Logo

1. Hukuk Dairesi2021/10412 E. 2022/4101 K.

Yapay Zeka Özeti

Uyuşmazlık: Taraf muvazaasına dayalı tapu iptali ve tescil davasında, Bölge Adliye Mahkemesinin temyiz incelemesine ilişkin verdiği ek kararın yerinde olup olmadığı.

Gerekçe ve Sonuç: Dava konusu taşınmazın değerinin, Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca dava tarihindeki gerçek değeri üzerinden hesaplanması ve buna göre yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile hüküm kurulması doğru görülmeyerek bozulmuştur.

Karar Metni

"İçtihat Metni"

MAHKEMESİ : ANKARA BÖLGE ADLİYE MAHKEMESİ 16. HUKUK DAİRESİ

İLK DERECE MAHKEMESİ : KAYSERİ 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ

DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesince verilen 23/09/2021 tarihli, 2019/1013 Esas – 2021/1609 Karar sayılı kararın, yasal süre içerisinde davacı tarafından temyizi üzerine 22/11/2021 tarihli ek karar ile davacı tarafın 03/11/2021 tarihli temyiz dilekçesinin 6100 sayılı HMK’nın 362/1-a maddesi hükmü ile aynı Kanunun 366/1.maddesi yollamasıyla 346/1.maddesi uyarınca kesinlik nedeniyle reddine ilişkin olarak verilen karar, süresinde davacı vekili tarafından duruşma istekli olarak temyiz edilmiş olmakla duruşma günü olarak saptanan 25/05/2022 Çarşamba günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davacı vekili Avukat ... geldi, davetiye tebliğine rağmen temyiz edilen davalılar ... v.d. vekili gelmedi. Yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verilen ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya incelenip gereği düşünüldü:

I. DAVA

Davacı, 1591 ada 1828 parsel sayılı taşınmazdaki 2 no.lu bağımsız bölümü kendisinin satın aldığını, davalıların murisi olan kardeşi ... ...'ın anılan evde oturmasına izin verdiğini, kardeşi ... çalışmadığından evin iaşesini, faturalarını ve diğer giderlerini babası ..., ... ile birlikte karşıladıklarını, daha sonra eşi ile sıkıntılar yaşadığını, kardeşinin evden çıkmasının istenebileceği ve sorun olabileceği söylenerek babası ...’in onayı ve isteği ile maliki olduğu 2 no.lu bağımsız bölümünü 22/08/2002 tarihinde kardeşi ...'e satış suretiyle devrettiğini, onun da taşınmazı 09/06/2010 tarihinde ...'a, ondan 15/03/2012 tarihinde ...'a, onun da 07/11/2012 tarihinde ...'a devrinden sonra 26/09/2017 tarihinde son olarak taşınmazın yine kardeşi ...’e devredildiğini, yapılan işlemlerin muvazaalı olduğunu, kardeşi ...’in alım gücünün bulunmadığını, kendisinin de satışa ihtiyacının olmadığını, 13/07/2018 tarihinde ani bir rahatsızlık sonucu kardeşi ...’in ölümü ile mirasçıları davalıların taşınmazı adlarına intikal ettirdiklerini, istemesine rağmen taşınmazın iadesini de yapmadıklarını ileri sürerek tapu kaydının iptali ile adına tescile karar verilmesini istemiştir.

II. CEVAP

Davalılar, iddiaların doğru olmadığını, dava konusu taşınmazın alımına davacının herhangi bir katkısının olmadığını, yine evin geçimine de yardım etmediğini, davacının maddi gücünün bulunmadığını, davacının muris ...’e yapmış olduğu devrin gerçek olduğunu, muvazaanın söz konusu olmadığını, senede bağlı bir sözleşmeye karşı muvazaa iddiasının ancak yazılı delille ispatlanabileceğini, muris ...’in yaptığı temliklerin muvazaanın delili olmayacağını, davanın zamanaşımına uğradığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.

III. İLK DERECE MAHKEMESİ KARARI

Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 12/03/2019 tarihli ve 2018/351 Esas – 2019/84 Karar sayılı kararıyla; dosya kapsamına göre davanın taraf muvazaasına dayalı tapu iptal ve tescil istemine ilişkin olduğu, davacının iddiasını yazılı delille kanıtlanması gerektiği, muvazaalı olduğu iddia edilen sözleşmenin HMK'nin 203. maddesi göre sözü edilen yakın akrabalar arasında yapılmış olsa dahi yazılı delille ispat edilebileceği, davacının iddiasını kanıtlar biçimde yazılı delil sunmadığı gibi dava dilekçesinde yemin deliline de dayanmadığı, hukuk usulü mevzuatımıza göre dilekçeler aşamasında delil bildirilebileceği, dilekçeler aşaması tamamlandıktan sonra delil bildirilemeyeceği, davacı tarafın yemin deliline süresi içerisinde dayanmadığı, sözleşmenin tarafı davalıların murisi olduğundan, yemin teklif edilecek kimsenin de ölü olduğu, 6100 sayılı HMK'nın 231. maddesine göre yemin edecek taraf gerçek kişi olup yeminden evvel ölür veya fiil ehliyetini kaybederse yemin teklif edilmemiş sayılacağı, davacının yemin teklif etmemiş sayılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

IV. İSTİNAF

1. İstinaf Yoluna Başvuranlar

İlk Derece Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı taraf istinaf başvurusunda bulunmuştur.

