Yargıtay 1 Ceza Dairesi ve Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun birçok kararında benimsendiği üzere, tasarlama suçları için doktrinde belirtilen planlama ve sükûnet teorileri Yargıtay tarafından karma olarak uygulanmaktadır.

TCK'nın 82/1-a maddesinde düzenlenen tasarlamadan söz edilebilmesi için; 1. Ceza Dairesinin 10.05.2017 tarih, 5291 Esas/1649 Kararı, 1. Ceza Dairesinin 16.02.2015 tarih, 4306 Esas/697 Kararı ve birçok kararda belirtildiği üzere;

"Failin, bir kimsenin vücut bütünlüğü veya yaşam hakkına karşı eylemde bulunmaya sebatla ve koşulsuz olarak karar vermiş olması, düşünüp planladığı suçu işlemeden önce makul bir süre geçmesine ve ulaştığı ruhi sükûnete rağmen bu kararından vazgeçmeyip sebat ve ısrarla fiilini icraya başlaması ve gerçekleştirmeyi planladığı fiili, belirlenmiş kurgu ve plan dâhilinde icra etmesi" gerekmektedir.

Söz konusu açıklama doğrultusunda, yargılamaya konu olay yönünden yapılan değerlendirmede; Sanık ...’in evli olup Muğla ilinde ... Bar adlı işyerinin sahibi olduğu, maktul ...’ın ise bu ilde bulunan Üniversitede öğrenci olduğu, sanık ... ile maktul ...’ın bu barda tanıştıkları ve evlilik dışı ilişki yaşamaya başladıkları, sanığın yaşadığı bu evlilik dışı ilişki nedeniyle maktule uzun süre para gönderdiği, olay öncesi son bir ayda maktulün para isteme tarihlerini sıklaştırdığı ve istediği para miktarlarını da arttırdığı, bu nedenle taraflar arasında tartışmalar yaşandığı, bu tartışmalar esnasında sanık ...’in maktule hitaben tanık ...'in de aşamalarda alınan beyanlarında belirttiği üzere "senden kurtulmak istiyorum, bir kere beraber olduk başıma gelmeyen kalmadı" şeklinde sözler söylediği, sanık ...’in en son 02.07.2020 tarihinde maktule telefon alması için 4.400 TL para gönderdiği, ancak maktulün bu parayla spor salonuna yazılıp sanık ...’den yeniden para istediği, sanığın bulunduğu ilde tanınmış bir kişi olduğundan, bu ilişkiyi ailesinin ve eşinin öğrenmesinden korkmaya başladığı ve maktulü öldürmeye karar verdiği, ruhi sükûnet ve dinginlikle bir plan dahilinde hareket etmeye başladığı, sanık ...’in bizzat kendi beyanından ve tanık ...'in aşamalarda alınan beyanlarından da anlaşıldığı üzere, ilk kez olay tarihinden bir hafta kadar önce maktule bu defa istediği parayı yüz yüze vereceğini söyleyerek maktulle buluşmak istediği, maktulün buluşma teklifini başlangıçta reddettiği, ancak sanık ...’in kararında sebat göstererek ısrarla maktulle son kez görüşmek için mesaj gönderdiği, maktülün buluşmayı kabul ettiği, sanığın bu çerçevede önceden aldığı karar ve yaptığı plan doğrultusunda 16.07.2020 tarihinde saat 15:10 sıralarında maktulü ... Park isimli AVM'nin önünden aldığı ve eylemi gerçekleştireceği il merkezine yaklaşık iki kilometre mesafede ... Yaylası olarak bilinen yerdeki babasına ait yayla evine götürdüğü, burada önce maktulü dövdüğü, ön dişlerini kırdığı, daha sonra elleriyle boğazını sıkıp boynuna iple dolayarak maktulü varilin içine vücudu baş aşağı gelecek şekilde koyduğu ve odun parçaları ile tutuşturarak yakmaya çalıştığı ancak evin içinde varilin yanmadığı, daha sonra öldürme kararlılığının ve bu doğrultuda evvelce yapılan planın bir unsuru olarak sanığın maktule ait cep telefonunu yanına aldığı ve maktulün telefonunun başka yerlerden sinyal vermesini sağlamak amacıyla önce ... isimli yere daha sonra ise maktulün yaşadığı ... Mahallesine gittiği, sanığın