"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ: ADANA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 1. HUKUKDAİRESİ
İLK DERECE
MAHKEMESİ: ERDEMLİ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVANIN TÜRÜ: TAPU İPTALİ VE TESCİL - TAZMİNAT
Taraflar arasındaki tapu iptali ve tescil, tazminat davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesince verilen birleştirilen 2009/222 E. sayılı davanın reddine, birleştirilen 2010/40 E. sayılı davanın davacı yönünden reddine, asli müdahil yönünden kısmen kabulüne, asıl dava bakımından karar verilmesine yer olmadığına ilişkin kararın, davacı - asli müdahil ... vekili, davalılar ... ve ... vekili tarafından istinaf edilmesi üzerine Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi tarafından yapılan inceleme sonucunda; tarafların başvurularının esastan reddine dair verilen karar, süresi içinde davacı - asli müdahil ... vekili tarafından temyiz edilmekle; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosyadaki belgeler incelenip gereği düşünüldü:
I. DAVA
1.Davacı ... asıl davada, dava konusu 184 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki bağımsız bölümün, davalı ... tarafından sahte vekaletname düzenlemek suretiyle eşi olan diğer davalı ...'a devredildiğini, davalılar hakkında suç duyurusunda bulunduğunu ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiş, aşamada verilen 10/06/2009 havale tarihli ıslah dilekçesi ile; tapu iptali ve tescil istemini maddi tazminat olarak ıslah ettiğini bildirerek, tazminatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiş, bilahare birleştirilen 2010/40 Esas sayılı tazminat davasında, asli müdahil olarak davaya katılma talebinde bulunmuştur.
2. Davacı ... birleştirilen 2009/222 E. sayılı davada, dava konusu 184 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı bağımsız bölümün, ... tarafından sahte vekaletname aracılığıyla eşi olan ...'a 28/04/2008 tarihinde devredildiğini, Eser'in de 09/07/2008 tarihinde davalı ...'e satış suretiyle devrettiğini, sahte vekaletnameye dayalı olarak yapılan hileli satıştan ötürü kendisini bağlayan bir akit bulunmadığını, Medeni Kanun'un 1023. maddesinin tatbikinin mümkün olmadığını ileri sürerek, tapu kaydının iptali ile adına tesciline karar verilmesini istemiştir.
3. Birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davacı ..., dava konusu 184 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki 4 numaralı bağımsız bölümü bedeli karşılığında satın aldığını, iyiniyetli olduğunu ve tapu kaydına güvenerek işlem yaptığını, ancak tapu iptali ve tescil davası kabul edilecek olursa büyük zarar göreceğini, bu zarara sebebiyet verenlerin ise sahte vekaletname tanzim ettiği iddia edilen davalı Noter ile menfaat elde eden davalılar Fatih Berat ve Eser olduğunu, aleyhine açılan Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2008/526 E. sayılı davası ile birleştirilen 2009/222 E. sayılı davasının sonucunun beklenmesini ve davanın aleyhine sonuçlanıp kesinleşmesi halinde, fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak ödenen 147.500,00 TL'nin faiziyle birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
II. CEVAP
1. Asıl ve birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davalılar Eser ve Fatih Berat, davanın reddini savunmuşlardır.
2. Birleştirilen 2009/222 E. sayılı davada davalı ..., kendisinin tapu siciline güvenerek mal iktisap etmiş iyiniyetli kişi, davacının ise kötüniyetli olduğunu, vekili olan kişi ile malik olan kişinin birbirleri ile yakın irtibatları bulunduğunu, taşınmazı 147.500,00 TL bedelle satın aldığını, satış bedelini ödediğini belirterek, davanın reddini savunmuştur.
3. Birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davalı ..., davanın reddini savunmuş, davanın ilgili sigorta şirketine ihbar edilmesini talep etmiştir.
