Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10180 E. 2022/1182 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Vekalet görevinin kötüye kullanılıp kullanılmadığı ve buna bağlı olarak tapu iptali ve tescil ile bedel istemlerinin akıbeti.

Gerekçe ve Sonuç: Vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak taşınmazı düşük bedelle sattığı, ilk alıcının da bu durumu bildiği ve vekil ile işbirliği içinde hareket ettiği gözetilerek yerel mahkemenin direnme kararının onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL - ECRİMİSİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, olmadığı takdirde bedel, el atmanın önlenmesi ile ecrimisil davaları sonunda, Sakarya Bölge Adliye Mahkemesince verilen 2021/881 E., 2021/1188 K. sayılı ve 29.09.2021 tarihli karar asıl davada davalı ... vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

1.1. Asıl davada davacı, 2116 ada 1 parsel sayılı taşınmazdaki 1 no.lu bağımsız bölümü borçları nedeniyle satmaya karar verdiğini, bu amaçla tanıştığı alım-satım işi yapan davalı ... ...’yü vekil tayin ettiğini, ancak davalı vekilin vekalet görevini kötüye kullanarak bilgisi ve iradesi dışında dava konusu taşınmazı davalı ...’ye satış suretiyle devrettiğini, ...’in de vekili olan davalı ... aracılığıyla diğer davalı ...’ya devrettiğini, davalıların el ve işbirliği içerisinde hareket ederek kendisini zararlandırdıklarını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tescilini, olmadığı takdirde şimdilik 50.000 TL’nin tüm davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.

1.2. Birleştirilen davada davacı ...; taşınmazın haklı ve geçerli bir nedene dayanmaksızın davalı ... tarafından kullanıldığını ileri sürerek, el atmanın önlenmesini ve şimdilik 1.000 TL ecrimisilin davalı ...’dan tahsilini istemiştir.

II. CEVAP

1.1. Asıl davada davalı ..., davacı ve davalı vekil ... arasındaki ilişkiyi bilmediğini, çekişmeli taşınmaz üzerindeki ipotek bedelini ödeyerek ipoteği kaldırdığını ve taşınmazı gezip görerek bedeli karşılığında davalı ...’den satın aldığını, satış bedelinin bir kısmını bankadan kullandığı 100.000 TL kredi, kalan kısmını da emekli ikramiyesi ile banka kanalıyla ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuş, diğer davalılar ..., ... ve ... davaya cevap vermemişler, davalı ... duruşmada, davalı babası ...’in uygun fiyatlı ev bulduğunu söylemesi üzerine dava konusu taşınmazı ipotekli olarak satın aldığını, 20.000,00 TL’yi banka kanalıyla vekil ...’e gönderdiğini, davacının 50.000 TL kredi borcunu da ödeyeceğini, ancak kredi taksitlerinin tamamını ödemeden vekili olan davalı ... aracılığıyla taşınmazı diğer davalı ...’a sattığını; diğer davalı ..., taşınmazın davacının bilgisi dahilinde davalı ...’e verilen vekaletname gereğince kızı olan davalı ...’e satıldığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

1.2. Birleştirilen davada davalı ..., öncelikle mülkiyet ihtilafının çözülmesi gerektiğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kocaeli 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 15/05/2019 tarihli ve 2018/302 E., 2019/127 K., sayılı kararıyla; asıl dava yönünden, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı, satış bedelinin vekil tarafından davacıya ödenmediği, davalı vekil ... ile ilk el davalı ... ve davalı ...’in el ve işbirliği içerisinde hareket ettikleri, kayıt maliki ikinci el davalı ...’nın ise iyiniyetli olduğu gerekçesiyle tapu iptal ve tescil talebinin reddine, tazminat isteğinin kabulü ile 91.350,00 TL’nin davalılar ..., ... ve ...’den tahsiline; birleştirilen el atmanın önlenmesi ve ecrimisil istekli davanın ise kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı-birleştirilen davada davacı ... ve asıl davada davalılar ... ve ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

2.1. Davalı-birleştirilen dosyada davacı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; müvekkilinin iyi niyetli 3. kişi konumunda olduğunu, dava konusu taşınmazın satış ve ipotek bedelini ödediğini, davacının dava konusu taşınmazı boşaltmadığı gibi kira ödemesi de yapmadığını, bu nedenle elatmanın önlenmesi ve ecrimisil istemli davanın açıldığını, Mahkemece asıl dava yönünden davacının tapu iptali ve 91.350.00 TL değerindeki alacak talebi reddedilmesine rağmen, hatalı olarak vekalet ücretine hükmedilmediğini, yine aynı şekilde el atmanın önlenmesi davası kabul edilmesine rağmen lehine vekalet ücretine hükmedilmediğini ileri sürerek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