bu şekilde maktulün telefonunun farklı noktalardan sinyal vermesini sağladıktan sonra sim kartını çıkarıp dişiyle parçalara bölerek farklı yerlere attığı, sanığın daha sonra görüntü kayıtlarına yansıdığı şekliyle, ... Mahallesindeki BP benzin istasyonundan güncel saate göre 18:16 da yanında getirdiği 2 adet 1,5 litrelik pet şişelerde 3 litre olmak üzere benzin aldığı, güncel saate göre 18:19:52 de aracı ile petrol istasyonundan ayrıldığı ve tekrar söz konusu yayla evine döndüğü, maktulün varil içerisindeki cesedini evin dışındaki bahçeye çıkardığı, üzerine benzin dökerek yakmaya başladığı, saat 19:00 sıralarında sanığın tutuşturduğu alevin evde bulunan asma yapraklarına sıçraması üzerine zaman zaman söz konusu evin bakımıyla da ilgilenen karı-koca tanıklar Melek ve Ali'nin sanık ...'e yangın çıkartabileceği yönünde uyarıda bulundukları ancak sanık ...'in söz konusu tanıkları bir şey olmaz deyip dikkatli olacağını söyleyerek olay yerinden uzaklaştırdığı, Sanık ...'in, saat 19:00 sıralarında Whatsapp uygulaması üzerinden kardeşi sanık ...'ı arayarak onu yayla evine çağırdığı, sanıkların savunmalarına göre sanık ...'ın saat 19:30-19:40 sıralarında yayla evine geldiği, HTS kayıtlarına göre sanık ...'ın telefonunun saat 19:59 sıralarında yayla evinin bağlı olduğu baz istasyonundan sinyal aldığının belirlendiği, kardeşi ... geldikten kısa bir süre sonra sanık ...'in yayla evinden ayrılıp ... Bara gittiği, yaklaşık 1-1,5 saat kadar sonra geri döndüğü, bu süre zarfında sanık ...'ın yayla evinde kalarak ateşe nezaret ettiği, sanık ... döndükten sonra sanık ...'ın yayla evinden ayrılarak ... Bara gittiği, sanık ...'in bu sırada varili söz konusu yayla evinde bulunan depoya koyduğu, sanık ...'in kendisine ait aracı ile bağ evinden ayrıldıktan sonra aynı gece evine dönerken maktule ait cep telefonunu da 3-4 parçaya bölerek Kötekli ve Yeniköye doğru farklı yerlere attığı, sım kartın kırılıp atılması ile cep telefonunun kırılıp atılmasının farklı zaman aralıklarında gerçekleştiği, ertesi gün sanık ...'in yeniden yayla evine gittiği ve önceden depoya koyduğu varilin içine bir miktar kalekim döküp üzerine su ekleyerek varilin ağzını balyoz yardımı ile vurarak büktüğü, daha sonra varilin daha da ağırlaşacağını düşünerek video ile kayıt altına alınan keşifte görüldüğü gibi tahta palet yardımı ile varili aracın bagajına yüklediği ve araç bagajda iken kalan kalekimi de varile eklediği ve aynı balyoz yardımı ile vurarak varilin ağzını iyice kapattığı, mülakat ve yer gösterme tutanaklarından anlaşılacağı üzere sanığın 48 ... 946 plakalı aracı ile gelerek varili ... yolu ile ... Mahallesi yolu üzerinde bulunan kuru dere yatağına attığı olayda;

Bu haliyle sanık ...’in maktulü öldürme kararı aldıktan sonra maktulle yüz yüze görüşmek istediği, maktulün yüz yüze görüşme teklifini başlangıçta kabul etmediği, makul bir süre geçmesine rağmen sanık ...’in söz konusu eylemi gerçekleştirme isteğinden vazgeçmeyerek sükunetle hareket edip olay tarihinde maktulle ... Park AVM'de buluştuğu ve yaptığı plan çerçevesinde maktulü eylemi gerçekleştirdiği yayla evine götürdüğü, burada maktule yönelik öldürme eylemini gerçekleştirip yine yaptığı plan dahilinde soğukkanlı bir şekilde tüm delilleri ve maktulün cesedini yok ettiği dikkate alındığında; Sanık ...'nın eyleminin TCK'nın 82/1-a maddesinde belirtilen Tasarlayarak İnsan Öldürme suçu olduğu,

