"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : İSTANBUL BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 2. HUKUK DAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ : İSTANBUL 14. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptal-tescil davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, İlk Derece Mahkemesince verilen davanın reddine ilişkin kararın, davacı vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; başvurunun esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacı, davalı oğlu ...’in tehdit ve baskıları ile dava dışı yeğeni ...’i vekil tayin ettiğini, dava konusu 5007 ada 10 parsel sayılı taşınmazdaki 10/11 payının vekil... tarafından 21.03.2012 tarihinde satış yolu ile davalı oğlu...’e devredildiğini, ...‘in de taşınmazdaki bir kısım payları 04.10.2013 tarihinde davalı ...’e devrettiğini, olayları öğrenen diğer oğlu davalı ...’nin de baskı ve tehdit ile taşınmazdaki kalan payların adına tescilini sağladığını, temliklerin tehdit ve baskı ile yapıldığını, kendisine satış bedeli ödenmediğini, bu olaylar nedeni ile davalı oğulları ile arasında ceza yargılamalarının olduğunu ileri sürerek, tapu kayıtlarının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
Davalı ..., davacının 06.10.2005 tarihinde Cumhuriyet Savcılığına verdiği dilekçede taşınmaz üzerinde bulunan dairelerin kendisine ait olduğunu kabul ettiğini, 2011 yılında taşınmazı devralmak istediğini, ancak tapu harç bedeli yüksek çıktığından alamadığını, daha sonra davacının halası...’ye vekaletname vererek temlikin yapıldığını, kardeşi...’in 2013 yılında konuyu öğrenmesi ile davacının diğer iki kardeşine de kendi oturdukları daireleri devredebileceğini söylediğini, akabinde davalı ...’nin oturduğu daireye ait payların da ...’ye devredildiğini, kendisinin temlik aldığı payları yaşadığı ekonomik sıkıntı nedeniyle satış yoluyla devrettiğini, kardeşleri...’in payını üzerine almadığını, davacı üzerinde kalmasını tercih ettiğini, zaman içinde... ve eşinin baskıları ile davacı babası ile arasının açıldığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., taşınmazdaki bir kısım payın...’e devredilmesi üzerine davacıdan yaptığı hatadan dönmesini ve payları üzerine alarak, tüm kardeşlere eşit şekilde paylaştırmasını istediğini, bunun üzerine davacının, kendisine de pay devrettiğini, ...’in ise kendi hakkına düşen payları devralmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
Davalı ..., dava konusu taşınmazdaki payları bedeli karşılığı satın aldığını, iki dairesinin kirada olduğunu, ancak kiracıların davacı tarafından rahatsız edildiğini, tarafların kendisini ailevi meselelere karıştırdığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesince, yargılama sırasında davalı ... tarafından dava konusu payın davacıya devredilmesi nedeniyle davalı ... yönünden davanın konusuz kalması nedeniyle karar verilmesine yer olmadığına, diğer davalılar yönünden iddiaların ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacının oğulları olan davalıların, davacıyı evden kovmakla ve huzuru bozmakla tehdit ederek, davacının maliki olduğu taşınmazdaki bir kısım paylarının adlarına tescilini sağladıklarını, önce ...’nın davacı üzerinde baskı kurarak dava dışı ...’e vekaletname vermesini sağladığını, davacının anılan vekaletnameyi taşınmazların satışından çok, kiralanması ve belediye işlerinin takip edilmesi için verildiğini, vekaletname vermesi için davacının kandırıldığını, davacının oğlunun kendisine yaptığı baskılardan kurtulacağını zannederek vekaletname verdiğini, davalı ...’in temlik aldığı payları muvazaalı olarak diğer davalı ...’a devrettiğini, davalı ...’in taşınmazlardan birinde kendisinin oturduğunu, diğerinden ise kira geliri elde ettiğini, davacının, davalılar ile aynı apartmanda oturmakta olup, davalıların baskı ve korkusundan herhangi bir şikayette bulunamadığını, davalılar hakkında yapılan bir kısım şikayetler sonucunda ise davalıların herhangi bir ceza almamaları nedeniyle davacı üzerindeki korku ve baskıların devam ettiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