III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI
İlk Derece Mahkemesinin 19/01/2018 tarihli ve 2008/526 E., 2018/39 K. sayılı kararıyla; ceza yargılaması ile sübut bulduğu üzere davalılar ....ve ... tarafından dava konusu taşınmazın temlikinin sahte vekaletname ile yapıldığı, birleştirilen 2009/222 E. sayılı davada davalı - birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davacı ...'nin iyiniyetli üçüncü kişi olduğu, davacı - birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada asli müdahil ...ın asli müdahale talebinde haklı olduğu ve zararının bulunduğu, davacı-asli müdahil ...ın davalılar .... ve ....'in eylemlerinden kaynaklı 147.500,00 TL zarara uğradığı, ....'nin ise bir zararı olmayacağı, noter olan birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davalı ...'ın bu eyleme iştirak ettiğine veya durumu bildiği ve kötüniyetli olduğuna dair bir delilin de davacı tarafça sunulmadığı ve ispatlanamadığı, asıl davada davacı ...'ın davasını ıslah ederek bedel yönünden davaya devam ettiği, bu talep bakımından davacının asli müdahil olduğu birleştirilen 2010/40 E. sayılı dava kapsamında talebinin kabulü ile davacı ... lehine karar verildiği, tekrar talebin kabülüne karar verilmesinin mükerrer tahsile sebep olacağı, asıl dava dosyasındaki talep hakkında davanın konusuz kaldığı gerekçeleriyle birleştirilen 2009/222 E. sayılı davanın reddine, birleştirilen 2010/40 E. sayılı dava yönünden; davacının davasının reddine, asli müdahil .... bakımından davanın kısmen kabulü ile asli müdahil ...'ın, .... yönünden tapu iptali ve tescil ile tazminat talebinin reddine, 147.500,00 TL'nin davalılar....ve ...'dan haksız fiil tarihi olan 09/07/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve mütesesilen alınarak asli müdahile verilmesine, davalı ... yönünden davanın reddine, asıl dava bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
IV. İSTİNAF
1. İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı - birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada asli müdahil Erhan vekili, asıl ve birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davalılar Fatih Berat ve Eser vekili, davalı - birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davacı ... vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
2. Kaldırma Kararı
Bölge Adliye Mahkemesinin 13/09/2018 tarihli ve 2018/686 E., 2018/824 K. sayılı kararıyla; davalı ...'nin iyiniyetli 3. kişi olduğu kabul edilip 2009/222 E. sayılı dosyada tapu ipali ve tescil talebinin reddedilmesinde usul ve yasaya aykırılık bulunmadığı, birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davalı Noterin meydana gelen olayda kusurlu olduğu ve eldeki davada meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, somut olayda ayrıca, davacı ...'ın kimliğini kaybettiği yönünde iddialar bulunduğu, Türk Borçlar Kanunu'nun 52. maddesinin değerlendirilmediği, bu yönlerden gerekli araştırma yapılmadığı gerekçesiyle tarafların istinaf başvurularının 6100 sayılı HMK’nın 353/1-a-6 maddesi uyarınca kabulü ile İlk Derece Mahkemesince verilen karar kaldırılarak dava yeniden görülmek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine karar verilmiştir.
3. İlk Derece Mahkemesince Kaldırma Kararı Sonrasında Verilen Karar
İlk Derece Mahkemesinin 18/02/2020 tarihli ve 2018/676 E., 2020/123 K. sayılı kararıyla; ceza yargılaması ile sübut bulduğu üzere davalılar Fatih Berat ve Eser tarafından dava konusu taşınmazın temlikinin sahte vekaletname ile yapıldığı, birleştirilen 2009/222 E. sayılı davada davalı-birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davacı ...'nin iyiniyetli üçüncü kişi olduğu, davacı-birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada asli müdahil ....ın asli müdahale talebinde haklı olduğu ve zararının bulunduğu, taşınmaza 147.500,00 TL ödediğine dair Bilge'nin yazılı deliller ile ispat ettiği iddiası karşısında davacı - asli müdahil ....'ın davalılar ... ve ...'in eylemlerinden kaynaklı 147.500,00 TL zarara uğradığı, birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davalı Noterin meydana gelen zarardan sorumlu olduğu, ...nin ise bir zararı olmayacağı, davacı - asli müdahil Erhan'ın kimliğini kaybettiği, Türk Borçlar Kanunu'nun 52. maddesine göre; zararın doğmasına hafif kusuruyla sebep olduğundan hakkaniyet gereği %20 hakkaniyet indirimi yapıldığı, asıl davada davacı ...'ın davasını ıslah ederek bedel yönünden davaya devam ettiği, bu talep bakımından davacının asli müdahil olduğu birleştirilen 2010/40 E. sayılı dava kapsamında talebinin kabulü ile davacı ... lehine karar verildiği, tekrar talebin kabülüne karar verilmesinin mükerrer tahsile sebep olacağı, asıl dava dosyasındaki talep hakkında davanın konusuz kaldığı gerekçeleriyle birleştirilen 2009/222 E. sayılı davanın reddine, birleştirilen 2010/40 E. sayılı dava yönünden davacının davasının reddine, asli müdahil ... bakımından davanın kısmen kabulü ile asli müdahil ...ın, ... yönünden tapu iptali ve tescil ile tazminat talebinin reddine, 118.500,00 TL'nin davalılar .... ve ...'dan haksız fiil tarihi olan 09/07/2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen alınarak asli müdahile verilmesine, asıl dava bakımından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.
