Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10370 E. 2023/4293 K.

Yapay Zeka Özeti

Bu karar için yapay zeka özeti oluşturulamadı.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

İNCELENEN KARARIN

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

SAYISI : 2020/216 E., 2021/230 K.

DAVA TARİHİ : 25.09.2014

HÜKÜM/KARAR : Davanın reddine

Taraflar arasında Mahkemesinde görülen tapu iptali ve tescil davasında verilen karar hakkında yapılan temyiz incelemesi sonucunda, Yargıtay (Kapatılan) 16. Hukuk Dairesince Mahkeme kararının bozulmasına karar verilmiştir.

Mahkemece bozmaya uyularak yeniden yapılan yargılama sonucunda; davanın reddine karar verilmiştir.

Mahkeme kararı davacı tarafından temyiz edilmekle; kesinlik, süre, temyiz şartı ve diğer usul eksiklikleri yönünden yapılan ön inceleme sonucunda, temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve Tetkik Hâkimi tarafından hazırlanan rapor dinlendikten sonra dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı dava dilekçesinde, Zonguldak İli, Alaplı ilçesi, Kabalar Köyünde bulunan 144 ada 3 parsel sayılı taşınmazın babaları ...’a ait olduğunu, uzun yıllardır taşınmazı kendisinin kullandığını, kadastro tespiti yapılırken önce taşınmazın kendi adına tespit edildiğini, askı süresi içerisinde davalının babasının ölünceye kadar bakma akdi ile taşınmazı kendisine bıraktığını söyleyerek taşınmazı adına tescil ettirdiğini, hatta kardeşleri Temel adına tespit edilen 34 parselin tespitini de iptal ettirip bir bütün halinde adına tescil ettirdiğini, ölünceye kadar bakma akdine rağmen 1993 yılında babaları ölünce tüm mirasçıların bir araya geldiğini, mirasbırakandan intikal eden yerlerin paylaşımı konusunda anlaştıklarını, davalının da rızası ile dava konusu taşınmazın 10 dönümünün miras payı olarak kendisine kaldığını, 1993 yılından kadastro tespiti yapılana kadar taşınmazı kendisinin kullandığını, davalının taşınmazda hak iddia etmediğini ileri sürerek kendisine ait olan yaklaşık 10 dönümlük kısmın ifraz edilmesine, ifraz edilen kısmın tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, davacı yargılama sırasında adli yardım talebinde bulunmuş ve Mahkemece bu talebi kabul edilmiştir.

II. CEVAP

Davalı cevap dilekçesinde, dava konusu taşınmazı mirasbırakan babasının ölünceye kadar bakma akdi ile kendisine verdiğini, davacının babadan miras kalan yerleri satması ve zor durumda kalması üzerine dava konusu yeri 3-4 yıl kullanıp durumunu düzeltmesi için emaneten verdiğini, taşınmazın tapusu oluştuktan sonra da kira sözleşmesi düzenlediklerini belirterek davanın reddini istemiştir.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Mahkemenin 02.02.2016 tarihli ve 2014/410 Esas, 2016/58 Karar sayılı kararı ile; taşınmazın ortak muristen geldiği, dava konusu taşınmazın bağış senedi düzenlendiği tarihte taşınır mal hükmünde olduğundan mülkiyetin nakli için zilyetliğin devrinin zorunlu olduğu, taşınmaz bölüm üzerinde davacının zilyet olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.

IV. BOZMA VE BOZMADAN SONRAKİ YARGILAMA SÜRECİ

A. Bozma Kararı

1. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davalı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2.Yargıtay ( Kapatılan) 16. Hukuk Dairesinin 02.12.2019 tarihli ve 2016/13597 Esas, 2019/7960 Karar sayılı kararıyla “...dava konusu taşınmazın tespite dayanak bağış senedi kapsamında kalıp kalmadığının belirlenmesi, taşınmaz senet kapsamında kalıyor ise; davacı tarafın kadastro tespitine kadar sürdürdüğü zilyetliğin hangi sebebe dayandığının açıklığa kavuşturulması, davacının davalı taraf ile kira sözleşmesi imzalamasının, davalı tarafın üstün hakkını kabul ettiği anlamına gelip gelmeyeceği hususunun tartışılması; çekişmeli taşınmaz senet kapsamında kalmıyor ise hakim araştırılması yapılması gereğine değinilerek hüküm bozulmuştur.

