Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10353 E. 2022/4060 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ: YOZGAT 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda İlk Derece Mahkemesince verilen davanın kabulüne ilişkin kararın, davalı ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Bölge Adliye Mahkemesince davalı vekilinin istinaf başvurusunun kabulü ile İlk Derece Mahkemesine ait hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine dair verilen karar süresi içinde davacı vekili tarafından duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla; duruşma günü olarak saptanan 23/05/2022 Pazartesi günü temyiz eden davacı vekili gelmedi, temyiz edilen davalı ... ve vekili Avukat ... geldi, duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 129 ada 29 parsel sayılı taşınmazını maddi sakıntıları nedeniyle satmaya karar verdiğini, davalılardan ... ile taşınmazın satışı konusunda anlaştıklarını, çekişme konusu taşınmaz üzerinde İstanbul 23. İcra Dairesinin 2017/3823 sayılı dosyası ile 30.000 TL bedelli ipotek tesis edildiğini, daha sonra dosyanın kapandığını, terkin yazısı gelmediğini, bu durumu alıcı ...’a açıkça anlattığını, kabul etmesi üzerine 135.000,00 TL bedel üzerinden anlaştıklarını, 6.000 TL kapora aldığını, kalan kısmın ise taşınmaz üzerindeki kaydın terkin edilmesinin ardından ödeneceğinin kararlaştırıldığını İcra Dairesinden terkin yazısı gelmemesi üzerine davalı ...’ın diğer davalı ... ile birlikte yanına gelerek, ...’e vekalet vermesini, kendisinin il dışına çıkacağını, terkin yazısı geldikten sonra 129.000 TL’nin havale edileceğini, kendisi adına satış işlemine ...'in aracılık edeceğini söylemesi üzerine Yozgat 1. Noterliğinin 17/05/2016 tarihli ve 4833 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile davalı ...’i vekil tayin ettiğini, bilgisi ve rızası dışında dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından diğer davalı ...’a satıldığını, kendisine bedel ödenmediğini, vekalet görevinin kötüye kullanıldığını, davalıların el ve iş birliği içerisinde kendisini zararlandırma kastı ile hareket ettiklerini ileri sürerek, dava konusu taşınmazın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

1. Davalı ..., davacı ile dava konusu taşınmazın davacının Ziraat Bankasına olan borcunun kapatılması ve İstanbul 23.İcra Dairesinin 2017/3823 sayılı takip dosyasına olan borcun ödenmesi karşılığında devri konusunda anlaştıklarını, davacının bankaya olan borcu nedeniyle 36.000 TL ödendiğini, tüm aşamalardan davacının bilgi sahibi olduğunu belirterek, davanın reddini savunmuştur.

2. Davalı ..., taraflar arasındaki anlaşmaya uygun olarak devrin yapıldığını, devir yapılmadan önce davacının bilgi sahibi olduğunu, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

İlk Derece Mahkemesince, davalı vekil ...ile tapu kayıt maliki davalı ...’ın el ve iş birliği içerisinde davacıyı zararlandırma kastı ile hareket ettikleri, satış bedelinin davacıya ödenmediği, vekalet görevinin kötüye kullanıldığı gerekçesiyle, davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davalı ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; davacı tarafından dava konusu taşınmazın 35.000 TL bedel karşılığında davalı müvekkiline satıldığını, bedelin davacıya ödendiğini, ayrıca taşınmaz üzerindeki ipoteğe dayalı borçların da ödendiğini, vekalet görevinin kötüye kullanılmadığını, tüm aşamalardan davacının bilgi sahibi olduğunu belirterek, İlk Derece Mahkemesine ait kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 12/10/2021 tarihli 2019/887 Esas 2021/1625 Karar sayılı kararıyla; satış ile ilgili tüm işlemlerin davacı tarafından bizzat yapıldığı, kararlaştırılan bedelin üzerindeki takyidatlar esas alınarak davacıya ödeme yapıldığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun HMK’nın 353/1.b.2. maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesine ait hükmün kaldırılmasına ve davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; dava konusu taşınmaz üzerinde İstanbul 23.İcra Dairesinin 2007/3823 sayılı takip dosyası ile Ziraat Bankasına olan borç nedeniyle ipotek tesis edildiğini, daha sonra taşınmazın satışının istenmesine müteakip takip dosyasının düşmesi ile ipoteğin kaldırılmasının talep edildiğini, bu hususların açıkça davalı ...’a anlatıldığını ve tarafların 135.000 TL bedel karşılığında dava konusu taşınmazın satışı hususunda anlaştıklarını, 6.000 TL kapora alındığını, geri kalan kısmın davacıya ödenmeden vekil ...tarafından taşınmazın davacının bilgisi ve onayı olmaksızın diğer davalı ...’a devredildiğini, tarafların el ve iş birliği içerisinde hareket ettiklerini belirterek, kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

3.2. İlgili Hukuk

Türk Borçlar Kanunu'nun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.

6098 s. Türk Borçlar Kanunu'nda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.

Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.

Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK'nın 504/1) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK'de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK'de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.

Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.

Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK'nın 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu Yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.

3.3. Değerlendirme

Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye, delillerin takdirinin yerinde olmasına göre (VI.3) no.lu paragrafta belirtildiği şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik yoktur.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan Bölge Adliye Mahkemesi kararının 6100 sayılı HMK'nın 370. maddesi uyarınca ONANMASINA, 20/11/2021 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince gelen temyiz edilen davalı ... vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin davacıdan alınmasına, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının davacıdan alınmasına, 23/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.