4. Kaldırma Kararı Sonrası İlk Derece Mahkemesi Kararına Karşı İstinaf Yoluna Başvuranlar
İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı - asli müdahil... vekili ve davalılar ....ve ....vekili istinaf başvurusunda bulunmuştur.
5. İstinaf Nedenleri
5.1. Davacı - asli müdahil ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; tapu iptali ve tescil isteği yönünden davanın kabulüne karar verilmesini talep ettiklerini, delillerin değerlendirilmesinde yanılgıya düşüldüğünü, davalı tanığı ...'in çelişkili beyanda bulunduğunu, davalı ... ile tanık beyanlarının örtüşmediğini, bir kısım davalı tanıklarının gerçek durumu bildikleri için tanıklık yapmaktan çekindiklerini, Erdemli Turyap Emlak Şubesinin satışa aracı olmadığını bildirdiğini, davalı ...'nin ipotekli daire satın almasının düşündürücü olduğunu, ipoteğin de muvazaalı olduğunu, davalı ... yönünden tapu iptali ve tescil davasının reddedilmesinin usul ve yasaya aykırı olduğunu, davacıya yüklenebilecek bir kusur olmamasına rağmen birleştirilen 2010/40 Esas sayılı davada %20 oranında hakkaniyet indirimi yapılmasının doğru olmadığını bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
5.2. Asıl ve birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davalılar ... ve ... vekili istinaf dilekçesinde özetle; kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, davalıların ...'den almış oldukları 40.000,00 TL'lik borçlarını ödemek için davacı ile anlaşarak borca karşılık kredi kullanması için taşınmazı ...'e devrettiklerini, vekaletnamenin düzenlenmesi sırasında davacı ...'in kaybettiğini iddia ettiği 07.04.2008 düzenleme tarihli nüfus cüzdanını kullandığının anlaşıldığını, bununla birlikte Tapu Dairesinde ve Noterlikte nüfus cüzdanı görülmeden ve şahıs ile ibraz edilen nüfus cüzdanı üzerindeki fotoğraf karşılaştırılmadan resmi işlem yapılmasının hayatın olağan akışına aykırı olduğunu, ceza yargılaması esnasında belirttikleri hususlar değerlendirilmeden karar verilmesi dolayısı ile Ceza Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda verilen kararın dayanak yapılmasının usul ve yasaya aykırılık teşkil ettiğini, ceza yargılamasına konu olan bilirkişi raporları arasında çelişki bulunduğunu bildirerek ve önceki beyanlarını tekrarla İlk Derece Mahkemesi kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmiştir.
6. Gerekçe ve Sonuç
Bölge Adliye Mahkemesinin 13/09/2021 tarihli ve 2021/1414 E., 2021/1118 K. sayılı kararıyla; İlk Derece Mahkemesince verilen kararda usul ve esas yönünden yasaya aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, 6100 sayılı HMK’nın 353/1-b-1 maddesi uyarınca, tarafların istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmiştir.
V. TEMYİZ
1.Temyiz Yoluna Başvuranlar
Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı - asli müdahil Erhan vekili temyiz isteminde bulunmuştur.
2. Temyiz Nedenleri
Davacı-asli müdahil ... vekili temyiz dilekçesinde özetle; istinaf dilekçesindeki itiraz nedenlerini yineleyip, verilen kararın hukuka ve yasaya aykırı olduğunu bildirerek ve önceki beyanları tekrarla kararın bozulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
3. Gerekçe
3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme
Uyuşmazlık, yolsuz tescil (sahtecilik) hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil, tazminat isteklerine ilişkindir.