Her ne kadar sanık ...’in mahkemede ve aşamalarda alınan savunmalarında maktulü olaydan önce öldürmeye karar vermediğini, maktule olay günü cep telefonu vereceğini ve cep telefonunu eşinden çekindiği için yayla evine bıraktığını, bu nedenle maktulle yayla evine gittiklerini ve burada aralarında tartışma çıkması ve maktulün kendisine bıçakla saldırması üzerine maktulü öldürdüğünü ve eylemi baştan tasarlamış olsa benzini de başlangıçta alacağını beyan etmiş ise de, sanık ...'in savunmalarının aksine sanığın eşinin olay tarihinde Denizli ilinde olduğu, sanık ...'in cep telefonu veya vereceği parayı maktule yayla evinde vermesini gerektirir hiçbir neden bulunmadığı, söz konusu eşyaları buluştukları AVM'de veya araç içerisinde de verebileceği, buna rağmen sanık ...'in maktuleyi önceden aldığı karar doğrultusunda yayla evine (sanığın söz konusu yayla evini daha önceden iş yerinde yaşadığı başka bir kriminal olayı çözme amacıyla kullandığına dair mesaj içerikleri cep telefonunda mevcuttur) götürerek eylemini gerçekleştirdiği, öncelikle söz konusu varili yayla evi içerisinde odunla tutuşturmaya çalıştığı ancak evin içinde söz konusu varilin tutuşmaması üzerine benzin almaya karar verdiği hususları hep birlikte değerlendirildiğinde, sanığın eylemini tasarlayarak gerçekleştirdiği, bu nedenle hakkında TCK 82/1-a maddesi gereği tasarlayarak adam öldürme suçundan da cezalandırılması gerektiği.

2- TCK'nın 82/1-b maddesinde düzenlenen Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçu yönünden yapılan değerlendirme:

Olayla ilgili maktul hakkında alınan İstanbul Adli Tıp Kurumu 3. Üst Kurulunca düzenlenen 20.05.2021 günlü raporda ve sonrasında düzenlenen ek raporlarda maktulün saçlı deri altı hematomunda %14,9 karboksihemoglobin tespit edildiği dikkate alındığında, “kişinin hayatta iken yangına maruz kaldığının kabulü gerektiği”belirtilmiştir. Bu raporlardan anlaşılacağı üzere maktül üzerine benzin döküldüğünde sağdır ve yakılarak öldürülmüştür.

Üzerine benzin dökülerek maktülün öldürülmesi suçu, TCK 82/1-b maddesinin kanun gerekçesinde, canavarca hisle öldürme suçuna örnek olarak sayılmıştır.

TCK 82/1-b maddesinin madde metninde, "canavarca his" kavramının tanımına yer verilmemiştir. TCK 82/1-b maddesinin madde gerekçesinde; “Kişinin acıma hissi olmaksızın bir başkasını öldürmesi hâlinde canavarca hisle öldürme söz konusudur. Canavarca hisle öldürmenin arzettiği özellik öldürmenin vahşi bir yöntemle gerçekleştirilmesidir. Kişinin yakılarak, uyurken kulağının içine kızgın yağ dökülerek ya da vücudu parçalanarak öldürülmesi, buna örnek olarak gösterilebilir” şeklinde belirtilmiştir.

Nitekim olayımıza benzer nitelikteki Yargıtay CGK’nun 05.032019 tarih, 2017/1-905 Esas ve 2019/146 Karar sayılı kararında;

“5237 sayılı TCK’nın “Nitelikli haller” başlıklı 82. maddesinde ise;

"1) Kasten öldürme suçunun;

a) Tasarlayarak,

b) Canavarca hisle veya eziyet çektirerek,

İşlenmesi halinde, kişi ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.”, Hükümleri yer almaktadır.

