"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : KONYA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUK DAİRESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil istekli dava sonunda Konya Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesince verilen 04/10/2021 tarihli ve 2021/1077 Esas - 2021/1216 Karar sayılı karar yasal süre içerisinde davacılar vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
Davacılar, mirasbırakanları ...'nın maliki olduğu 17715 ada, 15 parsel sayılı üzerinde ev bulunan arsasını ve 892 ada 46 parsel sayılı taşınmazın 2. Katındaki dairesini satış göstermek suretiyle davalı oğluna temlik ettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarının iptali ile payları oranında adlarına tesciline karar verilmesini istemişlerdir.
II. CEVAP
Davalı, muris ... ile 1981 yılından ölümüne kadar aynı çatı altında birlikte yaşadıklarını, dava konusu olan taşınmazlardan Meram'da bulunan arsayı 1978 yılında satın aldıktan sonra oldukça zor şartlarda, şu anki yaşadıkları evi inşaa ettiklerini, baba oğulun o dönemdeki parasızlıktan dolayı bir müddet bu evde kapısız penceresiz yaşamlarını idame ettirdiklerini, dava konusu taşınmaz üzerindeki evin 2. katını ise kendi imkanları ve parası ile 13-14 yıl sonra yapabildiğini, 35 yıl kesintisiz babasına baktığını, satışa konu edilen bir malın devrinin belirli bir semen karşılığında olacağı, ancak semenin mutlaka para olmasının şart olmadığını, belirli bir hizmet ya da emekte olabileceğini, 892 ada 46 parselin ise kendisi tarafından alınmış olan bir kooperatif hissesi olduğunu, murisin adına alındığını, ancak ödemelerini kendisinin yaptığını belirterek, davanın reddini savunmuştur.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
Konya 3. Asliye Hukuk Mahkemesinin 06/04/2021 tarihli ve 2017/290 E. - 2021/181 K. sayılı kararıyla; dava konusu 17715 ada 5 parsel yönünden, mirasbırakanın ölünceye kadar davalının yanında kaldığı, davalı tarafından bakıldığı ve davalının evinde öldüğü, her ne kadar taşınmazın akitteki bedeli ile gerçek değeri arasında fark bulunsa da, anılan bu hususun tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı, mirasbırakanın davalının kendisine sağladığı bakım ve desteğin yarattığı minnet duygusu dikkate alındığında satışın gerçek değer üzerinden yapılmamasının mal kaçırma amacıyla hareket edildiği anlamını doğurmayacağından, mirasbırakanın yapmış olduğu temlikle ilgili gerçek amaç ve iradesinin mirasçılardan mal kaçırmak olduğunu söyleme imkanı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine, diğer dava konusu 8 nolu bağımsız bölüm yönünden ; dava tarihi itibariyle dava konusu taşınmazda davalının kayıt maliki olmadığı, dava tarihi itibariyle 6100 sayılı HMK'nın 50. maddesi gereğince kayıt malikine karşı açılmış bir dava bulunmadığı gerekçesiyle davada taraf sıfatı bulunmayan davalıya yöneltilen davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2.İstinaf Nedenleri
Davacılar vekili, murisin davalıya yaptığı satışların haklı ve makul bir sebebi bulunmadığını, hemen hemen tüm tanıkların murisin maddi durumunun iyi olduğunu ve son günlerine kadar ciddi bir sağlık probleminin bulunmadığını beyan ettiğini, davalının dava konusu yerleri alacak maddi bir gücünün bulunmadığını, tapuda belirtilen değer ile gerçek değer arasında 8 kat fark bulunması olgusunun, muvazaaya ilişkin karineyi doğruladığını, ekonomik veya sağlık sorunu gibi bir problemi olmayan murisin, dava konusu değerli taşınmazları yeterli geliri bulunmayan ve hatta murisin imkanları ile geçinen davalıya devrinin diğer mirasçılardan mal kaçırmaya yönelik olduğunun kabulünün gerektiğini belirterek kararın kaldırılmasını istemiştir.
3. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 04/10/2021 tarihli ve 2021/1077 E.- 2021/1216 K. sayılı kararıyla; davaya konu taşınmazın intifa hakkı saklı tutularak davalıya temlik edilmesi, murisin adına kayıtlı Konya ve Kayseri'de başkaca taşınmazlar ve bankada murisin hatırı sayılır miktarda parasının olması ve davalının 30 yılı geçgin bir süre murise bakmış olması birlikte değerlendirildiğinde; murisin mal kaçırma iradesi ile değil bakım karşılığı minnet duygusuyla davaya konu bu taşınmazı davalıya temlik ettiği anlaşılmakla, ilk derece mahkemesince bu taşınmaza ilişkin davanın reddine karar verilmiş olmasının doğru olduğu gerekçesiyle, davacıların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacılar vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacılar vekili, murisin, sosyal güvenceye ve maddeten kendine yeter gelire sahip olduğunu, kendisine ait bir evi ve ölümüne yakın zamana kadar işlettiği bir işyerinin bulunduğunu, bu hususların tanık beyanlarıyla da sabit olduğunu, murisin hiçbir zaman yatalak biri olmadığını ve kendi bakımını kendi yapacak durumda olduğunu, murisin diğer mirasçılarından mal kaçırma kastının açık olduğunu, nitekim bir kısım tanıkların beyanlarıyla sabit olduğu üzere murisin taşınmazını davalıya devrettikten bir süre sonra bundan pişmanlığını çevreye ilettiğini ve bunu düzeltmesi gerektiğini söylediğini, murisin dava konusu yerler dışında Kayseri'de 3 taşınmazının daha bulunduğunu, ancak mezkur 3 taşınmazla murisin davalıya devrettiği yerlerin kıymetleri arasında uçurum olduğunu belirterek kararın bozulmasını istemiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, satış sözleşmesinden kaynaklanan muris muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 01.04.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu'nun (TBK) 237. (Borçlar Kanunu'nun (BK) 213.) ve Tapu Kanunu'nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, mirasbırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alım gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
3.2.2. HMK’nın 190. maddesinde, "İspat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça, iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir.",
3.2.3. 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 6. maddesinde, "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça, taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olguların varlığını ispatla yükümlüdür.",
hükümlerine yer verilmiştir.
3.3. Değerlendirme
Dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı (V/3.2.) paragraftaki yasal ve hukuksal gerekçeye, göre Bölge Adliye Mahkemesince (IV/3) paragrafta yazılı gerekçe ile yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
VI. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde bulunmayan temyiz itirazlarının reddiyle usul ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı 21,40 TL bakiye onama harcının temyiz eden davacılardan alınmasına, 17/03/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.