3.2. İlgili Hukuk
3.2.1. Bilindiği üzere; 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu'nun 705. maddesinde; “Taşınmaz mülkiyetinin kazanılması, tescille olur. Miras, mahkeme kararı, cebrî icra, işgal, kamulaştırma hâlleri ile kanunda öngörülen diğer hâllerde, mülkiyet tescilden önce kazanılır. Ancak, bu hâllerde malikin tasarruf işlemleri yapabilmesi, mülkiyetin tapu kütüğüne tescil edilmiş olmasına bağlıdır.” 1022/1. maddesinde; “Aynî haklar, kütüğe tescil ile doğar; sıralarını ve tarihlerini tescile göre alır.”, 1023. maddesinde; “Tapu kütüğündeki tescile iyiniyetle dayanarak mülkiyet veya bir başka aynî hak kazanan üçüncü kişinin bu kazanımı korunur.", 1024/2. maddesinde; “Bağlayıcı olmayan bir hukukî işleme dayanan veya hukukî sebepten yoksun bulunan tescil yolsuzdur.”, 1025/1-2. maddesinde "Bir aynî hak yolsuz olarak tescil edilmiş veya bir tescil yolsuz olarak terkin olunmuş ya da değiştirilmiş ise, bu yüzden aynî hakkı zedelenen kimse tapu sicilinin düzeltilmesini dava edebilir. İyiniyetli üçüncü kişilerin bu tescile dayanarak kazandıkları aynî haklar ve her türlü tazminat istemi saklıdır." düzenlemelerine yer verilmiştir.
Yukarıda yer verilen yasal düzenlemeler uyarınca, ayni haklar tapu siciline tescil ile doğar ve tescilin hukuki netice doğurabilmesi için de geçerli bir hukuki sebebinin bulunması zorunludur. Bu hususun tapunun illilik prensibinden kaynaklandığı açıktır. Oysa, oluşan sicilin hukuken geçerli bir sebebi bulunmadığı takdirde, tescilin yolsuz tescil niteliğini taşıyacağı ve sicilin iptali gerekeceğinde kuşku yoktur.
3.2.2. Hukukumuzda, diğer çağdaş hukuk sistemlerinde olduğu gibi kişilerin huzur ve güven içerisinde alış verişte bulunmaları satın aldıkları şeylerin ilerde kendilerinden alınabileceği endişelerini taşımamaları, dolayısıyla toplum düzenini sağlamak düşüncesiyle, alan kişinin iyi niyetinin korunması ilkesi kabul edilmiştir. Bu amaçla 4721 s. Türk Medeni Kanunu'nun (TMK) 2. maddesinin genel hükmü yanında menkul mallarda 988 ve 989., maddeleri tapulu taşınmazların el değiştirmesinde ise 1023. maddesi ile özel hükümler getirilmiştir.
Öte yandan, bir devleti oluşturan unsurlardan biri insan unsuru ise bunun kadar önemli olan ötekisi topraktır. İşte bu nedenle Devlet, nüfus sicilleri gibi tapu sicillerinin de tutulmasını üstlenmiş, bunların aleniliğini (herkese açık olmasını) sağlamış, iyi ve doğru tutulmamasından doğan sorumluluğu kabul etmiş, değinilen tüm bu sebeplerin doğal sonucu olarak da tapuya itimat edip, taşınmaz mal edinen kişinin iyi niyetini korumak zorunluluğunu duymuştur. Belirtilen ilke TMK'nın 1023. maddesinde aynen "Tapu kütüğündeki sicile iyi niyetle dayanarak mülkiyet veya başka bir ayni hak kazanan 3. kişinin bu kazanımı korunur" şeklinde yer almış, aynı ilke tamamlayıcı madde niteliğindeki 1024. maddenin 1. fıkrasına göre "Bir ayni hak yolsuz olarak tescil edilmiş ise bunu bilen veya bilmesi gereken 3. kişi bu tescile dayanamaz" biçiminde öngörülmüştür.
Ne var ki; tapulu taşınmazların intikallerinde, huzur ve güveni koruma, toplum düzenini sağlama uğruna, tapu kaydında ismi geçmeyen ama asıl malik olanın hakkı feda edildiğinden iktisapta bulunan kişinin, iyi niyetli olup olmadığının tam olarak tespiti büyük önem taşımaktadır. Gerçekten bir yanda tapu sicilinin doğruluğuna inanarak iktisapta bulunduğunu ileri süren kimse diğer yanda ise kendisi için maddi, hatta bazı hallerde manevi büyük değer taşıyan ayni hakkını yitirme tehlikesi ile karşı karşıya kalan önceki malik bulunmaktadır.
Bu nedenle, yüzeysel ve şekilci bir araştırma ve yaklaşımın büyük mağduriyetlere yol açacağı, kişilerin Devlete ve adalete olan güven ve saygısını sarsacağı ve yasa koyucunun amacının ilk bakışta, şeklen iyi niyetli gözükeni değil, gerçekten iyiniyetli olan kişiyi korumak olduğu hususlarının daima göz önünde tutulması, bu yönde tüm delillerin toplanıp derinliğine irdelenmesi ve değerlendirilmesi gerekmektedir.