Türk Ceza Kanunu’nun 82. maddesinin birinci fıkrasının "b" bendinde, kasten öldürme fiilinin, “Canavarca hisle veya eziyet çektirerek” gerçekleştirilmesi bu suçun nitelikli hâli olarak düzenlenmiş, faildeki ahlaki kötülüğün yoğunluğu ve insani duygulardan yoksunluk, cezanın artırılmasını gerektirir hâl kabul edilmiştir. Eziyet çektirerek öldürme suçun bir işleniş şekli olduğu hâlde, canavarca hisle öldürme failin subjektif durumuyla iç dünyası ile ilgili bir husustur.

Madde metninde, "canavarca his" kavramının tanımına yer verilmemiş, madde gerekçesinde ise, kişinin acıma hissi olmaksızın bir başkasını öldürmesi hâlinde canavarca hisle öldürmenin söz konusu olacağı, öldürmenin vahşi bir yöntemle gerçekleştirilmesinin, canavarca hisle öldürmenin arz ettiği özellik olduğu belirtilerek, kişinin yakılarak, uyurken kulağının içine kızgın yağ dökülerek ya da vücudu parçalanarak öldürülmesi, canavarca hisle öldürmeye örnek olarak gösterilmiştir.

765 sayılı TCK'nın mehazını oluşturan 1889 tarihli İtalyan Ceza Kanunu'nun gerekçesinde, canavarca hisle ilgili olarak insanı ürküten bu yabanıl kötü yürekliliğin, kazanç hırsıyla değil, daha çok kan şehvetiyle suç işleyenlerde olduğu belirtilmiştir. (Sami Selçuk, Karşılaştırmalı Hukuk Açısından Canavarca His Sevkiyle Adam Öldürme, Yargıtay Dergisi, Ekim-1988, s.468.)

Alman Ceza Kanunu’nun 211/2. maddesinde kasten öldürme suçunun nitelikli hâli olarak sayılan "zevk için öldürme" ise, insan yaşamının yok edilmesine yönelik gayritabii memnuniyet, zevk ile öldürme olarak tanımlanmaktadır. (Hakan Hakeri, Kasten Öldürme Suçları, Seçkin Yayınevi, 2007, s.230.)

Öğretide, canavarca hisle öldürme, "Bir insan yaşamının ortadan kaldırılmasından duyulan zevki tatmin etmek için öldürme" (Veli Özer Özbek, Mehmet Nihat Kanbur, Koray Doğan, Pınar Bacaksız, İlker Tepe, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Seçkin Yayınevi, 4. Baskı, 2012, s.120.);

"Kana susamışlık ve olağan dışı vahşi ve insafsız bir zihniyetin hâkimiyeti altında öldürme" (Hakan Hakeri, Kasten Öldürme Suçları, Seçkin Yayınevi, 2007, s.230.);

"Öldürmekten haz duymak, acı vererek öldürmekten zevk alma için öldürme" (Zeki Hafızoğulları, Muharrem Özen, Kişilere Karşı Suçlar, Us-a Yayıncılık, 4. Baskı, 2014, s.48.);

"Acıma duygusu olmaksızın öldürme" (Nur Centel, Hamide Zafer, Özlem Çakmut, Kişilere Karşı İşlenen Suçlar, Beta Yayınevi, 3. Baskı, 2016, s. 46.);

"İnsanın hayvanlığını, vahşiyane hissini ve kan dökme istidadını gösterir şekilde öldürme" (Majno, Ceza Kanunu Şerhi, Ankara-1980, Cilt 3, s.231.);

"Acıma, merhamet duygusu olmaksızın, mağduru fiziksel veya ruhsal acı yaşatarak, vahşice bir yöntemle öldürme" (Mahmut Koca, İlhan Üzülmez, Türk Ceza Hukuku Özel Hükümler, Adalet Yayınevi, 2. Baskı, 2015 s.58.) şeklinde tanımlanmaya çalışılmıştır.

Manzini'ye göre failin kasten öldürme eylemi ile onu bu eyleme iten neden arasındaki ölçüsüzlük-oransızlık, eylemin canavarca işlendiğini ortaya koyan en nesnel ölçüttür. (Manzini’ye atfen Sami Selçuk, agm. s.469.)