2. İstinaf Nedenleri

Davacı, dava dilekçesini tekrar ederek kararın usul ve yasaya aykırı olduğunu, Mahkemenin eksik inceleme ile hatalı karar verdiğini ileri sürerek kararın kaldırılmasını istemiştir.

3. Gerekçe ve Sonuç

Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 23/09/2021 tarihli, 2019/1013 Esas ve 2021/1609 Karar sayılı kararıyla; mahkemenin vakıa ve hukuki değerlendirmesinde usul ve esas yönünden yasaya aykırılık olmadığı gerekçesiyle davacının istinaf başvurusunun esastan reddine (kesin olmak üzere) karar verilmiş, söz konusu kararın davacı tarafından temyizi üzerine, Bölge Adliye Mahkemesi’nin 22/11/2021 tarihli ek kararı ile, davacı tarafın 03/11/2021 tarihli temyiz dilekçesinin 6100 sayılı HMK'nın 362/1-a maddesi hükmü ile aynı Kanun'un 366/1. maddesi yollamasıyla 346/1. maddesi uyarınca kesinlik nedeniyle reddine karar verilmiştir.

V. TEMYİZ

1.Temyiz Yoluna Başvuranlar

Bölge Adliye Mahkemesinin yukarıda belirtilen ek kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

2. Temyiz Nedenleri

Davacı vekili temyiz dilekçesinde özetle; Bölge Adliye Mahkemesince usulühataya düşülerek kesin olarak verildiğini, oysa ki dava tarihi olan 05/10/2018 yılı itibariyle temyiz sınırının 47.530 TL, karar tarihi olan 12/03/2019 tarihinde geçerli olan temyiz sınırının da 58.800 TL olduğunu, davaların açıldığı tarihteki usul hükümlerine tabi olduğunu, davanın 2018 yılında açılmasının, 2019 yılında karara çıkarılmasının, istinaf incelemesinin ise 2021 yılında sonuçlanmasının davacının kusuru olmadığını,tapu iptali ve tescile konu taşınmazın dava değerinin 05/10/2018 tarihli dava dilekçesinde 60.000 TL olarak gösterildiğini ve temyiz sınırına tabi olmamasına rağmen sınırın üzerinde olduğunu belirterek, esasa ilişkin olarak ise dava dilekçesinde ve istinaf dilekçesinde ileri sürdüğü iddialarını yineleyerek kararın bozulmasını istemiştir.

3. Gerekçe

3.1. Uyuşmazlık ve Hukuki Nitelendirme

Uyuşmazlık, taraf muvazaası hukuki nedenine dayalı tapu iptali ve tescil davasında Bölge Adliye Mahkemesince verilen 22/11/2021 tarihli ek kararın yerinde olup olmadığına ilişkindir.

3.2. Değerlendirme

3.2.1. Dosya içeriği ve toplanan delillerden; davanın 60.000,00 TL değer gösterilmek suretiyle açıldığı ve yargılama sırasında çekişmeli taşınmazın değeri keşfen saptanmadan sonuca gidildiği anlaşılmaktadır.

3.2.2. Bilindiği üzere, 492 sayılı Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca, gayrimenkulün aynına taalluk eden davalarda dava değerinin gayrimenkulün değerine göre belirleneceği öngörülmüştür. Dava değerinin belirlenmesinde taşınmazın dava tarihindeki keşfen saptanacak gerçek değerinin esas alınacağı kuşkusuzdur.

Aynı Yasa'nın 30. maddesi ise “Muhakeme sırasında tespit olunan değerin, dava dilekçesinde bildirilen değerden fazla olduğu anlaşılıyorsa, yalnız o celse için muhakemeye devam olunur, takip eden celseye kadar noksan değer üzerinden peşin karar ve ilam harcı tamamlanmadıkça davaya devam olunmaz. Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 409. maddesinde (HMK 150) gösterilen süre içinde dosyanın muameleye konulması noksan olan harcın ödenmesine bağlıdır.” şeklinde, 32. maddesi ise; “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz. Ancak ilgilisi tarafından ödenmeyen harçları diğer taraf öderse işleme devam olunmakla beraber bu para muhakeme neticesinde ayrıca bir isteğe hacet kalmaksızın hükümde nazara alınır.” şeklinde düzenlenmiştir.

3.2.3. Harçlar Kanunu'nun uygulaması kamu düzenini ilgilendirmesi nedeniyle hakim tarafından re’sen gözetilmesi gereken bir husustur.

3.2.4. Hal böyle olunca, dava konusu taşınmaz başında keşif yapılarak Harçlar Kanunu'nun 16. maddesi uyarınca taşınmazın dava tarihindeki değerinin belirlenmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.

VI. SONUÇ

Açıklanan nedenlerle; davacının değinilen yön itibariyle yerinde bulunan temyiz itirazlarının kabulü ile Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesinin 23/09/2021 tarihli asıl kararı ile 22/11/2021 tarihli ek kararının ORTADAN KALDIRILMASINA, İlk Derece Mahkemesi kararının yukarıda yazılı nedenlerden dolayı 6100 sayılı HMK’nın 371/1-a maddesi uyarınca BOZULMASINA, dosyanın kararı veren Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesine, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 16. Hukuk Dairesine gönderilmesine, bozma nedenine göre sair hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca gelen temyiz eden davacı vekili için 3.815,00 TL duruşma vekâlet ücretinin temyiz edilen davalılardan tahsiline 25/05/2022 tarihinde kesin olmak üzere oybirliğiyle karar verildi.