"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 01/11/2021 tarihli ve 2021/370 Esas, 2021/1373 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, mirasbırakan annesi ...'ın davalı ...’ı vekil tayin ettiğini, ...’ın da anılan vekaletname uyarınca mirasbırakana ait 3751 ve 3752 parsel sayılı taşınmazlarını diğer davalı ...’a satış suretiyle temlik ettiğini, vekaletnamedeki imzanın annesine ait olmadığını, annesinin parkinson, astım ve ... hastası olduğunu, mirasbırakanın vekaletname ve temlik tarihinde fiil ehliyetini haiz olmadığını, ayrıca davalılar ile kardeşi ...’in oğlunun yakın arkadaş olduklarını, mirasbırakanın ölene kadar taşınmazları kullandığını, öldükten sonra da ...’in kullandığını ve kirasını aldığını, satış bedeli olarak 150.000 TL’nin mirasbırakanın hesabına yatırılıp aynı gün çekildiğini, bedelin de düşük olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payı oranında adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1.1. Davalı ..., dava konusu taşınmazları iyi niyetle iktisap eden üçüncü kişi konumunda olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
1.2. Davalı ..., iddiaların yersiz olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, mirasbırakanın paylaşılmayan terekesine ait olduğu iddia edilen dava konusu taşınmazların tapusunun iptali için mirasçılar dışındaki üçüncü bir kişiye (kayıt maliki) açılan davada talebin, taşınmazın tek başına davacı adına kayıt ve tescil edilmesine ilişkin olduğu, elbirliği mülkiyetinde bir kısım mirasçıların taşınmazda kendi adına talepte bulunma imkanı bulunmadığı gerekçesiyle, davanın aktif dava ehliyeti (dava şartı) yokluğundan usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. İstinaf Nedenleri
İstinaf dilekçesinde özetle; muvazaalı satış işlemiyle miras hakkından yoksun edilen kimsenin külli halef olarak değil, doğrudan doğruya üçüncü kişi olarak dava açma hakkına sahip olduğunu, çünkü bu üçüncü kişinin hakkı mirasbırakan ile alıcı tarafından birlikte yapılan hukuki işlemle çiğnendiğini, bu nedenle tüm mirasçıların muvazaalı işleme karşı dava açabileceğini, ayrıca davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş olmasına rağmen Mahkemece davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi’nin 7/2. maddesine aykırılık teşkil ettiğini belirterek, İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Sakarya Bölge Mahkemesi 1. Hukuk Dairesinin 13/09/2019 tarihli ve 2019/620 Esas 2019/664 Karar sayılı kararıyla; ehliyetsizlik, sahtecilik ve genel muvazaa hukuki sebebine dayalı olarak pay oranında açılan davanın dinlenme imkanının bulunmadığı, bu gerekçeyle davanın aktif husumet yokluğundan reddine karar verilmiş olmasında yasaya aykırı bir yön bulunmadığı, ancak davanın usulden reddine karar verilmiş olmasına rağmen davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmiş olmasının Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi'nin 7/2. maddesinde yer alan "Davanın dinlenebilmesi için kanunlarda öngörülen ön şartın yerine getirilmemiş olması ve husumet nedeniyle davanın reddine karar verilmesinde, davanın görüldüğü mahkemeye göre Tarifenin ikinci kısmının ikinci bölümünde yazılı miktarları geçmemek üzere üçüncü kısımda yazılı avukatlık ücretine hükmolunur." düzenlemesine aykırı şekilde davalılar lehine nispi vekalet ücretine hükmedilmesinin hatalı olduğu gerekçesiyle, istinaf talebinin kısmen kabulüne, hükmün kaldırılması ile davanın reddine (vekalet ücreti değiştirilmek suretiyle) karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1. Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Temyiz dilekçesinde özetle; vekaletnamedeki imzanın mirasbırakan...’a ait olmadığını, ayrıca vekaletnamenin tanzim tarihi itibariyle mirasbırakana demans teşhisi konulduğunu, dava konusu taşınmazın davalı ...’a temlik edilmesine rağmen, mirasbırakan tarafından taşınmazın kullanılmaya devam edildiğini, temlik işleminin göstermelik olduğunu, gerçek bir devir olmadığını belirterek, Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasını istemiştir.
3. Bozma Kararı
Dairenin 11/01/2021 tarihli ve 2019/4318 Esas, 2021/30 Karar sayılı kararıyla; “...Ehliyetsizlik ve sahtecilik hukuksal nedenlerine dayalı mirasbırakana teban 3. kişilere karşı açılan davalarda, bir ya da bir kaç mirasçının tek başına ve kendi miras payları oranında dava açabilmelerine 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 701. ve 702. maddeleri karşısında yasal olanak bulunmadığından anılan istekler yönünden davanın reddine karar verilmesi doğrudur. Davacının aşağıdaki bent kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine, davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; Bölge Adliye Mahkemesi tarafından davacının muris muvazaası iddiasının genel muvazaa olarak hatalı nitelendirilmesi ile muris muvazaası yönünden inceleme ve araştırma yapılmaksızın sonuca gidilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle Bölge Adliye Mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiştir.