Çeşitli yargısal kararlarda da vurgulandığı üzere, sırf öldürmüş olmak için öldürmek, ölenin acı çekmesinden zevk duymak için öldürmek, silahı denemek maksadıyla öldürmek gibi hâller sadist bir duygu ve düşüncenin eyleme egemen olması bakımından “canavarca his ile öldürmeye” örnek oluştururlar.

Benzer biçimde belli toplumsal sınıflara ya da farklı inanç veya mezhep gruplarına duyduğu hınç nedeniyle öldürme, canavarca his sevki ile öldürme suçunu oluşturur.

Kanunda “canavarca his”in tanımı yapılmamış ise de, yukarıdaki açıklamalar ışığında;

1- Bu sözcüklerin psikolojik bir olgu olduğu,

2- Bu olgunun her türlü bulgu ve kanıtla belirlenebileceği, bu bağlamda özellikle failin davranışları, fiili işlemeye iten nedenlerle sonuç arasındaki oransızlığın ölçüt oluşturabileceği, ancak hiçbir neden olmamasının her zaman bu içtepinin kanıtı olamayacağı,

3- Yasanın; kullanılan aracı değil, içtepiyi ağırlaştırıcı neden olarak benimsemiş olduğu, kullanılan aracın bu içtepinin kanıtlanmasında yardımcı olabileceği, ancak zorunlu olmadığı,

4- “Canavarca his sevki”nin toplumun ortak bilincinin, duygusunun ve vicdanının hiçbir zaman onaylamayacağı, alçakça bir güdü/içtepi olduğunun gözden uzak tutulmaması gerekeceği, eylemin ağırlığı ile eyleme iten neden arasındaki oransızlık, failin tehlikeliliği ve kötülüğünü sergileyen ölçütlerle ortaya konulması gerekeceği, (Sami Selçuk, agm, s. 481.) gibi ölçütler de göz önünde bulundurularak bir tanımlama yapmadan her bir olayın kendi koşulları içinde değerlendirilmesi gerekir.

Canavarca hisle veya eziyet çektirerek öldürme suçunun düzenlendiği TCK’nın 82/1-b maddesine ilişkin gerekçede, kanun koyucu tarafından kişinin "yakılarak" öldürülmesinin canavarca hisle öldürme suçuna örnek olarak gösterilmesi, maktulün Facebook hesabından eski bir erkek arkadaşıyla yaptığı yazışmalar nedeniyle çıkan tartışmada sanığın elindeki benzin bidonunu o sırada ayakta duran maktulün başından aşağı döktükten sonra soğukkanlılığını yitirmeden peçete veya bez benzeri bir nesneyi tutuşturarak maktulün üzerine atması, maktulün üzerine atılan ilk nesneyi ayağıyla söndürmesine rağmen sanığın eylemine ısrarla devam ederek tekrar eline aldığı peçete veya bez benzeri bir nesneyi yaktıktan sonra acıma hissi olmaksızın maktulün üzerine atıp maktulün vücut yüzeyinin %90’lık bölümünde 2 ve 3. derecede yanıklara neden olması, sanığın maktulü yaktıktan sonra alevleri söndürüp maktulü arabaya bindirerek hastaneye götürdüğü anlaşılmış ise de, olayın yoğun bir trafik akışının olduğu işlek kara yolunda meydana gelmesi ve çevrede bulunan taş ocaklarında çalışan görevlilerce olayın görülmesi, olay yerine 235 metre mesafede bulunan insanların "Yanıyor, yanıyor", "Ateş yanıyor" şeklinde bağırıp olay yerine koşmaya başlamaları, yoldan geçenlerin ellerindeki bidonlarla maktulün üzerine su dökmeleri karşısında yakalanacağını anlayan sanığın yaptığından pişman olmuş gibi görünmek için bu şekilde davranmış olması, maktulü yaktıktan sonra alevleri söndüren ve maktulü hastaneye götüren sanığın, ölüm neticesine engel olamaması,