İstanbul Bölge Adliye Mahkemesi 2. Hukuk Dairesinin 14/09/2021 tarihli ve 2021/340 Esas, 2021/1282 Karar sayılı kararıyla; dava konusu taşınmazın 10/11 payının davacıya ait olduğu, davacının Beyoğlu 43. Noterliğinin 20.04.2011 tarihli ve 13802 yevmiye no.lu vekaletnamesi ile taşınmazdaki 32 payının ...’ya satışı için..., ... ve ...’ı vekil tayin ettiği, davacının 06.10.2005 tarihli Cumhuriyet Savcılığına verdiği dilekçesinde, oğlu...’in Bağ-Kur borçlarını ödeyip kendisini emekli ettiğini, taşınmazdaki binanın 4 no.lu dairesini oğlu...’in yaptığını belirttiği, taşınmazdaki 10/33 payın 21.03.2012 tarihinde vekil ... tarafından davalı ...’e temlik edildiği, anılan payın iki daireye denk geldiği, davacının 26.07.2013 tarihinde taşınmazdaki 5/33 payını davalı oğlu ...'ye devrettiği, davacının üzerinde 5/11 (15/33) pay kaldığı, davacının davalı oğlu ... hakkında 03.12.2013 tarihinde Savcılığa tehdit ve hakaret suçlamasından suç duyurusunda bulunduğu, anılan şikayet nedeniyle takipsizlik kararı verildiği, yine İstanbul 64. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/663 E. sayılı dosyasında tehdit ve hakaret suçlamasından davalı ... hakkında beraat kararı verildiği, dinlenen tanıkların temliklerin tehdit ve korkutma ile yapıldığı yönde beyanları bulunmadığı, davacının davalı ...’e kendi istek ve iradesi ile pay temliki yaptığı, temlikin davalı ...’in davacının Bağ-Kur borçlarını ödemesi ve taşınmazdaki bir dairenin... tarafından yaptırılması nedeni ile yapıldığı, pay devirlerini öğrenen diğer iki oğlunun temliklere itiraz etmesi üzerine davacının her iki oğluna da pay vermeyi teklif ettiği, davalı ...’nin bunu kabul ederek davacıdan pay temlik aldığı, diğer oğlu dava dışı...’in ise engelli çocuğu yüzünden pay temlik almadığı, davalı ...’nin dava devam ederken davacı ile sulh protokolü yapıp aldığı payı iade ettiği, davalı ...’e yapılan pay temlikinde irade sakatlığı halinin olmadığı gerekçesiyle davacı vekilinin istinaf başvurusunun 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 353/1-b-1. maddesi gereğince esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı vekili temyiz dilekçesinde; istinaf dilekçesindeki itirazlarını tekrar ile kararın bozulmasını talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, tehdit hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere, 6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 37. (818 s. Borçlar Kanunu'nun (BK) 29.) maddesine göre, bir kimse, karşı tarafın veya üçüncü bir kişinin kendisi veya yakınlarının maddi veya manevi varlığına yönelik hukuka aykırı ve esaslı korkutması sonucu yaptığı sözleşme ile bağlı sayılamaz. TBK'nın 38. (BK'nın 30.) maddesinde belirtildiği üzere korkutmadan (ikrahtan) söz edilebilmesi için, tehdidin sözleşmeyi yapan kimsenin veya yakınlarının kişilik haklarına veya mal varlıklarına yönelik olması, korkutmaya maruz kalanın sübjektif durumuna göre ağır ve derhal meydana gelebilecek nitelik taşıması, haksız (hukuka aykırı) sayılması, illiyet bağının bulunması, yani sözleşmenin tehdidin yarattığı korku sonucu yapılması zorunludur. Bu koşulların varlığı halinde iradesi sakatlanan taraf, isterse iptal hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (makable şamil) olarak ortadan kaldırılabilir.
Hemen belirtmek gerekir ki, iptal hakkının kullanılması hiçbir şekle bağlı değildir. Korkunun kalktığı tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde sözleşme karşı tarafa yöneltilecek tek taraflı sarih ve zımni bir irade açıklaması ile feshedilebileceği gibi def'i veya dava yoluyla da kullanılabilir. (TBK'nın 39. m.) Sözleşme iptal edilmekle yapıldığı andan itibaren ortadan kalkacağı için, yerine getirilen edim istihkak davası (tapulu taşınmazlarda iptal ve tescil davası), bunun mümkün olmadığı hallerde sebepsiz zenginleşme davası ile geri istenebilir.
3.2.2. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.", hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına ve özellikle, kararın (V/3.2.2.) ve (V/3.2.3.) numaralı paragraflarda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca ispat yükü kendisinde olan davacının iddialarını kanıtlayamadığı gözetilerek, yazılı şekilde karar verilmesinde herhangi bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacıdan alınmasına, 23/02/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.