Nitekim bu görüşten hareketle, "kötü niyet iddiasının def'i değil itiraz olduğu, iddia ve müdafaanın genişletilmesi yasağına tabii olmaksızın her zaman ileri sürülebileceği ve mahkemece kendiliğinden (re'sen) nazara alınacağı” ilkeleri 8.11.1991 tarihli l990/4 Esas l99l/3 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında kabul edilmiş, bilimsel görüşlerde aynı doğrultuda gelişmiştir.
3.3. Değerlendirme
3.3.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; 184 ada 7 parsel sayılı taşınmazdaki çekişme konusu 4 numaralı bağımsız bölüm davacı - asli müdahil ... adına kayıtlı iken, Adana 14. Noterliğinin 22/04/2008 tarihli ve 13275 yevmiye numaralı vekaletnamesi ile vekil tayin edilen asıl ve birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davalı ... tarafından 28/04/2008 tarihinde satış suretiyle eşi olan diğer davalı ...'e devredildiği, Eser'in ise taşınmazı 09/07/2008 tarihinde birleştirilen 2009/222 E. sayılı davada davalı - birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davacı ...'ye satış suretiyle temlik ettiği, Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/320 E., 2015/133 K. sayılı kararı ile davalılar Fatih Berat ve Eser'in mahkumiyetlerine karar verildiği ve verilen kararın Yargıtay 15. Ceza Dairesinin 2015/14417 E., 2016/3957 K. sayılı kararı ile onandığı, ceza yargılaması sırasında Adli Tıp Kurumundan rapor alındığı, buna göre dava konusu taşınmazın temliki sırasında kullanılan 22/04/2008 tarihli ve 13275 yevmiye numaralı vekaletnamenin sahte olduğu anlaşılmaktadır.
3.3.2. Hemen belirtilmelidir ki; davalı - birleştirilen davada davacı ...'nin kötüniyetli olduğunun ispat edilemediği gerekçesiyle, birleştirilen 2009/222 E. sayılı davada davalı - birleştirilen 2010/40 E. sayılı davada davacı ... yönünden yazılı şekilde karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Davacı - asli müdahilin bu yöne değinen temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3.3.3. Davacı - asli müdahilin diğer temyiz itirazlarına gelince;
Somut olayda; Mersin 3. Ağır Ceza Mahkemesinin 2013/320 E., 2015/133 K. sayılı dosyasında, yapılan işlemin, dava konusu taşınmazın davalı ... tarafından bizzat, Ali Çetinkaya tarafından ise diğer davalı ...'a verilen vekaletname ile davacı ...'a devredilmesi sırasında davacı ...'ın kaybettiği kimliğinin bir şekilde ele geçirilmesi ve davacıdan alınan fazla fotoğrafın da kullanılarak davalı ...'ın vekil tayin edildiği sahte vekaletname düzenlenmesi, sonrasında bu vekaletname ile davacı adına kayıtlı taşınmazın devredilmesi suretiyle gerçekleştiği, dosyaya yansıyan delillerden davacının bir kusuru olduğu hususunun ispatlanamadığı, kaldı ki davacının kimliğini kaybetmiş olduğu kabul edildiğinde dahi Türk Borçlar Kanunu'nun 52. maddesindeki şartların oluşmadığı, öte yandan davalılar ....ve ...in eyleminin sahtecilik olduğu, bu suretle TBK'nın 52. maddesinin uygulanamayacağı açıktır.
3.3.4.Hal böyle olunca; hakkaniyet indirimi yapılmaması gerekirken, hükmedilen tazminat miktarında indirim yapılarak yazılı şekilde karar verilmiş olması doğru değildir.
VI. SONUÇ:
1. (V/3.3.2.) no.lu paragrafta açıklanan nedenlerle; davacı - asli müdahilin yerinde bulunmayan sair temyiz itirazlarının reddine,
2. (V/3.3.3.) ve (V/3.3.4.) no.lu paragraflarda açıklanan nedenlerle; davacı - asli müdahilin değinilen yön itibariyle yerinde görülen temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 373/1. maddesi uyarınca Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesi kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Erdemli 2. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Adana Bölge Adliye Mahkemesi 1. Hukuk Dairesine gönderilmesine, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 05/09/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.