Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10200 E. 2022/1094 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Mirasbırakanın sağlığında yaptığı bazı taşınmaz satışlarının muris muvazaası olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Mirasbırakanın kızları ile uzun süre görüşmemesi, davalıların taşınmaz satış bedellerini ödediğine dair delil sunamamaları ve satış bedeli ile taşınmazların gerçek değeri arasında fahiş fark bulunması gibi hususlar gözetilerek Bölge Adliye Mahkemesi’nin davayı kabulüne ilişkin kararının vekalet ücreti yönünden düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : SAKARYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacılar vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; davacılar vekilinin istinaf başvurusunun esastan kabulü ile İlk Derece Mahkemesi hükmü kaldırılarak davanın kabulüne dair verilen karar, süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosyadaki belgeler incelenerek gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacılar, mirasbırakan ...’un 1, 12, 36 ve 37 parsel sayılı taşınmazları davalı torunlarına satış suretiyle temlik ettiğini, davalıların mirasbırakanın erkek çocuklarından olma torunları olduğunu, dava konusu taşınmazların en değerli taşınmazlar olduğunu, anılan temliklerin mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini istemişlerdir.

II. CEVAP

Davalılar, dava konusu taşınmazları bedelini ödenmek suretiyle satın aldıklarını, ayrıca mirasbırakan babalarının yatağa bağımlı olduğu dönemlerde tüm ihtiyaçlarını karşıladıklarını, mirasbırakanın da minnet duygusuyla devirleri yaptığını belirterek, davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesinin 04/02/2021 tarihli ve 2019/64 E., 2021/24 K. sayılı kararıyla; muvazaa olgusunun ispatlanamadığı gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2.İstinaf Nedenleri

Davacılar vekili, mirasbırakanın gerçek iradesinin diğer mirasçılardan mal kaçırmak olduğunun kuşkudan uzak şekilde ispatlandığını, davalı tanıklarının tüm beyanları bütün olarak değerlendirdiğinde aslında murisin gerçek niyetine dair kesin ve net bilgi sahibi olmadıklarını, davalıların yasal mirasçı olmadıkları için paylaştırma yapıldığı yönündeki savunmalarının da dinlenemeyeceğini, davalıların babaları tarafından mirasbırakana bakıldığı iddiasının gerçek olmadığını, mirasbırakanın satış sözleşmesini yapmakta gerçek, haklı ve makul bir nedeni olmadığını, amacının aralarında kırgınlık olan ve bir süredir görüşmediği kızlarını mirastan mahrum etmek olduğunu ileri sürerek, İlk Derece Mahkemesi hükmünün kaldırılması ile davanın kabulüne karar verilmesini talep etmiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Sakarya Bölge Adliye Mahkemesinin 26.10.2021 tarihli ve 2021/1078 E., 2021/1356 K. sayılı kararıyla; mirasbırakanın sağlığında davacı kızlarıyla uzun süre görüşmemesi, aralarının açık olması, mirasbırakanın ekonomik durumunun iyi olması ve mal satmaya ihtiyacının bulunmaması, davalıların taşınmazların satışına ait bedelleri murise ödediklerine ilişkin usulüne uygun delil sunamamaları, satış bedelleri ile sözleşme tarihindeki gerçek değerler arasında fahiş fark bulunması gerekçesiyle, istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davalılar vekili, Bölge Adliye Mahkemesince savunmaları dikkate alınmadan karar verildiğini, davacıların anne ve babaları hayatta iken kendileri ile hiç ilgilenmediklerini, cenazelerine dahi gelmediklerini, bu hususun tanık anlatımları ile sabit olduğunu, mirasbırakanın kendisine bakan evladı ... ...’a duyduğu minnet ile onun çocuklarına mirasından daha fazla pay bırakmaya hakkı olduğunu, mirasbırakanın davacı kızlarına da miras payı verdiğini, davalıların taşınmazları alım güçlerinin olduğunu, taşınmazların temlik tarihindeki değerleri ile dava tarihindeki değerleri arasındaki farkın vasıflarının arsa olarak değişmesinden kaynaklandığını, parsel ve kişi bazında değerlendirme yapılarak vekalet ücreti hesaplanmış olmasının hatalı olduğunu belirterek, hükmün bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

3.2.1. Uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nispi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada miras bırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.

Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında 01.04.1974 tarihli ve 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun 706., Türk Borçlar Kanunu'nun 237. (Borçlar Kanunun 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.

Bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.

3.3. Değerlendirme

3.3.1. Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, özellikle delillerin takdiriyle temliklerin muvazaalı olduğu yönündeki kabulde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmuştur. Davalılar vekilinin bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddine.

3.3.2. Davalılar vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarına gelince; dava, muris muvazaası hukuki nedenine dayalı pay oranında açılan tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, muris muvazaasına dayalı davalarda, dava değerinin, davayı açan mirasçı ya da mirasçıların miras payına isabet eden değer olduğu kuşkusuzdur.

Somut olayda, davaya konu 12 parsel sayılı taşınmaz davalı ..., 1, 36 ve 37 parsel sayılı taşınmazlar ... adına kayıtlı olup 12 parsel sayılı taşınmazdaki davacıların payının değeri 933.851,00 TL, 1, 36 ve 37 parsel sayılı taşınmazlardaki toplam davacı payı değeri 283.603,00 TL olarak saptanmış olup, davacıların eksik harcı tamamladıkları anlaşılmaktadır. Davalılar aleyhine iptaline karar verilen payların belirlenen değeri üzerinden vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken fazla vekalet ücretine hükmedilmiş olması doğru olmamıştır.

Hal böyle olunca, davalı ... aleyhine 933.851,00 TL üzerinden, karar tarihi itibarıyla yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, hükmedilmesi gereken nispi vekalet ücreti 63.742,55 TL, davalı ... aleyhine 283.603,00 TL üzerinden, karar tarihi itibarıyla yürürlükte olan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca, hükmedilmesi gereken nispi vekalet ücreti 28.302,21 TL iken, Bölge Adliye Mahkemesince hatalı değerlendirme ile davalı ... aleyhine toplam 80.792,56 TL, davalı ... aleyhine toplam 34.842,32 TL, olarak fazla vekalet ücretine hükmedilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, bu hususun düzeltilmesi yeniden yargılamayı gerektirmediğinden hükmün bu yönden düzeltilmesi gerekmiştir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davalılar vekilinin yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile kararın 6/a, b, c ve d fıkraları hükümden çıkarılarak yerine 6/(a) fıkrası olarak ''Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 63.742,55 TL vekalet ücretinin davalı ...’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara ödenmesine,” 6/(b) fıkrası olarak ''Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 28.302,21 TL vekalet ücretinin davalı ...’dan alınarak kendisini vekille temsil ettiren davacılara ödenmesine,” cümlelerinin yazılmasına, kararın bu haliyle 6100 sayılı HMK’nın 370/2. maddesi uyarınca DÜZELTİLEREK ONANMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene istek halinde geri verilmesine 14.02.2022 tarihinde oybirliği ile kesin olmak üzere karar verildi.