4. Bölge Adliye Mahkemesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar
Bölge Adliye Mahkemesinin 01/11/2021 tarihli ve 2021/370 Esas, 2021/1373 Karar sayılı kararıyla; davacının sahtecilik, ehliyetsizlik iddiasında bulunduğu, bu yönden pay oranında dava açılamayacağından aktif dava ehliyetinin bulunmadığı gerekçesiyle davanın usulden, muris muvazaasına yönelik talep bakımından yapılan inceleme sonucunda ise, davanın kabulü için zorunlu bir unsur olan ve 01/04/1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça belirtilen murisin mirasçısından/mirasçılarından mal kaçırma kastının varlığı açıkça ileri sürülmediği gibi murisin mal kaçırdığı iddiasının davacı tarafından ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın esastan reddine, tapu kayıt maliki olmadığından davalı ... yönünden açılan davanın ise pasif husumet yokluğundan reddine karar verilmiştir.
5. Bozma Sonrası Bölge Adliye Mahkemesi Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunulmuştur.
6. Temyiz Nedenleri
Temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesine ait kararın gerekçe kısmında muris muvazaasına yönelik açık bir talebin bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, oysa gerek dava dilekçesinde gerekse aşamadaki beyanlarında muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı olarak iptal tescil talebinde bulunulduğunu, aynı zamanda Yargıtay 1. Hukuk Dairesi tarafından Bölge Adliye Mahkemesine ait 13/09/2019 tarihli kararın muris muvazaası yönünden araştırma ve inceleme yapılması bakımından bozulduğunu, buna rağmen Mahkemece bozma ilamına uyulmuş olmasına rağmen, bozma ilamının gereklerini yerine getirmeden bozma ilamına aykırı olarak hüküm tesis ettiğini, dava konusu taşınmazların dava dışı diğer mirasçı ...’in oğlunun yakın arkadaşı olan davalı ...’a devredildiğini, asıl amacın diğer mirasçı lehine mal kaçırma olduğunu, dava konusu taşınmazların piyasa değerinin çok altında bir bedelle satıldığını, devirlerin muvazaalı olduğunu belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.
7. Gerekçe
7.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, ehliyetsizlik, sahtecilik ve muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
7.2. İlgili Hukuk
7.2.1.Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
7.3. Değerlendirme
7.3.1. Kararın (V/3.) numaralı paragrafında yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılarak yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı vekilinin işin esasına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.
7.3.2. Davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Bilindiği üzere; 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 297. maddesinde hükmün kapsamının hangi hususları içereceği düzenlenmiş olup, aynı maddenin (c) fıkrasında, ''Tarafların iddia ve savunmalarının özetini, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususları, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan delilleri, delillerin tartışılması ve değerlendirilmesini, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerini'' içermesi gerektiği belirtilmiştir.
Hemen belirtmek gerekir ki; mahkeme kararları, gerekçesi ve hüküm fıkrası ile bir bütün olup gerekçe ile hüküm sonucu arasında açık bir çelişkinin bulunmaması asıldır. Gerekçede gösterilen nedenlerle hüküm kısmının birbirine uymamasının çelişki yaratacağı ve kararların farklı ve çelişkili olmasının mahkemelere olan güven ilkesini zedeleyeceği kuşkusuzdur.
Öte yandan; Yargıtay, kanuna açıkça aykırılık hallerinde ve kamu düzenine ilişkin durumlarda tarafların iddia ve savunmalarıyla bağlı olmadan temyiz incelemesi yaparak kararı bozabilir.
Somut olayda, Bölge Adliye Mahkemesince bozma ilamına uyulduğu belirtilerek, bu kapsamda tanıklar yeniden dinlenilmiş ve kayıt maliki yönünden iddianın ispatlanamadığı gözetilerek davanın reddine karar verilmiştir. Ne var ki bozma ilamında davacının muris muvazaası hukuki nedenine dayalı olarak iptal tescil talebinde bulunduğu belirtilmiş olmasına ve Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, hükmün gerekçe kısmında davacı tarafından muris muvazaasına dayanılmadığı belirtilmek suretiyle hükümle çelişki oluşturulması doğru değil ise de; mirasbırakanın anılan temlikleri mal kaçırma kastı ile yaptığı iddiası, TMK'nın 6. Ve HMK'nın 190. Maddeleri gereğince ispat edilemediğinden, hükmün gerekçe kısmının düzeltilerek onanması gerekmiştir.
VI. SONUÇ
Açıklanan nedenlerle; Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 01/11/2021 tarihli ve 2021/370 Esas, 2021/1373 Karar sayılı kararın gerekçe kısmından “Davacının muris muvazaasına yönelik açık bir davası bulunmadığı” ibaresinin çıkartılmasına, davacı vekilinin değinilen yöne ilişkin temyiz itirazının kabulü ile Bölge Adliye Mahkemesi kararının bu şekli ile 6100 Sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz eden davacıya geri verilmesine, 15/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.