B. Mahkemesince Bozma Kararına Uyularak Verilen Karar

Mahkemenin yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararı ile; dava konusu 144 ada 33 parsel sayılı taşınmazın tüm hudutları itibarıyla ölünceye kadar bakma akdi kapsamında kaldığı, noter senedinde taşınmazın devir ve temlik edildiği hususunun açıkça yazdığı, davalının mülkiyeti kazandığı, davalı adına yapılan tespitin yerinde olduğu, davacının, bir süre taşınmazdaki fındıkları toplamasının da mülkiyet iktisabına yönelik zilyetlik olarak değerlendirmeyeceği, davacının kira sözleşmesini tehdit ve korku ile imzaladığı iddiasını ispatlayamadığı, konuya ilişkin olarak yapılan soruşturma sonucunda kovuşturmaya yer olmadığını karar verildiği, davacının kira sözleşmesini imzalayarak davalının üstün hakkını kabul ettiğini, tüm mirasçıların katılımıyla yapılmış bir taksimin de ispatlanamadığı gerekçeleriyle davanın reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

A. Temyiz Yoluna Başvuranlar

Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı temyiz isteminde bulunmuştur.

B. Temyiz Sebepleri

Davacı temyiz dilekçesinde; davalı ile babalarının bir annelerinin ayrı olduğunu, davalının annesinden doğmuş gibi nüfusa yazıldığını, babasının annesine kızarak tüm mal varlığını ölünceye kadar bakma akdi ile davalıya verdiğini ancak zilyetliğini devretmediğini, babaları sağ iken de taşınmazı kendisinin kullandığını, kadastro tespiti yapılırken tespit bilirkişileri taşınmazı kendisinin kullandığını bildikleri için adına tespit yaptıklarını, sonrasında davalının ölünceye kadar bakma akdi ile gelip itiraz ettiğini ve taşınmazın onun adına tescil edildiğini, kendisinin bu durumdan haberi olmadığını, taşınmazı yıllardır nizasız ve fasılasız kullandığını, davalının kullanım alanına asla müdahale etmediğini, davalının hiç bir zaman taşınmazda zilyet olmadığını, babaları öldükten sonra taşınmazları paylaştıklarını, dava konusu taşınmazın büyük bölümünün kendisi, bir kısımının ise bakım yurdunda kalan ...'ın çocukları adına ayrıldığını, zilyetliğini hem kendi adına hem de ölen kardeşinin çocukları adına devam ettirdiğini, mahalli bilirkişilerin bu durumu bilmediklerini, davalının babadan kalma 120 dönümü aşkın yerin maliki olduğunu, taşınmazın tarım desteğini kendisinin aldığını, davalı tapuda kendi adını yazdırınca desteğin kesildiğini, davalının kendisinin olan dava konusu taşınmaza da musallat olduğunu ve kiraya vereyim sana ama ölünceye kadar kira ödeme, sözleşmeyi yapmazsan tarlayı elinden alırım diye tehdit ettiğini, sözleşmeyi imzalayana kadar taşınmazın kendisinin ve kardeşinin çocuklarının olduğunu zannettiğini, bu olaylara tanık olan tek kişinin de öldüğünü, bozma ilamında gösterildiği şekilde değerlendirme yapılmadığını, taşınmazların taksim edildiği açıkça belirlenmediğine göre en azından miras payı oranında davanın kabul edilmesi gerektiğini ileri sürerek kararın bozulmasını istemiştir.

C. Gerekçe

1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, kadastro öncesi nedene dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.

2. İlgili Hukuk

3402 sayılı Kadastro Kanunu'nun 14, 15 inci maddesi, 4721 sayılı ... Medeni Kanunu'nun 763 üncü maddesi, 6098 sayılı ... Borçlar Kanunu'nun 611 inci maddesi.

3. Değerlendirme

1. Temyiz olunan nihai kararların bozulması, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun (HMK) geçici 3/2 maddesinin yollamasıyla, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun (HUMK) uygulanacağı davalar yönünden HUMK'un 428 inci maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

2. Temyizen incelenen Mahkeme kararının bozmaya uygun olduğu, kararda ve kararın gerekçesinde hukuk kurallarının somut olaya uygulanmasında bir isabetsizlik bulunmadığı, bozmaya uyulmakla karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin ise yeniden incelenmesine hukukça imkân bulunmadığı anlaşılmakla; temyiz dilekçesinde ileri sürülen nedenler kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

VI. KARAR

Açıklanan sebeplerle;

Davacının yerinde görülmeyen tüm temyiz itirazlarının reddi ile usul ve kanuna uygun olan kararın ONANMASINA,

Aşağıda yazılı temyiz giderinin temyiz edene yükletilmesine,

Kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,

12.09.2023 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.