2.2. Asıl davada davalı ... ve ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; kötü niyetli olarak dava konusu taşınmazın devrine aracılık ettiğinin ve diğer davalı vekil ... ile el ve iş birliği içerisinde hareket ettiğinin ispatlanamadığını, buna ilişkin tanık beyanı veya davacı tarafından dosyaya ibraz edilen belge olmadığını belirterek, kararın kaldırılmasını talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Bölge Adliye Mahkemesinin 12/07/2019 tarihli ve 2019/571 E., 2019/563 K. sayılı kararıyla; davalı vekil ...’in vekalet görevini kötüye kullandığı, ancak diğer davalılar ... ve ...’in vekalet ilişkisinin dışında olduğu, anılan davalılara husumet yöneltilemeyeceği, birleştirilen davada ise davacı ... lehine eksik vekalet ücretine hükmedildiği gerekçesiyle, istinaf başvurularının kabulü ile hüküm ortadan kaldırılarak, asıl davada tapu iptali ve tescil isteğinin reddine, 91.350,00 TL tazminatın davalı vekil ...’ten tahsiline, birleştirilen davada da vekalet ücreti yönünden hüküm düzeltilerek davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davacı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Bozma Kararı

Dairenin 11/03/2021 tarihli ve 2019/4738 E., 2021/1401 K. sayılı kararıyla; “Dava konusu taşınmazın davacıya vekaleten davalı ... tarafından davalı ...’e temlik edildiği, çekişmeli taşınmazın ilk satış tarihi itibariyle değerinin 140.000 TL olduğunun keşfen saptandığı, banka kayıtlarından ilk el davalı ... tarafından vekil ...’e 20.000 TL ödeme yapıldığı anlaşılmış olup, bunun dışında ödemeye dair herhangi bir delil sunulmamıştır. Vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı davalarda en önemli unsur, vekil ile alıcının el ve işbirliği içinde kayıt malikini zararlandırma kastı ile hareket edip etmedikleridir. Dava konusu taşınmazın üzerindeki ipotek borcunun mahsubundan sonra dahi taşınmazın gerçek bedeli, davalı ...’in ödediğini beyan ettiği bedelin oldukça üzerinde olup, davalı vekil ... tarafından da taşınmazın satış bedelinin davacıya ödendiği ispat edilememiştir. Taşınmazın gerçek değeri ile ilk el davalı ... tarafından ödenen bedel arasındaki fark, taşınmazın kısa bir süre sonra ... tarafından diğer davalı ...’a temlik edilmesi ve dinlenen tanık beyanları birlikte değerlendirildiğinde, davalı vekil ...’in vekalet görevini kötüye kullanmak suretiyle davacı ...’ı zararlandırdığı, ilk el davalı ...’in de durumu bilen kişi konumunda olup, davalı vekil ile el ve işbirliği içinde hareket ettiği anlaşılmaktadır. Öte yandan, dosya kapsamına göre, taşınmazı davalı ...’den temlik alan kayıt maliki ikinci el davalı ...’ın ediniminde kötüniyetli olduğunun ispatlanamadığı, davalı ... tarafından ...’in vekili sıfatıyla hareket eden diğer davalı ...’e herhangi bir ödeme yapılmayıp, satış bedeli olarak ödemenin ilk el davalı ...’e ve ipotek bedeli olarak bankaya yapıldığı, bu durumda ilk el ...’in temsilcisi sıfatıyla hareket eden davalı ...’in eldeki davada hukuki bir sorumluluğunun bulunmadığı sonucuna varılmaktadır. Hal böyle olunca, belirlenen tazminatın davalı vekil ... ile ilk el davalı ...’den tahsiline karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” gerekçesiyle bozulmuştur.

3. Sakarya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince Bozmaya Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin 29/09/2021 tarihli ve 2021/881 E., 2021/1188 K. sayılı kararıyla; bozma ilamında belirtilen gerekçe benimsenmek suretiyle asıl davada davalı ... ve ... yönünden bedel isteğinin kabulüne, birleşen davada ecrimisil ve müdahalenin önlenmesi taleplerinin kabulüne karar verilmiştir.

4. Bozma Sonrası Mahkeme Kararına Karşı Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde asıl davada davalı ... vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

5. Temyiz Nedenleri

Asıl davada davalı ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; müvekkilinin bedelini ödemek suretiyle dava konusu taşınmazı iyi niyetli olarak satın aldığını, daha sonra ise diğer davalı ...’a kar etmek amacıyla sattığını, davalı ...’in diğer davalı ... ile birlikte davacıyı zararlandırma kastı ile hareket ettiği iddiasının usulünce ispatlanamadığını, davada iki kez aleyhlerine vekalet ücretine hükmedilmesini usul ve yasaya aykırı olduğunu belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

6. Gerekçe

6.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, olmazsa bedel; birleştirilen dava, el atmanın önlenmesi ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.

6.2. İlgili Hukuk

6.2.1. Bilindiği üzere, Türk Borçlar Kanunu’nun temsil ve vekalet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar. 6098 s. Türk Borçlar Kanunu’nda sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir. Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür. Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

6.2.2. Vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

6.2.3. Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (re'sen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

6.3. Değerlendirme

Dosya kapsamına, toplanan delillere, hüküm dayandırıldığı (V/6.2.) numaralı paragrafında yer verilen yasal ve hukuksal gerekçeye, kararın (V/2.) numaralı paragrafta yer verilen ve hükmüne uyulan bozma kararında gösterildiği şekilde işlem yapılmış olmasına göre Bölge Adliye Mahkemesince yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.

VI. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle; asıl davada davalı ... vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle, usul ve yasaya ve bozma kararının gerekçelerine uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 2.758,28 TL bakiye onama harcının temyiz eden davalıdan alınmasına, 15/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.