Sanığın fiilden sonraki davranışlarının saikini veya kendisini bu şekilde suç işlemeye iten hissini değiştirmeyecek oluşu, suç yoluna giren sanığın netice alıncaya kadar canavarca his saikinin devamının zorunlu olmayacağı, netice almaya elverişli hareketleri bu saikle işlemesinin yeterli olması, bu saiki netice alınmadan sona erse dahi TCK'nın 36. maddesine benzer bir düzenleme bulunmadığı için burada sanığın canavarca saikle maktulü yakması sonucu gerçekleşen ölümden sorumlu tutulmasının hakkaniyete de uygun olacağı, evli olan sanığın, duygusal ilişki içerisinde olduğu maktulün Facebook hesabına girerek eski bir erkek arkadaşıyla yaptığı yazışmaları görmesi üzerine gerçekleştirdiği eyleminin ağırlığıyla onu bu eyleme iten neden arasında aşırı derecede ölçüsüzlük-oransızlık bulunması, sanığın eyleminin toplumun ortak bilinci, duygusu ve vicdanınca hiçbir zaman onaylamayacak oluşu bir bütün olarak değerlendirildiğinde; maktulün üzerine benzin döküp tutuşturmak suretiyle vahşi bir yöntem

kullanan sanığın, öldürme suçunu canavarca hisle işlediğinin kabul edilmesi gerekmektedir.” Denilmektedir.

3- TCK'nın 82/1-b maddesinde düzenlenen Canavarca hisle öldürme suçunda haksız tahrik olup olmayacağı yönünden yapılan değerlendirme:

TCK’nın 82/1-b maddesinde düzenlenen “Canavarca hisle öldürme suçu”

TCK’nın 82/1-j maddesinde düzenlenen “Kan gütme saikiyle öldürme suçu”

TCK’nın 82/1-k maddesinde düzenlenen “Töre saikiyle öldürme suçu” gibi saikli suçlarda haksız tahrik uygulanmaz.

“Saikli suçlar haksız tahriki bertaraf eder”.

Yargıtay 1. Ceza Dairesinin, 30.10.2017 tarih, 2017/152 Esas ve 2017/3564 sayılı Kararında belirtildiği üzere; “Eylemin canavarca hisle gerçekleştirildiği kabul edildiği takdirde sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmasının mümkün olmadığı gözetilmeksizin, yazılı şekilde sanığa verilen cezadan haksız tahrik nedeniyle indirim yapılması”. Nedeniyle kararın bozulmasına karar verilmiştir.

Olayda sanık mağduru, canavarca hisle öldürmüştür. Bu suç saikle işlenen suçlardandır. Bu suçta TCK 29/1. maddesinde düzenlenen haksız tahrikin uygulanması kanunen mümkün değildir, uygulanmaması gerekir.

Sonuç olarak; Yukarıda açıklandığı üzere, olayımızda sanık mağdura benzin dökerek yaktığından, Adli Tıp Kurumu raporuna göre mağdurun yanmadan önce canlı olduğu belirlendiğinden, TCK 82/1-b maddesinin kanun gerekçesinde benzin dökerek yakmak, canavarca hisle öldürme suçunun örneği olarak belirlendiğinden, yukarıda Yargıtay CGK kararında belirlendiği üzere sanığın eyleminin ağırlığıyla onu bu eyleme iten neden arasında aşırı derecede ölçüsüzlük-oransızlık bulunması, sanığın eyleminin toplumun ortak bilinci, duygusu ve vicdanınca hiçbir zaman onaylamayacak oluşu bir bütün olarak değerlendirildiğinde, maktulün üzerine benzin döküp tutuşturmak suretiyle vahşi bir yöntem kullanan sanığın, öldürme suçunu canavarca hisle işlediğinin kabul edilmesi gerekmekte olduğundan, İzmir Bölge Adliye Mahkemesi 4. Ceza Dairesince sanık hakkında TCK 82/1-a, b. maddeleri gereğince verilen ceza doğru olup, kararın onanması gerekirken, kararın bozulmasına karar veren sayın çoğunluğun görüşüne muhalifiz.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının itirazının kabul edilmesi gererkirken itirazın Red’dine karar veren sayın çoğunluğun görüşüne katılmıyoruz.